Galatasaray’ın deplasmanda ve yoğun baskı altında neler
yapabileceğini en çok merak eden insanlardan biriydim.
Galatasaray’ın neler yaptığı, özellikle kendi sahasında ve oyuna
müthiş dahil olan taraftarının desteğiyle, biliniyordu. Sezonun ilk
yarısından farklı olarak, Fatih Terim’in takımı 8’de 8 yaparak
Sivasspor maçına çıktı. Terim’in yeni oyununu test edecek en iyi
ekiplerden biriydi Sivasspor. Maçın ilk on dakikası sanki,
Galatasaray bu testten geçemeyecek bir görüntü verdi. Sivasspor’un
nitelik ve yetenekten yoksun kaba baskısı, adeta bu niteliksizliği
tescil edercesine, bir diz darbesinden gelen golle öne geçti.
Çıplak, kaba fiziksel güç, öne geçince, kısmi bir enerji boşalımı
yaşadı ve bu boşluk Galatasaray için nefes borusuna dönüştü. İlk on
dakikada Galatasaray’ın etkisizliği çok yüksek ve yoğunlaştırılmış
baskıydı. Sivasspor, hiçbir oyuncunun topu kontrol etmesine izin
vermedi. Galatasaraylı oyuncular henüz top onlara gelmeden yolda
baskı yediler.
Ama şahane ve ivmesi yüksek baskı sadece on dakika sürdü.
Çalımbay, bu baskıyı otuz dakika bile sürdürebilseydi, maç bambaşka
yerler gidebilirdi. Demek ki henüz bu seviyede değil Sivasspor.
Sivasspor baskısı gevşeyince önce Seri sahne aldı. Kim ne derse
desin Terim oyunun aklı Seri’dir. Seri-Lemina ilişkisi, top
trafiğinin alanını genişletti. Bu alana önce Donk dahil oldu, sonra
Mariano bu top döngüsünü sol koridora taşıdı ve hemen arkasında
Feghouli, içe doğru pas seçeneği olmaya başlayınca, Falcao ve
Onyekuru özgürleşti.
Seri’nin yüksek oyun görüşü ve her iki ayağıyla her yere pas
atma becerisi, onu oyun merkezinin birinci santralı haline
getiriyor. Seri, bu özgüvenle, sahanın her yerinde üçgenlere
katılım sağlıyor ve bütün takımı ileriye doğru taşıyor. Terim,
takım ileriye doğru giderken, topun kaptırılma ihtimalini de
hesaplayarak, Seri’nin boşalttığı alanlarının kontrolünü Lemina’ya
havale etmiş.
Tugay Kerimoğlu’nun tam aksine, Seri ve Lemina’nın varlığı
ilerideki oyunculara kalite katıyor. Tersi doğru değil. Açık ki,
Terimin hücum planı ikili bir planlama içeriyor. Sol koridor
hücumları, alan kat ederek, deyim uygunsa mekik dokuyarak, sahanın
bütün imkanları içinde şekilleniyor. Sağ koridordaki hücum planı
ise daha düz. Onyekuru ve Saracchi’nin koşu özelliklerine bağlı
olarak, daha hızlı ve dik bir hat üstünde gerçekleşiyor. Ömer
Bayram bu koridora katkı yapmaya çalışıyor ama Terim, bu üçlüyü
tamamlayacak, bir başka Feghouli takviyesini düşünmediği için daha
etkisiz duruyor.
Fatih Terim bu oyunu dokuz haftadır tecrübe ediyor ve her hafta
üstüne bir şey koyarak geliştiriyor. Bunun standart bir oyun
olduğuna beni ikna eden nitelik, iç saha deplasman farkı
gözetmeksizin uygulanıyor olmasıdır.
Sonuç olarak, Galatasaray iyi bir takım ve bu olgun oyunu
oynayarak şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu gösteriyor.