Geçen haftanın hak ihlalleri (23 Eylül-29 Eylül): Hedef sıfır kaza sonuç 753 cinayet

Milletvekili İdris Baluken’in 'ölçülü' tutukluluğunun devamına karar verilirken, bu 'ölçülülüğün' 47 yıl sürmesi istendi. Bu arada 15 yaşındaki bir çocuğu döverek öldüren kamu görevlilerinin cezaları ise 'olumlu kanaat' oluşturdu.

Abone ol

Şenal Sarıhan * 

Sivil toplum kuruluşlarındaki görevim ve avukatlık mesleğim boyunca takipçisi olduğum hak ihlallerini, şimdi de vekilliğimle birlikte gelen TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’ndaki Başkan Vekilliği görevimle takip etmeye devam ediyorum.

Her hafta siz değerli basın emekçilerine, Türkiye’de yaşanan hak ihlallerinden bazı örnekler sunmaya çalışacağım. Amacım hak ihlalleri anlamında pek çok sivil toplum kuruluşunun yaptığı çalışmaların görünür olmasına bir nebzede olsa katkı sunmak ve hak ihlalleri hafızasını dolayısıyla mücadelesini diri tutmaya katkı sağlamaktır.

Bu bağlamda aşağıda, 23-29 Eylül tarihleri arasında memleketimizde yaşanan örneklerden bazılarını bulabilirsiniz.

“ÖLÇÜLÜ” VE “SAKINCASIZ” TUTUKLULUKLAR İLE “OLUMLU” KANAATLER

Yeni Türkiye’de bu hafta;

204 gündür açlık grevinde olan eğitimcilerden biri yoğun bakıma götürüldü. “Tıbben sakıncalı” olduğu gerekçesiyle Gülmen mahkemeye getirilmezken, Özakça tekerlekli sandalye ile hakim karşısına çıkarıldı. Ve “adaletin işleyişine zarar vermesinler” diye ikisinin de tutukluluklarının devamında bir “sakınca” görülmedi.

Cumhuriyet Gazetesi yazar, yönetici ve gazetecilerinin yargılandığı “Parkeci, pideci” davasında Kadri Gürsel’in tahliye edilmesine karar verilerek, diğer yazar ve yöneticilerin de tutukluluk halinin devamına hükmedildi.

Milletvekili Baluken’in de “ölçülü” tutukluluğunun devamına karar verilirken, bu ölçülülüğün 47 yıl sürmesi istendi.

109 kişinin yaşamını kaybettiği davanın duruşmasında ise sanıklar “naçizane” taleplerini dile getirdi: ŞERİAT!

Cezaevinde dövülerek öldürülen 15 yaşındaki çocuğa ilişkin adalet arayışında kamu görevlileri için “olumlu” kanaate varıldı ve cezasızlık çıktı.

Akademisyenler, gazeteciler, insan hakları savunucuları derken sıra meslek örgütlerine geldi… Bu hafta Kimya Mühendisleri Odası hedefteydi.

Üçüncü Havaalanı inşaatında ırkçı bir saldırı sonucu yakılarak öldürülen ve neredeyse herkes tarafından unutulan işçinin davası sessiz sedasız görüldü. Avukatların sanık olması gerektiğini söyledikleri kişi tanık olarak dahi mahkemeye yine getirilmedi.

Ayrıca “Dindar ve kindar” neslin neferleri olarak yetiştirilen çocuklarımız için müzik eğitiminin de “layıkıyla” verileceği, ilahiler ve tekbirlerle yetiştirileceğini de öğrendik.

NURİYE VE SEMİH’İN TUTUKLULUĞUNA DEVAM

KHK ile ellerinden alınan işlerini geri almak talebiyle başlattıkları açlık grevinin 204. gününde eğitimcilerin davası görüldü.

Nuriye Gülmen, duruşmadan iki gün önce cezaevi hastanesinden zorla çıkarılarak Numune Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırıldı. “Tıbben sakıncalı” olduğu gerekçesiyle duruşmaya getirilmedi.

Tekerlekli sandalye ile duruşmaya getirilen Semih Özakça'nın etrafına jandarma tarafından etten duvar örüldü. Özakça'nın savunması da 3 avukat ile sınırlandırıldı.

“Tıbben sakıncalı” olduğu için mahkemeye getirilmeyen Gülmen’in Numune Hastanesi’ndeki tutukluluğuna ve Özakça’nın ise Cezaevi Kampüs Hastenesi’ndeki “sakıncasız” tutukluluğuna devam kararı verildi. İki eğitimci, eğer ölmez sağ kalırlarsa 20 Ekim’de mahkemeye çıkacak.

YOĞUN BAKIMDA KELEPÇE TEHDİTİ

Öte taraftan Gülmen’in “tutuklanmayan avukatlarının” paylaştığı bilgiye göre, açlık grevindeki eğitimcinin ayağa kalkmasına izin verilmiyor. Gülmen ayağa kalkmak istediğinde “el ve ayaklarından kelepçeleneceği” söyleniyor.

CUMHURİYET’TE KISMİ ADALET

Bu hafta görülen bir başka dava Cumhuriyet Gazetesi çalışanlarının oldu. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme heyeti, Kadri Gürsel’in tahliye edilmesine karar vererek, diğer yazar ve yöneticilerimizin tutukluluk halinin devamına hükmetti.

YANDAŞ MEDYA BU KEZ BİR FİRE İLE ZAMANLAMAYI TUTTURAMADI

Avukatların beyanı sürerken, Star ve Akşam gazetelerinin Twitter adresinden Cumhuriyet davasında 6 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildiği yönünde haber paylaşıldı. Aceleci davranan yandaş medyaya suç duyurusunda bulunuldu.

GAR KATLİAMI DAVASINDA ŞERİAT İSTEMİ

Ankara’da 10 Ekim 2015’te 109 kişinin hayatını kaybettiği IŞİD saldırısı davasının duruşmasında 36 sanıktan bazıları da hakim karşısındaydı.

Duruşmaya sanıkların hakaret, sözlü saldırı ve tehditleri damgasını vurdu. Kuran’dan ayetler okuyan sanık Yakup Şahin, kendilerinden çok ‘İslam’ın yargılanıp esir edilmeye çalışıldığını’ öne sürdü. Sanık Yakup Karaoğlu yaptığı savunma sırasında şeriat istediğini söyledi.

POLİSİN GAZI ENGELLEMEDİ

Sağlık Bakanlığı, IŞİD saldırısının ardından polisin meydana gaz atmasının sağlık hizmetini engellemediğini savundu.

Hakkında soruşturma yapılmak istenen o gün görev yapan görevlilere ilişkin Sağlık Bakanlığı Müfettişlerinin hazırladığı raporda, iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. Böylece Valilik de 11 personel hakkında soruşturma izni vermedi.

Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) raporunda, sağlıkçıların polisin gaz atması nedeniyle bir süre nefes alabilecekleri bir yere gidip bekledikleri, döndüklerinde yaralıların öldüklerini anlattığı belirtilmişti. İnsan Hakları Derneği (İHD) de raporunda ambulansların yoğun olarak gelmeye başladığı dakikalarda polisin tek yolu tıkayarak geçişi geciktirdikleri anlatılmıştı.

Geçtiğimiz aylarda, İçişleri Bakanlığı, ‘Ankara Katliamı’nda gerekli önlemleri almadıkları gerekçesiyle haklarında soruşturma başlatılması istenen Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar ve eski Adıyaman valisi Mahmut Demirtaş hakkında inceleme başlatılmasına da izin vermemişti.

ONUR’UN ÖLÜMÜNDE KAMU GÖREVLİLERİ İÇİN CEZASIZLIK

Maltepe Cezaevi’nde yatarken ağır ve sistematik şekilde darp edildiği için 27 Eylül 2014’te yaşamını yitiren 15 yaşındaki Onur Önal için adalet aranan davada, dövülerek öldürüldüğü hapishanenin müdürü beraat ederken diğer sanıkların da hapis yatmasına gerek görülmedi.

İstanbul Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, “görevi ihmal”den yargılanan müdür Naci Yıldız, infaz koruma memurları Serkan Atalar, Naci Mutlu, Fatih Atmaca ve Hamza Bal’ın, yüklenen suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraatlarına karar verildi.

BAZILARI İÇİN KANAAT  'OLUMLU' OLUR

İkinci müdür Suat Karhan, infaz koruma memurları Hasan Köklen, Mehmet Önal, Deniz Şahin ise aynı suçtan 3’er ay hapis cezasına mahkûm edildi. Yargıç, sanıkların geçmişini, sosyal ilişkilerini, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarını, cezanın sanıkların geleceği üzerindeki olası etkisini dikkate alarak, cezayı takdiren 2’şer ay 15’er güne indirdi. Sanıkların sabıkasının olmamasını da dikkate alan yargıç, ‘cezalarının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemekten çekinecekleri yönünde mahkemede olumlu kanaat oluştuğundan’ cezaları erteledi. Sanıklar, hakkında bir yıl denetim süresi belirledi.

MİLLETVEKİLİ BALUKEN‘E 47 YIL HAPİS İSTENDİ

Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sürdürdüğü soruşturma kapsamında 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklanan ve 30 Ocak'ta tahliye edilmesine rağmen yapılan itiraz ile 21 Şubat'ta yeniden tutuklanan HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in tutuklu yargılandığı davanın duruşması görüldü. Diyarbakır'daki 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Sincan Cezaevi'nde tutulan Baluken SEGBİS üzerinden katıldı.

Davaya ilişkin esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, Baluken'in katıldığı basın açıklamaları ve konuşmaları nedeniyle 'Örgüt üyeliği', 5 kez ayrı ayrı 'Örgüt propagandası yapmak' ve 4 kez ayrı ayrı 'Toplantı gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet etme' suçlarını işlendiğini ileri sürerek, toplam 11 yıldan 47 yıla kadar hapis ile cezalandırılmasını istedi.

BAZILARI İÇİN İSE TUTUKLULUK 'ÖLÇÜLÜ' OLUR

Baluken hakkında “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin olması, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı ve tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu" kararı verildi.

NÖBETÇİ GENEL YAYIN YÖNETMENLİĞi’NDE JÜLİDE KURAL’A CEZA

Özgür Gündem gazetesine destek olmak amacıyla başlatılan 'Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği' kampanyasına katılan oyuncu Jülide Kural’ın aldığı 1 yıl 3 aylık ceza ile 6 bin TL’lik para cezası onandı.

GAZETECİLER ARTIK KAYYUMA MI İFADE VERİYOR?

Bu hafta Van’ın Özalp ilçesinde yaşanan olayda gazetecilerin meslek alanlarına müdahalenin boyutlarının aldığı hal bir kez daha gözler önüne serildi.

Basında yer bulan haberlere göre Van’ın Özalp ilçesinde akşam saatlerinde yaşamını yitiren bir yurttaşın yakınlarının Özalp Müftülüğü’ne yaptıkları sela başvurusu, ‘Kaymakam yasakladı, gece okuyamıyoruz’ denilerek resmi gerekçe gösterilmeden sözlü olarak reddedildi. Kaymakam yasağını haberleştiren gazetecilerin ise kayyum Ferhat Vardar tarafından “fişlenerek” ifadeye çağrıldığı öne sürüldü.

SIRA MESLEK ÖRGÜTLERİNDE!

Bu hafta sıranın meslek örgütlerine geldiği bir AKP icraatına da tanık olduk. Sıkıyönetim dahil, 35 yıldır hiç uygulanmayan bu düzenlemenin uygulanmasıyla Kimya Mühendisleri Odası’na müdahale edildi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın TMMOB üyesi Kimya Mühendisleri Odası’na karşı açtığı davada, Mahkeme, "Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun görevine son verilmesi" kararını verdi.

Bu uygulama, Anayasa’nın 135. Maddesinde düzenlen meslek örgütlerinin bağımsızlığına ilişkin hükmün ihlali anlamına geliyor.

'HEDEF SIFIR KAZA', SONUÇ 753 İŞ CİNAYETİ

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Çalışma Bakanlığı’nın başlattığı “hedef sıfır kaza” kampanyası süresince kayda geçen iş cinayetlerini rapor haline getirdi. Rapora göre 4 aylık kampanya boyunca en az 753 işçi yaşamını yitirdi.

NEFRET CİNAYETİNDE NE OLDU?

9 Eylül 2016 tarihinde 3. Havaalanı inşaatında ırkçı saldırı sonucu yakılarak öldürülen işçi Mehmet Aytaç’ın duruşması Çağlayan adliyesinde sessiz sedasız görüldü. Bir nefret cinayeti olarak değerlendirilmesi gereken olayda failin benzini birlikte almaya gittiği ve avukatların sanık olmasını talep ettikleri kişi, bu duruşmada da tanık olarak dahi dinlenemedi.

36 yaşındaki evli ve iki çocuk babası Mehmet Aytaç odasında uyuduğu sırada daha önce tartıştığı oda arkadaşı tarafından yakılarak öldürülmüştü. Taşeron yatakhane koğuşunun tamamının yanmasına sebep olan olayda sanık Mehmet Akkurt 6 litre benzin kullanmış ve Akkurt’un “Elimde olsa bütün Kürtleri yakarım” dediği öne sürülmüştü.

İLAHİ VE TEKBİRLERLE YENİ MÜFREDATTA MÜZİK

Laik eğitimden her geçen gün uzaklaşılırken bu kez de müzik müfredatında yapılan değişiklikler tartışma yarattı. Yeni müfredata göre çocukların ilkokul birinci sınıftan itibaren “ilahi”, yedinci sınıfta da “tekbir” ve “salat-ı Ümmiye” ile segâh ve hüzzam makamlarını öğreneceği ortaya çıktı. Artık çocuklar ilkokul birinci sınıftan itibaren “ilahi”, yedinci sınıfta da “tekbir” ve “salat-ı ümmiye” ile segâh ve hüzzam makamlarını öğrenecek, buna karşılık basit kanonları ve çoksesli şarkıları öğrenemeyecek. Popüler müzik de müfredattan çıkarılırken, yerine mehter müziği ve dini müzik konuldu.

ANKARA’DA BİR KEZ DAHA YASAK

Ankara Valiliği, "Bazı cadde ve sokaklar ile bağlayan yollar üzerinde ve çevresinde; yüksek sesle çevreyi rahatsız edici şekilde şarkı, türkü, marş, vb. sloganlar atmak suretiyle toplantı, basın açıklaması vb. her ne suretle olursa olsun eylem yapılmasını yasakladı" açıklamasıyla koyduğu yasağı 3. kez yeniledi.​

CHP Ankara Milletvekili - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili