Gerence Körfezi'nde kafa karıştıran yangın
Gerence Körfezi'nin hemen yanındaki dağda pırıltılar görmeye başladık. Sağında, solunda, yukarısında ve aşağısında hiç ateş, alev yokken, birbirine 150 metre kadar aralıklarla yangınlar başladı.
Ateş insanı hep korkutmuş. Dehşet salmış zaman zaman. Kontrolsüz olduğu zamanlarda. Ya da kontrol bir başkasında olduğu zamanlarda.
O yüzden midir bilmem, geçen gün tanık olduğum orman yangınında yaşadıklarım aklımı karıştırdı. Dehşete kapılıp ben mi (daha doğrusu biz mi çünkü yalnız değildim) olanları yanlış algıladım bilemedim.
Geçen akşam Gerence Körfezi'nde bir yangın yaşandı. Gerence Körfezi ile bizim bulunduğumuz yer arasında Ildırı Köyü ve tepesi var. İlk önce akşam üzeri büyük bir duman çıktı, tepemizden geçti, küllerini üzerimize boşalttı. Telaşlandık. Köyü aradık, “Merak etmeyin Gerence Körfezi'nde bir yangın çıktı söndürdüler,” dediler. Rahat nefes aldık.
Yarım saat geçti geçmedi, yine bir duman kapladı ortalığı. Komşular bizi aradı bu sefer, biz de “Merak etmeyin söndürmüşler yangını bu soğutma çalışmaları herhalde,” dedik. Dedik ama duman artmaya başladı. Bir daha aradık köyü, “Yeni bir yangın çıktı, bu başka ama merak etmeyin itfaiye var,” dediler. Ben de komşulara durumu izah ettim.
Fakat bundan sonrası çok garip gelişti. Biz Ildırı Köyü'nün tepesi nedeniyle Gerence Körfezi'ni göremiyoruz. Sadece dumanları görüyorduk, yangını görmüyorduk yani. Fakat tam akşam çökerken Gerence Körfezi'nin hemen yanındaki dağda pırıltılar görmeye başladık. Bu dağda bir de taş madeni var. O madenin sağ tarafında, deniz seviyesinin ve yangının oldukça üzerinde dümdüz bir hat boyunca, tahminimize göre de 150 metre aralıklarla ateşler başladı. Aynı anda. Fakat işin ilginç yanı, yangın aşağıdan yukarı çıkıyor, yangın yayılıyor gibi değildi. Biz çünkü aşağıdaki yangını hiç göremedik. Bizim gördüğümüz, sağında, solunda, yukarısında ve aşağısında hiç ateş yokken, hiç alev yokken, birbirine 150 metre kadar aralıklarla yangınların başladığıydı.
Sonra komşularla bütün akşam seyrettik. Bu hat neredeyse dağın tepesine kadar çıkıyor ve sonra neredeyse doksan derecelik bir açıyla sağa dönerek orada da devam ediyordu. Kısa bir zaman içerisinde de bu noktalar arasında şerit halinde bir yangın başladı. Fakat Allahtan tam o sırada hiç rüzgar yoktu ve bir saat içerisinde bu çıkan yangınlar kendiliklerinden hemen hemen söndüler. Şerit halindeki bu yangın bir şekilde sol yanına doğru hiç ilerlemedi sağ tarafa doğru biraz yayılmaya çalıştıysa da, dediğim gibi rüzgar olmadığı için hemen hemen söndü. Biz de rahat bir nefes aldık.
Fakat hava karardıktan üç saat kadar sonra hafif bir rüzgar çıktı. Rüzgarla ateş canlanmaya başladı, yine de ilerlemedi. Zaten sönmeye yüz tutmuş olan yerleri biraz daha kızıllaştırdı ama daha ileri gidemedi. Biz de gece yarısından sonra yattık.
Ertesi sabah başka bir hikayeye uyandık. Yangının elektrik tellerinin kopmasından çıktığı ve şiddetli rüzgar nedeniyle de kontrolden çıktığı yazıyordu. Sonra köylülerden öğrendik, itfaiye zaten dağa hiç çıkmamış, sadece aşağıda evlere gelirse diye aşağıdaki hattı korumuş.
Yani sonuç olarak kafamız karıştı: Bizim bir gece önce tanık olduğumuz yangın ve hava koşulları ile ertesi gün anlatılanlar birbirini tutmuyordu. Biraz da sizin kafanız karışsın.