Gazze’ye sadece Türkiye’den mi gidilebiliyor?

Herhalde Gazze’nin kaderi bu, üzerine düşeni yapmayanlar Türkiye’den ya da Türkiye’ye gelerek, ‘Gazze’ye gideceğim’ deyip çıkıyor işin içinden!

Barış Avşar bavsar@gazeteduvar.com.tr

İç siyasetten alışkınız. 11 aydır vurulan, öldürülen, yok edilmek istenen Gazze ve acıları söz konusu olunca liderlerin el yükseltmek için kartı oluyor: Gazze’ye gideceğim…

Dün TBMM’de konunun birinci muhataplarından Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas konuştu. Ve gördük ki, acı çeken Filistin konusunda içerdeki ana aktörler ne diyorsa dışardaki ana aktör de aynısını söylüyor: Gazze’ye gideceğim!

Abbas’ın konuşmasını Mühdan Sağlam’a değerlendiren uzmanlar da yine bizdekine benzer bir duruma dikkat çekiyordu: Kendi kamuoyunun baskısı karşısında bir hamle olarak Gazze’ye gideceğim diyordu Abbas! 

Herhalde Gazze’nin kaderi bu, üzerine düşeni yapmayanlar Türkiye’den ya da Türkiye’ye gelerek, ‘Gazze’ye gideceğim’ deyip çıkıyor işin içinden!

Gerçekleri ise Erhan Keleşoğlu’nun sözleriyle tekrarlayalım:

“Abbas Gazze’ye nasıl gidecek? İsrail’den onay almadan gitmek isterse tek alternatif Mısır ile Gazze sınırındaki Refah Sınır Kapısı. Ancak Mısır, bu süreci nasıl yönetecek, İsrail nasıl bir karşı önlem alacak bunu bilmiyoruz. Abbas’ı burada bir çıkmaz da bekliyor olabilir…” 

Bir ölüm çemberinde sıkıştırılan Gazzeliler için Ortadoğu diyalektiği, bugünlük bu kadar!

Abbas’ın geldiği gün kırılan tarak kemiği…

Ayak tarak kemiği kırılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu nedenle Abbas’ın konuştuğu Meclis Genel Kurulu’na katılamadığı açıklandı. İktidar partisi liderinin ‘bize bir özür borçlu’ diyerek azarladığı bir yabancı devlet başkanının değilse bile adına konuştuğu mazlum halkının yanında olunduğunu göstermek için önemli bir fırsat bu kötü tesadüf nedeniyle kaçırılmış oldu. Herhalde bunun telafi edilmesi için ana muhalefetin bir planı vardır ya da yapılmaktadır…

Erdoğan, AK Parti'ye katılan 2 milletvekili ile 13 belediye başkanına rozet taktı. (Fotoğraf: ANKA)

23. yıl transferleri ne getirir?

Adalet ve Kalkınma Partisi 23. kuruluş yıldönümünü kutladı. Kuruluşundan bu yana merkezi iktidar olan bir partinin çeyrek asra yakın ömrüne dönüp baktığında partililerin kutlamaya değer olarak göreceği epeyce şey birikmiş olmalı diye düşünebilirsiniz. Ancak programda da görüldü ki geleceğe dair heyecan yaratacak çok fazla şey yok:

İçeriye karşı, ‘ben göndermeden siz gidin’…

Dışarıya karşı, ‘bakın belediye başkanları, milletvekilleri bize katılıyor’…

İkna edici mi? Kim oturduğu koltuktan kalkıp gitti ki kendiliğinden şimdi bu mesajı duyan birileri üstüne alınıp gidecek?

Ve nasıl gerçekleşti ki bu ‘transferler’ geleceğe dair bir ‘umut’ verecek?

İktidar partisinin kuruluş yıldönümü kutlamaları ‘değişim’i kongreye havale etti sadece, orada da aranan pansuman yapılabilecek mi hâlâ belirsiz…

Tarık Ziya Ekinci, 99 yaşında vefat etti. (Fotoğraf: Arşiv)

Tarık Ziya Ekinci’nin ardından…

Bazı kayıplar vardır ki dünyada ne kadar zaman geçirdiklerinin, ne zaman ayrıldıklarının çok önemi olmaz. Önemli olan arkalarında bıraktıkları izdir. Tarık Ziya Ekinci tam da onlardandı. Anısı ve çizgisi, Türk, Kürt ve bütün uluslardan emekçiler için her zaman değerli olacak…

Tüm yazılarını göster