Bir kez daha görülüyor ki, başarı ortaklaştırıyor. Herkesi etrafında topluyor, yanına çekiyor. Umutlandırıyor.
Yukarıdan aşağı her alanda ayrıştırma - yalnızlaştırma, şiddet, cinsiyetçilik ortalıkta kol gezerken kadınlar tüm bunları adeta yerle yeksan ediyor. Kadının toplumsal konumu giderek sınırlandırılıp daraltılırken Filenin Sultanları olarak anılan kadın voleybolcular tam tersi bir alan genişletmesi yapıyor. Baş tacı ediliyorlar. Hem kendi yollarını hem toplumun önünü açıyorlar. Az şey değil.
Sporda, daha da ötesi; bilim, eğitim, kültür, sanat başta olmak üzere toplumsal yaşamda son yirmi yıldır yaşanan genel gidişatın, eksi bakiyenin tam karşıtı bir örnek oluşturuyor kadın voleybolcuların performansı. Doğrusu incelenmeye değer.
Kısaca bakalım.
Hatırlayalım; fileden önce pota, Sultanlar’dan önce 12 Dev Adam vardı.
Neredeyse tümüyle futbol odaklı spor endüstrisinde, 2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda erkek milli takımının üçüncü olması, onlara 12 Dev Adam unvanını getirdi. Basketbol da futbolun ardından en popüler, en yaygın spor haline geldi.
Paranın pul olduğu, işyerlerinin peş peşe kapandığı, yoksulluğun yayıldığı ve derinleştiği 2001’in bugünü aratmayan kriz koşullarında, şimdi Sultanlar’ın yaptığı moral desteği basketçiler sağlamıştı topluma. Ertesi yıl Dünya Şampiyonası’na o moral ve gazla gidildi. Athena şarkısı eşliğinde 12 Dev Adam’ı şampiyonaya taşıma reklamı eski Türkiye klibi niyetine izleyebilir.
Takım şampiyonadan dokuzuncu olarak döndü ama rüzgar kesilmedi. Ne de olsa gideri vardı ve tabii getirisi de. Federasyon, Garanti Bankası sponsorluğuyla 2002’den itibaren 12 Dev Adam Basketbol Okulları açmaya başladı. 9 – 12 yaş kız ve erkeklere yönelik bu okullar 20 yılda yurt çapına yayıldı, Basketbol Gençler Ligi oradan yetişenler üzerinden doğdu.
Ne var ki tüm bunlara karşın genel geriye gidiş basketbolda da yaşandı. 2010’da Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı Dünya Kupası ikinciliği dışında “12 Dev Adam” unvanından başka pek bir şey kalmadı ortada.
***
Öte yandan unutmayalım ki, 2002 futbolun yılıydı Türkiye’de.
Milli Takım, tarihinin en büyük başarısını göstermiş, 2002 Dünya Kupası’nda üçüncü olmuştu. Ertesi yıl FİFA’nın düzenlediği Konfederasyonlar Kupası’nda yine üçüncü olan A Milli Futbol Takımı 2008 Avrupa Şampiyonası’ndaki üçüncülükten beri hüsranları yaşıyor.
Ve yine unutmayalım ki, sonraları ihraç ürününe, global markaya dönüşecek açlık bastırma saraylarını; örneğin Simit Sarayı’nı yaratan 2001 krizinin gölgesinde sportif başarılar “milli gurur”a dönüşüyordu. O gurur tabii ki piyasaya tahvil ediliyordu “kırmızı – beyaz” haykırışlarıyla.
SULTANLARIN ASIL BAŞARISI
Saray ve sultanlık düşleri memlekette her zaman iş yapıyor. Tarihin defalarca gösterdiği üzere yokluk zamanlarında daha çok iş yapıyor. Dolmabahçe, Yıldız, Beylerbeyi başta olmak üzere irili ufaklı yedi saray, malum Osmanlı saltanatı çatırdarken ve dış borçla yapılmıştı. Piyasanın bu trendi uygulayıp 2001 çöküntüsünden Simit Sarayı’nı yaratması rastlantı olmasa gerek.
Aynı eğilim 2003’te Filenin Sultanları sloganını, unvanını getirdi.
Basketbol ve futbolun ardından onlarla kıyaslandığında neredeyse hemen hiçbir tabanı, çevresi olmayan voleybol çıkıyordu ortaya. Ve daha önemlisi, kadınlar sahadaydı bu kez. Kadın Voleybol Milli Takımı'nın Avrupa Şampiyonası’nda üçüncülüğü, Filenin Sultanları’nın doğuşu oldu.
Erkeklerden –basketbol ve futbol takımlarından farklı olarak Kadın Voleybol Milli Takımı, bakışları kendilerine yönelten tarihsel başarılarının gerisine düşerek değil, 18 yıldır üstüne koyarak, süreklilik göstererek yürüyor. Avrupa Şampiyonası’nda üçüncülük kazandıkları yıl dünya kupasında da yedinci oldular. Avrupa Voleybol Ligi’nde iki ikincilik (2009, 2011), bir üçüncülük (2010) kazandılar ve 2014’de şampiyon oldular.
2012 Olimpiyatları’nda ancak dokuzuncu olabilirken salgın nedeniyle bu yıla ertelenen 2021 Tokyo Olimpiyatları’nda çeyrek final oynadılar ve beşinci oldular. Bunun hemen ardından Avrupa Şampiyonası oynanıyor. Beş maçı da kazanarak şimdilik gruptan lider olarak çıktılar.
Şampiyona devam ediyor, Pazar günü yine izleyeceğiz onları.
Sonuç ne olursa olsun, şimdiden başarılılar. Başarıyorlar.
Bunun ardında sıkı ve düzenli eğitim var: 12 Dev Adam Basketbol Okulu uygulamasının benzeri ve kapsamlısı burada da var: 6 – 12 yaş grubuna yönelik Fabrika Voleybol. Şimdilik 33 ilde açılmış, 100 kişiyi aşkın bir tarama ekibi var. Uygulama diğer şehirlere de taşınıyor. Federasyon, Vakıfbank desteğiyle yürütülen Fabrika’nın ardından federasyonun Spor Lisesi de açtı. Dahası, federasyon kendi adını taşıyan bir takım kurdu. Buradan kulüplere oyuncu desteği sağlıyor, deyim yerindeyse altyapıyı bizzat federasyon oluşturuyor. Bugün sahadaki milli takıma, “sultanlar”a baktığınızda, çoğunluk 20’li yaşlarının ilk yarısındaki gençlerden oluşuyor.
Kadın Milli Voleybol Takımı 2017’den beri aynı antrenörle çalışıyor. Kendisiyle dört yıllık bir sözleşme daha yapıldı. Süreklilik federasyon yönetiminde de aynı. 15 yıldır yönetimde olan Mehmet Akif Üstündağ beş yıldır başkanlığı yürütüyor.
***
Son olarak, saha içi ve dışıyla gerçek bir “takım” var önümüzde.
Sevgilisiyle fotoğrafını paylaşan renkli saçlı Ebrar örneğinde yaşananlar bunu taçlandırdı.
Sultanlar ve Ebrar birçok şeyin yanı sıra, görünüşte dizgin tanımaz linç ordusunun merkezi kumanda sistemiyle çalıştığını da su yüzüne çıkardı.
Smaç üstüne smaç indiriyor Sultanlar. Yol gösterici ve yol açıcıları izleyelim, destekleyelim. Örnek alalım; takım olalım, toplum olalım.