Gere Çayı'ndaki kirlilik bitmiyor: Arıtma tesisi tamamlanamadı

Bolu'nun Gerede ilçesinden başlayıp Karadeniz'e dökülen Gerede Çayı'ndeki kirlilik tamamlanmayan arıtma tesisi nedeniyle sona ermiyor. Köylüler, doğalarının kirlendiğini belirterek duruma tepkili.

Abone ol

DUVAR - Bolu’nun Gerede ilçesinden Karabük’ün Eskipazar ilçesine kadar 288 kilometre boyunca 100’ü aşkın köyden geçen Gerede Çayı’nda, Deri ve Karma Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların boşalttığı zehirli atıkların oluşturduğu kirlilik, yaklaşık 10 yıldır sürüyor.

2021 yılında yapımına başlanan ve 2023’e kadar bitirilmesi planlanan arıtma tesisi inşaatı tamamlanamadı. Gerede ve Eskipazar Halkı Çevre Katliamına Dur Platformu Sözcüsü Mehmet Emin Aslan, kanserojen içerikli, ağır metal, krom içerikli endüstriyel suyun Filyos’tan Karadeniz’e kadar döküldüğünü belirterek, “31 Ekim 2023 tarihinde arıtma tesisinin tamamlanarak artık burada temiz su akma garantisini devlet bize verdi. 31 Ekim tarihine kadar bekledik. 'Bitiremedik', dediler. 6 ay uzatma istediler. 31 Mart 2024’e kadar süre istediler. Bu zamanda da bitmedi. Yaz sonu, yıl sonu ifadeleri kullanmaya başladılar. Halk bunu kabul etmiyor" dedi.

ÇAYDA BALIK ÖLÜMLERİ YAŞANIYOR

DHA'nın haberine göre Bolu’nun Gerede ilçesindeki Deri ve Karma Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların evsel ve sanayi atıklarını arıtmadan Gerede Çayı’na deşarj etmesi nedeniyle yaklaşık 10 yıldır kirlilik yaşanıyor. Sık sık balık ölümlerinin de yaşandığı çay, Gerede ilçesinden Karabük’ün Eskipazar ilçesine kadar 288 kilometre boyunca, 100’ü aşkın köyde kirlilik ve kokuya neden oluyor. Kimyasal atıklarını çaya boşaltan fabrikalara defalarca ceza kesilmesine rağmen Bolu Çayı ile birleşerek Yenice Irmağı adıyla Karadeniz’e boşalan Gerede Çayı’ndaki kirliliğin önüne geçilemedi.

Kirliliğin önüne geçmek amacıyla 2020 yılında bir arıtma tesisinin inşası için ihale yapıldı. 2021 yılında da tesisin inşaatına başlandı. 2023 yılına kadar bitirilmesi planlanan arıtma tesisi projesi tamamlanamadı. Tesisi yapan firma, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan proje için uzatma süresi aldı. 31 Mart 2024’te verilen uzatma süresi sona erdi. Yüzde 92’si tamamlanan proje bitmeyince çaydaki kirlilik de devam etti. Gerede Çayı’nın geçtiği, hayatın olumsuz etkilendiği köylerde yaşayanlar, arıtma tesisinin bir an önce devreye girmesi için yetkililerden yardım istedi.

‘YENİ FABRİKALAR EKLENEREK HAVZA VE EKOSİSTEM BİTİYOR’

Gerede Çayı’ndaki kirliliğe dikkat çekmek amacıyla kurulan ‘Gerede ve Eskipazar Çevre Katliamına Dur Platformu’ sözcüsü Mehmet Emin Aslan, her geçen gün kirliliğin arttığını söyleyerek, “Bu hinterlandda 355 bin insan yaşıyor. Kanserojen içerikli, ağır metal, krom içerikli bu endüstriyel su buradan Filyos’a, Karadeniz’e kadar dökülüyor. Peki, Karadeniz ne oluyor? Orayı da daha da öldürüyoruz. Deri Organize Sanayi'de bulunan 38 fabrika, karma organize sanayi bölgesinde özellikle en sorunlu olan jelatin ile tekstil ve kemik fabrikaları başta olmak üzere birçok fabrika üretimlerini gerçekleştirirken kirli atık sularını Gerede Çayı’na deşarj etmeye devam ediyor. Her geçen gün yeni fabrikalar eklenerek bu havzada yaşam daha da bitiyor ve ekosistem çöküyor. 'Üretim olmasın, işçi çalışmasın' demiyoruz. 10 bin metreküp atık su bugünlerde gece saatlerinde çaya deşarj ediliyor. 31 Ekim 2023 tarihinde arıtma tesisinin tamamlanarak artık burada temiz su akma garantisini devlet bize verdi. 31 Ekim tarihine kadar bekledik. 'Bitiremedik' dediler, 6 ay uzatma istediler. 31 Mart 2024 tarihine kadar süre istediler. Bu zamanda da bitmedi, yaz sonu yıl sonu ifadeleri kullanmaya başladılar. Bu olamaz, biz bunu kabul etmiyoruz. Halk bunu kabul etmiyor. Burada yaşanan kirliliği ve çöken ekosistemi görün inanıyorum ki, hiçbir vicdan bunu kabul etmez" dedi.

‘KÖYÜMÜZÜ TERK ETME NOKTASINDAYIZ’

Akçaşehir köyünde hayvancılıkla uğraşan Mustafa Halıcı ise kendi topraklarını terk etme noktasına geldiklerini belirterek, “Demiri çürüten, galvaniz sacı çürüten bir atık insan sağlığına ne yapmaz. Bu yörenin insanı doğal bir yaşam sürer. Yöre halkı hayvancılık ve tarımla uğraşıyor. Bu suyu içen gebe buzağısını bırakıyor, hastalanıyor. Tarımda da bu suyu kullansak tarım ürünlerinin hiçbiri yapılamaz hale gelir. Kendi vatanımızı, kendi toprağımızı kendi köyümüzü terk etme noktasındayız. Vatanı kirletmek, vatana ihanettir. Döviz, euro, dolar gibi dışarıdan getirilen herhangi bir getiri şu suyu geri getirmez. Son su, son balık, son leylek öldüğünde insanoğlu son ağaç yıkıldığında paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak ve iş işten geçecek. Köyümüzde kanser vakaları çıkmaya başladı. Biz bunu da soluduğumuz pisliğe bağlıyoruz" diye konuştu.

‘BİZ BU SIKINTIYA KATLANMAK ZORUNDA MIYIZ?'

Arıcılık yapan emekli öğretmen İsmail Doğan ise çayın yanında olmasına rağmen arılara başka yerden su verdiğini ifade ederek, “Biz bu sıkıntıya katlanmaya mecbur muyuz? Bunları devletime şikayet ediyorum. Onlara da hakkımızı helal etmiyoruz. Bu su Karadeniz’e kadar akıyor. Karadeniz’e kadar bu suyun kenarında yaşayanlar bu sıkıntıyı çekiyorlar. Göçmen kuşlar gelmez oldu. Bu sudan içen bazı hayvanlar öldü" dedi.

(HABER MERKEZİ)