Galatasaray'ın sol açığı Hrant Dink'le tanışın
Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 13. yılında vurulduğu yerde anılıyor. Hayatına ve cinayetine ilişkin pek çok ayrıntı yeniden gündeme geliyor. Ancak bugüne kadar hiç gündeme gelmeyen farklı bir özelliği daha var, o da 70’li yılların başında Galatasaray’ın alt yapısında oynaması…
Alper Budka
Kumkapı’daki Bezciyan Ortaokulu’nda okuduğu yıllarda top oynamaya ilgi duyan Hrant, aynı semtteki Zaraspor’da futbola ilk adımını atıyor. Eğitimine Tıbrevank Lisesi’nde devam ederken ‘iki top kumaş’ karşılığında Taksimspor’a transfer oluyor. Artık lisanslı bir futbolcu olan Dink, ‘futbolcu yatağı’ olarak bilinen Kadırga’daki 'Cinci Sahası'nda (*) bir futbol simsarının dikkatini çekiyor. Ve Tıbrevank’tan arkadaşı Toros’la birlikte Galatasaray’ın alt yapısına getiriliyor.
Artık İstanbul Üniversitesi Zooloji bölümü öğrencisi olan Hrant Dink, 1972-73 ya da 73-74 sezonunda Galatasaray Genç Takımı’yla çalışmaya başlıyor. Sık sık idmanlara geciken Dink, disipliniyle bilinen ve o dönem Galatasaray’ı üç yıl üst üste şampiyon yapan İngiliz Brian Birch’ün ‘ya futbol, ya üniversite’ demesiyle bir karar vermek zorunda kalıyor. Annesinin de isteği üzerine futbolu bırakıp okumayı tercih ediyor…
1972’de adını ‘Fırat’ olarak değiştiren Dink, Galatasaray’da muhtemelen bu isimle çağırılıyordu. O yıllarda Florya’daki modern Metin Oktay Tesisleri henüz yapılmadığından, sarı-kırmızılılar idmanlarını Altunizade’de, Sarıyer Stadı’nda ama genellikle Ali Sami Yen Stadı’nın içinde yahut yan sahasında yapıyordu. Cimbom’un efsanelerinden sosyalist Metin Kurt da kadrodaydı. Dink’ten bir yaş büyük olan Fatih Terim de aynı dönem (73-74 sezonu) Adana Demirspor’dan Galatasaray’a transfer edilmişti.
İlk olarak Tuba Çandar’ın Everest Yayınları’ndan çıkan ‘Hrant’ (2010) adlı kitabında kısaca değindiği konuyu araştırdık ve Hrant’ın kardeşi Hosrof (Orhan) Dink’le konuştuk:
“Abim Zaraspor’da futbola başladı. Şimdi Bakırköy’de galiba… O zamanlar Kumkapı’daydı… Zara, Ermenilerin uğradığı bir futbol kulübüydü. Amatör küme lisansı da çıkarmıştı. Çerçeveletip duvarına asmıştı. Galatasaray’da antrenmanlara çıkıyordu ama maç yaptı mı, doğrusu hatırlamıyorum. Sol açık mevkiinde oynuyordu. Biri daha vardı, Tıbrevank’tan, Toros diye, birlikte seçilmişlerdi. O zamanlar futbol bu kadar önemli değildi. Bu nedenle profesyonel futbolu bırakmıştı. Sonradan pişmanlık duymadı. Abim fanatik değildi ama koyu bir Galatasaraylıydı. Kritik final maçları kaçırmaz, dikkatle izlerdi. Galatasaray’ın Avrupa şampiyonu olmasından sonra çocuklarını ve yengemi arabaya bindirip gece turladığını bilirim. Futbola bir ilgimiz de şudur: Küçükken abimle birlikte İnönü Stadyumu’na giderdik. Millet maç izlerken altına gazete kağıdı koyardı ya. Maç bittikten sonra içeri girip o kağıtları toplardık. Kese kağıdı haline getirip Kumkapı’daki balıkçılara satardık. Bu şekilde ekmek paramızı kazandık…"
(*) Aynı yere inşa edilen Kadırga Spor Kulübü’ne ait spor tesisleri Fatih Belediyesi’nin kararıyla 5 Ocak 2016’da sabaha karşı saat 05.00’te yıkıldı. CHP’li belediye meclis üyelerinin itirazına rağmen gerçekleştirilen yıkımın ardından etrafındaki piknik alanıyla beraber meydan şeklinde düzenlenerek 2018’de hizmete açıldı.