Galatasaray, Bayern'e yine kaybetti, ama Avrupa'daki itibarını geri kazandı

Büyük bölümünde daha üstün olduğu iki maçtan puansız ayrılmak Galatasaray için elbette üzücü bir netice oldu. Fakat Türkiye futbolunun bu kadar irtifa kaybettiği bir dönemde Galatasaray’ın Bayern’e karşı kafa tutmanın mümkün olduğunu gösterebilmesi değerliydi. Bunun yalnızca iki yılda oluşturulmuş toplama bir kadroyla ve bu yaz kötü bir transfer dönemi geçirilmesine rağmen yapılabilmesi ise Okan Buruk’un başarısı.

Onur Özgen oozgen@gazeteduvar.com.tr

İstanbul’daki maçta hem şiddeti çok yüksek hem de konumu çok önde bir presi vardı Galatasaray’ın. Bu sayede Türkiye’den bir takımın elit seviyedeki Avrupalı bir rakibine karşı belki de gelmiş geçmiş en etkileyici 45 dakikasını oynamıştı. Ama oyunun bu bölümünde kurulan ezici üstünlük tabelaya yansımayınca, 60’tan sonra başlayan yorgunluk ve kulübeden gereken katkının alınamaması, Bayern’in son yirmi dakikada maçı çok rahat kazanmasına neden olmuştu.

Dün geceyse Münih’te İstanbul’dakinin aksine daha akılcı bir Galatasaray vardı. Bayern de yine ilk maçın aksine daha hazır ve güçlü bir görüntüdeydi. İstanbul’daki maçta sakatlıkları nedeniyle oynayamayan kaleci Manuel Neuer, Dayot Upamecano ve Leon Goretzka da ilk 11’e geri dönmüşlerdi. Bu yüzden Okan Buruk bu defa takımını daha dengeli ve kontrollü bir planla rakibinin karşısına sürdü. Bu da Galatasaray’ın Bayern’e ilk maçtaki gibi ezici bir üstünlük kuramasa da rakibiyle daha uzun süre kafa kafaya oynamasını sağladı.

Ama kabul etmek gerekir ki, yine ilk yarıyla ikinci yarıdaki performans arasında ciddi bir fark söz konusuydu. Bu da Süper Lig ile Bundesliga arasındaki fiziksel performans farkının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu yüzden netice yine değişmedi.

Yine de bilhassa ilk yarıda Galatasaray’ın Bayern’i cesurca önde karşıladığı sekanslar da vardı. Sarı-kırmızılıların örgütlü presi, rakibini geride yine sıkıştırsa da bu defa Bayern’in lehine çok fark yaratan biri vardı sahada; Neuer. Onun kaledeki varlığı, Galatasaray’ın bu maçta daha kontrollü olmasını gerektiren başlıca sebeplerden biriydi. İlk maçta Bayern kalesini koruyan Sven Ulreich ile kıyaslanamayacak derecede iyi bir ayak kalitesine sahip olan Neuer sayesinde Bayern, Galatasaray’ın presini birçok pozisyonda çok daha rahat kırabildi. Ayrıca Mauro Icardi’nin ilk yarıda yakaladığı iki pozisyonda da kalesini gole kapatarak sadece oyun kuruculuğuyla değil kalecilik becerileriyle de farkını gösterdi.

YENİ TRANSFERLER HÂLÂ ORTADA YOK

Galatasaray için netice dışında üzücü olan bir diğer şey ise şuydu; sarı-kırmızılılar dün gece bu sezonki 21. resmî maçını oynadı. Ama büyük mâliyetler ve beklentilerle transfer edilen Wilfried Zaha ile Hakim Ziyech, dün gece de iyi bir görüntü vermezken, Tanguy Ndombele sahaya bile çıkamadı, oyuna sonradan giren Tete ise beklentilerin çok daha düşük olduğu Barış Alper Yılmaz kadar etki yaratamadı. Başka bir deyişle, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi için kadrosuna kattığı büyük isimler arasında Davinson Sanchez dışında verim alabildiği kimse yok.

Bu yüzden Okan Buruk’un icatlarda bulunması gerekiyor. Orta sahada Lucas Torreira’nın yanında ikinci tutucu rolünde Kaan Ayhan’ı kullanması ya da 10 numarada ikinci forvet rolünde Kerem Aktürkoğlu’nu tercih etmesi, bu minvalde değerlendirilebilir. Fakat onca transfere ve kâğıt üzerinde kurulan geniş kadroya rağmen, Kaan Ayhan yorulup çıkmak zorunda kaldığında, Okan Buruk yerine başka bir tutucu orta saha oyuncusu koyamıyor ve mecburen Sergio Oliveira’ya sarılıyor. Ya da sol bek Angelino sakatlandığında, yerine gönül rahatlığıyla Kâzımcan Karataş’ı koyamıyor. Onun yerine Victor Nelsson’u alıp, iki oyuncunun yerini değiştirerek, Abdülkerim Bardakcı’yı sol beke, Davinson Sanchez’i de sol stopere çekiyor. 

Dolayısıyla Galatasaray’ın dün gece son 10 dakikada savunmada yaşadığı bocalamayı, bu mecburi değişikliklerin neticesinde yapının tamamen değişmesine de bağlamak mümkün.

OKAN BURUK’UN İKİ YÜZÜ

Sonuç olarak ise büyük bölümünde daha üstün olduğu iki maçtan puansız ayrılmak Galatasaray için elbette üzücü bir netice oldu. Fakat Türkiye futbolunun bu kadar irtifa kaybettiği bir dönemde Galatasaray’ın Bayern’e karşı kafa tutmanın mümkün olduğunu gösterebilmesi değerliydi. Bunun yalnızca iki yılda oluşturulmuş toplama bir kadroyla ve bu yaz kötü bir transfer dönemi geçirilmesine rağmen yapılabilmesi ise Okan Buruk’un başarısı.

Galatasaray kalan iki maçının sonunda grubunu ikinci bitirip bir üst tura da kalabilir, son sırada kalıp Avrupa’ya veda da edebilir. Ama Old Trafford’daki gösterişli galibiyetin ardından Bayern’e karşı iki maçta da başa baş futbol oynanabilmesi, hem sarı-kırmızılıların Avrupa’da son yıllarda zarar gören itibarını düzeltmesini hem de Okan Buruk’un teknik direktörlük becerilerini elit seviyede göstermesini sağladı.

Ancak saygın bir teknik direktör olabilmek için yalnızca saha içi kriterlerinden geçmek yetmiyor. Aynı zamanda saha kenarında hem kendinizi hem de kulübünüzü iyi temsil edebilmeniz de gerekiyor. Okan Buruk ise dün gece maç sonunda herkes tarafından görülen hakeme ettiği galiz küfürleriyle bu anlamda sınıfta kaldı. Ne yazık ki.

Maçın en güzel görüntüsüyse kale arkasındaki Bayern taraftarlarının karşılaşma öncesinde açtığı pankarttı. Şöyle yazıyordu üstünde: “Futbolun %95’i futbolu seven taraftarlardır, %5’i ise futboldan yararlanan aptallardır. Reformları ve plütokrasiyi durdurun! Kahrolsun UEFA!”

Tüm yazılarını göster