'FETÖ’nün hazırladığı dosya mı uygulamaya konuldu?

Diyarbakır Eğitim-Sen'de cumartesi günleri bir araya gelen tutuklu öğretmen eşleri, çocuklarını ve yakında başlamasını umdukları mahkemeyi konuşuyorlar. Eğitim Sen 1 Nolu Diyarbakır Şube Sekreteri Mehmet Nuri Özdemir ise üyelerinin, 2012 yılında hazırlanan dosyadan tutuklandığını belirterek, "Dosyayı hazırlayan savcı FETÖ'den dolayı görevden uzaklaştırılmış ama arkadaşlarımız yargılanıyor" diyor.

Abone ol

DİYARBAKIR - "Çocuklarımdan küçük olanı babasının cezaevinde olduğunu bilmiyor ya da biliyor ama bize söylemiyor. Henüz 7 yaşında ve yaptığı resimlerin bir köşesine cezaevi çiziyor. ‘Neden cezaevi çizdin?’ diye sorduğumuzda, 'Hiç, öylesine’ diye cevap veriyor. Yolda bir tanıdık bana babasını sorduğunda, vereceğim cevabı duymak istemiyor gibi uzaklaşıyor. Biz ona babasının cezaevinde olduğunu söylemedik, ama o bunu bilmiyor mu, emin değilim...”

“İki kızım var, ikisi de babalarının cezaevinde olduğunu biliyor. Açık görüşlere götürüyorum onları, ikisi babalarına sarılıyor, kucağından inmiyorlar görüş bitinceye kadar. Bu nedenle babalarıyla doğru dürüst konuşamıyoruz. Büyük kızım kapalı görüşün nasıl yapıldığını sordu. ‘Arada cam oluyor’ deyince, kapalı görüşe gelmek istemedi, ‘Ben babamla bu şekilde görüşmek istemem’ diyerek. Çocukların babaları hapse düşünce, üçümüz de psikiyatra gidip destek aldık...”

"Eşim gözaltına alındığında oğlumuzu emziriyordu. Gözaltındayken her gün emniyete götürüyordum, annesi onu emzirsin diye. Tutuklanınca çocuk sütten kesilmiş oldu. Açık görüşte yanımda götürüyorum çocuğu. Görüş bitip ayrılma zamanı gelince ikisi için de zor oluyor. Benim için de…”

'DAYANIŞMA DEVAM ETMELİ'

Geçen hafta cumartesi günü Eğitim Sen Diyarbakır 2 No’lu Şube’deydim. Orada öğretmen eşleri yaklaşık 4 aydır tutuklu öğretmenlerle tanıştım. Yukarıda anlattıkları, anne ya da babaları tutuklanan çocukların neler yaşadığına dair küçük bir özet. Zor günler yaşadılar, yaşamaya devam ediyorlar. Arada morallerinin bozulduğunu da gizlemiyorlar. Ama şuna inanıyorlar: Eşleri haksız yere hapiste yatıyor. İlk duruşmada serbest bırakılacaklar.

Çocuklarıyla yaşadıkları sıkıntıların yanı sıra, en çok şikayet ettikleri konu ise çevrelerindeki insanların tutumu olmuş. Tutuklu öğretmenlerden birinin eşi, kimi zaman çok öfkelendiğini belirterek, konuyla ilgili şunları söyledi: “Gözaltına alınanlar serbest bırakıldı, açığa alınanlar işlerine geri döndü. Ama benim eşim hapiste. İnsanlar ‘acaba gerçekten suçlu mu’ diye kuşku duyuyor. Onlara ne anlatabilirim ki. Tutuklanan öğretmenlerin kurban olarak seçildiklerini düşünüyorum. Bu konuda basından, sivil toplum kuruluşlarından bu davanın hukuksuzluğu konusunda duyarlılık beklemekten başka şansımız yok.”

'YENİ ÖRGÜT İCAT ETMEK İSTİYORLAR'

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile öğretmenlikten ihraç edilen Eğitim Sen Diyarbakır Şube Sekreteri Mehmet Nuri Özdemir de tutuklu bulunan öğretmen arkadaşlarının eşleriyle aynı fikirde. Özdemir, Eğitim Sen’li öğretmenlerin tutuklanmasını, Eğitim Sen’i dağıtmaya yönelik bir proje olarak değerlendiriyor: "14 Temmuz darbe girişiminden sonra hükümet, darbecilerle mücadele etmek için OHAL ilan etti. Ancak, her türlü darbeye karşı olan Eğitim Sen gibi sivil toplum kurumlarını da hedef aldı. Birçok dernek ve vakıf, medya organı kapatıldı. Eğitim-Sen üyelerine de asılsız suçlamalarla yöneltti. Açığa aldı, ihraç etti, gözaltına aldı ve 14 arkadaşımızı tutukladılar. Adeta bizi ekmek arası salam yapmak istediler ancak bunlar Eğitim Sen'i tanımıyorlar. Nasıl bir gelenekten geldiğini bilmiyorlar.”

Mehmet Nuri Özdemir, tutuklanan 14 arkadaşları serbest bırakılıp, ihraç edilen 85 üyeleri göreve iade edilene kadar mücadelelerinin süreceğini söylüyor.

Polisin ve savcıların Eğitim Sen’in içinden başka bir örgüt icat etmeye çalıştığını belirten Özdemir, “Hem polis hem de savcı sorgusunda arkadaşlarımıza sorulan sorular bunu gösteriyor, buna rağmen bir örgüt tespit edilemediği için daha önce dosya kapsamında toplu bir dava açılacakken şimdi arkadaşlarımız grup halinde değil de kişi olarak yargılanacaklar” diyor.

Özdemir, şu uyarıda da bulunuyor: “Biz öğretmeniz, sendikalıyız, çok farklı etnik kimliklere sahibiz, hem kendi haklarımıza hem de toplumsal olaylara karşı duyarlı insanlarız. Bağlı olduğumuz sendika Türkiye'de yaşanan toplumsal sorunlara sırtını değil, her zaman yüzünü çevirmiş ve bu konuda büyük bedeller ödeyen bir sendikadır. Aynı zamanda emek, barış ve demokrasi mücadelesini bir arada yürüten ve sadece midesini düşünmeyen bir sendikal gelenekten geliyor. Bizler, bu sendikal karakterinden dolayı Eğitim Sen'e üye olduk. Onun için yaptığımız bütün faaliyetler savunduğumuz temel ilkelerin pratikleşmiş halidir.”

SORGU TUTANAKLARI, ANEKTODLAR…

Müzik öğretmeni bir arkadaşlarının yaşadıklarını da anlatıyor Özdemir. Dediğine göre arkadaşları gözaltına alınmış, birkaç gün sonra savcılığa çıkmış ve orada ‘Tapeler karışmış, seni yanlışlıkla almışlar’ denilerek serbest bırakılmış. Ancak, bir sonraki KHK ile müzik öğretmeni arkadaşları ihraç edilmiş. “Böyle bir şey olabilir mi” diye soruyor Özdemir; “Bir insanın hayatıyla oynamak bu kadar kolay olabilir mi?..”

Sendikanın hukuk komisyonu bir dosya hazırlamış. Dosyada gözaltına alınıp serbest bırakılan ve tutuklanan Eğitim Sen’li öğretmenlere yöneltilen sorular da yer alıyor. Bu sorulardan anlaşılan o ki, sendikalı öğretmenlerin sendikal faaliyetlerinin tümü suç delili olarak kabul edilmiş. Anadilinde eğitimi savunmaktan ekolojik tahribata karşı basın açıklaması yapmaya, memur maaş zamlarını protesto eylemine katılmaya kadar her faaliyet suç delili olarak dosyaya konulmuş.

Bütün arkadaşlarına aynı soruların sorulduğuna dikkat çeken Özdemir, bir arkadaşlarına ise sadece “Gözaltındaki kişilerden kimleri tanıyorsunuz” sorusunun yöneltildiğini, savcılık tarafından salıverildiğini, buna rağmen ihraç edildiğini anlatarak, “Bu nedenle arkadaşlarımızın gözaltına alınmasının, ihraçların önünü açmaya yönelik bir girişim olduğunu düşünüyoruz” diyor.

DOSYAYI KİM HAZIRLADI?

Özdemir, 2012’de hazırlanan ve suç unsuru bulunmadığı için ya da dönemin siyasi ortamı nedeniyle rafa kaldırılan dosyanın, OHAL’den sonra güncellendiği yönündeki kuşkularını da dile getiriyor; “Arkadaşlarımızın önüne konan tapelerin hepsi 2012 yılına ait. Sorular da 2012 yılında katıldığı etkinliklerden yola çıkılarak hazırlanmış.”

Bir diğer kuşkusu ise dosyanın 'FETÖ' soruşturması nedeniyle açığa alınan ya da tutuklanan bürokratlar döneminde hazırlanmış olduğu yönünde. Konuyla ilgili edinebildikleri bilgileri şöyle sıralıyor Özdemir: “Bu dosyayı hazırlayan savcının FETÖ’den dolayı görevden uzaklaştırıldığı duyumunu aldık. O dönem İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden sorumlu olan iki vali yardımcısından birinin FETÖ’den dolayı ihraç edildiğini, diğerinin tutuklandığını öğrendik. Söz konusu soruşturmalara bakan Teftiş Kurulu Başkanı’nın FETÖ’den ihraç edilmesi, aynı şekilde sendikal etkinlikleri soruşturan 5 müfettişin ihraç edilmesi, bu dosyanın FETÖ tarafından hazırlandığı yönündeki kuşkularımızı güçlendiriyor. Yine dosyada görevli birçok güvenlik görevlisinin ihraç edilmesi, bu dosyanın Eğitim Sen'lilere yönelik bir kumpas olduğunu göstermektedir.”

‘MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ’

M. Nuri Özdemir’e göre siyasal iktidar, bu kumpastan yola çıkarak üyelerine yönelik operasyonlar düzenledi. Özdemir “Bu hukuksuzluktan bir an önce vazgeçilmelidir. Çağrımız şudur: Tutuklu bulunan arkadaşlarımız tutuksuz yargılansın, bir an önce serbest bırakılsınlar ve bu mağduriyet ortadan kalksın” diyor.

Diyarbakır’da 72 öğretmenin evlerine baskın yapılarak gözaltına alındığını, 14 öğretmenin tutuklandığını, 85 öğretmenin de meslekten ihraç edildiğini hatırlatan Özdemir, “Açığa alınan arkadaşlarımız işlerine geri döndü. Tutuklu arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını ve ihraç edilenlerin de görevine dönmesini, siyasi iktidarın bu hukuksuzluktan bir an önce geri dönmesini istiyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz” açıklamasında bulunuyor.

EŞLERDEN DUYARLILIK ÇAĞRISI

Eğitim Sen'den ayrıldığımda, eşleri tutuklu olanlar sohbete dalmışlardı. Çocuklarını, eşlerini, yakın zamanda başlamasını umdukları mahkemeyi konuşuyorlardı. Çoğu, eşleri tutuklandıktan sonra tanışmıştı. Onları her cumartesi bir araya getiren de ortak sorunları olmuştu.

Bana son söyledikleri ise şu oldu: “Nasılsa serbest bırakılacaklar diye düşünmesin kimse. Eşlerimiz hukuksuz bir şekilde yaklaşık 4 aydır cezaevinde. Bu mağduriyetin, bu hukuksuzluğun giderilebilmesi için herkesin duyarlı olması gerekiyor.”