Gazeteciye dava: Savcının Peşmerge'ye 'terörist' demesine mahkeme itiraz etti!

İstanbul Basın Suçları Soruşturma Bürosu, gazeteci Rawin Sterk hakkında soruşturma başlattı. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede Peşmerge fotoğrafları ve Kürdistan bayrağı suç delili sayıldı. İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi ise "Bunlar Peşmerge ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin bayrağı..." diyerek iddianameyi iade etti. Fakat savcılık bu kez iddianameyi genişleterek 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

Abone ol

DUVAR - İstanbul Basın Suçları Soruşturma Bürosu, gazeteci Rawin Sterk hakkında Facebook paylaşımlarından dolayı 'zincirleme terör örgütü propagandası' yaptığı gerekçesiyle iddianame hazırladı. Soruşturma savcısının, İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği iddianame, mahkeme tarafından gerekçelendirilerek iade edildi. Ağır Ceza Mahkemesi ret gerekçesinde, iddianamedeki bayrağın PKK'nin değil Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin olduğuna dikkat çekti. Yine aynı paylaşımlarda PKK'lilerden değil Peşmerge'lerden bahsedildiğini yazan mahkeme, "Açıkça Peşmerge'lerden bahsediliyor, bu paylaşımlarda ne şekilde PKK propagandası yapıldığı dosyadan anlaşılmıyor" dedi.

Ancak soruşturma savcısı, soruşturmayı genişleterek, iddianameyi 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. 36. Ağır Ceza Mahkemesi de davanın tekrar açılması için iddianameyi 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkemeye gönderilen iddianamede, sosyal medyada yöresel kıyafetli paylaşımlar da suç delili sayıldı. Hakkında açılan davaya tepki gösteren Sterk, “Bir yerde bir hukuksuzluk yapılıyor ve sonra da o hukuksuzluğu düzeltecek bir hukuk yaratılmaya çalışılıyor” dedi.

KEMAL KERKUKİ DE SUÇ DELİLİ SAYILDI

İddianamedeki deliller Sterk'in sosyal medyada beğendiği ve paylaştığı görsellerden ve yorumlardan oluşuyor. İddianamede ayrıca Batı Kerkük Cephesi Komutanı Dr. Kemal Kerkuki'nin elinde silah bulundurduğu bir fotoğrafı da 'suç delili' olarak gösterildi. Kürdistan'daki etkinlikte çekilen yöresel kıyafetli bir çocuğun fotoğrafı da suç delili sayıldı.

SAVCILIK İDDİANAMEYİ BAŞKA MAHKEMEYE GÖNDERDİ

Basın Suçları Soruşturma Bürosu soruşturmayı genişleterek bu kez iddianameyi 36. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Savcılık mahkemeye gönderdiği iddianamede, iddianamenin iadesinin bu konuda bir çözüm olamayacağını savundu. Soruşturma savcısı mahkemeye şu yazıyı yazdı: "Terör örgütü olarak kabul edilen grupların kırsal alanda giydikleri giysiler ile çekilmiş fotoğrafları paylaşmasının terör örgütü propagandası yapmak suçunu oluşturacağı, şayet mahkeme aksi kanaatteyse bu hususu beraat gerekçesi yapabileceği, iddianamenin iadesi yöntemiyle çözüme kavuşturulamayacağı...”

Bu yazışmaların ardından 36. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndererek davanın açılmasını istedi.

'MESLEKİ FAALİYETLERİMİZİN TAMAMI KRİMİNALİZE EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR'

Savcılık söz konusu Facebook hesabının Sterk'e ait olduğunu ispatlamak için iddianameye Facebook hesabında bulunan Sterk'in eşinin ve çocuğunun birer fotoğrafını da ekledi. Sterk, açılan davaya tepki gösterirken, “Savcı terör örgütü propagandası yaptığımı ispatlamak için kızımın ve eşimin fotoğraflarını da dosyaya koydu. Sanırım biz ailecek terör örgütü olmalıyız ama çocuk henüz altı yaşında. Savcının hukuka zarar verdiğini görmesi, ülke adaletinin ruh sağlığı açısından fena olmazdı" dedi.

İddianamenin iade edilmesine rağmen savcılığın bu kez bir üst mahkemeye yazı yazmasını ve dava açılmasını eleştiren Sterk, bu durumu 'ülkenin genel tablosu' olarak yorumladı. Sterk, hakkındaki soruşturmayla ilgili şunları söyledi: “35. Ağır Ceza Mahkemesi şu an bir üst mahkemenin talimatıyla, kendisinin inanmadığı delillerle yargılama yapmak durumunda kalıyor. Elbette bunu ülkenin genel tablosundan ayrı ele almak mümkün değil. Bir yerde bir hukuksuzluk yapılıyor ve sonra da o hukuksuzluğu düzeltecek bir hukuk yaratılmaya çalışılıyor. Bu da toptan hukuksuzluğun vuku bulmasına neden oluyor. Savcı ayrıca iddialarını inandırıcı kılmak adına hakkımda yıllar önce başlayan ve hiç birinde henüz bir hüküm bulunmayan dava ve soruşturmaları da kanıt olarak sunuyor. Ne yazık ki bu durum adalet ve hukuk kavramları adına üzüntü verici bir durum. Mesleki faaliyetlerimizin tamamı da benzer şekilde kriminalize edilmeye çalışılıyor. Diyecek tek şey adalet bir gün herkese lazım olacak. Biz elbette tersi duruma zaten doğuştan alışığız ve hayatımızın bir parçası olarak yaşamaktan da gocunmuyoruz ama bu tablonun tümü açısından endişe verici."