Financial Times'dan yazı dizisi... 'Erdoğan'ın büyük oyunu: Askerler, casuslar ve Türkiye'nin güç arayışı'
İngiliz gazetesi Financial Tİmes, 'Erdoğan'ın oyunu: Askerler, casuslar ve Türkiye'nin güç arayışı' başlıklı bir yazı dizisi başlattı. İlk bölümde, Türkiye'nin dış politikası mercek altına alındı; Türkiye'nin 'güce dayalı' dış politikasıyla 'eski rekabetleri alevlendirdiği ve yeni düşmanlar yarattığı' yorumu yapıldı.
DUVAR - İngiliz gazetesi Financial Times, Türkiye'nin dış politikası konusunda bir yazı dizi başlattı. 'Erdoğan'ın oyunu: Askerler, casuslar ve Türkiye'nin güç arayışı' başlıklı yazı dizisinin ilk bölümünde, "Türkiye Cumhurbaşkanı'nın güce dayalı dış politikası Ankara'yı Batı'dan daha da izole etti" yorumu yapıldı.
'TAVİZSİZ SÖYLEM, GÜÇ KULLANIMINA HAZIR OLMA...'
Gazetenin Türkiye temsilcisi Laura Pitel'in imzasını taşıyan analizin girişinde, Erdoğan'ın geçtiğimiz ay Dağlık Karabağ'daki ateşkes anlaşması sonrası yaptığı Bakü ziyareti hatırlatılarak, "Batılı liderlerin [Karabağ'da] ateşkes çağrısı yaptığı sırada bile Erdoğan'ın Azerbaycan'a tüm desteğini vermesi, giderek güce dayalı hale gelen dış politikasının son göstergesiydi. Bu politika, taviz vermeyen bir söyleme ve sert güç kullanımına hazır olunmasıyla karakterize ediliyor" denildi.
'NATO MÜTTEFİKLERİNİ ÖFKELENDİRDİ'
Bu noktada, "Erdoğan son beş yılda Suriye ve kuzey Irak'a askeri saldırılar düzenledi, Libya'ya asker gönderdi ve Yunanistan'la denizde karşı karşıya geldi. Bu müdahaleler Türkiye'nin NATO müttefiklerini öfkelendirdi, eski rekabetleri alevlendirdi ve yeni düşmanlar yarattı" yorumu yapıldı.
AB DİPLOMATI: SOMUT İLERLEME YOK
Analizde Erdoğan'ın 'dostu Donald Trump'ın ABD'deki seçim yenilgisiyle ve Türkiye'nin artan ekonomik sorunları karşısında yabancı sermayeyi yeniden çekme ihtiyacıyla barıştığı', 'yeni bir sayfa açmaktan söz ettiği' belirtildi. "Ancak Erdoğan'ın, Türkiye'nin AB, ABD ve Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerinde sorunlar yaratan konularda taviz vermeye istekli olup olmadığı, taviz verip veremeyeceği ve yeni kullanılan uzlaşmacı dilin yerini yeni hırçınlıkların alıp almayacağı hâlâ belirsiz" denilen analizde, bir AB diplomatının da şu sözlerine yer verildi: "Türkiye'nin yaptığı ve zeytin dalı olarak görülebilecek küçük şeyler var ama önemli bir adım yok. Temelde anlaşamadığımız konulara bakacak olursanız, her iki taraf da topun diğerinin sahasında olduğuna inanıyor. Buradan bir yere varmak çok zor."
'15 TEMMUZ MHP'YE YAKINLAŞTIRDI'
Financial Times'ın analizinde, 15 Temmuz'dan 'Türkiye'yi değiştiren başarısız darbe' diye söz edildi. 2016'daki darbe girişiminin Türkiye'nin dünyanın geri kalanıyla ilişkilerinde bir kesintiye yol açtığı belirtilirken, "Erdoğan'ın Batı'ya daha da şüpheyle yaklaşmasına sebep oldu, onu Rusya lideri Vladimir Putin'e yaklaştırdı, ülke içinde yeni siyasi ittifaklar kurmak zorunda bıraktı ve Türk devletinin görülmemiş bir şekilde kontrolünü elde etmesinin önünü açtı" denildi. "2016'daki darbe girişimi ve onu izleyen tasfiye, Erdoğan'ın silahlı kuvvetler üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmasına izin verdi. Aşırı milliyetçi MHP ile de bir seçim ittifakı kurdu, özellikle Kürt ayrılıkçılığı olmak üzere, bu parti ulusal güvenlik konusundaki daha şahince sağcı tavrını benimsedi" ifadeleri kullanıldı.
'İLK KEZ BU KADAR İZOLE'
Analizde, Türkiye'nin son dönemde yürttüğü dış politikanın yorumculara göre 'hem ekonomi hem de bölgesel ve küresel güçlerle ilişkiler açısından büyük riskler taşıdığı' ve Türkiye'nin 'hiç olmadığı kadar izole edildiği' belirtildi. Gazeteye isim vermeden konuşan bir Türk yetkili ise 'yeni-Osmanlıcı' tanımını reddederek, "Fransa müdahale ettiğinde müdahale eden Fransa oluyor, kimse onlara Napolyoncu demiyor" ifadelerini kullandı.
'DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI YENİ SİSTEMDE ZAYIFLADI'
Financial Times, 2018'de yapılan sistem değişikliği sonrasında Türkiye'de geçmişte 'ülkenin doğal rotasını Batı'da gören üst düzey memurların evi' sayılan Dışişleri Bakanlığı'nın da zayıfladığını savundu. Birçok eski Dışişleri yetkilisinin, ismi verilmeyen eski bir büyükelçinin deyimiyle 'diplomasi yerine askerler ve casuslara dayalı' politikayı eleştirdiği belirtildi. Anakizin bu noktasında, Erdoğan'ın dış ziyaretlerinde yanında MİT Başkanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar olmaksızın nadiren görüntülendiği belirtildi. Gazete, 'denizler aşırı maceracılık' olarak nitelediği dış politikanın, halk arasında popüler olması nedeniyle muhalefetten de fazla tepki görmediği yorumu yaptı.
AB DİPLOMATI: OKUL BAHÇESİNİN KABADAYISI GİBİ
Analizin bu noktasında şu ifadeler kullanıldı: "Birçok yorumcuya göre mümkün olan en uzun süre boyunca iktidarda kalmak isteyen Erdoğan, dış politikayı içeride kazanım elde etmek için kullandı; Almanya hükümetine Nazi diyecek ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a 'zihinsel tedavi' telkin edecek kadar ileri gitti. Fakat bu tavır Avrupa başkentlerinde hoş karşılanmadı. Bir AB diplomatı Erdoğan'ı 'okul bahçesinin kabadayısı' gibi davranmakla suçladı."
'AB, ARAP DÜNYASI VE ABD'YLE ARASI BOZULDU'
"Erdoğan'ın -2000'lerin ortasında Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika'daki diplomatik ilişkileri ticaret ve yardımla dramatik biçimde genişletmesinde de görülen- Türkiye'yi bölgesel bir güç haline getirme isteği hızla sorunlarla karşılaştı" denilen analize şöyle devam edildi: "Ülkenin AB'ye katılma umutları, iki tarafta da güvensizlik ve suçlamalarla yok oldu. Arap komşularla daha güçlü ilişkiler inşa etme planı, halk isyanlarının bölgeyi sarmasıyla geri tepti. Suriye savaşı, terör saldırıları ve milyonlarca sığınmacıyla Türkiye'ye taştı. Türkiye'nin Suriye ve Libya'daki askeri operasyonları -ve Müslüman Kardeşlere desteği- Ankara'yı Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'ın başını çektiği güçlü bir Arap ittifakıyla karşı karşıya getirdi.
Artık Avrupa, teknik açıdan hâlâ birliğin üye adayı olan bir ülkedeki insan hakları gerilemesinden ümitsizlik duyuyor. Washington, Erdoğan'ın Rusya'dan S-400 hava savunma sistemleri almasına ateş püskürüyor. Türkiye'nin daha yeni olan ortaklarıyla ilişkileri de sorunsuz değil. Putin'le ilişkileri karmaşık ve geçtiğimiz sene ABD'nin Moskova'yı suçladığı ve 34 Türk askerinin öldüğü Suriye saldırısında da açıkça görüldüğü üzere sık sık sorunlarla karşılaşıyor.
Bununla birlikte Erdoğan bazı başarılar da elde etti. Türkiye'nin desteği, Libya'daki savaşın gidişatını değiştirdi. Dağlık Karabağ'da, Ankara'nın Azerbaycan'a desteği, Rusya'nın Kafkaslardaki nüfuzunun sınırlarını ifşa etti."
'DIŞ POLİTİKA YABANCI YATIRIMLARINI DA ETKİLEDİ'
Makalenin son bölümünde, 'çalkantılı dış politikanın çok ihtiyaç duyulan doğrudan yabancı yatırımı caydırdığı' ve Türk lirası üzerinde baskı yarattığı yorumu yapıldı. Volkswagen'in Türkiye'de fabrika açma karraından vazgeçmesi buna örnek gösterilirken, son dönemde ekonomi yönetimindeki değişikliklerle ve Joe Biden'ın ABD başkanı seçilmesiyle 'Erdoğan'ın Batı'ya açılımlarda bulunduğu' belirtildi.
'RETORİK YUMUŞAYABİLİR AMA VİZYON DEĞİŞMEZ'
Financial Times, "Türkiye cumhurbaşkanı uzun zamandır, iktidarını korumak için gerektiğinde zorlu tercihlerde bulunmaya istejli olan bir pragmatist" ifadelerini kullansa da, makale Washington merkezli düşünce kuruluşu Center for American Progress'ten Alan Makovsky'nin şu yorumuyla sonlandırıldı: "NATO'nun içerisinde kalmaya devam ederken bağımsız ve güçlü dış politika sahibi olma hedefinin süreceğine inanıyorum. [Erdoğan] Belki retoriği yumuşatır ama vizyonu yumuşatacağını sanmıyorum." (DIŞ HABERLER)