Yılda 150 bin izleyiciyi selamlarken henüz iki hafta önce yenilenen 25 yıllık Dali Paris, 1930’lu yılllarda sevgilisi Gala ve dostu Paul Eluard vesilesiyle Montmartre’ı keşfeden ve burada Don Kişot serisinin ilk tohumlarını, bölgede gördüğü yeldeğirmenleri üzerinden atan ustaya saygı duruşu için, ideal ve gerçeküstü bir ziyaret mazereti
Fransa’nın başkenti Paris’in âşıklar beldesi Sacre-Coeur’a yakın
Poulbot Caddesi üzerinde yer alan ve gerçeküstücü sanat akımının
simgesel imzası sayılan İspanyol sanatçı Salvador Dali’nin
yapıtlarına ev sahipliği yapan Dali Paris, 13 Nisan itibariyle
yenilenen yüzü ile kapılarını tekrar açtı.
Temeli sanatsever, Galleria Levi kurucusu ve koleksiyoner
Beniamino Levi’nin, eşi Roberta ile birlikte verdiği emekler
üzerinden sanatçıyla ta 1970’e uzanan ilişkisine dayanan müzede,
Dali’nin plastik alfabesinin temel taşlarının üç boyutlu
örneklerine, kendisine ait çok sayıda illüstrasyon, özgün el
yazması, obje ve kitap da refakat ediyor.
Alex Doppola yönetimindeki Dali Paris, bilhassa sanatçının
‘Elephant Spatial’, ‘Alice Harikalar Diyarında’, ‘Zamanın Israrı’
ve ‘Istakoz Telefon’ ya da ‘Salyangoz ve Melek’ gibi konu ve
içerikli çalışmalarıyla olduğu kadar, Don Kişot, Hazreti İsa,
sanatçının ölümsüz sevgilisi Gala’ya dair imgeleri ve Adem ile
Havva temalı çalışmaları gibi, kendi hayal gücünde demlediği bir
satranç tahtasıyla da izleyicileri bulunduğu zaman ve mekândan
ediyor.
Istakoz Telefon
Ödüllü mimarlık ofisi Studio Adeline Rispal’in, bir sınav misali
artistik tasarım ve iç mimarisini yansıttığı Dali Paris’teki bu
kalıcı sergi, yaşamı boyunca bilim, doğa, mistik kaynaklar,
masallar ve efsanelere kayıtsız kalmamış ustanın imge sözlüğünde
başı çeken çekmeceler, karıncalar, gergedanlar, Milo Venüsü ve
filler ile melekler gibi bir çok unsuru da, gerek iki gerek üç
boyutlu türleriyle bize sunuyor.
Dali Paris Montmartre’da Don Kişot
sahnesi ile
Beraberinde Dali Vakfı sertifikalı özgünbaskı resim ve
heykellerin bir galeri refakatinde satışa sunulduğu Dali Paris’te,
sanatçının “Benim en güzel hatıralarım, gelecekte olanları...” veya
“Mükemmellikten asla korkmayın; ona asla erişemeyeceksiniz,”
türünden ölümsüz özdeyişleri de, kimi Gala’ya ithaf olunmuş çılgın
gündelik eşyaları da unutulmamış. 1970 tarihli ‘Meleğin Vizyonu’,
1968 tarihli ‘Âdem ile Havva’, yine aynı tarihli ‘Yin ile Yang’ ve
1977’den ‘Tek Boynuzlu At’ı anmadan geçemediğimiz mekânda, ayrıca
sanatçıya ait 1975 tarihli ‘Romeo ile Juliette’ temalı
özgünbaskılar, Dali’ce sanat tarihsel üstatlar karne/analiz
çizelgesi ve 1977 ile 1984’te üretime giren ‘Uzay Venüsü’ de büyük
ilgi görüyor.
Adem ile Havva
“Ben uyuşturucu kullanmam, ta kendisi benim,” diyen Dali’ye
adanan bu Paris macerası, tüm bunların yanı sıra ‘Kozmik Gergedan’,
‘Gerçeküstü Gözler’ ve Newton’a adanmış bir heykelle de
anılabiliyor. Radia Kadhi ve Julia Strauss’un koordinasyonunda
yeniden doğan Dali Paris’te ayrıca, sanatçıya ait özgün film ve
belgesellere, kendisinin başta ABD, İtalya, İspanya ve Fransa olmak
üzere dünyaya nasıl bir estetik miras bıraktığının da izi
sürülebiliyor.
Zamanın Israrı
Sesli ve dijital rehberle de sekiz ayrı dilde gezilebilen,
çeyrek asrı aşkın süredir ilgi gören ve yılda 150 bin izleyiciyi
selamlarken henüz yenilenen Dali Paris, 1930’lu yıllarda sevgilisi
Gala ve dostu Paul Eluard vesilesiyle Montmartre’ı keşfeden ve
burada Don Kişot serisinin ilk tohumlarını, bölgede gördüğü
yeldeğirmenleri üzerinden atan ustaya saygı duruşu için ideal ve
neredeyse Paris’e gelmek için gerçeküstü bir mazeret olarak
kayıtlardaki yerini alıyor.
Yetinmeyenler için sözü yine Dali’nin kendisine bırakalım:
“Tanrı da bir sanatçı aslında, benim gibi.”