Galatasaray çözülebilir, ama zor durdurulur

Galatasaray’ın Fenerbahçe’ye karşı en önemli üstünlüğü, daha özel yeteneklere sahip olması. Bu da onları rakipleri açısından önlem alması daha zor bir takım hâline getiriyor. Çünkü bu oyunda yetenek hâlâ çözümü olmayan yegâne şey. Karşınızdakinin ne yapacağını bilmek, ama yine de durduramamak. Bir taraf için büyük bir güç gösterisi, diğer taraf için ise büyük bir çaresizlik.

Onur Özgen oozgen@gazeteduvar.com.tr

Futbolda üst üste kazanmak, bir yanıyla harikadır, çünkü size büyük bir özgüven getirir. Her maçı çok iyi oynayamazsınız belki, ama zaten özgüveniniz sayesinde kazanmanız için sürekli çok iyi olmanız gerekmez, bazen sadece temel şeyleri iyi yaparak da sonuç alabilirsiniz. 

Galatasaray da dün akşam öyle yaptı. Harika oynamadı, ama kazanmasına yetecek kadar iyiydi ve bu onlara üst üste dokuzuncu galibiyetlerini getirdi. Fakat bu, yani üst üste kazanmak, bir yanıyla da zordur; çünkü rakipleriniz kazanma şeklinizi giderek daha iyi anlarlar ve buna karşı çözümler geliştirmeye başlarlar. Dün akşam Nuri Şahin’in de bazı çözümleri vardı. 

Bilhassa orta sahanın merkezindeki Ufuk Akyol ve Soner Aydoğdu’nun son haftalardaki artan performansıyla dikkatleri üzerine çeken Sergio Oliveira’ya çok yakın oynaması ve ona rahat top kullanma şansı tanımamaları, Galatasaray’ın toplu oyundaki yaratıcılığını ve üretkenliğini çok sınırladı. Bu, sarı-kırmızılılar için dün akşamın olumsuz yanıydı.

Olumlu yanıysa topsuz oyunda rakiplerine maç boyunca neredeyse fırsat vermemeleriydi. Özellikle İstanbulspor ve Ankaragücü maçlarının ikinci yarıları, bu anlamda Galatasaray için hiç iyi geçmemiş, iki maçın sonlarında da rakipler oyun üstünlüğünü ele geçirmişlerdi. Dün akşam ise Galatasaray, Antalyaspor’a bu şansı hiç vermedi. Elbette Akdeniz ekibinin önemli eksikliklerinin de bunda payı vardı. Ama Galatasaray’ın etkili önde baskısının ve bu baskının kırıldığı nadir anlarda Lucas Torreira’nın büyük bir eforla geriye koşup yaptığı engellemelerin de altını çizmek gerek.

ICARDİ’YE SAHİP OLMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Galatasaray, Fatih Terim döneminde uzun süre boyunca bir topa sahip olma takımı olmaya çalışmıştı. Buna karşın geriden oyun kurma ve set oyunundaki sorunlarını bir türlü aşamamışlardı. Bunda yapıya ilişkin zaaflarının dışında, özellikle geçen sezon orta sahadaki teknik kalite eksikliklerinin de etkisi vardı.

Bu sezon ise takımdaki teknik kalite bir hayli yükseldi. Savunmanın merkezinde her ne kadar Marcao kaybedilse de oyun kurma becerisi açısından onu aratmayacak yetkinlikteki Abdülkerim Bardakcı transfer edildi. Savunma önüne de Lucas Torreira, Sergio Oliveira, Fredrik Midtsjö gibi kaliteli pasörler eklendi. Buna karşın Okan Buruk yönetiminde de başlangıç itibarıyla geriden harika oyun kuran, rakip yarı sahaya çok iyi yerleşen ve set oyununda yaratıcı çözümler geliştiren bir takım şu ana kadar görmedik. Dahası bunları pek denemeyen, bilhassa geriden oyun kurmayı neredeyse reddeden bir takım olduğu söylenebilir Buruk’un Galatasaray’ının.

Buna karşın hücumda üretken bir Galatasaray var. Dokuz maçlık galibiyet serisinin 26 golle geçildiği, başka bir deyişle maç başına 2.8 gol ortalamasının yakalandığı bir süreç bulunuyor. Yine de dün akşamki gibi üretmekte sorunlar yaşanan maçları da oluyor Galatasaray’ın. Fakat bu maçları takılmadan geçebilmeleri için de etkili bir çözümleri var ellerinde; ortalar. Ve bunu her geçen maçta daha iyi bir hâle getirdikleri de söylenebilir. 

Elbette uzun vadede toplu oyunun daha çeşitlenmesi, Galatasaray’ın hücumda tek planlı bir takım hâline gelmemesi için bir gereklilik. Ama kısa ve orta vadede bunun onlar için iyi bir kazanma yöntemi olduğu kesin. Bilhassa ceza sahasında Mauro Icardi varken. 

Arjantinli santrfor, Galatasaray’ın belki de Mario Jardel’den beri sahip olduğu en iyi bitirici. Topu ceza sahasında onunla buluşturmaları, gol tehdidi yaratmaları için yeterli oluyor. Bunun için Icardi’nin çok iyi şartlarda topla buluşması da gerekmiyor, zira namüsait bir pozisyonu bile kendisi için bir anda elverişli hâle getirebiliyor. Bu da Galatasaray’ı topu çok fazla oyalanmadan bir an önce rakip ceza sahasının içine yollamaya itiyor. Orta yapmak da bunun en kolay ve kestirmeden yolu.

'ÇÖZSELER DE DURDURAMAZLAR'

Elbette rakipleri de Galatasaray’ın bu güçlü yanının farkında ve buna müsaade etmemeye çalışıyorlar. Antalyaspor’un yardımcı antrenörü Alfons Groenendijk, maçtan sonra yaptığı açıklamada, oyuncularına Galatasaray’a karşı mümkün olduğu kadar orta yaptırmamaları gerektiğini söylediklerini, ama bunu başaramadıklarını ve iki golü de bu şekilde yediklerini söyledi.

Bu, aklıma geçmişten bir hikâyeyi getirdi. 

Gordon Milne, Beşiktaş’taki ilk antrenmanlarında sık sık orta çalışmaları yaptırır ve orta esnasında bir oyuncunun ön direğe, bir oyuncunun ise arka direğe hareketlenmesini ister. Feyyaz Uçar bir defasında, “Hocam sürekli aynı şeyi yapmayı denersek rakipler bizi çözmezler mi?” diye sorar. “Çözseler de durduramazlar” der Milne ve haklı çıkar. Rıza Çalımbay yıllarca aynı ortayı yapar, Feyyaz Uçar da ön direkte aynı kafayı vurur. Rakipler onların ne yapacağını çok iyi bilseler de bu basit ama etkili eylemlerini yıllarca durduramaz. 

Şu anda da Galatasaray’ın ortalarını ve Icardi’nin zamanı bir süreliğine durduran kafa vuruşlarını durduramıyorlar. Bir şeyi iyi yapıyorsanız, ama gerçekten iyi yapıyorsanız, yapmanız gereken tek şey ona devam etmektir. Galatasaray da öyle yapıyor.

Fenerbahçe’ye karşı en önemli üstünlükleri, daha özel yeteneklere sahip olmaları. Bu da onları rakipleri açısından önlem alması daha zor bir takım hâline getiriyor. Çünkü bu oyunda yetenek hâlâ çözümü olmayan yegâne şey. Karşınızdakinin ne yapacağını bilmek, ama yine de durduramamak. Bir taraf için büyük bir güç gösterisi, diğer taraf için ise büyük bir çaresizlik. Galatasaray bu sezon ligin geri kalanına kendini çaresiz hissettiriyor.

Tüm yazılarını göster