Gazeteciye de okura da soruşturma: Haber cesaret işi!

Gazeteci Oktay Candemir hakkında son 2 yılda 24 soruşturma açıldı. Candemir yazısı nedeniyle ifade verirken, yazıyı beğenen ve yorum yapan 7 kişi de ifadeye çağrıldı. Candemir, "Hepsine 'Neden yorum yaptınız?' şeklinde sorular sorulmuş" dedi.

Abone ol

DİYARBAKIR - Van’da gazetecilik yapan Oktay Candemir hakkında son 2 yılda 24 soruşturma açıldı. Candemir son yazısından dolayı bir kez daha emniyette ifade vermek durumunda kaldı. Ancak bu kez onunla birlikte, sosyal medya hesabından paylaştığı haberi beğenen ve yorum yapan 7 kişi daha ifade verdi.

Geçen yaz gittiğim Van’da tanıştım gazeteci Oktay Candemir ile. En çok Van’ı konuşmuştuk ama hakkında açılan davalar da vardı gündemimizde. Son iki yılda 20 civarında soruşturma açılmıştı hakkında. Bunların önemli kısmı ise belediyelere atanan kayyımlarla ilgili yaptığı haberler nedeniyleydi.

Geçtiğimiz günlerde Vanhaberdar sitesinde yayımlanan yazısını sosyal medya hesabında paylaştığı için yeniden poliste ifade verdi. Ancak bu kez yaptığı paylaşımı beğenen 7 kişi de ifadeye çağrılmıştı.

Kalınca bir soruşturma klasörüne sahip olan Oktay Candemir, “Van’ın Özalp ilçesinde doğdum. Yaşımı soranlara hep '90 kuşağıyım' derim. Herkes beni yaptığım haberlerle tanır ve öyle de bilinmek istiyorum. Apê Musa, ‘Türkiye’de doğruları yazmak için cezaevine girmeyi, işkenceyi, öldürülmeyi göze alan bir özgür basın var’ derdi. Özgür basın geleneğinden yetişmiş bir gazeteci olarak, Türkiye’de doğru haber yapmanın zorluklarını sonuna kadar yaşamış biriyim” şeklinde tanıtıyor kendisini.

Son 2 yılda hakkında 24 dava açılan Oktay Candemir’i gazeteciliğe başladığı süreci, hakkında açılan davaları ve gazetecilik mesleği hakkında konuşarak daha yakından tanımaya çalıştık.

Gazeteciliğe ne zaman başladın? 

Gazeteciliği 2003 yılında başladım. 1990’lu yıllarda onlu yaşlarımda öldürülen gazetecilerin yaşamını çevremden dinleyerek büyüdüm. 1993’te Bitlis’te katledilen Ferhat Tepe’nin, 1994 yılında Urfa’da katledilen Nazım Babaoğlu’nun yaşam öyküleri ve özellikle Apê Musa’nın, öldürüldüğü gün sedyedeki kanlar içindeki fotoğrafı beni gazeteciliğe iten temel etkenler. Benim gazeteciliğe başlamam, bu yaşananlara karşı duygusal bir isyanın sonucuydu. Gazetecilikten önce Özalp’ta arzuhalcilik yapıyordum. Arzuhalcilikle gazetecilik arasında her zaman ciddi bir bağ olagelmiştir. Toplumun sorunlarını hele hele kırsalın sorunlarını yakından gözlemleme şansına sahip oldum. Yaşar Kemal, Aziz Nesin ve Günay Aslan gibi gazeteci-yazarlar ilk olarak arzuhalcilik yaparak gazeteciliğe başlamıştır. Onlar kadar başarılı olamam belki ama ilk eğitimini arzuhalcilikten alan bir gazetecinin başarılı olma şansının çok yüksek olduğunu düşünüyorum.

Hep Van’da mı gazetecilik yaptın?

15 yıl boyunca ağırlıklı olarak Van’da çalıştım ama 2000'li yılları daha çok İstanbul, Kars, Muş, Ağrı, Bitlis, Iğdır gibi illerde geçirdim.

Vanhaberdar sitesi ne zaman yayın hayatına başladı, hangi koşullarda yayınlanıyor?

2015 yılında Van yerel basınında alternatif bir gazeteciliğin yapılmadığı sonucuna vardık. Gazeteciliği para kazanmak için yapan ve bunu iyi bir pazara dönüştürmüş bir gazetecilik anlayışının hakim olduğunu görünce buna dur demek için önce Vangündem’i kurduk. Vangündem kapatılınca Vanaktüel haber sitesini kurduk ama o da kapatıldı. O dönem çok olumlu tepkiler aldık. Van internet medyasında ilk defa bir muhalif ses yükseliyordu ama yaptığımız muhalefetin karşılığını çok geçmeden sitelerimizin kapatılmasıyla aldık. Daha sonra ben tek başıma Vanhaberdar.com sitesini kurdum ve özellikle kayyımlar zamanında adeta ‘ateşten gömlek’ misali bir habercilik yaptık. Ulusal basından yana kendilerine bir zarar gelmeyeceğini ve bu yüzden gerçeklerin saklı kalacağını düşünen kayyımların karşısında habercilik yapmak kolay olmadı. Olay yerinden gazetecilik yapmam ve her şeyi doğrudan ortaya koymam onları rahatsız etti. Yaptıkları tüm resmi toplantılarda ismimi vererek hakkımda yasal işlemlerin yapılması için yargı mensuplarına baskı yaptıklarını biliyorum. Vanhaberdar’ı bir arkadaşımdan aldığım borç para ile açtım ve zor koşullar altında bugüne kadar getirmeyi başardım. Vanhaberdar’da her şeyi tek başıma yaptım ama dostlarım, yoldaşlarım bana her zaman destek oldular.

Hakkında ilk açılan soruşturma/davanın konusu neydi?

2006 yılında DİHA’dan arkadaşım Ercan Öksüz ile yaptığım "Zilan katliamının tanığı konuştu" başlıklı haberimiz nedeniyle 1 yıl 6 ay hapis cezası almıştım. Yaptığım haberler nedeniyle 2011 KCK operasyonlarında tutuklandım ve 1 yıl Kandıra Cezaevi’nde kaldım. Savcıya, "Bu haberlerin neresi suç?" diye sorduğumda bana "Bir suçun yok ama bu haberlerle niyetin propaganda yapmak" diyerek tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk etmiş ve orada tutuklanmıştım. Yaptığım "Van’da ekonomik kriz" haberi için bile savcılar, asıl niyetimin dünya kamuoyunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni küçük düşürmek olduğunu belirterek beni tutukladılar. O güne kadar böyle bir suç olduğunu bilmiyordum. Geçen yıl tutuklanma talebiyle sevk edildiğim mahkemede serbest bırakılmama rağmen bir polis kolumdan tutarak "Mahkeme bıraktı ama biz bırakmıyoruz" demişti. Mahkeme salonunda avukatlarım ve polisler arasında yaşanan gerginlikten sonra polisler mahkeme kararına uyarak beni serbest bırakmak zorunda kaldılar. Gazetecilere işte böyle bir tahammülsüzlük söz konusu.

Oktay Candemir (solda) hakkında 15 yılda 27 soruşturma açıldı.

Şimdiye kadar kaç kez soruşturma/dava açıldı hakkında?

15 yılda hakkımda 27 soruşturma başlatıldı. Sadece son iki yılda 24 tane soruşturma ve dava ile karşı karşıya geldim. 24 defa emniyete gidip ifade verdim. Özellikle kayyımların yaptığı yolsuzluklar, Van Valisi’nin yaptığı negatif açıklamalar, kent merkezinde yaşanan ablukalar, Xaçort mahallesinde yaşanan infazlar sürekli dava konusu oldu. Sosyal medyada haberini paylaştığımız cenaze törenlerine ceza verildi. Açılan bazı davalardan beraat ettim. Örneğin Van Valisi Zorluoğlu’nun hakkımda şikayetçi olması ile başlayan "Badem bıyık" davasını mahkeme "Düşünce özgürlüğü" kapsamında değerlendirerek beraatime karar verdi. Geçen gün eve geldim, emekli bir memur olan babam benim çok da önemsemediğim o dağınık dava evraklarından oldukça şık bir dosya yapmış. "Baba niye zahmet ettin" dedim. O da bana dedi ki, "Ne zahmeti oğlum, senin çektiğin o kadar zahmetin yanında benim zahmetim ne ki" diyerek esprili bir cevap verdi.

En son hangi haber nedeniyle gözaltına alındın?

Son olarak kayyım belediyesinde görevden alınan Genel Sekreter Mehmet Yaşar’ın "İstifa ettim" açıklamasına ilişkin yazdığım "Kovulmadım istifa ettim" başlıklı yazım nedeniyle alındım. Haberi beğenenler ve yorum yapanlarla birlikte 8 kişiydik. Hepsine "Neden yorum yaptınız?", "Mehmet Yaşar ile özel bir husumetin var mı?" şeklinde sorular sorulmuş.

Gazetecilik ve gazeteciliğin bugünkü durumu hakkında ne düşünüyorsun?

Hükümetin bugün gazetecilere yaptığı tüm baskıların muhalif basını daha da güçlendirdiğini düşünüyorum. Özellikle sosyal medyanın etkisi ile insanlarımızın birbiriyle olan etkin iletişimi böyle bir sonucu ortaya çıkarıyor. Sosyal medya üzerinden Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde bize haber için belgeler gönderiliyor. İletişimin bu kadar kolay olduğu böylesi bir ortamda artık hakikatleri dile getirmek, yazmak daha kolay. Gazetecilik yüzde 90 cesaret işidir ve bugün her yerde böylesi genç, değerli yüzlerce meslektaşımız var. Bu yüzden bu konuda umut varım ve umudumuz her gün daha da büyüyor.