'Fesih tartışmasının ardında Abdülhamit var!'

“Meclis’i fesih mi”, “Seçimlerin yenilenmesi mi?” tartışması sürüyor. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kabaoğlu’na göre anayasa hukukunda yenileme ile fesih arasında fark yok. Ama anayasacılar Meclis’i kapatıp 30 yıl açmayan 2. Abdulhamit’e tepki olarak 'fesih' sözcüğünü kullanmıyor.

Abone ol

ANKARA - Referanduma 18 gün kala anayasa değişikliğindeki “Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinin karşılıklı yenilenmesi” maddesi tartışma konusu oldu. CHP’ye göre bu “fesih” anlamına geliyor. Meydanlarda da Cumhurbaşkanına Meclis’i fesh etme yetkisi verildiği anlatılıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise “fesih” yorumuna karşı. Düzenlemenin hiçbir yerinde bu sözcüğün geçmediğine dikkat çeken Erdoğan, “İspat edilirse istifa ederim” diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi söz konusu değişikliğin 11'inci maddesi “TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi” başlığını taşıyor ve içinde fesih sözcüğü geçmiyor. Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Meclis seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin birlikte yapılmasını düzenleyen madde ne anlama geliyor?

'FESİH-YENİLEME ARASINDA FARK YOK'

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’na göre ortada bir 'kelime oyunu' var. “Yenileme ve fesih aynı şeydir, aralarında fark yok” diyen Kaboğlu şunları söyledi:

"2. Abdülhamit, 'Meclis’i tatil ettim' dedikten sonra 30 yıl toplanmadı. Abdulhamit’in bu uygulamasına tepki olarak anayasa hukuku geleneği içinde 'fesih' sözcüğü kullanılmıyor. Bir anlamda, 'Bizim anayasal geleneğimizde fesih yok, Meclis'in bir daha toplanamama riskini önlemek' diye. Dolayısıyla yenileme deniliyor. Yenileme ve fesih karşılaştırmalı anayasa hukukunda fesih ifadesine denk düşer. Hep böyle oldu. Bir kelime oyunu oynanıyor ama aynı şeydir, farkı yoktur.”

Meclis’i feshetmenin kapatma değil, süresi bitmeden görevine son verme anlamına geldiğini anlatan Kaboğlu, burada verilen yetkinin yanı sıra Cumhurbaşkanının neden gerekçesiz olarak bu yetkiyi kullandığının da sorgulanması gerektiğini söyledi.

'FESİH' YETKİSİNDEKİ TUZAK

Burada bir tuzak bulunduğuna dikkat çeken Kaboğlu, “Öyle ayarlanmış ki Cumhurbaşkanı çoğunluğa sahip olacağı düşüncesiyle Meclis’in feshini nedensiz bir şekilde yapıyor. Üstelik bu yetkiyi 3'üncü dönemin 4'üncü yılında kullanıp Meclis’i feshettiğinde yeniden aday olabiliyor. Bunlar hesap edilmiş gibi ama gerekçelerden bunu bulmak zor” dedi.

Getirilmek istenen sistemin kesinlikle başkanlık sistemi ile de karşılaştırılamayacağını söyleyen Kaboğlu, “Çünkü başkanlık rejiminde yasama ve yürütme arasında karşılıklı bağımsızlık ilkesi geçerlidir. Burada ise bir bağımsız kişi ona bağlı iki organ var. Karşılıklılık yok” değerlendirmesi yaptı.

'CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ DEĞİL SİSTEM DIŞI'

Söz konusu düzenlemenin inceledikleri anayasal ülkelerin hiçbirinde olmadığına dikkat çeken Kaboğlu, “Cumhurbaşkanlığı sistemi falan değil bu sistem dışı bir durum” dedi.

1876 anayasasında Padişahın Meclis'i açma kapama yetkisi "fesih" sözcüğüyle düzenlenmiş, 1878'de feshedilen Meclis 1908'de yeniden açılabilmişti.