Fenerbahçe, favorilerinden birisi olarak gösterildiği Konferans Ligi'nde Union Saint-Gilloise deplasmanından 3-0'lık net bir skorla dönerek turu ilk maçta cebine koydu.
Maçın zor geçmesi bekleniyordu çünkü Gilloise, Belçika Ligi'nde en yakın rakibine 8 puan fark atarak liderlik koltuğunda oturuyordu, Konferans Ligi gruplarında Liverpool'u sahasında yenmeyi başarmıştı. Bir önceki turda Frankfurt'u deplasmanda aldığı galibiyetle elemişti. Kendi sahasında oynadığı son 19 maçta yenilmemişti.
Üstelik fizik gücü, temposu ve organizasyonuyla ön plana çıkan bir takımdı. Süper Lig ekiplerinin bu özellikteki takımlara karşı nasıl zorluklar yaşadığını Fenerbahçe'nin Nordsjaelland deplasmanında ya da Galatasaray'ın Kopenhag ve Prag deplasmanlarında gördük.
'LİVERPOOL'DA BİLE 13 SAKAT VAR'
İşin Fenerbahçe tarafında baktığımızda da ligde içinde olduğu şampiyonluk yarışı nedeniyle bu kupaya ne kadar ağırlık vereceği kestirilemiyordu. Benzer bir durumda Türkiye Kupası'ndan elenmişlerdi. İsmail Kartal da maç öncesinde yaptığı açıklamada, “Bizim şampiyonluk yarışımız devam ediyor. Bu turnuvada da elimizden geleni yapacağız” diyerek asıl hedefin lig olduğunu belirtmişti. “Futbolda her kulvarda gideceksiniz diye bir şey yok. Rakibimiz de burada elendi” diyen Kartal, takvim yoğunluğundan da yakınarak, “Benim takımımdaki oyuncular 50. maçını oynayacak. Bu maçları oynamak kolay değil. Liverpool'da bile 13 tane sakat oyuncu var” diye konuşmuştu.
LİGDE FARKLI, AVRUPA'DA FARKLI
Karşılaşmanın muhtemelen sarı lacivertlilerin bile beklemediği kadar rahat geçmesinde en belirleyici sebep, Gilloise'ın kendi sahasında topa sahip olmak istemesiydi. Sarı lacivertliler, Süper Lig'de topu rakibe bırakıp kendi sahasında bekleme lüksüne sahip değil. Ancak Avrupa'da farklı bir oyun oynayabiliyor. İlk 11'de Dzeko-Batshuayi ve Ferdi-Oosterwolde dışında neredeyse hiç değişiklik yapmamıştı Kartal. Yani ciddi bir rotasyona gitmemişti, neredeyse as takımıyla sahaya çıkmıştı. Ama aynı oyuncular, bu sefer farklı rollerde farklı bir oyunu oynadılar.
Sarı lacivertliler için olumlu yönlerden birisi, fizik olarak rakibine üstünlük kurabilmesi oldu. Hem orta sahada İsmail-Fred-Szymanski üçlüsü hem defans hattının tamamı rakibin hareketli oyuncularına karşı ikili mücadelelerin çoğunda ayakta kaldılar ve rakibi kalelerinden uzak tuttular. Tadic-Batshuayi-Cengiz üçlüsü de Süper Lig'de pek bulamadıkları geniş alanları verimli kullandılar. İlk yarının ortalarında duran toptan gelen golle de maçın kontrolünü, ikinci yarının bazı bölümleri dışında, büyük ölçüde ellerine aldılar. Fenerbahçe'nin takım olarak topun arkasına geçerek kompakt bir oyun oynayabileceğini göstermesi, turnuvadaki geleceği için de önemli bir kazanım.
FENERBAHÇE'NİN İKİNCİ 'UÇAN HOLLANDALISI' OOSTERWOLDE
Bir diğer olumlu yön ise bireysel performanslar oldu. Çağlar'ın sakatlığının ardından oyuna giren Ferdi, sadece sol kanada değil orta sahaya da dinamizm getirdi. İlk yarının uzatma dakikalarında orta sahanın ortasında aldığı topu yaklaşık 30 metre taşıyıp ceza sahasına kadar sokuldu, defansın arkasına koşu atan Fred'in önüne kilit pası da bıraktı. Pozisyon belki golle sonuçlanmadı ama hem Ferdi'den hem Fred'den böyle ekstra işlerin gelmesi rakiplerin sarı lacivertlileri durdurmasını da zorlaştıran unsurlardan.
Ve tabii ki maçın yıldızı Oosterwolde... Geçtiğimiz sezonun devre arasında 6 milyon euro gibi bir bonservisle Serie B'den transfer edildiğinde birçok kişi kuşkuyla yaklaşmıştı genç Hollandalıya. Hem verilen bonservis bedeli hem Fenerbahçe'nin o dönem diğer mevkilerindeki eksikleri nedeniyle eleştirilmişti transfer. İlk maçlarında da çok parlak bir görüntü vermemişti ama özellikle bu sene gösterdiği performansın sonunda ligin transfer rekorunu kırarsa sürpriz olmaz.
Stoperdeki sakatlıklar nedeniyle sıklıkla sol stoper olarak izlemiştik bu sezon Oosterwolde'yi. Çağlar çıktıktan sonra da sol stopere geçti. Atletik özellikleri üst seviyede olan futbolcu, önce 80'inci dakikada rakip forveti karşı karşıya bir pozisyonda ters kademe yaparak kesti, birkaç dakika sonra bu sefer 30 metresi topsuz, 30 metresi de topla attığı 60 metrelik koşuyla Gilloise savunmasını tek başına darmadağın etti, düzgün de bir son vuruşla ikinci golü attı ve tur kapısını araladı. Ara transfer döneminde 20 milyon bandında teklifler geldiği yazılmıştı. Kariyerine sol bek olarak mı devam eder, sol stopere mi evrilir bilinmez ama Fenerbahçe'ye ciddi paralar kazandıracağı ve gideceği kulüplerde çıtayı daha da yükselteceği kesin.
KONFERANS LİGİ, SÜPER LİG'İ NASIL ETKİLER?
Süper Lig'de kritik haftalarına girilmişken sarı lacivertlilerin elinde geniş bir kadro olduğunu söylemek çok da doğru bir yorum olmaz. Kartal'ın Gilloise maçında rotasyon yapmaması da bir tercihten çok bir zorunluluktu. Örneğin King ve İrfan'ın sakatlığında elinde Tadic ve Cengiz'in yerinde oynatabileceği bir oyuncu var mıydı Kartal'ın? Ya da Mert Müldür Konferans Ligi listesine yazılmadığı için Osayi'nin bir yedeği var mıydı? Kulübedeki Krunic, Mert Hakan ve Zajc, ilk 11'deki oyunculardan birinin yerini alsaydı sarı lacivertliler dün akşamki performansını gösterebilir miydi?
Cengiz 60'ıncı dakikada nefes nefese kaldığında yerine lig kadrosuna yazılmayan ama Konferans Ligi kadrosuna yazılan Kent oyuna atıldı. Kent oyuna girdiğinde skor henüz 1-0'dı ve Fenerbahçe kendi sahasında yoğun baskı yiyordu. Bu sezon doğru düzgün forma yüzü göremeyen Kent de oyunda kaldığı sürede birçok top kaybı yaptı. Öbür kanatta Tadic, kulübede başka kanat oyuncusu kalmadığı için maçın tamamında oynamak zorunda kaldı. Üstelik Çağlar sakatlandı, İsmail Yüksek ayağına giren kramp nedeniyle sahadan sedyeyle çıktı, Osayi ve Djiku da maç içinde ufak sakatlıklar yaşadılar.
Böyle bir durumda Konferans Ligi maçlarında as oyuncuları yıpratmanın elbette bir bedeli olacak. Diyelim ki pazar günkü Pendikspor maçı kayıpsız atlatıldı, Konferans Ligi'nin ilerleyen turlarında Aston Villa, Lille, Fiorentina gibi daha ciddi rakiplerle karşılaşabilir Fenerbahçe. Ligde de önünde Trabzonspor, Beşiktaş ve Galatasaray maçları var. Sarı lacivertliler, ligde son 10 haftaya girilmişken kendisini zor bir yol ayrımında bulabilir.