Bu yaz şimdiye dek Fenerbahçe 13, Trabzonspor 10, Galatasaray 9, Beşiktaş 7 yeni oyuncu transfer etti. Bu transferlerin kaçının gerçekten ihtiyaca yönelik, kaçının sırf yapmış olmak için yapılan türden olduğu tartışılır. Fakat transferleri en hazır oyunculardan oluşan kulübün Fenerbahçe olduğu kesin. Bu yüzden bu hafta Trabzonspor’un iki, Galatasaray ve Beşiktaş’ın bir yeni transferi ilk 11’lerindeyken, Fenerbahçe’deyse İsmail Kartal beş yeni transferini birden sahaya sürebildi.
Konferans Ligi ön elemelerinde bir hayli etkili bir performans ortaya koyan Sebastian Szymanski ve Ryan Kent, yerlerini ilk defa sahaya çıkan Fred ve Cengiz Ünder’e bıraktılar. İsmail Kartal hem iki oyuncunun da ne durumda olduklarını bir an önce görmek istemiş hem de bir aydır üst üste oynayan Szymanski ve Kent’i hafta içindeki Twente maçı öncesinde biraz dinlendirmek istemiş olabilir.
SZYMANSKİ’NİN YOKLUĞU HİSSEDİLDİ
Fakat Samsunspor maçı bu değişiklik için sanki pek doğru bir tercih değildi. Özellikle Szymanski’nin yokluğunda Fenerbahçe orta sahası, rakibin derin savunması karşısında alan bulmalarını sağlayacak iki şeyden yoksun kaldı; topun ritimli bir şekilde dolaştırılması ve ceza sahasına yapılacak topsuz koşular.
Polonyalı orta saha oyuncusu, belki süper bir tekniğe sahip değil. Ama rakip savunmadaki boşlukları hem topla hem de topsuz çok çabuk fark edebilen bir oyun zekâsına sahip. Dün akşam onun yerine oynayan Mert Hakan Yandaş ise toplu oyunda bir fark yaratamadığı gibi, ondan en çok beklenebilecek topsuz koşular konusunda da eksik kalınca, Szymanski’nin yokluğu bir hayli hissedildi.
Bu durumda takımın teknik kapasitesi ve oyun görüşü en iyi oyuncusu Dusan Tadic’e daha çok iş düşüyordu. Ama Tadic de önceki maçlardaki performansından uzaktaydı. Bunda da Samsunspor’un Ganalı sağ kanadı Kingsley Schindler’in savunma görevlerini eksiksiz yerine getirmesinin ve Tadic’i bir an olsun boş bırakmamasının etkisi büyüktü.
Sırp yıldız aynı zamanda bu maçta arkasındaki Ferdi Kadıoğlu’ndan da yoksundu. Bright Osayi-Samuel’in yokluğunda Ferdi sağ beke geçince, sol bekte Jayden Oosterwolde yer aldı. Önceki maçlarda Ferdi’yle çok uyumlu bir görüntü çizen Tadic, Hollandalı sol bekten ise aynı desteği alamadı.
Aynı şekilde ters kanatta da Cengiz Ünder bire birde neredeyse hiç kalamayınca, Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki üretkenliği hâliyle çok sınırlı kaldı.
FRED’İN TOPSUZ KOŞULARI VE CENGİZ-DZEKO BAĞLANTISI
İkinci yarıya İsmail Kartal herhangi bir oyuncu değişikliğiyle başlamadı. Bu durumda Fenerbahçe’nin saha içinde bir şeyleri değiştirebilmesi gerekiyordu. Mesela orta sahadan ceza sahasına topsuz koşular gelmesi şarttı. Bu öncelikle Mert Hakan’dan beklense de onun yapamadığını daha gerideki Fred yapmaya başladı.
Nitekim 48’de Oosterwolde da ilk yarıda hiç yapamadığı bir şeyi yaptı ve sıfıra indi ve Tadic fırsatı kaçırmayıp onu hemen topla buluşturarak ödüllendirdi. Ardından Oosterwolde, geriden ceza sahasına giren Fred’i buldu, Brezilyalı orta saha oyuncusunun şutu ise üstten az farkla auta gitti. Bu Fenerbahçe’nin maçtaki ilk net pozisyonuydu. Fred ardından aynı topsuz koşusu sayesinde Tadic’in aşırtma pasıyla bir pozisyona daha girdi ve bu kez gole de çevirdi, ama o da VAR’dan ofsayt gerekçesiyle geri döndü.
Fenerbahçe’nin ikinci yapabileceği ise Roma’dan birbirini çok iyi tanıyan Cengiz Ünder ve Edin Dzeko arasındaki bağlantıyı kurmaktı. Öyle ki, Cengiz’in şu ana kadarki kariyerinde beraber oynayıp en fazla skor ürettiği oyuncu Dzeko (6 gol). Dün kilidi açan gol de Cengiz’in harika ortasına Dzeko’nun vurduğu kafayla geldi ve ikili böylece birlikte yedinci gollerini kutlamış oldu.
Cengiz’in golden hemen sonra sakatlanması ise talihsizdi. İki oyuncu bu yıl birlikte oynayabildikleri müddetçe, hem Cengiz’in Dzeko’ya ortalarından hem de Dzeko’nun bağlantı oyunu sayesinde Cengiz’in ayağından çok sayıda gol seyredeceğiz gibi görünüyor.
FENERBAHÇE ARADIĞI HUZUR VE GÜVEN ORTAMININI BULDU
1-0’dan sonraysa Fenerbahçe için maç çok daha rahat bir görüntüye büründü. Samsunspor kontrataklarda etkili olabilecek bir takım olsa da toplu oyunda henüz alması gereken çok yol olduğu açık. Fenerbahçe de ikinci yarıda bunun avantajını çok iyi kullandı.
Maçın son dakikalarında oyuna dâhil olan Szymanski ise yerine girdiği Mert Hakan’ın bütün maç yapamadığını çok kısa bir süre içerisinde yaptı ve İrfan Can Kahveci’nin pasıyla savunma arkasına sızıp skoru tayin eden golü attı. Fenerbahçe zaten kâğıt üzerinde skor potansiyeli çok yüksek bir ön üçlüye sahip. Ama orta sahada da gole bu kadar yakın bir oyuncuya sahip olması, üstüne bir de topsuz oyundaki pres gücüyle önündeki oyuncuları rahatlatabilmesi gerçekten büyük bir lüks.
Sarı-lacivertlilerin dün akşam en memnun olması gereken şeylerden biri ise ilk golü bulana dek rakibine neredeyse hiç kontratak fırsatı vermemesiydi. Geçtiğimiz sezon Jorge Jesus’un yüksek eforlu oyununda rakipler kaptıkları hemen her topun ardından Fenerbahçe kalesinde tehlike üretebiliyorlardı. İsmail Kartal’ın yerleştirmeye çalıştığı daha düşük tempolu pas oyununun avantajlarından biri de bunun önüne geçmek olacak. Bu açıdan Fenerbahçe’nin en azından ligde oyun olarak doğru yolda olduğunu söylemek mümkün. Konferans Ligi’nde ise gruplara kalındığı takdirde rakipler güçlendikçe oyunu daha çeşitlendirmek elbette gerekecektir.