Süper Lig tarihinin belki de en çalkantılı sezonunun sonunda gerçekleşen TFF seçimlerinde yönetim değişti. Son 1 senede arka arkaya yaşanılan krizler düşünüldüğünde "Ha gitti, ha gidecek" denilen Mehmet Büyükekşi'nin koltuğunu kaybetmesi aslında hiç de sürpriz olmaması gereken bir sonuçtu. Ama seçim süreci de hayatın normal akışına uygun ilerlemediği için oy kullanma gününe gelindiğinde Büyükekşi'nin kaybetmesi, beklenmeyen bir netice haline gelmişti.
Öncelikle bu seçimin olağanüstü bir seçim olduğunu belirtmek gerek. Mehmet Büyükekşi, 2022 yılında selefi Nihat Özdemir'in istifasının ardından düzenlenen olağanüstü genel kurulda TFF Başkanı olmuş, 2023'ün haziran ayında, yani daha geçen sene düzenlenen olağan genel kurulda da tekrar seçilerek 3 yıllık yetki almıştı. Ancak yıl içinde yaşanan Süper Kupa, hakem yumruklama, takımı sahadan çekme gibi krizler, hakem hataları ve kulüp başkanlarının birbirlerini ve federasyon yöneticilerini terör örgütü üyeliğiyle suçlamaya varacak kadar ileri giden ithamlarda bulunmaları olağanüstü bir seçimi daha mecbur kılmıştı.
Kulüpler TFF yönetiminin sezon bitmeden görevinden ayrılmasını istemiş, Büyükekşi yönetimi ise nisan ayında yaptığı açıklamayla seçim tarihini EURO 2024'ü de hesaba katarak 18 Temmuz olarak duyurmuştu. Büyükekşi'nin tüm bu krizlerden sonra tekrar aday olup olmayacağı ise tartışma konusu olmuştu.
ÇOK 'ADAYLI' SEÇİM
Bu seçimi olağanüstü yapan bir diğer unsur birden çok ismin kendini ortaya koyması oldu. 2006 yılında Haluk Ulusoy ve Ayhan Bermek arasında geçen seçimden beri ilk defa çok adaylı bir yarış yaşandı. 2006'dan beri düzenlenen 8 genel kurula da tek adayla girilmişti. Yani delegelere bir irade gösterme şansı verilmemiş, TFF Başkanı'nın kim olacağı genel kuruldan önce belirlenmişti.
Elbette bu seçimin çok adaylı olması da müthiş bir demokrasi şöleni yaşanmasını sağlamadı. Son 8 seçimde olduğu gibi, bu seçimde de aday olmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan onay alınması gerektiği varsayıldı. Adaylardan Servet Yardımcı ve İbrahim Hacıosmanoğlu'nun Erdoğan'a yakın isimler olarak "makbul" bulundukları, Büyükekşi'nin ise bir dönem daha devam edebilmek için EURO 2024 boyunca Erdoğan'dan vize beklediği iddia edildi.
'MALUM KİRLİ YAPI'
Nitekim Büyükekşi'nin adaylığının resmileşmesi 10 Temmuz'u bulmuştu. Seçimin favorisi olarak görülen, alt lig ve Süper Lig kulüplerinin birçoğunun desteğini aldığı belirtilen Servet Yardımcı'nın adaylıktan çekilmesi ise 1 gün sonra, 11 Temmuz'da oldu. Üstelik Yardımcı açıklamasında "malum kirli yapı"lara işaret etmiş, "kirli bir operasyona maruz kaldığını" iddia etmiş, "yalanlarla", "iftiralarla", "kumpaslarla", "seçimi kazanabilmek için yeterli imza sayısı ve destek elinde olmasına rağmen" adaylıktan çekildiğini ifade etmişti. Kendisine operasyon çeken malum yapıların kimler olduğunu ise söylememeyi tercih etmiş ve kendi sessizliğine çekilmişti.
HACIOSMANOĞLU'NUN GELİŞİ
Yardımcı'nın çekilmesiyle gözler diğer aday Hacıosmanoğlu'na dönmüştü. Hacıosmanoğlu, kendisine dönen gözlere ne olursa olsun adaylıktan çekilmeyeceğini söyleyerek yanıt verdi. Yine de Trabzonspor Başkanı olduğu dönemde hakemleri soyunma odasına kitlemesiyle, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'a söylediği sözlerle hatırlanan Hacıosmanoğlu'nun, "adaylık vizesi" almış olan Büyükekşi karşısında şansı pek yüksek gözükmüyordu.
Eski defterleri kapattığını, kulüp formasını çıkardığını söyleyen Hacıosmanoğlu ise hem yönetimine Mecnun Otyakmaz'ı alarak geçmişteki kadar taraflı bir pozisyonda bulunmadığını mesajını veriyordu hem de Yardımcı'nın listesindeki Bayram Saral, Ceyhun Kazancı gibi isimleri kendi listesine dahil ederek Yardımcı'nın arkasında toplanan desteği kendisine çekmek istiyordu.
Nitekim başarılı da oldu. 281 delegenin oy kullandığı seçimde 134 oy alarak Büyükekşi'ye 5 oy fark attı ve yeni TFF Başkanı oldu.
BASKI, TEHDİT VE ZAFER
Hacıosmanoğlu'nun kazanmasının nasıl bir sürpriz olduğunu hem 5 oyluk farktan hem de kulüp başkanlarının oy kullanmadan önce yaptıkları konuşmalardan anlayabiliyoruz.
Örneğin sezon boyunca Büyükekşi yönetimin istifasını isteyen Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Hacıosmanoğlu'na da destek vermeyeceklerini açıklayarak, "Fenerbahçe için seçim yok hükmündedir! Biz kimseyi desteklemiyoruz" diyordu. Servet Yardımcı'nın adaylıktan "el çektirilmesine" de tepki gösteren Koç, "Delegelerin iradesi gasp edilmiştir. Baskı var, tehdit var, rüşvet var, vaat var! Her şey var" ifadeleriyle seçimin meşruluğunu da tartışmaya açmıştı. Dolayısıyla Hacıosmanoğlu'nun hem Fenerbahçe'nin desteği olmadan kazanması gerekecek hem de seçimin meşruluğuna delegeleri ikna etmesi gerekecekti.
Süper Lig'den düşen Karagümrük'ün Başkanı Süleyman Hurma da "Bir takım oyun kurucular" olduğuna dikkat çekiyor, bu oyun kurucuların "hükümete olan yakınlıklarına güvenerek" istedikleri yapıları oluşturduklarını söylüyordu. Salondaki herkesin baskı altında olduğunu ifade eden Hurma da yönetimin değişeceğinden umutlu olmasa gerek ki son çare olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Tek bir şansımız kaldı. Sayın Cumhurbaşkanımız bizi kurtarsın" çağrısı yapıyordu.
Ligden düşen bir diğer kulüp olan İstanbulspor'un Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu da kulüpler üzerinde baskı olduğunu, "Siyasiler karışıyor. Dün de karıştılar, evvelsi gün de karıştılar" diyerek ifade ediyordu. Kulüplerin ekonomik dertlerle boğuştuğunu belirten Sarıalioğlu, siyasetin futbola nasıl müdahale ettiğini de açık etmiş oluyordu.
'İBRAHİM, NE YAPIYORSUN?'
Özetle Hacıosmanoğlu, rüzgar karşısından eserken girdiği bir seçimden, nasılını, nedenini belki kendisinin de henüz tam olarak kavrayamadığı bir şekilde başkan olarak çıktı. Futbolda kaosu bitirmek, "kardeşliği" sağlamak, oyunun bir eğlence olduğunu hatırlatmak gibi misyonlarla çalışacaklarını söyleyen Hacıosmanoğlu ve yönetiminin işi kolay olmayacak.
Sonuçlar belli olduktan sonra yaptığı ilk konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etmeyi de ihmal etmedi. Erdoğan'a yakınlığını vurgulayarak, "Adaylar Cumhurbaşkanı'nın baskısıyla çekiliyor dediler, ben Cumhurbaşkanımızla dost olmanın şerefini, gururunu taşıyorum. Böyle bir konu olmuş olsa beni arardı, 'İbrahim ne yapıyorsun' diye söylerdi. Onun için Cumhurbaşkanımızın hakkını teslim edelim. Onu kullananları, onu zor durumda bırakanları futbolun dışına, Türk futbol ailesiyle beraber attığımız için tüm sağduyulu delegelerimize şükranlarımı sunuyorum" dedi. Belli ki kulüp formasını çıkaran Hacıosmanoğlu için siyaset formasını çıkarmaya şimdilik gerek yok.
Daha katılımcı bir süreçle yöneteceğini, kulüplerin taleplerini dikkate alacağını söyledi ama hem çakışan kulüp çıkarları arasında hem siyasetle sektörün gerçekleri arasında nasıl bir denge kuracağı merak konusu. Ancak mevcut sistem içerisinde bu dengeleri kurmanın ve çarkları sorunsuz işletmenin pek mümkün olmadığı kesin.
Veda mektubunda futbol tarihine iz bıraktığını söylüyordu Büyükekşi. Dileyelim Hacıosmanoğlu'nun futbol tarihine bırakacağı iz, Büyükekşi'ninkinden farklı olsun.