Fethiye koyları çalıştayı: Bir yerden yapamadıklarını, diğer taraftan yapıyorlar

'Göcek/Dalaman koylarının korunması çalıştayı' bugün gerçekleşti. Kıyıların korunmasında yaşanan yetki karmaşasına ve deniz çayırlarının karşı karşıya kaldığı tehlikeye dikkat çekildi.

Abone ol

MUĞLA- “Fethiye Körfezi Göcek/Dalaman Koylarının Korunması ve Yönetimi Çalıştayı” bugün gerçekleşti. Oturumlarda koyların doğal, tarihi ve kültürel özellikleriyle sadece Türkiye’nin değil, dünyanın eşsiz varlıklarından biri olduğu vurgulandı. Koylarda konaklayan tekne sayıları ve kalma sürelerinin sürekli artması ve kurallara aykırı tutumların tehlike yarattığına dikkat çekildi.

Çalıştayda konuşan Prof. Adem Sözüer, “Burada tüm canlı cansız varlıklara saygı duyarak yaşamak istiyoruz. Fethiye’nin Göcek’in koyları kamunundur” dedi.

Prof. Bahtiyar Akyılmaz ise kıyıların korunmasında kimin yetkili olduğundan bahsederek ,“Tam anlamıyla kıyıların korunması kıyılardan yararlanma mevzu bakımından 7 kocalı Hürmüz örneği var. Yani devletin pek çok kurumunun bu konuyla ilgili yetkisi olduğunu görüyoruz. Pek çok kurumun yetkisinin olması demek tam bir yetki karmaşası demek. Bu da birilerinin ekmeğine yağ sürüyor. Bir yerden yapamadıklarını öbür taraftan yapabiliyorlar” dedi. Bilim insanları ayrıca denizlerin ormanları olan deniz çayırlarının karşı karşıya kaldığı tehlikelere de dikkat çekti.

Muğla Büyükşehir Belediyesi, Fethiye Belediyesi ve Dalaman Belediyesi’nin de bulunduğu yedi kuruluş ortaklığında Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Göcek’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Adem Sözüer’in katkılarıyla “Fethiye Körfezi Göcek/Dalaman Koylarının Korunması ve Yönetimi Çalıştayı” gerçekleşti.

İki gün süren çalıştayda bilim insanları, ticaret odası üyeleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve avukatların katılımıyla paneller yapıldı. Çalıştayın ilk bölümü olan “Hukuki açıdan kıyı ve koyların yönetimi” adlı oturum Prof. Dr. Adem Sözüer’in oturum başkanlığında bugün düzenlendi. Oturumda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku bölümünden Prof. Bahtiyar Akyılmaz, aynı bölümden Doç. Çınar Can Evren, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku bölümünden Öğretim Üyesi Volkan Aslan ve avukat Bora Sarıcı yer aldı. Oturumu başlatan Sözüer, çalıştayın hazırlıkları sürecinde harcanan emeğe değinerek, “Çalıştayın hazırlanması için her gün buluşuldu. Burada tüm canlı cansız varlıklara saygı duyarak yaşamak istiyoruz. Fethiye’nin Göcek’in koyları kamunundur” dedi.

YETKİLİ KİM?

Prof. Akyılmaz ise kıyılar yönetiminden bahsederek kıyıların ve kıyılarla ilgili her türlü tasarrufun devlete ait olduğunu, kıyılardan yararlanmada ve sahil şeridinde devletin kamu yararı gözetmesi gerektiğini anlattı. Akyılmaz, “Devlet bir kıyının korunması amacıyla bile kamulaştırma yapabilir. Aslında kıyılardan yararlanmak bizim için bir hak” dedi.

Kıyıların korunmasında kimin yetkili olduğundan bahsetmek istediğini söyleyen Akyılmaz, “İnanın, kıyı konusuna çevre hukukuyla ilgilenen biri de olsam bir miktar uzağım. Adem hocam bu konuda bir çalıştay yapılacağını söyleyip bizi de davet edince oturup bir mevzuat taraması yaptım ve hayretler içinde kaldım. Tam anlamıyla kıyıların korunması kıyılardan yararlanma mevzu bakımından 7 kocalı Hürmüz örneği var. Yani devletin pek çok kurumunun bu konuyla ilgili yetkisi olduğunu görüyoruz. Pek çok kurumun yetkisinin olması demek tam bir yetki karmaşası demek. Bu da birilerinin ekmeğine yağ sürüyor. Bir yerden yapamadıklarını öbür taraftan yapabiliyorlar. Birisi engellemeye çalıştığında öbüründen izin alarak yasak olan, hukuka aykırı olan şeyi rahatlıkla devam ettirebiliyorlar” diye konuştu.

‘BELİRSİZLİK VAR’

Doç. Evren de “kamu malı” kavramı üzerinde durdu. Evren özetle, “Kamu mallarının genelinde mevzuata ilişkin belirsizlikler var. Pek çok hüküm var. Bu belirsizliği arttırıyor. Nasıl yararlanılacak, hangi hallerde kiraya verilebiliyor gibi. Bu da tabi kıyıların yönetiminde belirsizliğe neden ve haliyle kötü uygulamaya da neden oluyor. Biz hukukçu olarak her gün Resmi Gazete'ye bakmaya çalışıyoruz ama gerçekten altından kalkılır gibi değil. 10 tane, 20 tane kanunda değişiklik yapılıyor. Bir ülkede bu kadar çok kanun, yönetmelik değişmez. Hukuki belirlilikten bahsedemezsiniz. İhtiyaç mı oldu yeni kanun çıkar, değiştir, ekleme yap. Kamu malları üzerinde kiralama yapılamaz” dedi.

‘ÇEVRE VARLIKLARINA HUKUKİ KİŞİLİK’

Dr. Öğretim Üyesi Volkan Aslan da anayasa hukukundan bahsederek, “Anayasa hukuku persfektifi azınlığı korumak için vardır. ‘Çoğunluk haklıdır’dan hareket etmez” dedi. Çevrenin korunmasının anayasada geçtiğine değinen Aslan, “Bu ne demek? Demek ki biz çevreyi mahvediyoruz. Doğayı mahvediyoruz, kıyılara zarar veriyoruz. Çoğunluk her istediğini yapamasın diye biz bu hükümleri anayasaya koyalım ki bir Anayasa Mahkemesi çoğunluk bu hükümlere zarar vermek istediğinde engel olsun” diye konuştu. Aslan, çevrenin korunması konusunda yargıya başvurmada kişinin hukuki bir bağlantısının olması gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Biz her şeyi kendimize göre yorumluyoruz. Çevrenin, hayvanların bir hakkı yok. Biz Türkiye’de kendi aramızda çevre varlıklarına hukuki bir kişilik tanıtmayı tartışıyoruz. Biz daha bu ülkede hayvanlara hukuki kişilik tanımıyoruz. Hayvanlara yönelik suç işleyemiyoruz çünkü öyle bir suç yok. Kanunda sadece mala zarar verme geçiyor, o da sahipsizse. Bazı ülkeler hayvanları geçtim, çevredeki bazı varlıklara hukuki kişilik tanıyor. Göcek Sahili'nin hukuki kişiliği olduğunu düşünün mesela. Hukuki kişilik şu demek: O da artık yargı organları önünde haklarına arayabilir ama Türkiye’de biz bundan çok çok uzağız. Komik biliyorum ama biz bunu zaten yapıyoruz. Şirketlerin ticari kişiliği yok mu?”

Avukat Bora Sarıcı ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde kurulan ve kurulduğu günden bu yana tartışmaların odağında olan Muğla Turizm Çevre Vakfı (MUÇEV) Turizm ve Ticaret Limited Şirketi’nin Göcek Limanı’nı devralıp yaptığı yat limanına izin veren imar planlarının iptali sürecini anlattı.

‘MARMARA DIŞINDAKİ DENİZLERDE DE MÜSİLAJ’

Çalıştayın ikinci oturumunda ise “Çevre ve Deniz Bilimleri Açısından Kıyı ve Koylar” tartışıldı. Oturuma ODTÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Ahmet Cevdet Yalçıner, İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Yekta Aktan Turan, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi öğretim üyesi Prof. Altan Lök, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü’nden Dr. Barış Akçalı ve Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Murat Yabanlı katıldı.

Bu oturumda konuşan Prof. Turan, deniz çayırlarından bahsederek buraların çok özel bir ekosisteme sahip olduklarını anlattı. Turan, “Neden özel bir ekosistem? Çünkü fotosentez sağlıyor. En önemlisi denizlerin sağlıklı olmasını sağlayan habitatlar oluşturuyorlar. İçinde de canlılar yaşıyor. Sudaki atıkları kendi gövdelerine alarak koruyorlar” dedi.

Deniz çayırlarının çok fazla tehditle karşı karşıya kaldığını anlatan Turan, “Mesela teknelerin çapa atma faaliyetleri bile fiziksel zarar. Ayrıca sudaki kirlilik arttıkça sağlıklı çayırlar canlılığını kaybediyor. Çayırların kendini yenileme kapasitesi zayıf. Çayırlar kaybedildikçe de istenmeyen türler buraya yerleşiyor” diye konuştu.

Turan, Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununu anımsatarak özetle şunları söyledi:

“Kıyılar biz görmesek de deniz altında da var. Bu negatif etki devam ederse bunlar topaklanıp kıyılara vuracaklar. Deniz cayırları üzerinde görüyoruz. 2008-2021 arasını kapsayan Kuzey Ege Denizi’ndeki araştırmamızda gördük ki kirlilik negatif etkiliyor ve deniz çayırları geri çekiliyor.”

Dr. Barış Akçalı da Göcek özelindeki çayırlara da değinerek, “Deniz çayırları denizin ormanıdır. Çok yavaş büyür ve kaybolursa plajlar da kalmaz” dedi. Şamandıralara ve tekne çapalarına ilişkin videolar izleten Akçalı, “Şamandıranın zinciri çayırların olduğu yeri tırpanlamış ve istilacı tür sarmış. Deniz çayırı kalmamış. Bir teknenin çapasıyla açtığı yırtık yüz yıllarca geri dönmeyecek zararlar verebiliyor” dedi. Akçalı, haritalandırmanın önemine de değinerek, “Neyimiz var bilmemiz lazım. Habitat haritalarımızın olması lazım. Haritalama önemli. İzleme istasyonları kuruldu aslında ama finansman bulunamadığı için devam edilemiyor” dedi.

Öğleden sonra ise “Turizm ve Yerel Ekonomi Açısından Kıyı ve Koyların Yönetimi” ve “Göcek Koyları Kullanım Esaslarına İlişkin Katılımcı Görüşleri ve Değerlendirmesi” oturumları gerçekleşti.