Ödül döneminin sürpriz yapması beklenen filmlerinden birisi olan
“Elveda” (The Farewell) Altın Küre’de iki adaylık ve bir ödülle
yetinmek zorunda kaldı. Oscar adaylıklarında ise yok sayıldı.
Kanımca bunda filmin ABD’de yarattığı etkinin Doğu'ya doğru
gittikçe azalmasının ve hatta geri tepmeye başlamasının da payı
var. 25 yıl önce Çin’den ABD’ye göçmüş bir ailenin, ölmek üzere
olan büyükanneyi ziyaret için ülkelerine yaptıkları ziyareti
anlatıyor “Elveda”.
Fakat bunu yaparken, ‘Doğu’ ve ‘Batı’ kodlarını fazlaca
kullanıyor. Ama yer yer de Batı'ya Doğu'yu anlatmak derdini
saklamayı başaramıyor. Hal böyle olunca film ABD’nin dışına çıkınca
etkisini kaybediyor, beğeni düzeyi düşüyor, tartışmaların hedefi
oluyor. Ki, Çin’de başına gelen de böyle bir şey. Çin’de gişede
ciddi bir başarı elde edemediği gibi tartışmalara da neden oldu.
Filmde anlatılanların, aile içi ilişkilerin pek de öyle olmadığı,
bahsi geçen geleneklerin eksik ya da yanlış anlatıldığı
eleştirileri yoğun bir şekilde yapılmış film için. Nihayetinde
filmin Çin geleneklerini bütün gerçekliğiyle anlatıp anlatmadığı
Çinlilerin sorunu olarak kalsın, çünkü böyle bir bilginin peşine
düşmek istiyorsak uygun bir belgeselle merakımızı
giderebiliriz.
Dolayısıyla ‘Doğu’ ile ‘Batı’ arasında bir yerlerde salınıp
duran Türkiye’den bakınca bu filmin nerede durduğuna bakmaya
çalışalım biz. Ve tabii seyircinin film vizyona girdikten sonra
nasıl bir tepki vereceğine. “Elveda”nın nasıl yorumlanacağına dair
yöntem biraz da o gün hangi tarafınızdan kalktığınıza bağlı olarak
değişebilir Türkiye’de.
Mesela fazla Batılı yanınızdan kalktıysanız, Bili’nin anne ve
babasıyla birlikte Çin’e gidişinin, Japonya’dan gelen amcasının
ailesinin de olaya dahil oluşuyla ortaya çıkan büyük ailenin
şatafatına bakarak kendinizi bir özlemin içinde bulabilirsiniz.
Bili gibi ölmek üzere olan babaannenizden (Nai Nai) bu bilginin
neden saklandığına dair ‘etik’ tartışmalar yapmak isterken
ailenizin “gerçeğin yükünü taşımanın erdemleri” üzerine yaptığı
konuşmanın ardından içinizi bir Doğu bilgeliği kaplayabilir. Çünkü
film, ana karakteri Bili’nin New York’taki Batılı hayatını,
ailesiyle olan mesafesini, kalabalıklar içindeki yalnızlığını hiç
gocunmadan gözümüzün içine sokmaktan imtina etmiyor. Haliyle
karakterimiz Çin’e gidip büyük ailesinin içinde ve çok sevdiği
babaannesinin yanında Batılı kaygılarını bir yana bırakınca kendini
buluyor. Filmi Batı’da bu kadar cazip kılan şey, Doğu’ya yönelik
‘egzotik’ bakışı çünkü…
Eğer filmi izlediğiniz sabah uyandığınızda yüzünüz ‘Doğu’ya
dönükse yukarıda anlattığım her şey size batmaya başlayacaktır.
Deniz Gamze Ergüven’in “Mustang”ini izlemiş bir kuşak olarak
Çinlilere fazla fazla hak verebilirsiniz. Ama öte yandan böyle bir
benzetme ile filmin yönetmeni ve senaristi Lulu Wang’a haksızlık
etmiş de olabiliriz. Filmde anlattıklarının Çin’de gerçekten olup
olmadığı, Doğu-Batı karşılaştırmasını biraz kör gözüm parmağına
yapması gibi durumlar bir yana, filmin bizi ölümü kavramak üzerine
düşünmeye iten yanları da yok değil. Ünlü jüri başkanımızın dediği
gibi yaşam ve ölüm üzerine düşünmemizi sağlarken az kalsın hayatın
anlamını bulabileceğiniz bir film değil belki “Elveda” ama “bir
insana yakında öleceği bilgisini verir misiniz, yoksa hayatına
bildiği gibi devam etmesi için saklar mısınız” sorusu öyle
Doğu-Batı alegorilerine kurban edilmeyecek kadar önemli hiç kuşku
yok ki. Filmin bu meseleyi ‘kültürel kodlar’la açıklamaya çalışması
ile bunların doğru olup olmaması arasında bu anlamda doğrudan bir
ilişki yok kanımca. Asıl mesele ölümü ve vedayı nasıl algıladığımız
üzerine düşünmek.
Lulu Wang’ın kökleri Çin’e dayansa da belli ki tamamen Batılı
bir formasyonla donanmış durumda ve dünyayı da öyle algılıyor.
Haliyle onun Çin’deki kimi gelenekleri yorumlama biçiminin de
algıladığı gibi olacağını öngörmek o kadar zor değil. Kaldı ki film
zaten açılışta “gerçek bir yalan üzerine” olduğunu belirtiyor.
Neyin gerçek, neyin yalan olduğu biraz da neye inanmak istediğinize
bağlı olarak değişiyor.
Altın Küre Ödülleri’nde komedi ve müzikal dalında en iyi kadın
oyuncu ödülünü kazanan Awkwafina ve babaannesi rolünde Shuzhen
Zhao’nun göz doldurduğu “Elveda” her şeye rağmen bu zayıf haftanın
öne çıkan seyirliği…
ELVEDA
ORİJİNAL ADI: The Farewell
YÖNETMEN: Lulu Wang
OYUNCULAR: Awkwafina, Shuzhen Zhao, X Mayo, Tzi
Ma, Diana Lin
YAPIM: 2019 ABD, Çin
SÜRE: 100 dk.