Gazeteciler 'Propaganda Günlerinde Hakikat'i konuştu

MLSA ve TGS'nin düzenlediği Basın Özgürlüğü Paneli’nde İpek Özbey, Dicle Müftüoğlu, Çiğdem Toker, Barış Avşar ve Ali Topuz konuştu. TGS’nin Basın Özgürlüğü 2024 Raporu'nun da lansmanı yapıldı.

Abone ol

DUVAR - Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ile Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ortaklığında düzenlenen 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Paneli, İstanbul Beyoğlu’ndaki Nippon Hotel’de yapıldı.

TGS’nin gazeteci yoksulluğunu merkeze alan Basın Özgürlüğü 2024 Raporu'nun lansmanı ile MLSA’nın Sansür ve RTÜK raporunun paylaşıldığı panelde sansür, yargılamalar, medyanın tek elde toplanması, dezenformasyon, propaganda, yoksulluk gibi gazeteciliğin sorunları tartışıldı.

Lansmanın ardından, Sözcü TV'den gazeteci İpek Özbey’in moderatörlüğünde, “Propaganda Günlerinde Hakikat” başlıklı bir panel yapıldı.

Açılış konuşmasını, 306 gün tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’nun yaptığı panelde konuşmacı olarak ise T24 yazarı Çiğdem Toker, Artı Gerçek Genel Yayın Yönetmeni Ali Topuz ve Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Barış Avşar yer aldı.

Ekinlik, panel sonrası resepsiyonla sona erdi.

VEYSEL OK: BUGÜN DAYANIŞMA GÜNÜDÜR

Etkinliğin açılış konuşmasını MLSA Eş Direktörü Av. Veysel Ok yaptı.

Ok, konuşmasına geçen hafta Mezopotamya Ajansı muhabirleri Esra Solin Dal, Erdoğan Alayumat ve Mehmet Aslan’ın tutuklanarak cezaevinde konduğunu, bugün de belgeselci Koray Kesik’in İzmir’de gözaltına alındığını hatırlatarak başladı.

Bugün yaşamını yitiren gazeteci Celal Başlangıç’ı da anan Ok, “Biz bugün burada bir yandan Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutlarken, bir yandan meslektaşlarımız, arkadaşlarımız, gazeteci dostlarımız sürgünde; hapishanede, gözaltında bedeller ödüyor. Bugün kutlamanın ötesinde dayanışmanın ve harekete geçmenin vaktidir” dedi.

Ok’un konuşmasından sonra TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGS’nin 2023 yılı Basın Özgürlüğü Raporu'nu tanıttı ve rapordan veriler paylaştı. Ardından da MLSA Eş Direktörü Barış Altıntaş, derneğin dava takip programı ile RTÜK raporundan verileri açıkladı.

DİCLE MÜFTÜOĞLU: KÜRT GAZETECİLER OLARAK GÖRÜNMEYENİ GÖSTERDİĞİMİZ İÇİN YARGILANIYORUZ

Sunumlardan sonra ise “Propaganda Günlerinde Hakikat” paneline geçildi. Panelin açılış konuşmasını yapan Dicle Müftüoğlu, dava sürecinde kendisine dayanışma gösterenlere teşekkür ederek başladı.

Kürt gazetecilere uygulanan yargısal yaptırımlara değinen Müftüoğlu, “Bu yargı tacizi çok eskiye dayanıyor. Bu, Kürdistan gazetesinden başlayan bir serüven ve ilk anından itibaren iktidarların taciz ve engellemesiyle başlayan bir gerçeklik” dedi

Müftüoğlu, Kürt gazetecilerin kendi bulundukları yere dair yazıp çizdikleri için yargılandığını söyledi.

“Kürt mahallesinden yazdığımız, Kürt gazeteciler olarak görünmeyeni göstermeye çalıştığımız için hedef alınıyoruz” diyen Müftüoğlu, “Biz gazeteciyiz ve bulunduğumuz toplumu bilgilendirmek adına mesleğimizi yapmaya devam edeceğiz. Hakikat bazılarını rahatsız edebilir ancak biz yazmaktan vazgeçmeyeceğiz. İktidarın bundan rahatsız olduğunu biliyoruz ancak bunu yapmaya devam edeceğiz” dedi.



BARIŞ AVŞAR: İNTERNET MEDYASININ GÜCÜNÜ GEZİ'YLE FARK ETTİK

Panelde ilk sözü, Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Barış Avşar aldı.

İnternet medyasının doğuşunu anlatan Avşar, kağıt gazetenin hem fiziksel hem de finansal olarak okuyucuyla buluşması imkansız noktaya geldiğini ve internet medyasının doğduğunu söyledi.

İnternet medyasının özellikle Gezi Parkı eylemleri sırasında hayatımızda yer kaplamaya başladığını söyleyen Avşar, şöyle devam etti:

“Biz, sosyal medyanın hem işinize yarayan hem de dertlendiren bir nokta olduğunu Gezi Parkı'yla gördük. O güne kadar internet medyacılığının nelere kadir olduğunu anlamamıştık. O gün internette başka türlü bir güç olduğunu fark ettik.”

ÇİĞDEM TOKER: AKP, 90’LARDAN İTİBAREN ADIM ADIM KENDİ MEDYASINI İNŞA ETTİ

Avşar’dan sonra söz alan T24 yazarı Çiğdem Toker ise propagandanın finansal izleri hakkında konuştu.

“Bugün medya alanında ve medya sahipliğinde yaşanan sorunlar 90’lı yıllara, o günkü kirli medya ve iktidar ilişkilerine dayanıyor” diyen Toker, şöyle devam etti:

“O zaman bankası olmayan medyacıyı veya medyacı olmayan bankacıyı dövüyorlardı adeta. Böylesine kirli bir ilişki kurulmuştu. 90’larda öyle bir süreç yaşandı.”

AK Parti iktidarının medya sahipliği konusunda bugünkü gücüne de o dönemki hamleleriyle ulaştığını belirten Toker, şunları söyledi:

"AKP, iktidara geldiğinde zayıf, kırılgan bir medya ortamı buldu ve özellikle 2008, 2013 ve 2018’de adım adım kendi medyasını inşa etti ve yükseldi. Bunu aslında bugünleri planlayarak yaptı çünkü medyanın ne kadar önemli olduğunu 90’lı yıllarda biliyorlardı.

Haber aslında pahalı bir şey, bunun için de bir kaynak yaratmak gerekiyor. Bugün geldiğiniz noktada da kamu şirketleri gibi kullanılan yapıların iktidar medyasını fonladığı bir süreçteyiz. Örneğin Ziraat Bankası ve Halkbank’ın 2008’den bu yana iktidar medyasına sağladığı 6 milyar liralık bir reklam harcaması var.”

ALİ TOPUZ: DEVLET, PROPAGANDA KONUSUNDA BİR DOMİNASYON SAĞLAMIŞ DURUMDA

Artı Gerçek Genel Yayın Yönetmeni Ali Topuz ise 90’lardan bu yana propagandanın nasıl çalıştığını değindi.

Topuz, o dönemki propaganda yöntemiyle bugünkü propaganda yönteminin aynı olmadığını belirtti.

Türkiye’de devletin medyadaki gücü nedeniyle her zaman en güçlü propagandacı olduğunu söyleyen Topuz, şunları söyledi:

“Bugünkü propaganda bakanlığı, Nazi döneminin propaganda bakanlığı değil. Günümüzde artık bilginin yapısı, dokusu ve türü değişti. Herkes bu değişime odaklanıyor ve devlet de mevcut gücüyle bunu daha hızlı yaparak ortamı domine ediyor.”

(HABER MERKEZİ)