Futbolda ‘racon’ kültürü: Düşmanlık bilerek kışkırtılıyor

Spor yazarları ve eski hakemler, futboldaki gerilimin bilinçli artırıldığı görüşünde. Yorumcular, siyasetin futbola müdahale ettiğini ve belirterek sorumluları sağduyuya davet ediyor.

Abone ol

İSTANBUL – Spor Toto Süper Lig’in şampiyonu bugün belli olacak. Ancak Türkiye’de futbol, özellikle bu sezon, saha dışı olaylarla gündeme geldi. Futbolda artan gerilim ve şiddet ortamıyla ilgili spor yazarlarının, eski hakemlerin eleştirileri mevcut. Futbol camiasının önde gelenleri, Türkiye’de futbolun marka değerinin kalmadığını düşünürken, kulüp yöneticileri ile Türkiye Futbol Federasyonu’nu sorumlu tutuyor. Futbolun marka değerinin yükselmesi için ise bir dizi öneri de mevcut. Onların başında siyasetin futboldan elini çekmesi gerekliliği öne çıkıyor.

‘TFF OTORİTEYİ KAYBETTİ’

Spor Toto Süper Ligi’nin bu sezon akıllarda kalacak belki de ilk üç saha dışı olayı, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e yumruk atması, Trabzonspor-Fenerbahçe maçında yaşanan şiddet olayları ve en son şampiyonluk derbisinde karşı karşıya gelen Galatasaray-Fenerbahçe maçından sonra yaşananlar olacak. Sezon boyunca hakemlerle ilgili yapılan tartışmalar, siyasetin ‘futbola müdahale etmesi’ değerlendirmeleri futboldaki gerilimi her hafta artırarak devam ettirdi. Eski Milli Hakem Selçuk Dereli’ye göre kulüp başkanları ve yöneticileri süreci kendi iradeleriyle bu noktaya getirdi. Futboldaki ‘kaosun’ böylelikle ortaya çıktığını sözlerine ekleyen Dereli, TFF’ye de eleştiri getiriyor.

Selçuk Dereli

Eleştirilerin odağında TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi yer alırken, Dereli’ye göre TFF otoriteyi kaybetmiş durumda:

“Süper Kupa finalinde yaşanan rezaletti. Arabistan’a gitmenin yanlış olacağını söylememize rağmen ısrarla gittiler. Dolayısıyla bir güvensizlik ortamı oluştu. Böylelikle hem taraftarların hem de yöneticilerin tepkileri arttı. Sağduyulu davranmak lazım. TFF başkanını seçen de kulüp başkanları. Seçmeyi de bilmek lazım. TFF’ye isim öneriliyor karşısına aday çıkmıyor. Burada siyasi iradenin de eksikliklerinin olduğu ortada. Türk futboluna çok müdahil oluyorlar. Bu başarısız tabloda onların da payı var. Liyakatin değil de sadakatin ortaya çıktığı bir yerde başarı mümkün değil. Nasıl ki başarı için ‘bizim’ diyorlarsa başarısızlığı da sahiplenmeleri gerekir.”

‘FUTBOLU, FUTBOLUN İÇİNDEN GELENLER YÖNETMELİ’

Türk futbolunda ciddi bir marka değeri sorunu olduğuna değinen Selçuk Dereli, “Yayıncı kuruluşa bakıyoruz, Katarlı bir şirket ve yayın hakkı hep onlarda. Nasıl oluyor hep tartışmalı. Liyakatin olmadığı yerde başarı olmaz, marka değeri de zarar görür. Şu anki TFF yönetimi son dönemde gördüğüm en başarısız ekip” diye konuştu. Dereli’ye göre futbolu, futbolun içinden gelenlerin yönetmesi gerekiyor. Dereli bunun nedenini ise şöyle açıklıyor:

“Yani bir kurumun başında o işi bilen, sorunları ve çözümlerini tanıyan insanlar başarı yakalayabilir. TFF kağıt üzerinde özerk ama uygulamada öyle değil. Tam özerkliğin sağlanması lazım. Türkiye’de çok önemli değerler var onların önünün açılması lazım.”

‘DÜŞMANLIK BİLEREK KIŞKIRTILIYOR’

Spor yazarı Mithat Fabian Sözmen de Türkiye’de futbolun seyircilere, taraftarlara ‘futbol’ vaadinin olmadığı görüşünde. Sözmen, dekoder sattıran rekabetten söz ederek sözlerine şöyle devam ediyor:

“Bu sezon Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti önde ve çok büyük bir düşmanlık hakim. Hem yöneticilerin hem de medyanın kışkırttığı bir düşmanlık var. Düşmanlık arttığında haberler okunuyor, daha fazla dekoder satılıyor. Futbol kalitesi yok, saha içine dair tüketicilere önerebileceği pek fazla bir şey olmayınca düşmanlığın özellikle kışkırtıldığını düşünüyorum. Bir masa etrafında oturup buna karar vermiyor olabilirler ancak bunun zımnen kabul edilmiş olduğunu düşünüyorum. Bu durum bütün taraflar için kârlı. İşlerin böyle gitmesinden memnunlar. Hatta Ali Koç’un, Galatasaray düşmanlığı üzerinden seçim kampanyasını yürüteceğini düşünüyorum. Camiayı böylelikle arkasına alıp seçimi kazanmayı hedefliyor. Türk futbolunda bir kaos var deniyor. Bu bizim zaten doğalımız.”

Mithat Fabian Sözmen
SPORDA ‘RACON’ KÜLTÜRÜ

Eskiden de benzer gerilimler olduğuna dikkati çeken Sözmen, bugünkü gerginliği abartılı buluyor. Medyanın hiçbir saygınlığının olmamasının da futboldaki olaylarda etkisi olduğunu düşünen Sözmen, şu ifadelere yer veriyor: “Muhabirlere bakıyoruz, kulüplerin amigolarına dönüştüler. Böyle yaptıklarında sosyal medya takipçileri artıyor ve kulüp yöneticileri tarafından kullanılıyorlar. Eskiden ezeli dostluktan bahsedilirdi. Şu an böyle bir şey yok. Neredeyse sokakta kan dökülecek seviyeye gelindi. Yöneticilerin hiç umurunda değil. Kavga mesajları veriliyor. Kurtlar Vadisi gibi ortam var. Stat basmalar, hakem dövmeler gibi ‘racon’ kesme üzerinden futbol dönüyor. Bugünkü ortamın daha toksik olduğunu düşünüyorum.”

‘KUTUPLAŞTIRMA ORTAMINDAN FUTBOL DA NASİBİNİ ALDI’

Spor yazarı Suat Başar Çağlan da futboldaki ortamın, yönetenlerin istediği gibi olduğunu savunuyor. Son 20 yılda ülke geneline yayılan kutuplaştırma ve liyakatsizlikten oyunun da nasibini aldığını kaydeden Çağlan, “Özellikle Gezi protestolarıyla birlikte taraftarın birbirine yaklaşması ve toplu bir itiraza yönelme ihtimali, kamusal alanlara her zaman şüpheyle bakan iktidarın hoşuna gitmedi. Ekonomik kriz, kötü yönetim, yolsuzluk gibi sorunlara karşı tribünlerden yükselebilecek tepkilerin önünü almak gerekiyordu. Bunun için kutuplaşma beslendi; federasyon ve kulüp yönetimlerine, iktidara maddi manevi borçlu bırakılmış veya bırakılacak isimler getirilip itirazların belli bir eşiği aşmaması garanti altına alındı ve adaletsizlik tartışması hakem kararlarına sıkıştırıldı. Şimdiye kadar iyi işleyen bu yöntem, niteliksizliğin dozu abartılınca şiddeti beraberinde getirdi. Şu an çok sert ve yapay bir savaş var ve böyle devam ederse çok daha ağır sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz” diye konuştu.

Suat Başar Çağlan

Çağlan, futbol kalitesinin son yıllara kıyasla yükseliyor gibi göründüğünü sözlerine ekleyerek şöyle devam etti: “Bu sezon Galatasaray ve Fenerbahçe beklentileri tam olarak karşılayamasalar bile Avrupa’da fena iş çıkarmadılar. Lig ortalamasında ise düşüş bariz olarak görülüyor. En büyük problemlerden biri, sportif anlamda ezber bozma korkusu ve işlemeyen yöntemlerdeki ısrar. Yine de doğru yabancı oyuncu transferleri, yeni denemeler yapan genç teknik direktörler ve burada yetişmiş oyuncuların farklı liglere dağılması gibi olumlu gelişmeler var. Daha da iyi olmaması için bir sebep yok. Ancak bunun için önce yeniden sahaya odaklanmak gerekiyor.”