Gazeteci Kabaş’ın yargılandığı dava ertelendi

“Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargılanan gazeteci Sedef Kabaş’ın duruşması ret talebine ilişkin gerekçe ve delillerin dosyaya sunulması için 16 Kasım’a ertelendi.

Abone ol

DUVAR – Pandemi döneminde aşı politikasına yönelik eleştirileri ve “128 milyar dolar nerede?” sorusunu da içeren 2016-2021 yılları arasındaki paylaşımlardan oluşan 25 tweeti nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ile suçlanan gazeteci Sedef Kabaş'ın yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kabaş ve avukatları duruşmada hazır bulundu.

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, ilk olarak Kabaş savunma yaptı. Açılan davanın adaletin tesisi için değil, baskı kurmak için olduğunu dile getiren Kabaş, “Geriye dönük yazdıklarıma baktığımızda, tek bir sözcüğü hakaret, kötü söz, küfür, kişilik haklarına saldırı ya da menfi herhangi bir ifade içermediği halde hakkımda ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ iddiası ile bu dava açılmıştır. Bir bakıma yargı bir gazeteci üzerinde baskı, sindirme, susturma siyaseti adına bir kez daha araçsallaştırılmıştır” diye belirtti.

‘YARGILAMANIN HÜKMÜNÜ TARİH YAZACAK’

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre “Bu dava esasen benim kişilik haklarıma bir saldırıdır” diyen Kabaş, attığı tweetlerin mesleğinin bir gereği olduğunu vurguladı. “Bir atasözü kullandığım için, hakkında dava açılan ve 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmış dünyada ilk ve tek gazeteciyim” diyen Kabaş, savunmasının devamında şöyle konuştu: “Bu karar ülkem adına utanç vericidir. Bu dava ülkemizde ifade özgürlüğünün, basın hürriyetinin ne kadar acınası bir hale geldiğinin bir başka ispatı olarak tarihe geçmiştir. Gün gelecek mahkemeler bizi değil; ülkemizi böylesi utanç verici duruma düşürenleri yargılayacak. Bu yargılamanın hükmünü sadece hakimler değil, tarih de yazacak.

'TEHDİT ETMEK SUÇUN TA KENDİSİDİR'

Böylesi baskı dönemlerinde gazetecilerin en temel sorumluluğu söyleyemeyenleri söylemek, sorulamayanları sormaktır; şok edici, sarsıcı gerçekleri ne pahasına olursa olsun ortaya çıkarmaktır, yeri geldiğinde ‘kral çıplak’ diyebilmektir. Baskının artan şiddetine paralel gazetecinin taşıdığı sorumluluk ağırlaşır. Hakkımda açılan bu dava bu baskının dışavurumudur. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiası üzerinden şahsıma yönelik olarak aleni şekilde ‘Gazetecilik yapmayacaksın, yazmayacaksın, konuşmayacaksın’ mesajını vermek, bir çeşit tehdit etmek suçun ta kendisidir.”

‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIM’

Savunma yapmayacağını, kendisine bu davayı açanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını belirten Kabaş, “Hakkımda yapılan suçlama, soruşturma ve kovuşturma her yönü ile hukuka ve yasalara aykırıdır. Açılan dava, verilen soruşturma izinleri, sanal devriye ve bu devriyeye onay verme işlemlerinin tamamı hukuka ve yasalara aykırı olduğu gibi, TCK 257. madde kapsamında da suçtur. Soruşturulması gereken kişiler, yasaları ve Anayasa’yı ihlal eden dosya içeriğindeki kişilerdir. Tamamından şikâyetçiyim" dedi. Kabaş, yapılan suçlamalarını kabul etmediğini belirterek, beraatını talep etti.

TALEPLER REDDEDİLDİ

Kabaş’ın ardından avukatı Uğur Poyraz söz alarak, davanın düşürülmesini talep etti. Mahkeme, Poyraz’ın talebini reddetti. Poyraz ardından, “AİHM’nin 21.10.2010 tarihinde vermiş olduğu Şorli/Türkiye kararına göre Cumhurbaşkanına hakaret suçu sözleşme şartlarına istinaden olamayacağından ve kanuna aykırı/kanunsuz suç olmayacağından derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” diyerek, 2’nci talebini dile getirdi. Talebi değerlendiren mahkeme, ‘derhal beraat’ kararı verilmesi gerektiren bir hal olmadığı belirterek, talebi reddetti. Poyraz son olarak reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme bu talebi de geri çevirdi.

Poyraz, bunun üzerine, "Ret sebeplerini çok net olarak açıkladığım halde ret sebebini göstermediği gerekçesiyle reddi hakim talebimin reddedilmesi hakimin müvekkilime ve şahsıma karşı davayı şahsileştirdiği ve özel bir husumet çıkarmaya çalıştığı ve tarafsızlığını yitirmiş olup ve müştekinin cumhurbaşkanı olması sıfatıyla baskı altında kalıp, davayı ısrarla sürdürmeye çalışan mahkeme hakimini reddediyorum” diyerek, süre talebinde bulundu.

DURUŞMA 16 KASIM’A ERTELENDİ

Mahkeme talebi reddetti. Poyraz bunun üzerine yine, “Kürsünün gücünü kullanarak, savunmayı yok saymaya çalışan mahkeme hakimini, ayrı gerekçeleri mükerrer kabul etmesi” gerekçesiyle bir kez daha reddi-hakim talebinde bulundu.

Mahkeme, ret talebine ilişkin gerekçe ve delillerin dosyaya sunulması için bir sonraki duruşmaya kadar süre verdi. Bir sonraki duruşma 16 Kasım 2023’e ertelendi.