Geçen haftanın hak ihlalleri (26 Haziran - 3 Temmuz)

TBMM Genel Kurulu'nda tepkilere rağmen AKP milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen kanun, başta işçilerin zorunlu haftalık tatilinin kaldırılması olmak üzere, çalışma yaşamıyla ilgili çok sayıda değişikliği beraberinde getirdi. Yasayla özel sektör iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurma zorunluluğu da 2020 yılına ertelendi. Yani haftanın yedi günü “fıtrata” uygun şekilde ölmek yasal hale geldi.

Abone ol

Şenal Sarıhan

Türkiye’de yine insanlar hedef gösterildi, gazeteciler, yazarlar yargılandı, akademisyenler işlerinden edildi, işini geri almak isteyenler ölüme biraz daha yaklaştı, kadınlar öldürüldü, çocuklar tecavüze uğradı, işçiler yaşamlarını yitirdi, hak ve özgürlükler kısıtlandı, “keyfe göre keyfe keder” bir hukuk sistemi işlemeye devam etti. Her şey tam da haftalardır kaydettiğimiz “Yeni Türkiye”nin rutinliğinde aktı.

ADALET YÜRÜYÜŞÜ VE "HEDEF GÖSTERME, HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK ETME" SUÇU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü hak arayan binlerin katılımıyla 19'uncu gününe girerken başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bazı AKP’lilerin hedefi haline geldi. Erdoğan Adalet Yürüyüşü'ne katılanları “taammüden vatana ihanet suçuna ortak" olmakla suçladı.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise "Biz yollar yapıyoruz. Yolları millet için yapıyoruz. Teröristler yürüsün diye değil” diyerek yürüyüşçüleri terörist olmakla itham etti.

AKP Milletvekili Burhan Kuzu ise bu açıklamalarına ardından, CHP ve HDP milletvekilleri hakkında “terör” suçundan dosyalar hazırlandığını duyurdu. Kuzu’nun suç dosyalarının varlığından ve içeriğinden nasıl ve neden haberdar olduğu ise merak konusu oldu.

Erdoğan'ın "Savcılar sizi de çağırırsa şaşmayın" ve "Rüzgar eken fırtına biçer" sözleri ile gözdağı verdiği Kılıçdaroğlu'nu yandaş Fatih Tezcan suikast iması ile tehdit etti.

Tezcan "15 Temmuz gibi korkunç bir geceyi de deneyimleyen ve silahlanan millet, şiddet olursa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tek işaretine bakıyor" sözlerini sarf ederken bir başka yandaş yazar Ersoy Dede yürüyüşün önünün kesilebileceğini söyleyerek konum verdi. Dede şu ifadeleri kullandı; “Size tam konum da bildireyim isterseniz... TEM'de, İzmit- Körfez turnikeleri yakınlarında ve Derince geçişindeki Bölge Trafik Müdürlüğü önünde bir de D-100'den TEM'e giriş Dilovası'nda çizgiyi çekerler. Oradan 'mal mal' bakarsınız Maltepe'ye doğru… Ne yapacaksınız?.. Yolu kesen güvenlik güçleriyle mi çatışacaksınız?”

Eğitim Bir Sen’in İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Talat Yavuz ise Düzce’de gübre dökme olayını hatırlatarak “Gerekirse tatile çıkan üyelerimizi çağırır, meydanları size dar ederiz” derken, Düzce'de yürüyüş alanına dökülen gübrenin uyarı niteliğinde olduğunu ve cezaevinde hainleri barındıracak çok sayıda yer bulunduğunu söyledi.

Tüm bu ifadeler için tabii ki herhangi bir hukuki işlem ya da soruşturma başlatılmazken Maçka’da düzenlenen “Adalet Nöbeti”nde konuşan Şenay Günaydın isimli kadın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçundan gözaltına alınarak tutuklandı.

Adalet için aileleri sokağa çıkmaya çağıran Günaydın’ın tutuklanması suç kriterleri için uygulanan çifte standardı bir kez daha gösterdi.

HDP’NİN BASIN AÇIKLAMASINA “OHAL” ENGELİ

HDP’nin ‘Adalet Yürüyüşü’nü ziyareti öncesi eski Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ’ın tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi önünde yapmak istedikleri basın açıklamasına izin verilmedi. Kandıra sapağında polis tarafından önleri kesilen HDP heyetine OHAL kapsamında alınan karar gerekçesi ile cezaevlerinin beş kilometre çevresinde basın açıklamasına izin verilmeyeceğini bildiren jandarma ekipleri, basın mensuplarının alandan ayrılmaması halinde gözaltı işlemi yapılacağını söyledi.

YILDIRIM SİYASİ VE KAMU HAKLARINDAN MEN EDİLDİ!

HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım’ın, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret' suçundan 1 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldığı davada Yıldırım’ın siyasi hakları ile velayet ve vesayet hakkından da men edildiği haberleri basın yansırken AİHM’in ise tutuklu HDP’li vekillerden savunma istediği öğrenildi.

“BÖYLE DEVLET OLABİLİR Mİ!”

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinde 117'nci günü geride bıraktı. Gülmen ve Özakça için CHP Milletvekili Murat Emir Cumhurbaşkanı’na CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ise Başbakan’a mektup yazdı. Emir’in “Öldürerek mi devleti yaşatacaksınız?” ve İrgil’in “Devlet kendi insanları ile inatlaşır mı?” sorularına karşılık Cumhurbaşkanı, Adalet Yürüyüşü’nü hedef alan konuşmasında “Cezaevinde güya açlık grevi başlatanlara bunlar sahip çıkıyor” ifadelerini kullanmakla yetindi.

SAÇILIK’IN OMZU KIRILDI

KHK’yla ihraç edildiği işine geri dönmek ve Gülmen ve Özakça’ya destek için Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde günlerdir eylem yapan sosyolog Veli Saçılık bir kez daha polis saldırısına uğradı. 2000 yılında Hayata Dönüş Operasyonu’nda cezaevi duvarının dozerle yıkılması sonucu kolu kopan Saçılık’ın ampute olan sağ omzu kırıldı. Ve yine gözaltılar yaşandı.

BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Bu hafta Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünde içinde bulunduğumuz durumu özetleyen iki önemli olay yaşandı. Bir siyasetçinin hedefi haline gelen bir yazar ve FETÖ’nün medya yapılanması olduğu iddiasıyla yargılanan gazeteciler tablonun vehametini ortaya koydu.

SOYLU’NUN HEDEFİNDE BASKIN ORAN VARDI

Baskın Oran'ın “Kürtler üzerine bazı trajikomik deneyler” başlıklı yazısının ardından, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından “Kendisini ilim adamı diye pazarlamış yazısının her kelimesini alçakça kurgulamış bir uşak Baskın Oran hakkında suç duyurusunda bulunuyorum” açıklamasını yaptı ve Oran'ı hedef gösterdi.

Oran, Soylu hakkında suç duyurusunda bulundu ve tazminat davası açtı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran Oran, Bakan Soylu hakkında 'görevi kötüye kullanma' suçundan dava açılmasını istedi.

AHMET ALTAN’DAN TARİHİ SAVUMA

Gazeteciler Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 17 sanığın yargılanmasına başlandı. Her üç gazeteci hakkında da, üçer kez müebbet istenen davaya Ahmet Altan’ın tarihi önemdeki savunması damga vurdu. Altan, bugün iddianame olduğu iddia edilen metinlerin en küçük bir mantık dizgisinden bile mahrum olduğunu ve bugünkü hukuk siteminin iflasını tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdiği savunmasında "Bugünkü adalet sisteminden bir talebim yok. Bütün yargıçlar gibi siz de kendi kararlarınızla yargılanacaksınız" dedi.

BARIŞ AKADEMİSYENLERİ’NE YİNE İHRAÇ

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü tarafından, haklarında "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayımladığı bildiriye imza attıkları için soruşturma başlatılan 12 akademisyen açığa alındı.

Barış isteyen akademisyenler imzaladıkları” Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedefine girmiş, “cahil, aydın müsveddesi, müstemlekeci, mandacı” olmakla itham edilmiş “hain” olmakla suçlanmıştı. OHAL dönemi boyunca da yaklaşık sekiz bin akademisyen görevinden ihraç edilirken bunların yüzlercesini barış akademisyenleri oluşturdu.

SÜRYANİLERİN MALLARINA BİR KEZ DAHA EL KONULDU

Mardin Valiliği Devir Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu, Süryanilere ait pek çok çok sayıda kilise, manastır, mezarlık gibi mülkleri kamu kurumlarına devretti. Mor Gabriel Manastırı Vakfı karara itiraz etti; ancak Tasfiye Komisyonu itirazları reddetti. Hazine’ye aktarılan mülkler, Diyanet İşleri Başkanlığı ve kayyım atanan belediye arasında paylaştırıldı.

“DİNDAR VE KİNDAR” NESİLLERE DOĞRU!

AKP’nin toplum mühendisliği icraatları hız kesmeden devam ediyor. 15 yıllık iktidarı boyunca laik eğitimden gittikçe uzaklaşan AKP, tıpkı Erdoğan’ın “dilinin, dininin, beyninin, ırzının, kininin davacısı bir gençlik” hayaline bir adım daha yaklaştı.

Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile yeni açılacak okullarda abdesthane ve mescit olması gerekiyor.

2014 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel öğretim kurumlarına yeni standartlar getiren yönerge hayata geçirilmiş ve buna göre özel okullara mescit zorunluluğu da getirilmişti.

Öte taraftan, Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü, resmi internet sitesinde güncellenen öğretim programlarına göre ise yeni müfredatta; “Allah peygamber sevgisini içselleştiren tavizsiz kişiliğe sahip; peygamberi model alan; dünya-ahiret dengesini kurabilen; Kuran ve sünneti merkeze alarak güncel meseleleri çözümleyen bireyler yetiştirmek” amaç olarak yer alırken 'İslam Ceza Hukuku' ünitesi de işlenecek konulardan oldu. Bu ünitede İslam hukukuna göre nikah, boşanma, miras, ekonomik hayat, faiz gibi başlıklar işlenecek.

AKP’nin iktidara geldiği yıllarda imam hatip okullarına kayıtlı öğrenci sayısı 60 bin civarında iken bugün 1 milyonu aşmış durumda…

GELEN TEPKİLERE GÖRE HUKUK DEVREYE GİREBİLİR!

Erkek şiddeti haberleri her geçen gün dozunu artırarak devam ediyor. Bu hafta da kadınlar "alkolü bırak" dediği için öldürülüp, kıyafetleri tahrik edici bulundukları için taciz edildi, sokak ortasında dövüldü. Kimi tacizciler, davranışlarının gerekçesini “iyilik yaptım” olarak açıklarken kimisi de karısının hamile olmasını gerekçe gösterdi. Tüm bu olaylarda yetkililer ancak gelen tepkilerin yoğunluk derecesine göre harekete geçip geçmeme keyfiyetindeydi.

SABAH GAZETESİ SUÇLUYU BULDU: FETÖ VE PKK

Öte taraftan Sabah gazetesi “haberciliğine” yeni bir boyut ekleyerek Pendik’te bir kadına şort giydiği gerekçesiyle saldıran Ercan Kızılateş’in görüştüğü kişiler arasında FETÖ’cü ve PKK’lı kişiler olduğunu duyurdu. Saldırgan’ın görüştüğü iddia edilen kişilerin FETÖ ve PKK “sempatizanları” olması iddiasının ise bu olaydaki kıymeti anlaşılamadı.

39 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre ise erkek şiddetine sağlanan tolerans ile Mayıs ayında 39 kadın öldürüldü, 38 çocuk cinsel istismara uğradı, 17 kadına cinsel şiddet uygulandı.

DIŞKI YEDİRME VE İŞKENCE

Ağrı’nın Patnos İlçesine bağlı Andaçlı köyünde 20 yaşındaki eşi C.Ş.’ye işkence yaparak çocuğunun bezindeki dışkısını zorla yedirmeye çalışan 26 yaşındaki Mehmet Şakir Ş.’nin görüntüleri sosyal medyaya düştü. Sakir Ş. ancak gelen tepkiler üzerine tutuklandı.

SUÇ MAKİNESİ KOCALAR

Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde Murat Yanil, alkolü bırakmazsa evi terk edeceğini söyleyen eşi Songül Yanil'i (33) av tüfeğiyle öldürdü. Daha önce 'ateşli silahla tehdit, rehin alma, silahla adam yaralama' suçlarından sabıkası olduğu iddia edilen şüpheli koca tutuklandı.

“TİŞÖRTÜNÜN İKİ DÜĞMESİ AÇIKTI…”

Bursa’'da geçtiğimiz Şubat ayında devlet hastanesi ek hizmet binasında çalışan kadını öldüren 52 yaşındaki emekli polis memuru Orhan Bulut'un yargılanması sırasında savunma için sarf ettiği sözler ise “tahrik indirimi”nin failler için nasıl bir kolaylık sunduğunu ortaya koydu. Bulut; "Açık kıyafet giyiyordu. Tişörtünün iki düğmesi de açık olunca çılgına döndüm. İki el ateş ettim" sözleriyle eylemine meşruiyet sağladığı düşüncesindeydi.

GEREKSİZ YARATIKLARIN “İYİLİK” İCRAATLARI

İstanbul Eminönü’nde işe giden C.K.’nın yanına yaklaşan A.H., ‘Üstüne başına dikkat et, milleti azdırıyorsunuz. O…..’ diyerek sözlü tacizde bulundu. Tacizciye kadınlar “gereksiz yaratık sana ne?” derken A.H., gözaltına alınarak emniyete götürüldü. İfadesinde , ‘iyilik olsun diye’ taciz eylemini yaptığını yaptığını söyleyen A.H savcılık talimatıyla serbest bırakıldı.

“ADI ÇIKMASIN”!

Sıradan vatandaşın “iyilik” için çarpan kalbinin yanında işini yapmayan yetkililerin gayretkeşliğini de bu hafta tanık olduk.

Antalya'da Y.S.’nin, 12 yaşındaki üvey kızı A.K.’ya üç yıl boyunca fiili livata yoluyla tecavüz ettiği iddiasıyla Antalya 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp delil yetersizliği gerekçesiyle beraat etmesiyle ilgili gerekçeli karar yazıldı.

Psikiyatrist raporlarına rağmen verilen kararın gerekçesinde: “Sanığın inkâra dayalı savunmasının aksine cezalandırılmasına yeter delil elde edilemediğinden beraat etmesine karar verilmiştir” denildi.

Öte taraftan muayeneyi gerçekleştiren jinekoloğun ise yazması gereken raporu "Kızın adı çıkar rapor yazamam"diye reddettiği ortaya çıktı.

TACİZ İÇİN YENİ BAHANE: EŞİM HAMİLE

İstanbul, Beylikdüzü'nde bir kadını taciz eden kişi kendini “Eşim hamile, şeytana uydum” diyerek savundu.

TACİZCİYİ MEŞRULAŞTIRAN ZİHNİYET

Üniversitesi öğrencisi Gamze A. Bornova ilçesinde TÜRGEV Kız Öğrenci Yurdu yakınlarında tacize uğradı. Gamze A, zanlının kendisini şort giydiği için taciz ettiğini söylerken, gözaltına alınan zanlı, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Olaydan sonra tacize uğrayan kadına bir de yurtta çalışan bir görevlinin "şort giyersen nerede olursan ol tacize uğrarsın" dediği ortaya çıktı.

TECAVÜZCÜ “ENGEL” TANIMADI

Diyarbakır'ın Ergani İlçesi’ndeki Devlet Hastanesi’nde çalışan engelli gencin, hastanede görevli 2 kişinin cinsel istismarına uğradığı haberleri de bu hafta basında yer aldı.

“KAMU DÜZENİ”Nİ SAĞLAMANIN YOLU; KAMUSAL ALANA ÇIKMAYI ENGELLEMEK!

İstanbul Valiliği’nin yasakladığını duyurduğu 8’inci Trans Onur Yürüyüşü öncesi İstiklal Caddesi abluka altına alınırken, Gezi Parkı da kapatıldı.

İstanbul Valiliği’nin yasak kararına karşın Harbiye’de gerçekleştirilen 8’inci Trans Onur Yürüyüşü’nün ardından yedi kişi gözaltına alındı.

Valilik, 19 Haziran 2016’da düzenlenmesi planlanan Trans Onur Yürüyüşüne de “kamu düzeni” gerekçesiyle izin verilmeyeceğini duyurmuştu.

HAFTANIN YEDİ GÜNÜ “FITRATA UYGUN OLARAK ÖLMEK” YASALLAŞTI!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7033 sayılı ‘Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’u onaylayarak yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi.

TBMM Genel Kurulu'nda tüm tepkilere rağmen AKP Milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen kanunda başta işçilerin zorunlu haftalık tatilinin kaldırılması olmak üzere çalışma yaşamıyla ilgili çok sayıda değişikliği beraberinde getirdi.

Yasayla özel sektör iş yerlerinde iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurma zorunluluğu da 2020 yılına ertelendi. Yani haftanın yedi günü “fıtrata” uygun şekilde ölmek yasal hale geldi.

İş güvenliği önlemlerinin alınmadığı çalışma yaşamında işçinin fıtratı haline gelen iş cinayetleri sayısal veri olmaktan öteye geçmezken Samsun’da yaşanan bir örnek tablonun vahametini ortaya koydu.

Samsun’da çalıştığı inşaattan düşerek ağır yaralanan 50 yaşındaki Nevzat Güneş hayatını kaybetti. Güneş’in inşaat işçisi olan iki ağabeyinin de yine inşaattan düşerek öldükleri ortaya çıktı. Dokuz erkek kardeşi olduğu öğrenilen Nevzat Güneş’in kendisi gibi inşaat işçisi olan ağabeyi Süleyman Güneş’in 10 yıl önce, diğer ağabeyi 51 yaşındaki Mehmet Güneş’in de altı ay önce inşaattan düşerek öldükleri ortaya çıktı.

İŞ CİNAYETLERİ YÜZDE 154 ARTTI

Öte taraftan Makine Mühendisleri Odası’nın açıklamalarına göre; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın uzmanların ve meslek örgütlerinin itirazları dikkate alınmadan çıkarılmasının üzerinden beş yıl geçti. Geçen sürede, iş cinayetleri azalmak bir yana yüzde 154 arttı. Yasa çıkarıldıktan sonra bu yana en az 7 bin 693 çalışan hayatını kaybetti. 2012-2015 yıllarında yaşanan iş kazası sayısı toplam 728 bin 883, önceki beş yılın toplam iş kazası sayısı ise 350 bin 11 olarak açıklandı.

SURİYELİLERE LİNCİN ÇÖZÜMÜ: TERK ETSİNLER!

İstanbul Üsküdar'da Suriyeli gençlerle mahallenin gençleri arasında laf atma gerekçesiyle başlayan ufak çaplı kavga akşam Suriyeli ailenin evinin basılmasına döndü. Suriyelilerin evinin önünde toplanan 100 kişi, linç çağrısı yaparken Emniyet Müdürü Suriyelilerle görüşerek çözümü buldu! Suriyelilerin mahalleyi terk etmesiyle linççi grup dağıldı.

*CHP Ankara Milletvekili – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili