Francesco Farioli’nin Karagümrük’ü

Francesco Farioli'nin Karagümrük'ü ne yaptığını bilen bir takım olarak, belirgin bir yol haritasına sahipti. Açılış paslardaki ısrar bazen acı verse de bunda ısrar etmek doğru bir düşünce.

Ali Fikri Işık polesar@hotmail.com

İki araba düşünün, birinin farları yok; bu Galatasaray oluyor, diğer arabanın kısa farları, uzun farlar kadar her yerini aydınlatıyor. Uzun bir süredir Terim’in Galatasaray’ı oynamıyor, oynamak için oyalamıyor ve skor üretmek için en kestirme yolları zorluyor. Bu durum hem Terim’i hem takımı Galatasaray’ı yoksunluktan, yokluğa itiyor. Futbol bir oyun, oyun oynanmayacaksa neden sahaya çıkılır ki? Sadece ne pahasına olursa olsun şampiyonluğa odaklanan bir zihnin motivasyonunu anlamak çok zor.

Geride hangi amaca hangi hazırlığa hizmet ettiği bilinmeyen üç beş yan pastan sonra, topun dibine vurup, sözüm ona oyunu ileriye taşımak, herhalde bir yenilik ya da icat sayılmaz. Hele kenarlara taşınan topları, belirgin bir hedef gözetmeksizin ceza sahasına kesmek, ilham verici bir ilerleme de sayılmaz. 

Galatasaray, kör kuyuya indirilen, dibi delik bir kova gibi. Su bulma ihtimali yok ve hasbelkader su bulsa bile, delik kova yüzünden o suyu, kuyunun dışa çıkarmak imkânsız.

Atletizm önemli ama futbolcular sadece koşucu değil; aralarında çok belirgin bir iş bölümü olmak zorunda. Atlet özellikleri ağır basan oyucuları sahaya sürmek, salt bu nitelikle bir oyun oynamak belki de bir mucizeye bağlı olarak, kehanet tarzında kendine hizmet edebilir. 

Francesco Farioli'nin Karagümrük'ü ne yaptığını bilen bir takım olarak, belirgin bir yol haritasına sahipti. Açılış paslarındaki ısrar bazen acı verse de bunda ısrar etmek doğru bir düşünce. Çünkü kör bir vuruşla topu rakibe ikram etmek asla bir alternatif olamaz. Ama açılış paslarının her iki bölgeyi de gözetmesi gerekiyor. Çünkü açılış pasları her şeyden önce alan üretme taktiğinin temeli oluyor. 

Fatih Karagümrük birinci bölgede bu pasları başarılı bir biçimde üretebildi. Kısmen aynı mantık ikinci bölgede de iş gördü, ama üçüncü bölgeye gelince işte orada işler bildiğimiz düz karakterine hep geri döndü. Özellikle ilk yarıda sol kanatta Lens için yaratılan pozisyonların değeri çok büyüktü. Ama gelin görün Lens o kadar savsakladı ki, topun bile dengesi bozuldu. 

Sözünü ettiğim bütün o pozisyonlar Lens’in kişisel yeteneği değildi. Tam tersine, Lens için üretilen pozisyonlardı. Ama Lens bütün o pozisyonları bozuk para gibi harcadı.

Elbette o pozisyonlar gökten zembille inmedi; Francesco Farioli istisnasız her pozisyonun içine dört oyuncu soktu. Bu kareler her pozisyonda en az üç pas opsiyonu imkânı doğurdu. Zaten alanları çoklu adamla kat etmeden akışkan bir oyuna ulaşmak imkânsız. Boyu kısa tutulan oyunda, topun olduğu bölgede çoklu oyuncu bulundurmak cidden cesaret işi ve eğer doğru bir planınız yoksa pimi çekilmiş bir bomba gibi elinizde patlama ihtimali çok yüksek. 

Bu güzel oyun için Francesco Farioli'ye teşekkür etmek gerek. Çünkü bize güzel bir oyunun Türkiye’de de mümkün olduğunu gösterdi.

 
 
 
 
 
 
Tüm yazılarını göster