Geçen haftanın hak ihlalleri (17-22 Mayıs)

Akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça’ya, direnişin 195'inci açlık grevinin 75'inci gününde polis gece yarısı operasyon düzenledi. Gülmen ve Özakça kapıları kırılarak girilen evlerinde gözaltına alındı. Diğer yandan bu hafta açlık grevlerine ilişkin TBMM İnsan Hakları Komisyonu’ndan nihayet bir açıklama geldi. Beklenen açıklamayı Komisyon Üyesi Said Yüce yaptı: "Açlık grevi dinimize aykırı" dedi!

Abone ol

Şenal Sarıhan

Anayasa değişikliğinin ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘çok partili siyasi tarihinde’ ilk kez cumhurbaşkanı aynı zamanda bir partinin genel başkanı oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP kongresinde yaptığı konuşmada OHAL’e ilişkin söyledikleri, insan hak ve özgürlüklerinin “buzdolabına” kaldırıldığı bu sürecin ne kadar devam edeceğine dair önemli ipuçları verdi.

“NEDEN OHAL KALKSIN Kİ… NEYİMİZ EKSİK?”

OHAL’in “refaha kadar” kalkmayacağını ifade eden Erdoğan, "Bize, ‘OHAL ne zaman kalkacak?’ diye soruyorlar. Kalkmayacak. Ne zamana kadar? Huzura, refaha kavuştuğumuz ana kadar. Neyiniz eksik? Fabrikalarınız mı çalışmıyor, iş yerinize mi gidemiyorsunuz, okullar mı kapalı? Neden olağanüstü hal kalksın?" “sorularıyla OHAL sürecinde yaşatılan hak ihlallerinin süreceğini açıkça ilan etmiş oldu.

Öte taraftan Uluslararası Af Örgütü’nün (UAÖ) OHAL döneminde ihraç edilen kamu görevlileri ile ilgili hazırladığı “Gelecek Karanlık” başlıklı rapor, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun vahametini ortaya koydu.

UAÖ'nün raporunda, kamudaki ihraçların usul hükümlerine uymadan yapılmasının insan haklarını ihlal ettiği belirtildi. İhraçların siyasi saiklerle yapıldığı raporda açıkça ifade edildi.

İhraç edilen 100 binden fazla kamu görevlisi olduğunu ve bunların yaklaşık 33 bininin öğretmen, 24 bininin polis, 8 bininin TSK mensubu, 6 bininin doktor ve diğer sağlık çalışanı, 5 bininin akademisyen, 4 binden fazlasının hâkim ve savcı, 3 binden fazlasının da Başbakanlık ve bağlı kuruluş çalışanlarından oluştuğu anlatıldı. Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzalayan akademisyenlerden 372 kişi, yani ilk imzacıların yaklaşık üçte birinin ihraç edildiği belirtilen raporda “hükümeti eleştirenler ve muhalif duruş izlenimi uyandıranların” da ihraç edildiği ifade edildi.

OHAL süresince hak ihlalleri ise giderek daha vahim bir hal alıyor. Açlık grevleri, gözaltılar, direnişler, yerinden edilenler, hapisteki gazeteciler, hukuksuz kararlar, iş cinayetleri, cinsel istismar vakaları her hafta kaydı düşülen olaylardan. Evet hak ihlali ve hukuksuzluk konusunda envaiçeşidimiz var! Gerçekten neyimiz eksik?

“GEZİ KORKUSU” VE GÜLMEN VE ÖZAKÇA GÖZALTISI*

Akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça’ya, direnişin 195'inci açlık grevinin 75'inci gününde polis gece yarısı operasyon düzenledi. Gülmen ve Özakça kapıları kırılarak girilen evlerinde gözaltına alındı. . Daha önce 27 kez gözaltına alınan Gülmen ve Özakça’nın adli kontrol için aynı gün karakola giderek imza atmalarına karşın gece saatlerinde düzenlenen bu baskının gerekçesinin savcının “Eylem ölüm orucuna dönebilir, Gezi, Tekel benzeri eylemlere sebep olabilir” ifadeleri olduğu ortaya çıktı.

Gülmen ve Özakça’nın gözaltına alınmasına tepkiler büyürken Semih Özakça’nın eşi, kendisi de KHK ile öğretmenlikten ihraç edilen Esra Özakça ve annesi Sultan Özakça da açlık grevine başladıklarını duyurdu.

İNSAN HAKLARI ANITI DA GÖZALTINDA

Direniş alanına dönüşen İnsan Hakları Heykeli önünde de pek çok gözaltı yaşandı. Veli Saçılık’ın annesi yerlerde sürüklenerek ve tekmelenerek gözaltına alındı. Akşam saatlerinde çevredeki kafetaryalar boşaltılarak, direnişe destek olarak toplanan kitleye tazyikli su ve plastik mermi kullanıldı.

İnsan Hakları Heykeli önünde yaşananları protesto eden CHP’li vekiller oturma eylemi başlatırken, vekillerle birlikte İnsan Hakları Anıtı etrafı polis bariyerleriyle ablukaya alındı. CHP’li vekiller Gülmen ve Özakaça serbest bırakılmazsa, oturma eylemlerini süresiz dönüşümlü hale getireceklerini duyurdu.

Öte taraftan Gülmen ve Özakça için İstanbul Kadıköy’de düzenlenen eylemlerde de çok sayıda gözaltı yaşandı. Cumartesi günü Barış İçin Kadın Gririşimi’nden bir grup gözaltına alındı. Kadınlar iki günlük gözaltının ardından serbest bırakıldı.

Gözaltına alınan başka bir grup ise polis şiddeti ile yaşamını kaybedenlerin aileleri oldu. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya destek olmak için açlık grevine giren Dilek Doğan'ın annesi Aysel Doğan, Hasan Ferit Gedik'in annesi Nuray Gedik ve dedesi Mustafa Meray gözaltına alındı. Gezi aileleri, Gülmen ve Özakça’ya destek vermek için bir haftalık açlık grevi eylemine başladıklarını duyurdu.

İNSAN HAKLARI KOMİSYONU’NDAN BEKLENEN AÇIKLAMA! KADERE TESLİM OLUN TEVEKKÜL EDİN

Bu hafta açlık grevlerine ilişkin TBMM İnsan Hakları Komisyonu’ndan nihayet bir açıklama geldi. Beklenen açıklamayı Komisyon Üyesi Said Yüce yaptı: "Açlık grevi dinimize aykırı" dedi! Evrensel hukuk, hak gibi kavramlar yerine kader ve tevekkül kavramlarını da kullanan Yüce, sözlerine şöyle devam etti: “Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. Rızkı da veren Allah’tır. Allah’ın verdiği rızık, bazen orada olmaz burada olur. Kadere teslim olmak ve tevekkül etmek lazım. Allah muhafaza o insanlar hayatlarıyla bunu ödeseler, bu Allah’ın da hoşuna gitmeyen bir şeydir”

KEMİKLER GÜNLERDİR KARGODA!

Dersim’deki askeri operasyonda hayatını kaybedenler arasında oğlunun da olduğu ifade eden ve kalan kemiklerini alabilmek için 87 gündür açlık grevindeki Kemal Gün’ün mücadelesinin bugün sona ermesi umut ediliyor.

Geçen hafta kargoya verildiği söylenen ancak baba Gün’ün eline bir türlü ulaşamayan kemiklerin bugün babaya ulaşacağı ifade edildi.

“GİRDİ ÇIKTI 23 DAKİKA” CEZASI! 

Basın ve ifade özgülüğünün hali pürmelalini ise bu hafta ana akımda yaşanan bir olay gözler önüne serdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan - Trump görüşmesiyle ilgili canlı yayında “Girdi çıktı 23 dakika” diyen Nevşin Mengü'yü kanal yayından geri plana çekti. AKP’de rahatsızlık yaratan bu ifadeler nedeniyle Erdoğan’ın çevresindeki bazı isimlerin CNN Türk yönetimiyle irtibat kurduğu ve kararın bunun üzerine alındığı belirtildi.

Mengü Twitter hesabından yaptığı açıklamada bu dönemde mağdur edilen pek çokları gibi “Dönücem, yakında görüşürüz” dedi.

BİR GARİP YASAK: AHMET ŞIK’A KENDİ KİTABI VERİLMİYOR

Haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek Fethullah Gülen Terör Örgütü ve PKK/KCK propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’a kendi kitabı “Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda”nın verilmediği ortaya çıktı. Herhangi bir gerekçe gösterilmeden verilmeyen kitabını Şık, savunmasına argüman olarak kullanmak için istiyor.

“TURSİL DETERJANIN ÜZERİNDEKİ YAZILARI OKUYORUM!”

Tutuklu gazetecilerin yaşadıklarını ise yaklaşık bir yıldır tutuklu bulunan, KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Nedim Türfent, gönderdiği bir mektupla anlattı. “İki haftadır TV, radyo, gazete yok” sözleriyle uygulanan baskıyı anlatan Türfent, “Okuyacak bir şey yok diye Tursil deterjanın üzerindeki yazıları okuyorum! Spor ve sohbete çıkarmıyorlar. Müdür ‘Üçlü odalarda yer yok’ diyor. Var olduğunu ispatladım oda no söyleyerek, bu kez de ‘Herkes istiyor’ dedi. ‘Belki 1 ayda kalırsın’ ” ifadelerini kullandı.

FEZLEKELER GELMEYE DEVAM EDİYOR

TBMM’ye CHP ve HDP milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında 10 dokunulmazlık dosyası daha geldi.

CHP’de Grup Başkanvekili Özgür Özel, Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen ve İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş hakkında birer fezleke düzenlenirken HDP’de Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş hakkında 2, İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul, Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran hakkında da birer fezleke gönderildi.

Geçen hafta Meclis’e AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar’ın da aralarında bulunduğu CHP ve HDP’li milletvekillerine ait 51 fezleke gönderilmişti.

POLİS ‘KURGU FEZLEKESİNİ’ İDDİANAMEDE UNUTTU: ‘TERÖR FİNANSMANI FİLAN ÜFLERİZ GAZİ ABİ…’

Bursa’da 7 Kasım 2016 ile 14 Kasım 2016’da yapılan operasyonlarda gözaltına alınan 12 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin Bursa 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından, dosyada unutulan polis fezlekesi iddianamelerin nasıl hazırlandığını ortaya koydu.

Bursa’da 12 HDP ve DBP’li hakkında kurgu bir fezleke hazırlayan polislerin, ‘hikayelerini’ savcının iddianamesi arasında unuttuğu ortaya çıktı. Skandal denilecek iddianamenin içinde unutulan ‘kurgu fezleke’de polisler “Terör finansmanı filan üfleriz gazi abi…” diyerek sıradan bir kahvaltıyı nasıl ‘illegal’ göstereceklerini kurguluyorlar.

HDP BİNASINI YAKMAK TUTUKLANMA SEBEBİ DEĞİL!

HDP Ümraniye İlçe binasına gerçekleştirilen saldırıya dair açılan davanın duruşması geçtiğimiz hafta görüldü. Sanık Emsal Yıldırım, AKP üyesi olduğunu söyledi. Sanıklar HDP ilçe binasını yaktıklarını dile getirmesine rağmen, mahkemece tutuklanmadı.

Sanıklar, 200 kişilik bir grup olarak HDP ilçe binasına girdiklerini kaydederek, sonrasında polislerin kendilerini aşağıya indirdiğini belirtti. Yıldırım, polislerin kendilerini binadan indirmesi ardından başka bir binadan HDP ilçe binasına çıktıklarını, tinerle binayı ateşe verdiklerini ve Türk bayrağı astıklarını dile getirdi.

SURLULAR “TOLEDO” DA YAŞAMAK İSTEMİYOR!

Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesi Ali Paşa ve Lalebey’de günlerdir polis araçlarıyla evlerin boşaltılması çağrısı yapılan mahallede, yurttaşlar evlerini terk etmiyor. Anonslarda 21 Mayıs’ta evlerin yıkımına başlanacağı duyurulmuş, su ve elektriğin kesileceği belirtilmişti. Bugün itibariyle başlayan yıkımı engellemek için kadınlar kepçelerin önünde zincir oluşturdu.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı Sur, Cizre, Nusaybin kentlerine dair hazırladığı raporda; 30’dan fazla yerleşim yeri ve mahalleyi kapsayan operasyonlarda 335 bin ile yarım milyon arası insanın yerinden edildiği, 1200’ü sivil 2 bin kişinin hayatını kaybettiği ve tablonun "dehşet verici" olduğunu ifade edilmişti.

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ise “Sur’u Toledo gibi yapacağız” demişti.

TOPLUMSAL HAFIZA MEKANLARI DA YOK EDİLİYOR

Van’ın Çatak Belediyesi’ne kayyum olarak atanan İlçe Kaymakamı Hacı Asım Akgül, 28 Kasım 2015’te Diyarbakır’ın Sur ilçesinde öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı ve insan hakları savunucusu Tahir Elçi’nin isminin verildiği parkın adını değiştirdi. Kayyum, parka 2016 yılında ilçede yaşamını yitiren korucu Ali Oğün’ün adını verdi.

OHAL’DE EMEK: İŞ CİNAYETLERİ SÜRÜYOR, GREVLER YASAK

Emek dünyasına baktığımızda da geçen hafta yaşanan hak ihlallerinin aynen devam ettiğini gördük. Bu hafta da yeterli önlem alınmadığı için 14 emekçi hayatını kaybederken, 8 emekçi yaralandı.

MEVSİMLİK IRKÇILIK SEZONU AÇILDI!

Salihli’de mevsimlik tarım işçileri ile köylüler arasında tartışma sonucu köylüler işçilere “Hepiniz Kürtsünüz. Hepiniz kırosunuz” diye bağırarak silahla saldırdı, linç etmek istedi.

Silahla işçilere saldıran gruptan kimsenin gözaltına alınmadı.

MÜLTECİ EMEĞİNE VERİLEN ÜCRET YARI YARIYA

Öte taraftan İzmir’in Bayındır ilçesinde yaşam mücadelesi veren Suriyeli mültecilerin, 10-12 saatlik emeklerinin karşılığı olan ve “yerli” işçilerin aldığı 70 TL’nin yarısını aldıkları ortay açıktı.

GÜVENLİK BOZUCU OLDUĞU GEREKÇESİYLE BİR GREVE DAHA YASAK

Şişecam’a bağlı dokuz fabrikada çalışan Kristal-İş Sendikası üyesi işçinin 24 Mayıs’ta çıkacağı greve dair yasak kararı bugün gece yarısı Resmi Gazete’de yayınlandı.

Resmi Gazete’de yer alan kararda, “Bazı iş yerlerinde Kristal-İş Sendikası tarafından alınan grev kararının milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden ertelenmesi hakkındaki kararın yürürlüğe konması, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 63’üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 16/05/2017 tarihinde kararlaştırılmıştır” ifadesi yer aldı.

Hükümet, Mart ayında da benzer gerekçelerle Akbank grevini yasaklamıştı.

CİNSEL SUÇLAR ARTTI, CEZALAR AZALDI

Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı 2016 yılı adli istatistikleri son yıllarda cinsel suçların arttığını, verilen cezaların ise azaldığını ortaya koydu.

2006 yılında cinsel taciz suçlarını işleyenlere yönelik toplam 5 bin 243 karar verildi. Bu sayı 2016’da 13 bin 347’ye yükseldi. Son üç yıllık dönemde cinsel taciz suçlarında verilen kararlarda artış yaşanırken, mahkumiyet sayılarında düşüş oldu. 2007’de cinsel taciz davalarının yüzde 47,7’sine mahkumiyet kararı verilirken, bu sayı 2016’da yüzde 36,5’e düştü.

Bu hafta gördüğümüz üç örnek de yukarıdaki verilen somut ispatı oldu.

“NÜFUZLU KİŞİ” SAVCIYI MI ARADI?

Batman’da ortaya çıkan cinsel istismar ve fuhuş skandalıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan 4 kişinin serbest bırakılması için AKP'li vekil Ataullah Hamidi’nin savcıyı aradığı iddia edildi.

14 yaşındaki G.’nin cinsel istismara maruz bırakılmasının ardından aylarca sistematik şekilde fuhuşa zorlanması olayına ilişkin çıkan haberlerde “nüfuzlu kişiler”in olaya karıştıkları iddia edilmişti.

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNE TECAVÜZ

İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı Kınalıada’da ortaokul öğrencisi 3 kızın zincirleme olarak taciz ve tecavüze uğradığı ortaya çıktı. Rehber öğretmenin çocukların aralarındaki kavgayı duyarak okul müdürüne söylemesiyle gün yüzüne çıkan olayda kaymakamlığın devreye girmesiyle çok sayıda kişi gözaltına alındı.

9 KIZ VE 1 ERKEK ÖĞRENCİYE İSTİSMAR

Bir cinsel istismar haberi de Van’ın Erciş ilçesinden geldi. Neşe Horasan İlköğretim Okulu’nda ortaya çıkan cinsel istismar vakasında Müdür Yardımcısı M.D.,’nin aylardır çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunduğu ve bu durumun okul yönetimi tarafından gizlendiği iddia edildi.

VELEV Kİ ŞİZOFREN. ŞİZOFRENLER CİNSEL İSTİSMARA MARUZ KALMAZ MI?

Siirt’in Pervari’de derste kaleme aldığı kompozisyonda babası tarafından cinsel istismara maruz bırakıldığını yazan 16 yaşındaki çocuk hakkında Van’dan gelen Çocuk İzleme Merkezi Heyeti, doktor raporu olmadan “şizofren” tanısı koydu. Savcılık, çocuğun ifadesine ve doktor raporu olmamasına rağmen dosyayı kapattı.

ERKEKLER KADINLARI ÖLDÜRMEYE DEVAM ETTİ

Bu hafta da kadınlar, yeterli devlet koruması alınmaması nedeniyle öldürüldü.

İzmir’in Dikili ilçesinde 32 yaşındaki Işık İkizoğlu, boşandığı ve daha önce hakkında 3 ay “uzaklaştırma” cezası verilen 58 yaşındaki Yahya Cengiz Küçük’ün kendisini darp ettiği şikayetinin üzerinden birkaç saat geçmemişken kafasına çekiçle vurularak öldürüldü.

*(Raporun hazırlandığı saatlerde Gülmen ve Özakça’nın Adliye’deki ifade işlemleri devam ediyordu)

CHP Ankara Milletvekili – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili