Gender-kritik feminizmin anti-trans aktivizmini görmek

Asıl meselemiz, merkezi sorunun “gender-kritik” seslerin mesajlarını yüceltmek değil ama onları aktivistler olarak anlamak ve akademik camiaya zarar vermekten kaçınarak saygısız içerikleri, korku tellallığını ve yanlış yönlendirmeyi yönetmek olduğunu okuyucuların anlaması gerektiğidir.

Abone ol

Justin Weinberg

Inside Higher Education’da yakınlarda yayınlanan bir mektupta, “gender-kritik” felsefeciler olarak anılanların yazılarını sansürlemememiz gerektiği ileri sürülüyor. Felsefenin “hassas ve tartışmalı meselelerin sabır, özen ve iç görü ile sorgulandığı bir disiplin” olması gerektiği konusunda mektubun yazarlarına katılıyoruz ancak mektubun savunduğu “gender-kritik” yazılar bizi bu ideale yaklaştırmıyor.

Trans dışlayıcı “gender-kritik” felsefecilerin ürettikleri her şeyden önce aktivist bir harekettir.

Yazıları ve davranışlarını anlamanın en iyi yolu, trans kadınların kadınlar için tasarlanan tesisleri kullanmalarını önlemek ya da trans kadınların hukuksal anlamda kadın olarak tanınmasını daha da zorlaştırmak gibi aktivist hedeflerine ulaşmak için olduğunu görmekten geçer.

Diğer aktivistler gibi, karşıtlarını karalayacak veya alenen iftira atacaklar, imalarda bulunacak, davalarına desteği arttırmak için insanların adî duygularına seslenecek ve uygunsuz buldukları olguları görmezden gelecekler. Akademik bir tartışmaya kaydadeğer bir katkı olmaktan uzak yazıları, (daha erken değilse) 1980’lerden beri saygınlığını yitirmiş iddiaları yeniden ısıtıp sunmakta, translar hakkında aşağılayıcı ve incitici fikirleri dışa vurmakta ve gerçekten özenli, eleştirel ve düşünceli akademik tartışmayı engellemektedir.

Bu yazılara cevap vermenin doğru bir yolunu sunmak istemiyoruz. Bu yazıları baskılamanın faydadan çok zararı olabileceği kaygısını anlıyoruz. Asıl meselemizin, merkezi sorunun “gender-kritik” seslerin mesajlarını yüceltmek değil ama onları aktivistler olarak anlamak ve akademik camiaya zarar vermekten kaçınarak saygısız içerikleri, korku tellallığını ve yanlış yönlendirmeyi yönetmek olduğunu okuyucuların anlaması gerektiğidir.

Trans dışlayıcı yazında transfobiyi ıskalamanın kolaylığı bir sorundur çünkü aslında imalardan öteye gitmezken transfobi sıklıkla nezaket ve gündelik dil maskesiyle örtülüyor.

İmalar peşin hükümlü tutumların ateşine odun atmak için kullanılan örtük politik aygıtlardır. Masum görünen sözler ve ifadeler içerirler ancak hedeflenmiş bir alt grubun anladığı kodlu bir yorumu vardır. Mesela “şehir içi” ve “yasa ve düzen” ifadeleri sıklıkla ırkçı imalar olarak kullanılır; siyasetçilerin siyah ve kahverengilerin olduğu mahallelerde açıkça söylemeden daha sert ceza infaz çağrısında bulunmalarına olanak tanır. Benzer olarak, translar hakkında konuşurken “eril”, “erkekler” ve “biyolojik erkek” gibi terimler sıklıkla transfobik imalar olarak kullanılıyor.

Trans kimliği hakkındaki konuşmalarda imalar, erkekler ve kadınlar arasındaki “doğal” farklara olan derin özcü inanca olduğu kadar dinleyenlerin trans ve cinsiyet-uyumsuz bedenlere dair var olan rahatsızlığına ya da tiksintisine de hitap ediyor. Açıkça söylemeden, trans düşmanı insanların trans ve cinsiyet-uyumsuzlar için dışlanma ve ötekileştirilme çağrısında bulunmalarına olanak tanırlar.

Bazı belirli örneklere bakalım. Bu yazıyı kısa tutmak için en fazla karşılaşılan örneklerden az sayıda seçtik. “Gender-kritik” konuşma, bağımsız değerlendirilmiş makaleler yerine, öncelikle Twitter ve Medium gibi zeminlerde yayınlanan yazılardan yürüdüğü için bizim eleştirilerimiz de Twitter ve Medium yazıları üzerinden olacaktır.

1. Örnek: Küçük düşürmek için trans kadınlara “erkekler” demek

Elbette, bir kadın veya erkek olmakta hiçbir sorun yok ama bir kadına erkek olduğunu söylemek kadın düşmanı bir hakaret olabilir ve bir erkeğe kadın olduğunu söylemek onu küçük görmenin kadın düşmanı bir hâli olabilir. Karşılıklı saygılı bir konuşma dileyen biri böyle rencide edici imalarda bulunmaktan kaçınmalıdır.

Ne yazık ki, Sophie Allen, Holly Lawford-Smith, Mary Leng ve Kathleen Stock gibi “gender-kritik” felsefecilerin trans kadınları nitelemek için “erkekler” sözcüğünü, trans erkekleri nitelemek içinse “kadınlar” ve “dişiler” sözcüklerini sıklıkla kullandıklarını görüyoruz. İkili cinsiyet sistemi dışındaki kişileri de tanımayı reddediyorlar. Örneğin, Kathleen Stock online dergi Quillete’teki yazısında bu kişilerden “sözde ikili cinsiyet sistemi dışındakiler” olarak bahsetmiştir.

Elbette, feminist felsefede kadın ve erkek cinsiyet kategorileri ile kadın ve erkek toplumsal cinsiyet kategorileri arasında teknik bir ayrım vardır. Ancak bu konuşmaların çoğunun gerçekleştiği Twitter’da bir kadına “erkek” ve “eril” demek arasında pek fark yoktur. Bahsi geçen yazarlar gerçekten bu kelimeleri sıklıkla birbirinin yerine geçecek şekilde kullanmaktadırlar.

Holly Lawford-Smith tarafından yazılan bir Medium gönderisinden alınan şu örneğe bakın:

Eğer translar iddia ettikleri gibi gerçekten en kötü durumdaki toplumsal grupsa, trans olmanın bazı kadınların (trans erkekler) ciddi anlamda aleyhine olduğu düşünülürse, feminist destek ve mücadelenin bir odağı olarak yine de daha iyi durumdalar.

Lawford-Smith yüzeyde transların haklarını destekler gibi görünmektedir ancak dikkat ederseniz, cümlesinin sonunda trans erkekleri kadınlar olarak sınıflandırıyor. Bu, trans erkeklere feminist destek tezahürünün altını oyan bir şekilde aşağılayıcı ve saygısızcadır; tartışmanın terimlerine yabancı olanlar için bu bir imadır ve gündelik dil olarak kodlanacaktır.

Lawford-Smith, Stock ve diğerleri trans kadınlara sıklıkla “erkekler” ya da “eriller” diyor. Bununla beraber, bir kadına kelimeler yerine görseller kullanarak “erkek” demek de mümkündür. Uyum süreci zaman aldığı için biri, trans kadınların erkeklerin görünümlerine dair tektipleştirici varsayımlara uyan eski fotoğraflarını bulabilir. Böyle bir fotoğrafı sergilemek öznenin erkek olduğunu düşündürmenin bir yoludur. Holly Lawford-Smith “Hitching Glitterbeard Carts to Transsexual Wagons” (“Simli Sakallı El Arabalarını Transseksüel Vagonlara Bağlamak”) başlıklı Medium yazısında trans kadın Danielle Muscato’nun geçiş süreci öncesinde (ya da başlarında) çekilmiş bir fotoğrafını paylaşarak okuyucunun kadını erkekmiş gibi düşünmesini teşvik ediyor. [Not: Bu yazının yayınlanmasından sonra, Danielle Muscato’nun websitesinde söz konusu fotoğrafın kullanımının onaylandığı dikkatimize sunulmuştur. Bununla beraber, Lawford-Smith’in gönderisi bağlamında, fotoğraf Muscato’nun kadın kimliği hakkında şüphe oluşturuyor.]

2. Örnek: Transları cinselleştirme ve nesneleştirme

Meslektaşlarınızın genitalleri, onlarla seks yapmayı dileyip dilemediğiniz ya da onlarla başka kimin seks yapmak isteyeceği hakkında alenen yorumda bulunmak saygısızcadır. Bu tür yorumlar düşmancıl bir çevre yaratır ve akademik münazarayı meşrulaştırmaya yardımcı olmamaktadır. Hâl böyleyken, “gender-kritik” felsefecilerin transların bedenlerini ve cinselliklerini sıklıkla yakışıksız şekillerde mercek altına aldıklarını görürüz.

Kathleen Stock’un Aristotelian Society’de, “Lezbiyenler trans kadınlarla seks yapmayı ister mi ya da istemeli mi?”yi tartıştığı yakın zamandaki sunumunu düşünün. Stock tipik olarak karşıtları tarafından getirilen “iki sonuca” itiraz ediyor:

İlk sonuç, bir “kadın cinsiyetli” olan ve “kadın cinsiyetli” diğerlerini arzulama eğilimli lezbiyen olarak anlaşılan öznenin, ideal şartlar altında bile, kendi yöneliminin normali olarak açıkça ve defaatle trans kadınlara çekim hissedebileceğini etkili bir şekilde söylüyor (örnek için bknz. Chuck Tate, 2012). İkinci sonuç ise, yalnızca “kadın cinsiyetlilere” çekim hisseden herhangi bir trans kadının lezbiyen olduğudur (Chuck Tate 2012; Sharpe 2019). Başka bir ifadeyle, biyolojik erkek olanlar gerçek bir lezbiyen arzunun nesnesi olabilirler ve hatta kendileri lezbiyen olabilirler.

Bu iddialara karşı dikkatli olmak için bir sürü neden var… Ama mevcut tartışmadaki asıl nokta bu gibi iddiaların karmaşık göründüğüdür.

Stock aşağıdaki iki iddiada bulunuyor gibi görünüyor:

  1. Trans kadınlar, gerçek lezbiyen arzunun nesnesi değillerdir (gerçi “anormal” ya da “ideal olmayan” şartlarda lezbiyenler trans kadınlara cinsel arzu duyabilir).
  2. Trans kadınlar lezbiyen olamazlar.

Akademisyen felsefecilerin transların cinsel olarak arzulanabilirliğini kamuya açık bu şekilde tartışmaları için bir neden yoktur. Bu hepimizin kendi özel hayatlarımızda çözebileceği bir şeydir.

Stock ayrıca bu Medium yazısında görülebileceği gibi trans kadınların genitalleri hakkında da yorumda bulunuyor:

Buna ek olarak, çoğu kendi iradesiyle trans kadın olduğunu iddia eden, erkek genitalini muhafaza ediyor. Bazı trans aktivistler, kadın lezbiyenlerin erkek genitali olanlara cinsel çekim hissetmeyi reddetmesini “transfobik” buluyor. Bunun sonucunda, genç lezbiyenlerin kafa karışıklığı ve utanç hissetmesi ve esas cinsel yönelimleri gereği aslen çekici bulmadıkları erkeklerle yatmayı düşünme baskısı görmeleri olasıdır.

Elbette, birinin bir başkasını seks yapmaya zorlaması yanlıştır ancak trans kadınların genitalleri ve cinsellikleri bu noktayla tamamen alakasızdır. Bir cis kadının birini sekse zorlaması, bir trans kadının birini sekse zorlaması kadar yanlıştır. Bu açıklama, transların genitallerinin sıklıkla nasıl keyfi, alakasız ve incitici şekilde tartışmaya sokulduğunun bir örneğidir. Ayrıca, translara karşı korku ve nefreti besleyen, empirik olarak dayanaksız, korku tellallığı yapan bir spekülasyon örneğidir.

3. Örnek: Transların kamu hizmetine ulaşımını tehdit eden hatalı empirik iddialarda bulunmak

Transların tuvalet, kimlik belgesi ve sağlık hizmeti gibi kamusal hizmetlere erişimi çoğu ülkede tehdit altındadır. “Gender-kritik” felsefeciler bu hizmetlere erişimi daha da tehlikeye atacak hukuki ve toplumsal politikaların savunuculuğunu yapmak için sıklıkla hatalı empirik iddialar kullanmaktadırlar. Transların sağlığını ve iyiliğini tehdit eden politikalar için hatalı empirik iddialara dayanan argümanlar üretmek kötü bilimdir, kötü felsefedir ve kötü vatandaşlıktır.

Kathleen Stock’un, transların doktor notları yerine öz-kimliklenme süreci ile belgelerindeki cinsiyeti değiştirebilmelerine olanak tanıyacak Birleşik Krallık yasa reformuna itiraz ettiği bu Medium gönderisine dikkatle bakın. Stock, bu yasal değişikliğe izin verirsek, kadınları av gibi gören erkeklerin kadınları taciz etmek için sadece kadınlara ayrılan tesislere gireceklerini iddia ediyor:

Soyunma odaları, hosteller ve hapishaneler gibi sadece kadınlar için olan yerlerin, kendince atanan cinsiyete göre değil, biyolojik cinsiyete göre düzenlenmesi gerektiği açıktır. Trans kadınlar biyolojik olarak erkektir. Çalışmalar çoğunun erkek genitalini muhafaza ettiğini gösteriyor. Çoğunun cinsel yönelimlerinin öznesi kadınlar. Eğer kadınları az sayıdaki suiistimalci erkeklerden korumak amacıyla, genel olarak aynı-cins mekanları muhafaza etmek için iyi sebeplerimiz olduğunu düşünüyorsak, bu nedenler erkekler kendilerini kadın olarak tanımladıklarında geçerliliğini yitirmiyor. Ya aynı-cins mekanları koruyacağız ya da sonuç, kadınlar aleyhine karma mekanlar olacak.

Stock’un varsayımları mevcut hiçbir delil tarafından desteklenmemektedir. Trans kadınları tacizci/tecavüzcü gibi göstermek hem yanlıştır hem de aşağılayıcıdır. California ve İrlanda gibi yetki sınırları içerisinde öz-kimliklenmeye dayanan kimlik değişimine izin veren yerlerde, cis erkeklerin kadın tesislerine zorla girmeye esinlendiğine yönelik kanıt yoktur.

(Stock’un Medium yazısında aynı anda birçok şey ileri sürdüğünü gözden kaçırmayın. Stock, transların yasal belgelere olduğu kadar soyunma odaları gibi tek cinsiyet için olan tesislere ulaşımını da baltalıyor. Ayrıca trans kadınların erkek olduğunu ima ediyor ve bedenleri ve cinselliklerini nesneleştiriyor.)

İmalarda ve yanlış empirik iddialarda bulunmanın yanı sıra, gender-kritik feministler bu sebeple kendilerini eleştirenlere sıklıkla gaslighting1 uyguluyor.

The Economist’teki orijinal metinde, Stock şu iddiaları ileri sürüyor:

  1. Erkek şiddeti bir sorundur.
  2. ‘Trans kadın’ kategorisi, “dişilere” çekim hisseden ve “erkek gücüne” ve “genitaline” sahip kişileri de barındırıyor. (Yazarın notu: “Dişi” kelimesi burada açıkça trans kadınları dışlamak için kullanılıyor. “Erkek gücü” ve “genitali” ifadeleri de, bedenleri hakkında spekülasyon yaratmak üzere transfobik tutumlara yol açan korku ve tiksinme duygularını arttırmak amacıyla trans kadınları nitelemek için kullanılıyor.)
  3. Trans kadınların cis erkeklerle aynı sıklıkta “erkek şiddeti” sergileyeceğini farz etmek için sebebimiz var.

Yukarıda bahsedildiği gibi, Stock’un 3. iddiası mesnetsiz hatta var olan empirik delillerce çürütülmektedir. Üstelik bu iddialar bütününde, Stock’un trans kadınların cis kadınlar için tehlikeli olduğunu ima ettiği tüm okuyucular için bariz olmalıdır. Ancak Stock, kolayca anlaşılan kodlu anlam yerine metnin yüzeysel anlamına başvurarak kendisini bu hatalı iddiası sebebiyle sorgulayanlara gaslighting uygulamakta ve asla “böyle bir şey demediğini” ileri sürmektedir.

Sonuç

Gender-kritik felsefeciler hakkındaki itirazlar, transları tektipleştirip, patolojikleştirerek ve nesneleştirerek, haklarındaki incitici ve aşağılayıcı argümanları savunmalarından kaynaklanmaktadır. Yazıları kızdırıcı ve onur kırıcıdır, bilgilendirici değildir. Gereksiz ihtilaf yaratmakta ve dikkatimizi asıl önemli konulardan uzaklaştırmaktadır. Bu retorikle karşılaşıldığında ne yapılması gerektiği hakkında önemli ve zor sorular var. Bununla beraber, kafî bir cevaba yönelik ilk adım durumu olduğu şekilde görmektir.

Çeviri: Ezgi Epifani (Kaynak