Gazeteciler için ‘tarihi dayanışma’ mümkün

Kürt medyasının seçim öncesi yeniden hedef alındığını ortaya koyan bu tablo karşısında, adaletsizliğin adalet diye sunulduğu günlerden kurtulmak için elimizdeki tarihi fırsat: Dayanışmayı örgütlemek.

Abone ol

Ahmet Kanbal*

25 Nisan sabahı kapı sesine uyanırken saat 05.40'ı gösteriyordu. Etkisini atlatamamış olacağız ki, aklımıza ilk gelen deprem olmuştu. O sırada "aç polis" sesi geldi kapının arkasından.

Daha 10 gün önce emniyette ifade vermiş olsam da “Bu defa niye geldiler” diye düşünmeye gerek yoktu.

14 Mayıs’ta “tarihi” diye yorumlanan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri var, ancak ortada henüz aranan başarı hikayesi yoktu. Başarı hikayesinin yazılacağı sınır ötesi operasyon da olmayınca umutlar sınırlar içindeki operasyona bağlanmıştı.

Bilindik “düşman kuvvetleri” olan Kürtler seçim arefesinde istenen çizgiye de gelmediklerine göre iktidar sahipleri, kof operasyonlarla tutabildiği kitlesine sunacak operasyonu hayata geçirmeliydi.

O nedenle “bu defa niye geldiler” diye sormaya gerek yoktu. İktidar propagandasını yürüteceği operasyonlardan birini hayata geçirmişti.

Gözaltına alındığım Mardin’den Diyarbakır’a götürülmeden önce kendilerine “istihbarat” diyen kişiler tarafından sohbete zorlanırken dahi soruşturmanın içeriğinden habersiz, sadece gazetecilere dönük bir operasyonla karşı karşıya olduğumu sanıyordum.

Diyarbakır’a götürüleceğim otobüse bindirilmemle yine bir operasyon torbası hazırlandığını anlamam uzun sürmedi. Sonuç olarak 216 kişi hakkında açılan, 144 kişinin gözaltına alındığı, en az 48 kişinin tutuklandığı soruşturma kapsamında torbaya konulan gazeteciler olarak karşımıza çıka çıka tanımadığımız bir şahsın hakkımızdaki beyanları ve yaptığımız haberler soruldu.

Gazeteciler Abdurrahman Gök, Beritan Canözer, Mikail Barut ve daha önce de haber takibi nedeniyle başka bir dosyadan birlikte yargılandığım Mehmet Şah Oruç, işte bu şekilde tutuklandı.

Öncesinde yapılan iki ayrı operasyonda toplamda tutuklanan 23 gazeteci arkadaşımızın iddianameleri henüz hazırlanmıştı. Diyarbakır merkezli soruşturmada işlemler devam ederken Ankara merkezli bir başka operasyonla Mezopotamya Ajansı editörü Sedat Yılmaz ve Dicle Müftüoğlu da gözaltına alındı.

Cezaevindeki 46 gazeteciden 31’i Kürt basın emekçisi. Kürt siyaseti ile birlikte Kürt medyasının seçim öncesi yeniden hedef alındığını ortaya koyan bu tablo karşısında, adaletsizliğin adalet diye sunulduğu bugünlerden kurtulmak için elimizde tarihi fırsat var: Tarihi dayanışmayı örgütlemek.

Sadece gazeteci-meslek örgütlerinden oluşan bir dayanışma yerine 14 Mayıs seçimlerine giderken, ‘ama onlar da’ demeden gazeteci dayanışması ile beraber toplumsal dayanışmayı da örmek mümkün…

*Gazeteci