Salvador Dali yeme-içme ile ilgili son sözünü altmış dokuz yaşındayken gerçekleştirdiği 12 renkli litograf ilüstrasyonun da yer aldığı ve Gala'ya adadığı Les Diners de Gala kitabı ile söyleyecektir.
"Kuyruklu yıldız" anlamına gelen Komet adını kullanan sanatçı Gürkan Coşkun’un bu adı ‘Bill Haley & His Comets’ grubundan esinlenerek aldığı söylenmişti. Güzel Sanatlar Akademisi’nde başlayan, Paris’te süren, Avrupa’nın önemli müze ve galerilerinde sergilenen, “gerçeklik ve hayal gücü” içeren, incelemeye, tartışmaya aday resimlerini geride bırakarak aramızdan ayrıldı.
Kendini, “Öyle entel filozofik mesajlar beni ilgilendirmiyor. Özgür bir ressamım. Sanat tarihine göre resim yapmıyorum. Zaten resim defalarcaölüp dirilen bir şey.Üstelik kendimi bütün sanat yaratılarının mirasyedisi olarak görüyorum.” sözleriyle tanımlamıştı. Komet’in vedası sonrası yazanlardan ressam-yazar Mümtaz Sağlam “Komet’in düş-mekân resimleri olarak ayrımlaştırabileceğimiz çalışmalarındaki mekânsal belirlemelerin aslında ortak zihinsel coğrafyalara ait olduklarını görmekteyiz." saptamasını yapmıştı.
Sağlam’ın sadece bir paragrafını aldığım yazısındaki “Ayrıca Komet, olayı ve zamanıolağan-dışı bir hale getirmektedir” tanımı beni bir bellek yolculuğuna çıkartarak Salvador Dali’ye, onun Eylül 2008'de açılan 'İstanbul'da Bir Sürrealist: Salvador Dali' sergisine, daha doğrusu Komet’e Dali hakkında ne düşündüğü sorulunca verdiği ve okuduğum o sert yanıta götürdü.
“Ben Dali’yi sevmem. Yalancı, sahte deli. Kralcı, Frankocu, ama bu konuda da yalan söylüyor olabilir. Büyük provokatör. Skandalları da hep aşırı sağcı, kralcıtavırdan yana kullandı. Solcu gibi olmadı hiç. Anarşist aslında, ama faşist…”
Komet fazlasını söylemişti, ama edebiyat, görsel sanatlar, sinema, felsefe gibi alanlarda ürünleriyle karşılaştığımız surrealism/gerçeküstücülük (aslında üstgerçekçilik demek daha doğru) başlangıçta görsel sanatlarla doğrudan bağlantılı bir akım olarak ortaya çıkmadı. Şair, yazar Apollinaire’in ‘Tiresias’ın Memeleri’ adlı oyununa atfen söylediği gibi “hayal gücünü zincirlerinden kurtarmak” için ürün veren ‘bu görme ve düşünme biçimi’ bazı ressamlarla -RenéMagritte, Max Ernst,Joan Miró, Marcel Duchamp, Giorgio de Chirico gibi- ve tabii ki Dali ile bağdaştırılır hale gelmiştir.
Gerçeküstücü Manifesto’yu kaleme alan André Breton’un görmek istediğince, “bir pencereden bakar gibi, resimden dışarıya bakan” resimler arasına Dali’nin resimleri de kuşkusuz girecektir ama onun kişilik olarak gerçeküstücü yazar ve sanatçıların devrim idealleriyle hiçbir ilgisi olmayacaktır. Fransız Komünist Partisinden bağımsız/Stalin karşıtı bir tavır alan Breton’un Meksika’da, Diego Rivera ve Trotsky ile kaleme aldığı Bağımsız Devrimci bir Sanat için Manifesto’suna (1938) gözleri kapalıdır.
"Bu çağrının amacı, sanatın devrim yanlılarını bir araya getirmek için zemin oluşturmak, sanatın yöntemleriyle devrimci harekete hizmet etmek ve iktidarı zor kullanarak ele geçirenlere karşı bizzat sanatınözgürlüğünü savunmaktır.”
1950’li yılların başında Fransız yazar Gaston Criel gerçeküstücülük için hem sorar hem yanıtlar: “Onaöldü gözüyle mi bakmalıyız yoksa hâlâ yaşıyor mu?” “Ne biri ne de diğeri.” Çünkü şiir ve görsel sanatlar bir yana sinemada Dali'nin "hiç açıklama yapmadan, akıldışı görüntülerin belirivermesini sağlıyorduk" dediği karelerle ortaya çıkan Endülüs Köpeği (1929) filmini birlikte gerçekleştiren Luis Buñuel, onun ikinci filmi Altın Çağ’da (1930) olmamasını önemsemeyecektir.
Buñuel, 1950 yılında çocuk suçluları anlatan Los Olvidadas/Unutulmuşlar ile Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü alacak ve Arzunun O Belirsiz Nesnesi (1977) filmine kadar yirmiyi aşkın film yapacaktır. İçlerinden Burjuvazinin Gizli Çekiciliği (1972) burjuva sınıfını temsil eden birkaç çiftin her defasında çıkan yanlışlıklar, aksilikler ya da engeller ile bir türlü yemek yiyememeleri üzerinedir, gerçeküstücü simgeler ve politik, alaycı bir mizahla anlatır…
Komet, Dali için “Bir illüstratör aslında, yaptıklarını karikatür ya da tasarım eskizi olarak gösterse kâfi. Mesela saatlerin erimesi bir fikir, ama o kadar süsleyip püslemek gereksiz. Çok abartılı biçimde formları uzatır, benim hiç hoşuma gitmezöyle şeyler. Bu açıdan bakıldığında konseptüelcilerinöncülerinden sayılabilir.” görüşünü ileri sürer.
Dali'nin en iyi bilinen eseri olarak gösterilen La persistencia de la memoria/Belleğin Azmi 'nin (1931) esin kaynağının Fransızların ünlü Camembert peyniri olduğu sanırım bilinmektedir. Resimdeki eriyen saatleri erimekte olan Camembert peyniriyle ilgili bir düşten esinlendiğini Dali de onaylamış, akıp giden, giderken çevresindeki her şeyi de götüren zamana ilişkin metafizik birer imge olarak tasarladığını ileri sürmüştür.
"Zaman ortadan kalkmıştır. Belleğin Azmi’ndeki eriyen saatlerin edilgen direnci karşısında yenilgiye uğramıştır. Tuval, üstünlük için birbiriyle yarışan imgelerin, silinip süpürülme, yok olma tehlikesi altında buluştuğu ve ortadan kaldırıldığı yerdir."
Bir adım daha atmamız gerekecektir, Komet belki “Performansçıların daöncülerinden, çünkü bütün hayatı bir performans” derken Dali için, acaba onun ünlü performanslarından en tanınmışının konuklarıyla paylaştığı gösterişli-teatral akşam yemeği partileri olduğunu göz önüne getirmiş midir?
Gençlik yıllarında, restoranların menü kartları için resimler çizen Dali, “gerçeküstücü aşkı” Fundació Gala'nın da etkisiyle daha çok üretmeye başladığı 30'lu yıllarda yumurta, ekmek, ıstakoz gibi yiyecek resimleri, heykeller yapmaya başlar. Örneğin, Istakoz Telefon; ıstakoza benzer telefon ahizesi, altta çevirme tuşlarının yer aldığı siyah klasik gövdesiyle ‘’Sürrealist nesne’’nin klasik örnekleri arasına girer.
Yiyecek ve cinselliğin ilişkisini yansıtan bu ikonik tasarımın yedisi beyaz, dördü renkli versiyonlarını da yapacaktır. Dali gerçekte gerçeküstücü dergi Minotaure’un çıkartılmasına destek veren, Gerçeküstücülük Patronuolarak adlandırılan koleksiyoner Edward James'in zorlaması ile (siparişi de denilebilir) Istakoz Telefon’u yapacaktır. Anlatıldığı kadarıyla, bir akşam yemeği partisinde James ve misafirleri ıstakoz kabuklarını sağa sola, yere atacak ve şans eseri biri telefonun üzerine düşecektir. Dali, kendisine ilginç gelen bu görüntüyü çelik, alçı, kauçuk, reçine ve kağıt içeren malzemeden gerçekleştirir. Sonuçta gündelik, basit nesnelerden yola çıkarak gerçeküstücü objelerinden birini daha üretmiş olacaktır.
Edward James telefonun hem beyaz hem renkli versiyonuna sahipti… Diğerleri Rotterdam, Florida, Lizbon, Minneapolis, Johannesburg gibi müze ya da kamuya açık koleksiyonlarda sergilenir… Ancak dört yıl önce James koleksiyonundaki son beyaz telefon açık artırma ile ülke dışından bir alıcıya satılmak istendiğinde Londra’da kıyamet kopar, neyse ki Birleşik Krallık dışına çıkarılmasına engel olmak için İskoçya Ulusal Galerisi tarafından 1,1 milyon dolara satın alınır…
Ancak Dali yeme-içme ile ilgili son sözünü altmış dokuz yaşındayken, 1973 yılında gerçekleştirdiği 12 renkli litograf illüstrasyonun yer aldığı ve Gala'ya adadığı Les Diners de Galakitabı ile söyleyecektir. Çocukluğundan beri aşçı olma hayallerinden söz edilir, belki kitapta bir araya getirdiği kendi tarzınca tarifler ve illüstrasyonlarla bir anlamda bunu gerçekleştirir. Şöyle söylediğinden de söz edilir: ”6 yaşında aşçı olmak istedim. 7 yaşında Napolyon… O zamandan beri hırsım istikrarlı bir şekilde büyüyor."
Ama Dali için “içme” sözcüğünün anlamı doğal olarak şaraptır. Dali’nin şarap sipariş verme yönteminin anahtarının da “gerçek bir uzman şarap içmez, onun sırlarının tadına bakar” açıklaması olduğunu belirtelim. Tabii ki Dali’nin bağcılık, şarap üzerine yazdığı düşünce-sayıklamalarını içeren kitabın adında yine Gala vardır: The Wines of Gala. 140’tan fazla görsel yer alır, bir bölümü Atomik Nükleer-Mistik olarak adlandırdığı dönemden, örneğin “Port Lligat’ın Madonna’sı” (The Madonna of Port Lligat) gibi bilinen yapıtlarını içermektedir.
Paris'in Maxim’s, Lasserre ve La Tour d’Argent gibi efsanevi ündeki restoranların menülerinden kitaba giren 136 tarif, kapağında Les Diners de Gala adı bulunan ve Dali tarafından tasarımıyla 400 adet basılacaktır (1973). (Not: Çok değerlenen Les Diners de Gala 2016 yılında basılarak, satın alınabilir fiyatla okuyucuyla buluşacaktır.)
Baskıların her birinin altında bir imza gibi yerleştirilmiş koltuk değnekleri üzerinde kaşık (spoon on crutches) çizimleri bulunmaktadır. Her bir baskısı Dali imzasını taşıyan bu baskı resimler (48 x 57 cm boyutunda) kısa sürede ün kazanacaktır.
Kitabın kapağını açtığınızda Dali’nin şu uyarısı okunur:
“Eğer yemeğin size verdiği hazzı bir tür ceza olarak gören kalori hesaplayıcılarından birinin takipçisiyseniz, bu kitabın kapağını hemen kapatın. Sizin için canlı, agresif, küstah bulacağınız bu kitap uygun değil.”
Eğer bu gerçeküstücülük kokulu –öyle diyelim- özel yemeklerin menülerinden yararlanılmak istenirse, Şef Sergio Humada bu tariflerin bazılarının oldukça eski ve günümüz restoranlarında da rastlanamayacağını, ama yapılışlarının zor olduğu anlamına gelmediğini söyler.
“Bunlar gerçek dışı tarifler değil.Çoğu yapılabilir, onları inanılmaz kılan günümüzde bu tip yemeklerin hazırlanmıyor oluşu.”
Dilerseniz birini, hatta en zor görüneni birlikte yapalım, tabii ki yemeğe davet ettiğiniz bir konuğunuz filan varsa, bu Dali yemeği gerçek bir sürpriz olacaktır: Bush of Crayfish in Viking herbs (Viking bitkilerinde kerevit çalısı). Malzemeler şöyle, kerevit ya da karides, balık stok ve ayrıca iç malzemesi için: beyaz şarap (ayrıca vermut-konyak) tuz, karabiber, şeker, Viking bitkisi (kök rezene, dereotu, maydanoz, kuzu kulağı gibi)… Malzemeniz tamamsa, yemeği yapmanız için buraya tıklamanız yeterli…
Ancak Dali 23 Ocak 1989'da öldüğünde, başucunda Les Diners de Gala değil, Stephen Hawking, Erwin Schrödinger gibi fizikçilerin ve matematikçi Matila Ghyka'nın kitabı vardır...
Ghyka'nın Yaşamın ve Sanatın Geometrisi kitabına ve tabii ki Dali’nin 1940’lı yıllar sonrası yaptıklarına göz gezdirince neden başucu kitaplarından biri olduğunu anlamak kolaylaşıyordu.
Kendini Arayan İnsan ve Yaratma Cesareti adlı kitapları çevrilen Rollo May, Dali yaşarken “Bilinç eşiği ve bilinç dışından gelen yaratıcılığın sadece sanat, şiir ve müzik için değil, uzun vadede bilim için de aslolduğunu ileri sürüyorum.” demişti…
Spagettiyi haşlayın. İnce doğranmış maydanoz, adaçayı, sarımsak ve fesleğen zeytinyağ konmuş tavada bir tur çevrilir. Spagetti bir kaseye alınır ve üzerine tavadaki sos, ton balığı, hamsi eklenir, karıştırılır.