Fesleğen Köyü: Yangın söndürülebilirdi, Bozalan bile yanmazdı

Üç gün önce alevlerin söndüğü Fesleğen Köyü’nde soğutma çalışmaları devam ediyor. Alevlerin etrafını sardığı Fesleğen’de köylüler, yangının köye yaklaşmadan söndürülebileceğini savunuyor.

Abone ol

MUĞLA – Bodrum'a bağlı Mazı Köyü’nden Milas'a Fesleğen Köyü’nü birbirine bağlayan 20 kilometrelik yolda yanmayan doğru düzgün tek bir ağaç bile yok. Yanmayanların ise kurumaya yüz tutarak sarardığı bölgede, birkaç gün öncesine kadar yoğun bir çalışma vardı. Alevlerin Fesleğen Köyü’ne ulaşmaması için Türkiye’nin dört bir yanından gelen ekiplerle büyük bir mücadele verdiklerini anlatan köylüler, yangın köylerine ulaşmadan durduğu için mutlu.

Soğutma çalışmalarının devam ettiği Fesleğen Köyü’nde, Orman Genel Müdürlüğü’nün ve farklı şehirlerden gelen itfaiye araçlarının köy içinde dolaşması gündelik hayatın bir parçası haline gelmiş. Fesleğen Köyü muhtar azası Hüseyin Kara, yangın nedeniyle köyde bir samanlığın yandığını söylerken buruk bir sevinç yaşıyor. Çünkü Kara, yangının köye yaklaşmadan çok daha önce söndürülebileceğini savunuyor.

Fesleğen Köyü'nde bir samanlık yandı

‘ALEVLER TEPEYİ ATLASAYDI KÖYE ULAŞIRDI’

Güneyinde Mazı ve Bozalan, kuzeyinde Beyciler köylerinin yer aldığı Fesleğen Köyü, 280 haneden oluşuyor. Köyün doğusunda yer alan tepelerin hemen arkasında yangın söndürülürken, batısındaki tepelerde yangının izleri görülebiliyor. Köyü çevreleyen dört bir tarafta yangın mücadelesi verdiklerini anlatan Hüseyin Kara, kuzeydeki tepelerin üstlerini göstererek “Yangın burayı atlasaydı alevler, köye ulaşırdı” diyor. Fesleğen Köyü, 13 gün boyunca yangınla mücadele etti. Çatalca, Balıkesir, Manisa, Bursa, Zonguldak, Keşan, Azerbaycan gibi yerlerden yangına müdahale için ekipler geldi. 300 asker köydeki çalışmalara katıldı. Köyden yaklaşık 150 genç yangın söndürme çalışmalarında yer aldı. Yeri geldi itfaiye hortumuna su taşıdılar, yeri geldi ekiplerin hemen yanında alevlere müdahale ettiler. Hüseyin Kara, bir süre sonra yangın bölgesinden sivillerin geriye çekildiğini belirterek, “Arazözlerde gelen ekipler yol bilmiyor. Biz bu dağda yaşıyoruz. Nereden nereye, hangi sürede gidilir biliyoruz. Bizi neden bölgeden çıkardıklarını anlayamadık. Biri çıksın bunu açıklasın” diye soruyor.

Üç gün önce alevlerin söndüğü köyde  ekipler, soğutma çalışmalarına devam ediyor

‘JANDARMA TEKME TOKAT BİZİ EVLERDEN ÇIKARDI’

Yangının köylerine ulaşmadan söndürülebileceğini ileri süren Hüseyin Kara, “Buraya 60 ilin itfaiyesi geldi. Köylüler olarak yangın alanına 500 metre hortum çektik. Halk olarak toplanıp mücadele ettik. Yangının köye geleceğinden eminiz. Yangın, git gide bize yaklaşıyor. Orman içinde bir arazi var. Orada yangını çembere alsaydık Bozalan Köyü bile yanmayacaktı” ifadelerini kullanıyor. Kara, “hala aklım almıyor” diyerek yangın söndürme çalışmaları sırasında bazı itfaiyecilerin alevlere müdahale etmek için su sıkmadığını, sorduğunda ise “emir bekliyorum” cevabını aldığını söylüyor. Kara’ya göre “emir beklenirken” her yer yandı. Hatta köylülerin çektiği 500 metrelik hortumda da küle döndü. Köye doğru alevler yaklaşırken hayatın bir şekilde devam ettiğini anlatıyor Hüseyin Kara’nın kardeşi Zeki Kara. Günlerdir uyumamış. Gözlerine kan oturan ve yangın anının hislerini hala üzerinde taşıyan Zeki Kara, 95 yaşındaki babaannesinin tam da yangın günlerinde vefat ettiğini belirterek defin işlemleri sırasında jandarmanın gelip cenazeyi bırakıp gitmesini istediğini söylüyor. Defin işlemlerini tamamlayıp evine geri döndüğünü ve evini korumak için beklediğini anlatıyor: “4 gün sonra jandarma köyü tahliye etti. Tekme tokat bizi evlerden çıkarmaya çalıştılar. Ama nasıl gideyim? Ailemi gönderip kendim evde kaldım. Evim, hayvanım burada, başkasından duymaktansa evimin yanmasını kendim izlerim diye düşündüm. Malımdan, mülkümden vazgeçtim.”

Hüseyin Kara

‘YANGINI GÖNÜLLÜLER ÇIKARDI DİYE DÜŞÜNDÜK’

Zeki Kara, yangına asıl müdahalenin Kemerköy Termik Santrali’ne yaklaşınca geldiğini düşünüyor. O dönemde çok fazla gönüllünün geldiğini söyleyen Zeki Kara, “Canımız o kadar sıkkındı ki, acaba yangını gönüllüler mi çıkardı diye düşünmeye başladık. Halbuki, onlar bizden fazla yangınla mücadele etti. Mantıklı düşünmeye çalıştım. Bu kadar insana rağmen yangının böylesine yayılmasını anlayamadık” diyor. Hüseyin Kara burada araya girerek, oğlu ile birlikte köyden pek çok gencin MG Grup Mühendislik’in madeninde çalıştığını belirterek şirketin yangında çalışan işçilerin ücretlerinden kesinti yaptığını ileri sürüyor: “8 gün boyunca gençler yangında görev aldı. Şirket bu günleri, içerde izni olandan düşmüş, olmayanın da ücretinden kesmiş. Benim oğlumdan bir gün kesmişler mesela.”

Zeki Kara
‘DEVLET TARIM KREDİ’DEKİ BORÇLARIMIZI SİLSİN’

Fesleğen Köyü’nde alevler, yerini geçim derdine bırakmış. “Yangınla mücadele bitti, geçim mücadelemiz” başladı diyor Hüseyin Kara. Yangından etkilenen Türkevler ve Bozalan köylerinde de bahsedildiği gibi o da hayvanların otlayacağı mera kalmamasından ve zeytin ağaçlarının yanmasından dem vuruyor. Komşu köylerin de artık yardıma muhtaç duruma gelmesi nedeniyle birbirine destek olacak kimsenin kalmadığını ifade eden Zeki Kara “Şimdi ne yapacağımızı bilmiyoruz. Yangın devam ederken, bize 2-3 bin lira civarında yardım yaptı devlet. Bu ancak bizim mazotumuzu karşılar. Yapılan yardım yetersiz. Sadece biçerdövere 4 bin lira para veriyoruz. Bunun gübresi var, tohumu var. Köydeki her hane küçük de olsa çiftçilik yapar. Tarım Kredi’ye borcu olmayan yok. Çalışacak bir imkanımız kalmadı. Bize kuru para vermesinler. Ben diyorum ki, devlet bize yardım yapacaksa Tarım Kredi’ye borcu olanların ödemesini devralsın” önerisini sunuyor. Zeki Kara, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’a da kırgın olduğunu sözlerine eklemek istiyor: “Bizim hemen yukarımızdaki Karacahisar köyündendir kendisi. Buraya gelip de bir geçmiş olsun diyemedi. Yarın, öbür gün nasıl bizim kapımıza gelip de oy isteyecek?”

‘BÜYÜK YANGINLARDA ORTAYA ÇIKAN ENERJİ ATOM BOMBASIYLA EŞİT GÜÇTE’

Yangın bölgesinde köylerde dolaşırken en çok vurgu yapılan durumlardan biri de bazı itfaiyecilerin yangın sırasında müdahale için emir beklemesi oldu. Köylülerin kızarak ve üzülerek anlattığı bu iddia, Fesleğen Köyü’nde de karşımıza çıktı. Türkiye Ormancılar Derneği İkinci Başkanı Hüsrev Özkara, yangının profesyonel ekipler tarafından müdahale isteyen çok ciddi bir alan olduğunun altını çizerek konuyla ilgili yorumlarını paylaşıyor: “400 hektardan büyük yangınlarda ortaya çıkan enerji, Hiroşima'da atılan atom bombasıyla eşit güçte. Yangın aşırı bir enerjiye ulaşınca yukarı, sağa ya da sola dönüşüm gösterir. Rüzgar ters esmeye başlarsa, yangının boyutu daha tehlikeli olur. Bu iş tecrübe istiyor. Ben yangın amiri olsam, yangının yerini belirleyip rüzgarın şiddetini öğrendikten sonra hesaplama yaparım. Buna göre alanın boşaltılmasını isterim. Yangın amiri, bütün süreci yöneten kişi demektir. Böylesi durumlarda her türlü insanın müdahalesi, panik havası mevcut. İyi niyetli insanların yangın söndürmeye katılmasıyla oluşan bir risk var. Yangının neye dönüşeceği belli değil. Gazdan etkilenebilir, yangında ölebilir insanlar. Şöyle bir durum var; arazöz ekiplerinde çalışan sayısı yetersiz. Orman yangınlarının söndürülmesinde ana yetkili orman teşkilatıdır. Belediyeler de sahip olduğu itfaiye teşkilatını yangına sevk eder. Hiyerarşik olarak belediye itfaiyesi yangın amirinin emri altına girer. Bu işin kuralı var. Her türlü ihtimal düşünülerek hareket edilir.”

Fesleğen Köyü’nden yanan ormanların içinden ilerlerken bir duman gözümüze çarptı. Daha önce soğutma çalışmasının yapıldığı alandan ince ince süzülen dumanları görünce Türkevler Köyü’nde yaşananları hatırlayarak durumu hemen muhtar azası Hüseyin Kara’ya ve 177’ye bildirdik. OGM’nin 4 arazözü gelerek alana müdahale etti. Yetkililerden haber verdiğimiz için aldığımız teşekkürle yolumuza devam ederken gözümüz ormanlarda, aklımız geride bıraktığımız köylerde kaldı…