Gazapizm’in gazabı
Gazapizm, dün gece Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sahnedeydi. Sanatçı, tüm bir konser boyunca, alt sınıfların, sokağın, haksızlığa, şiddete uğrayanların sesini duyurdu. Ama bu ses yas tutmaktan çok mücadeleci bir tonla tınladı. İsminizi İstiyorlar derken, bir tek isim bile vermemiş olmanın gururunu, Yeter derken, gerçekten bıçağın kemiğe dayanmasının sonucunda söylenen kararlı, altı dolu bir sözcük olduğu duygusunu tüm seyirciye yansıttı.
Gazapizm, dün gece Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nu kelimenin tam anlamıyla salladı. Pandemiden dolayı mekan tarafından seyirci sayısında kısıtlama yapılsa da, ilgi hayli büyüktü. Yanılmıyorsam, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'ndaki ilk rap konseri bu. Rap müziğin İstanbul’un en önemli konser mekânlarından birinde, geniş bir kitleye seslenmesi, bu müziğin kitleselleştiğini de artık net bir şekilde gösteriyor. Elbette Gazapizm’in de… Onu dinlemeye gelenlerin arasında sadece kemikleşmiş, bildik rap dinleyicisi yoktu; farklı kesimlerden birçok dinleyicinin bu konserde buluştuğunu söylemek yanlış olmaz.
Gazapizm, asıl adıyla Anıl Acar, konserde eski ve yeni çalışmalarından olmak üzere hiç ara vermeden toplam on dokuz şarkı söyledi. Açılışı, 2016’da çıkardığı Bir Gün Her Şey adlı çalışmasından Gece Sabahın parçasıyla yapan Gazapizm, kapanış şarkısında da Heyecanı Yok’u seslendirdi. Sahnede birçok konuk müzisyeni de ağırlayan, düet yapan Gazapizm’e Dayan şarkısında saksafonuyla Korhan Futacı, Bu Rüya şarkısında Muhlis Berberoğlu eşlik ederken, Yaşanırsa Diye ve Kalbimde Çukur şarkılarında Cem Adrian’la, Ruhun Ölmüş Senin ve Perişan şarkılarında ise Gaye Su Akyol ile düet yaptı. Perişan şarkısının klibi de ilk kez bu konser sırasında gösterildi. Geri vokalde ona eşlik eden Bahar Sönmez’le de enfes bir düet yaptı. Arkasında çalan orkestrada ise Ateş Berker Öngören (gitar), Berkan Keser (klarnet, saksafon), Ecem Otgucuoğlu (bass), Cihad Akbay (davul), Fırat Akcan (trompet), Su Salih (trombon), Özge Sorgun (keyboard- keman) ve Dj Sivo yer aldı.
Açıkçası bir saati aşan bir performansla dinleyicinin ilgisini ve katılımını hep yüksek tuttu. Heyecanlıydı ve bu heyecan onun coşkusunu besleyen, sahnede olma mutluluğunu yükselten bir unsur. Hani sahnede devleşiyor dediklerimizden biri o.
Konserin en can alıcı, en acıtıcı anlarından biri de kadına yönelik şiddete, cinayetlere karşı yazdığı, söylediği Kutlu Olsun Günün şarkısıydı. Hem şarkının sözleri, hem yarattığı atmosfer oldukça sertti. Sahnenin arkasındaki ekranda “Yeter” sözcüğüyle beraber öldürülen kadınların isimlerinin geçmesi seyirciyi ayağa kaldırdı. Şarkı bittiğinde herkes ayaktaydı ve alkışlıyordu.
İşin açıkçası Gazapizm gazabını da yanında getirmişti. Kimeydi bu gazap? Erkek şiddetine, erk’e, ezene, adaletsizliğe, çalışanı sömürene, zengin fakir diye ayıran sisteme, bağımsız ve özgür sanata karşı olanlara, haksızlığa… Bu gazabın izleri konsere baştan sona yansıdı. Toplumsal eşitsizliğe karşı tepkisini, isyanını dile getiren Gazapizm, ekonomik açıdan üst sınıfın alt sınıfa köle muamelesi yapmasını, onlara insan değil, başka bir yaratıkmış gibi davranmasını kabul edemeyeceğinden söz etti. Bu sözlerin hemen arkasından Ölüler Dirilerden Çalacak adlı şarkısını seslendirmesi de kuşkusuz bir hesaplaşma içeriyordu.
Tüm bir konser boyunca, alt sınıfların, sokağın, haksızlığa, şiddete uğrayanların sesini duyurdu. Ama bu ses yas tutmaktan çok mücadeleci bir tonla tınladı. İsminizi İstiyorlar derken, bir tek isim bile vermemiş olmanın gururunu, Yeter derken, gerçekten bıçağın kemiğe dayanmasının sonucunda söylenen kararlı, altı dolu bir sözcük olduğu duygusunu tüm seyirciye yansıttı.
Kısacası içinde yaşadığımız bu zor günlerde bu şarkılar sayesinde bir araya gelmek bize iyi geldi.