Gelecek Partili Ün'den 'Siyasi Ahlak Yasası' çağrısı

Gelecek-Saadet Grubu, 'Siyasi Ahlak Yasası' çıkarılması için TBMM'ye araştırma önergesi sundu.

Abone ol

DUVAR - Gelecek-Saadet Grubunun “2016 yılında önerilen, ancak siyasi nedenlerle engellenen Siyasi Ahlak Yasası’nın çıkarılmamasının ülkemizde yarattığı ekonomik ve sosyal sorunların araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla TBMM’ye sunduğu Meclis Araştırma Önergesi üzerine konuşma yapan Ün; “Bugün milletimiz büyük bir ekonomik krizin pençesinde adeta inim inim inliyor” dedi.

"Emeklilerimiz açlık sınırının altında bir maaşla ölüme terk edilirken, esnafımız çiftçimiz zararına iş yapmaya mahkûm ediliyor" diyen Ün, şöyle konuştu:

"Adeta kara bulutlar üzerimizde kol geziyor. Peki ne gitti de bu kara bulutlar geldi? Çarşımızdan pazarımızdan bereket gitti. İnancımız bize, bir yerde haksız kazanç varsa orada bereketin olmayacağını açıkça söylüyor. Siyasette ahlak olursa ticarette de olur, eğitimde de olur, sağlıkta da olur, çarşıda-pazarda sokakta da olur. Siyasette ahlak olmazsa, siyasi yozlaşma toplumun her katmanına sirayet eder, ahlaksızlık adeta meşruiyet kazanır.

Güçsüzün güçlüyle, mazlumun zalimle arasındaki dengeyi koruması gereken, devlet aygıtının yönetim biçimini demokrasilerde siyaset kurumu belirler. Gelişmiş devletlerde, köklü medeniyetlerde ahlaki normlar kimsenin insafına terk edilemez. İşte tam bu sebeple 2016 yılında Başbakanımız Genel Başkanımız Ahmet Davutoğlu bir taraftan toplumun siyaset kurumuna güvenini sarsmayı amaçlayan 17-25 sinsi darbe teşebbüsünü berhava etmek, bir taraftan da askeri vesayet gibi arkaik vesayetlerden arınmış bir Türkiye demokrasisinin yegâne meşru yönetim organı haline gelen siyaset kurumunu, sağlam temeller üzerinde yükseltmek için siyasi ahlak yasasını gündeme getirdi.

Peki ne oldu? Siyasi saiklerle engellendi. Hem de yola çıkarken 3Y ile mücadeleyi siyasetinin amentüsü yapanlar tarafından. 85 milyonun kaderi maalesef, dört başı mamur şekilde çıkarılması beklenen siyasi ahlak yasasından mahrum olarak çiziliyor! Hz. Ömer’in “Emanete hıyanet edenin dini de olmaz” anlayışına sahip kadim bir geleneğin temsilcileri olarak bu mahrumiyet neden yaşatılıyor. Neden akil insan dediklerimiz çıkıp “bin yıldır oluyor bu işler” minvalinde sözler sarf ederek düzeni ıslah yerine kabullenmeyi salık veriyor. Ayet ve hadislerin sistemik bir dönüşüm yaratmadaki etkilerini kimler, nasıl etkisiz kılıyor?

Neden Norveç, İsveç, Finlandiya gibi toplumlarda olmayan ama bizde sosyo-kültürel bir zemin haline getirilmiş “böyle gelmiş, böyle gider” anlayışının bertaraf edilmesi istenmiyor? Neden?

Bu bağlamda ülkemiz gerçekleri açısından sormak icap ediyor; acaba Siyasi Ahlak Yasası önerildiğinde siyasetin finansmanı, mal beyanı, çıkar çatışması, imar rantı konularında, şeffaflık ve denetim içeren değişiklikler yapılabilseydi bugün hangi bedelleri ödemek zorunda kalmazdık! Siyasi ahlak yasamız olsaydı mesela, milletin hazinesi dar kliklerin çıkarlarına kurban edilmezdi.

10 katına çıkan faiz ödemelerinin nedenlerini, 2.5 trilyonluk cari açığın gerçek sebeplerini, KÖİ Sözleşmelerinin neden ve ne hakla gizli tutulduğunu, MEGA projelerin 2040’lı yıllara kadar 160 milyar dolarları bulacak ödemelerinde fiyat güncellemelerine neden izin verilmediğini, sorgulamak zorunda kalmazdık.

Eğer siyasi ahlak yasamız olsaydı; arka kapı operasyonlarıyla milyarlarca liralık döviz satışları yapılamaz, halkımızın sırtına, yükselen faiz ödemeleriyle KKM gibi garabet modellerle, servet transferleriyle 1,2 trilyon yük binmezdi.

Bu devasa rakamlar işçiye, çiftçiye, emekliye ayrılırdı. Eğer siyasi ahlak yasamız olsaydı, yolsuzluk algı endeksinde 10 yılda 10 puan kaybedip 115.sıraya gerilemezdik. Eğer siyasi ahlak yasamız olsaydı, iktidar ortaklarına yakın kişilerin ilinden ilçesine, en küçük birimlere kadar iltimas politikalarıyla kurdukları toksit müteahhitlik ilişkileri kurulmaz, halkımız elli bin vatandaşının enkaz altında yok oluşunu yaşlı gözlerle izlemezdi.

Peki bu yasayı neden istedik? İmar-Belediye-İhmal üçgeninde servet transferleri tüm siyasi partilere bir kanser hücresi gibi sirayet ederken, binlerce vatandaşımız deprem felaketlerinde göçük altında hayatlarını kaybetmesin diye istedik. Devlet bütçesinden yandaş kanallar, partili gazeteler, gazeteciler fonlanmasın, özgür medya vatandaşın haber alma hakkının teminatı olsun diye istedik. Bugün en küçük esnaf dahi vergi borçları sebebiyle e-hacizlerle boğuşurken yandaş müteahhitlerin milyarlarca liralık kira borçları ötelenmesin diye istedik. Denizli’nin dağ köylerinde üç kuruş taksidini ödeyemediği için traktörü haczedilen çiftçiye verilmesi gereken krediyi tüpçüye veren banka milletin bütçesinde kara bir delik oluşturmasın diye istedik. Siyaset şehit kanlarıyla sulanmış bu aziz topraklarda hizmetin aracı olsun, sebepsiz zenginleşmenin aracı olmasın diye istedik.

Gelin milletin seçimlerde feryat ederek verdiği mesajı alın, yankı odalarınızdan sahte cennetlerinizden çıkın, kaybolan yılların telafisi için siyasi ahlak yasasını çıkarın. Siz bu yasayı çıkarmaya cesaret edemedikçe milletimizi daha nice bedelleri ödemeye mahkûm bırakacaksınız."