Funda Gacal: Türkiye enerji üretiminde termik santrale mecbur değil

Yeniköy-Kemerköy termik santrallerinin ömrü doldu. Sağlık ve enerji politikaları uzmanı Funda Gacal, Türkiye'nin termik santrale mecbur olmadığını belirterek, bütçenin yanlış kullanıldığını söylüyor.

Abone ol

Osman Çaklı

DUVAR- Muğla'nın Milas ilçesinde bulunan Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin işletme ömürleri dolmasına rağmen bölgede kömür madeni açmak için yeni girişimlerde bulunuluyor. Aynı zamanda rehabilitasyon çalışması yapılarak termik santrallerin faaliyetlerinin 25 yıl uzatılması isteniyor.

Santraller dünyada ve Türkiye'de sıkça tartışma konusu oluyor. Türkiye'de ömrünü tamamlamış santrallerin kapatılması gündeme gelmiş, fakat birçoğuna geçici faaliyet belgesi verilmişti.

Yeniköy-Kemerköy termik santralleri de bu uygulamaya tâbi tutuldu. Ömrü dolsa da rehabilite edilen santraller için Akbelen Ormanı maden sahasına dönüştürülüyor. Çevre ve canlı sağlığı tehdit altında bırakılıyor.

7 Eylül'de Akbelen Ormanı'nda bilirkişi incelemesi yapıldı. Rapor henüz tamamlanmadı. Termik santrallerin yerelde ve genelde yarattığı tahribatı Akbelen Ormanı'nda yapılan bilirkişi incelemesi sonrasında, Sağlık ve Çevre Birliği'nden (Health and Environment Alliance) Türkiye Enerji ve Sağlık Politikaları Uzmanı Funda Gacal ile konuştuk.

'TERMİK SANTRAL SORUNU TÜRKİYE'YE ÖZGÜ DEĞİL'

Termik santraller için Milas'ın Akbelen Ormanı yok edilmeye çalışılıyor. Faaliyet süresi dolan santrale kömür temini için yeni maden sahalarına izin çıktığına tanık oluyoruz. Termik santral ısrarı yalnızca Türkiye'ye mi özgü?

Elektrik sürekli olarak sağlanmak durumunda olduğu için sadece bizim ülkemize özgü değil, aslında bütün dünyada karşılaştığımız bir durum. Güneş, rüzgâr gibi teknolojiler evet harika. Ama rüzgâr ve güneş sürekli olmayabilir. Akü teknolojisinin yeteri kadar gelişmemesi ve şebekelerin akıllı teknolojiye sahip olmaması nedeniyle Türkiye, termik santral sorunuyla yüzleşiyor. Bir de şebeke sorunundan dolayı kömür ve doğalgaza bağlıyız. Ayrıca Türkiye'de iklim değişikliği inkarcılığı var. Toparlarsak, bir baz yük sorunu ikincisi gerçekten bir teknoloji eksikliği. Bunun yanında alt yapı ve beyin göçü problemi de mevcut.

Sağlık ve Çevre Birliği (Health and Environment Alliance) Türkiye Enerji ve Sağlık Politikaları Uzmanı Funda Gacal

'YENİKÖY KEMERKÖY SANTRALLERİ KAPATILMALIYDI'

Şunu merak ediyorum. Sürekli ömrü dolan termik santrallerden bahsediyoruz. 'Ömrü dolmuş termik santral' diyoruz ama Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin faaliyete devam ettiğini görüyoruz bu ne anlama geliyor?

Ömrü dolan termik santral şu; bir termik santrale yatırım yapılırken, ÇED raporlarına ortalama ömrü yazılır. Bu 30 ila 35 yıl arasında değişebilir. Hem Türkiye'de hem başka ülkelerde gittikçe çevreyle ilgili sınır değerler güncelleniyor. Faaliyet süresi dolan termik santralleri belli çevre koşullarını sağlayamıyor ve mekanizmaları eskiyince 'yeni şartlara' izin vermiyor. Dolayısıyla malzeme gereksinimi doğuyor.

Peki rehabilite edilse? Çünkü Milas'taki santraller, bildiğimiz kadarıyla, rehabilite edilerek 25 yıl daha kullanılmak isteniyor...

Aslında Milas'taki santraller içinde tam olarak 'rehabilite ediliyor' diyemeyiz, bazı alt yapılar tekrar yenileniyor. İdeal şartlar altında alt yapılar yenilense bile iklim, toprak, su ve başkaca riskleri var santrallerin. Normalde en iyisi şebeke sisteminin yenilenmesi ve yenilenebilir enerji yatırımlarının önünün açılması. Fakat bizde böyle bir sistem yok. Şebekemiz de pek çok ülkeye göre eski ve kötü bir sisteme sahip. Bizde bu sağlanamadığı için 'rehabiliteye' başvuruluyor. Mesela Yeniköy Termik Santrali iki ünite, birinci ünitesi 1986, ikinci ünitesi 1987'de devreye alındı. Aslında çoktan 30 yaşını doldurdu. Kemerköy de 30'una yaklaştı. En yeni ünitesinin 4 yılı var. 2020'nin başında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan ilgili uzmanlar, santrallere giderek inceleme yaptılar. Bacalarından çıkan kirleticilerin mevzuattaki sınır değerlere uygunluğu kontrol edildi. İki santralde de baca gazı arıtma sistemi olmasına rağmen mevzuata uygun bulunmadı. Yatırım sözleşmesinin bulunması nedeniyle bunlara geçici faaliyet belgesi verildi. Yani santrallerin iyileştirilmesinin nedeni mevzuata uygun olmayışları. Dolayısıyla kapatılmaları gerekiyordu. Fakat kapatılmıyor çünkü; elektrik üreten başka yer yok.

'TÜRKİYE ASPİRİN ÇÖZÜM GETİRİYOR'

Mevzuata uygunsuzluktan bahsettiniz. Santrallerin kapatılması gerekiyordu, varsayalım ki santraller kapatıldı. İnsanlar bugün 24 saat elektriksiz yaşayamıyor, hayati bir ihtiyaç. Biz elektriği farklı yöntemlerle nasıl elde ederiz?

Hep aynı soruna takılıyoruz. Ya şebeke sistemi değişecek ya da dağıtık enerji üretimi denilen sistemin uygulanmasına geçilecek. Dağıtık enerji üretimi için şu tarif yapılıyor: "Elektriği tükettiğin yerde kooperatiflerle üret veya oradaki farklı alternatiflerle üret. Böylelikle hem elektrik şebekesindeki kaybın düşsün hem de şebeke yenilemek için devlet yatırdığı parayı belirlenen sürede geri alsın." Türkiye soruna aspirin çözüm getiriyor.

Ne yapıyor?

Elektrik şebekesi yenilemeye para ayıramıyor ama kömür ve doğalgaz yatırımcısına teşvik veriyor. Türkiye'de hem şeffaflık hem de bütçenin kötü kullanılması sorunu var.

'SANTRALLERİN ETKİSİ SINIRLAR ÖTESİ'

Biraz da termik santrallerin sağlık üzerindeki etkilerine gelelim. Termik santrallerin bulunduğu bölgeye doğrudan etkisi kaçınılmaz çünkü zehirli gaz yaydığı biliniyor. Peki etki sahası bununla sınırlı mı?

Haberlerde yılda en az bir kere görürüz. "Mısır tozu Türkiye'de, camları açmayın." Mısır'daki tozun Türkiye'ye geldiğine inanılıyor. Muğla'da santralden kaynaklanan tozun İstanbul'a ulaştığına nasıl inanılmıyor? Saçtan 20 kat 30 kat daha küçük partiküllerden bahsediyoruz. Gözle görülmese de solunuyor. Bu çok yüksek oranda olmasa da geniş bir sahaya yayılıp kirlilik yaratıyor. Atmosferdeki en büyük kükürt kirleticileri, termik santrallerdir. Şunu es geçmemek gerek; kükürt açığa çıktığında doğrudan etrafını etkiler. Ancak santrallerin etkisi sınırlar ötesi...

'KEMERKÖY ASİT YAĞMURUNA EN ÇOK SEBEP OLAN 10 SANTRAL ARASINDA'

Santrallerden açığa çıkan kükürt dioksitin halk sağlığına etkisi nasıl karşımıza çıkıyor?

Türkiye'de Kemerköy santrali kükürt ve azot dioksite en çok neden olan 10 santral arasında. Bu da asit yağmurlarına sebep oluyor. Yakın zamanda yangın oldu. Santralin büyük bir bölümü yanmış olsaydı burada akut sağlık sorunları görecektik. Özellikle astım vakalarında kronik olarak sorun oluşacaktı. Kırılgan olan grupların o anda solunum yetmezliğinden hastaneye kaldırıldığını da görecektik. Bunun nedeni de kükürt dioksit. Bunun yanında ağır metaller var. Cıva mesela çok riskli. Buhar formunda santralden çıkıp atmosfere giriyor. Sonra ilk yağmurda suya karışıyor ve oradan balıklara oradan bir tüketim olduğunda da özellikle anne karnındaki çocuklarda zekâ geriliklerine neden oluyor.

'DEVLET BİLE İZİN VERMEDİ'

Son olarak, Akbelen'de 3 gün önce bilirkişi incelemesi yapıldı. Termik santrale karşı bölge halkının önemli itirazları söz konusu. Yine ömrü dolan termik santralleri ve etkilerini bütün olarak ele alırsanız, nasıl değerlendirme yaparsınız?

Teknik olarak santrallere devlet bile izin vermeyip geçici faaliyet belgesi verdi. Bunun nedeni de az evvel söylediğim gibi limitlere uyulmamasıydı. Termik santraller çalışmak için yeniden yapılanmaya gidecek ve milyonlarca dolar harcayacak. Santralleri nihayetinde özel sektör işletiyor, yani bir kâr güdüsü de var. Bu şu demek; para harcanıyorsa 20 yıl 30 yıl neyse işletme planı da yapılıyor. İşletmeci şirketler Türkiye'nin en büyük sermayelerinden, burada bir garanti de alınmış olabilir. Esasında bütün bunlar tercih. Ne yaparlarsa yapsınlar termik santralin zararlarını sıfıra indiremezler.