Ankara’da kişi başına bir ton asfalt dökülüyor. Mamak’ta gecekondular yıkılıyor, beton binalar yükseliyor. Bugün kişi başına bir ton çimento tüketilen bir ülkeyiz. Tabii ki 500 yılda bir olan yağış olur... Ama belediye başkanı "İlk defa bu oldu" diyor. Geçen sene ve evvelki sene olmamış gibi. Mamak artık Kemal Burkay’ın şirin mi şirin gecekondu evlerinin olduğu bir yer değil.
Ankara Mamak’ta yaklaşık 12 dakika süren sağanak yağış sele neden oldu. Sel suları onlarca aracı önüne katıp sürükledi, sele kapılan altı kişi yaralandı, iş yerlerini su bastı ve araçlar hasar gördü. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, “Bugüne kadar görülmemiş bir afet meydana geldi.” dedi. Açıklamasında ayrıca “Bu bölgede ilk defa yaşanan bir durum. 500 yılda bir olabilecek bir afet.” dedi.
500 yılda bir olabilecek bir felaket neden bugün Mamak’ta oldu? Tuna bu sözü kullanan ilk politikacı değil. Mesela Temmuz 2012’de dönemin başbakanı Samsun’daki sel felaketi için “500 yılda bir olan felaket” demişti. Aynı şekilde 2015’te yaşanan Hopa sel felaketi için Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, “500 yılda vuku bulacak büyük bir taşkın meydana geldi” demişti.
Artık hepimiz biliyoruz ki siyasetçiler sıkışınca “500 yılda bir olan felaket” lafını kullanıyorlar. Bu ilk değil, son da olmayacak.
MAMAK'TA İLK DEĞİL!
Peki bu bölgede, yani Mamak’ta ilk defa yaşandığını nereden çıkıyor? Ankara’nın bu bölgesinde ciddi can kayıplarının da olduğu su baskınları yaşanmıştı. 1957’de Hatip Çayı taşkını, 18-20 Haziran 1961 ve 12 Haziran 1988’de yaşanan felaketler can kaybı ile sonuçlanmıştı. Ama bunlar uzun araklıklarla meydana gelen olaylardı. İnşaat Yüksek Mühendisi olan Mustafa Tuna’nın bunu bilmemesi imkansız.
Yani eskiden 5-10 yılda bir olan felaketler aynı ilçede artık her yıl oluyor. Bunun hem bilimsel hem de şiirsel açıklaması var tabii ki.
SU BASKINLARININ ŞİİRSEL AÇIKLAMASI
Neden bu kadar sık yaşandığına dair elimizde Kemal Burkay’ın o güzel şiiri var. 1971’de Mamak Cezaevi'nde yazdığı şu şiirin bir kısmını hatırlayalım:
Güneş altında tutsaklar
Geçen sonbahara bakıyorlar
Şirin mi şirin gecekondu evleri
Samsun asfaltında otomobiller
Ne güzeldir yollarda olmak şimdi
Hatta Yeni Türkü’nün bestelediği haliyle de dinleyelim:
Ne demiş şair: “Şirin mi şirin gecekondu evleri, Samsun asfaltında otomobiller.” Yani başkentin doğuya açılan kapısındaki Mamak’ta koca bir asfalt vardır, bugünkü halinin çeyreği kadar ve bahçeler içinde şirin mi şirin, betondan çok toprağın olduğu gecekondular vardır. Yani Kemal Burkay’ın yazdığı o şiir bile kentin bölgesinin bu kadar betona ve asfalta boğulmadığını bizlere gösteriyor.
SON GECEKONDU!
1971’den bu yana gecekondular yok ediliyor. Öyle ki yık yık bitmedi. Daha şu haber bile Mamak’ta son gecekondunun hâlâ ekonomiye kazandırılmadığını gösteriyor. 16 Mayıs 2017 tarihli haber kocaman manşet atmış: “Ankara Mamak kentsel dönüşüm kapsamında gecekondular modern yapılara dönüşüyor!” Şu manşet bile durumun vahametini ortaya koymuyor mu?
“50 bin adet konut, 500 adet iş merkezi, dev rekreasyon alanlarından meydana geliyor. 11 etaptan oluşan söz konusu proje Ankara Büyükşehir Belediyesi liderliğinde, TOKİ ve Mamak Belediyesi iş ortaklığında yapılan 11 etap kapsamında toplam olarak 7 milyon metrekare alan üzerinde uygulanmakta olan ve 14 mahalleyi kapsamı dahiline alan proje aynı zamanda dünyanın en büyük kentsel dönüşüm projesi olarak kendini gösteriyor.”
Yani Mustafa Tuna’nın belediyesi TOKİ ve Mamak Belediyesi ile son kalan bahçeli gecekonduları betona ve asfalta boğacak.
SU BASKINLARININ BİLİMSEL AÇIKLAMASI
Kasım 2011’de Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli-IPCC “Aşırı Hava Koşulları Özel Raporu” yayımlandı. Rapor “Her 20 yılda bir yaşanan aşırı sıcaklıkların her yıl, her 20 yılda bir yaşanan aşırı yağışların her beş yılda bir yaşanacağını” ortaya koyuyordu.
Yani ne kadar çok kömür, petrol ve doğalgaz yakıp çimento üretirseniz aşırı iklim olaylarının sıklığını ve şiddetini arttırırsınız. Ne kadar asfalt ve beton dökerseniz o kadar aşırı yağışlar ve sıcak hava dalgaları gibi iklim olayları daha şiddetli hissedilir.
Ama bir konuyu açalım, bilimin bu raporundan daha kötü bir resim görüyoruz. En basitinden Kömür ve İklim Değişikliği 2017 Raporu'nda ortaya koyduğum gibi, sadece Türkiye’de yaşanan aşırı iklim olaylarının artışı aritmetik değil, geometrik.
ASFALT VE BETONU KİM DÖKTÜ?
2017 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi 5 milyon ton asfalt döktü. Kişi başına bir ton asfalt! 2017 yılında Türkiye 83 milyon ton çimento üretti. Kişi başına bir ton çimento. Kişi başına bir ton çimentonun ve bir ton asfaltın dökülmesinde hiç mi başkanın rolü yok? Büyükşehir Belediyesi'nin, Orman Bakanı'nın rolü yok mu? Tamam daha fazla kömür petrol, doğalgaz daha fazla iklim değişikliği, daha fazla iklim değişikliği daha fazla aşırı iklim olayı. Hadi kömürü ABD, gazı bir başkası yaktı ama bu çimentoyu kim döktü, asfaltı kim serdi?
HER YIL SEL FELAKETİ GARANTİ
1990 yılında 24 milyon ton çimento üretiliyordu. O zaman koca ülkede 19 aşırı yağış olayı yaşandı. 2015 yılında ise 78 milyon ton çimento ürettik. Aşırı yağış olayı sayısı tam 249 kez yaşandı ve haliyle dökülen o betonlar o yağışı toprakla buluşturmadı, sel felaketine, su baskınlarına dönüştü.
Şimdi hedef 2023’te 100 milyon ton çimento üretimi. Bu kadar kömür, petrol ve doğalgaz tüketimine bu kadar çimento ve asfaltı siz düşünün.
Ankara’da kişi başına bir ton asfalt dökülüyor. Mamak’ta gecekondular yıkılıyor, beton binalar yükseliyor. Bugün kişi başına bir ton çimento tüketilen bir ülkeyiz. Tabii ki 500 yılda bir olan yağış olur... Ama belediye başkanı "İlk defa bu oldu" diyor. Geçen sene ve evvelki sene olmamış gibi. Mamak artık Kemal Burkay’ın şirin mi şirin gecekondu evlerinin olduğu bir yer değil.
Mamak’ta yaşanan su baskınından 24 saat geçmeden aynı sel felaketi Keçiören’de yaşandı. Sayenizde efendim.