Gerilla anlatıyor (1): Barıştan sonra ne yapacaklar?
Havana’daki FARC barış delegasyonunun sözcüsü ve FARC’ın genel sekreterlerinden biri olan Ivan Marques henüz konferansın ilk günü basın toplantısında konuşuyordu. Oldukça neşeliydi.
FARC-EP’nin en üst komutanı Timo Jimenez konferansın ilk günü
konuşurken, barışın imzalanmasının FARC ve Kolombiya halkı için bir
zafer olduğunu söylüyordu. Artık sosyal değişimin, insan haklarının
geçerli olduğu, daha demokratik bir Kolombiya için, 'Yeni
Kolombiya' için bir başlangıç olduğunu vurguluyordu. Timo Jimenez
ve bütün diğer FARC komutanlarının en çok vurguladıkları unsursa
bunun kuşkusuz tarihi bir konferans olduğu. FARC-EP’nin silahlı
mücadelesinin sonu, yasal politik mücadeleye dahil olmasının ilki
denilebilirdi bu tarihi konferansa... FARC gerillasının, dünyanın
en büyük gerilla hareketinin kimine göre barışı inşa edeceği,
kimine göre kendi hayatına son verdiği FARC’ın ulusal
konferansında, FARC komutanlarıyla, gerilla delegeleriyle ve
gerillalarla birlikteydim. Barışı ve sonrasını konuştuk.
Havana’daki FARC barış delegasyonunun sözcüsü ve FARC’ın genel
sekreterlerinden biri olan Ivan Marques henüz konferansın ilk günü
basın toplantısında konuşuyordu. Oldukça neşeliydi. Bazen bir işi
alan kişi, eğer sürekli onun içinde kapalı kalırsa, temel amacı onu
bitirmek oluyor. Bu, barış anlaşması için de böyle sanırım. Bir
süre sonra o konferansta olan kişiler, hangi taraftan olurlarsa
olsunlar, başarılarını o işi bitirmek üzerine kurduklarından
sürekli çözüme (!) açık oluyorlar. Bunun manası bir anlamda olumlu
iken, aynı zamanda nihayetinde daha fazla kurumsallıkla işleyen
devletlerin ya da uluslararası kurumların dediği oluyor. Yani her
şey artık bir noktadan sonra, bunu kendi tarafıma nasıl kabul
ettirebilirim çabasına dönüşüyor.
Farc'ın haftasonu düzenlenen
konferansında çekilen bir kare. Fotoğraf: Reuters
İki taraf dışında, bir de bu görüşmeleri sürdüren, iki tarafın
delegelerinin birlikte olduğu bir ‘taraf’ ortaya çıkıyor ve
hatırlatmak gerekir ki amacı da bu işi bitirmek olan bir taraf bu.
Bu sadece barış görüşmeleri için de değil, mesela sendikal
müzakereler için de buna dönüşür. Burada en önemli unsur,
görüşmecilerle gerçekten dinamik bir bağın diğer aktörlerle
kurulabilmesi. Bu, Kolombiya müzakere sürecinde oldukça iyi işlemiş
gibi görünse de, Ivan Marques’in konferans sırasındaki basın
toplantısında yüzünde böyle bir ifade görüyordum. Bir işi
gerçekleştirebilmenin mutluluğu. Her zaman olumlu tarafıyla bilinen
ve bu yüzden belki barış görüşmecilerin başında olan Marques’e
belki haksızlık yapıyorum ama ilk edindiğim izlenim buydu. Ancak
burada 52 yıllık bir savaşın nihayete erdirilmesini ve samimi
olarak buna inanan bir insanın duygularını hiçe saydığım
söylenebilir ama günahı boynumda da olsa böyle hissettiğimi
söylemeden geçemeyeceğim.
Sabahtı. Saat en fazla 6 filandı. O silahını temizliyordu.
Jessi. 16 yaşında gerillaya katıldı. 28 yaşında.
- Köylüyüz. Ailem çok yoksuldu. (Gülüyordu) Hâlâ çok yoksul.
Kahve yetiştiriyorlar.
-Barıştan sonra ne yapacaksın? Okula gitmek istiyor
musun?
-Evet ama büyük şehirleri sevmiyorum.
Silahı kucağından bırakıp, yanındaki ajandayı eline aldı. İçinde
kabul edilen barış anlaşması maddeleri vardı. Kırsal reform
bölümünü bana okudu.
-Bunun için çalışacağım. Yeni bir Kolombiya için…
Ajandayı bırakıp silahını geri alıp temizlemeye devam etti.
***
Miguel’le konuşuyordum. Başka bir gerilla kampındaydık. Uzun ve
keskin bir machete ile odunları dikine kesiyordu. Odunlar fazla
direnmeden ikiye ayrılıyorlardı.
- 12 yıldır dağdayım. 'Neden gerillaya
katıldın?' diye soruyorsun. Kolombiya’yı biliyor musun,
tamamen; bir yoksulluk öyküsüdür bu. Aynı zamanda paramiliterlerin
baskısı, zulmü ve işkencesi karşısında ya onlara boyun eğip
öleceksin ya da gerillaya katılacaksın. Ben gerillaya katıldım.
İndian’dı ('yerli' diyecektim ama onlar kendilerine 'Indian'
diyor ve denilmesini istiyor), 15 kardeşten birisiydi. Bütün
kardeşlerden sadece o katılmıştı. Okuma yazma bilmiyordu
katıldığında. Şimdi gerilla okulunda ders veriyordu.
Fotoğraf:
Davit Graaf
- Barıştan sonra bir yandan üniversiteye başlayacağım. Öte
yandan barışın kabul edilen maddelerinden biri olan kırsal reformun
yaşama geçirilmesi için çalışmak istiyorum. Çünkü benim ailem de
köylü ve çok yoksul. Bu yoksulluğu ortadan kaldırmak için kırsal
reformu - toprak reformunu yaşama geçirmeliyiz. Bu zaten barışın
kabul edilen en önemli maddelerinden biri.
- Hükümetin barış için verdiği sözleri tutacağına
inanıyor musun?
- Eğer tutmazsa biz yeniden silahlı mücadeleye başlarız. Silahlı
mücadele sadece bir yöntemdir. Esas olan politik mücadeledir. 52
yıl savaştan sonra halk çok yoruldu. Savaşçılar, gerillalar da
öyle. Sen hiçbir zaman gerillayı, zorla ya da propaganda ile
yerinde tutamazsın. Gerilla olmak için kuşkusuz çok fazla istek
lazım. Bu yüzden şimdi barışı imzalıyoruz ama aynı zamanda bizim
arkadaşlarımıza, partiye ya da sosyal hareketlere karşı, onları
öldürür ya da kaçırırlarsa biz yeniden silahlı mücadeleye döneriz.
Hükümet paramiliterleri dağıtacağına söz verdi. Buna uymazsa biz
yeniden silahlı mücadeleye başlarız.
Kolombiya’da henüz geçen hafta 10’dan fazla halk lideri,
çevreci, politikacı öldürüldü. Hatta Union Patriòtica’nın, yani
FARC’ın legal kanadının lideri de buna dahildi. Bu yüzden basın
toplantılarında bu durum FARC liderlerine sürekli soruldu. Onlarsa
sürekli olarak buna cevap vermekten kaçındılar. FARC’ın Genel
Sekreteri Gomes dün bu soruya "Biz bütün çatışmaların
tarafı değiliz. Şu anda sadece bu çatışmaların iki aktörü, hükümet
ve biz barış için bir araya geldik. Biz bu çatışmayı durdurmaya
çalışıyoruz" diye cevap veriyordu.
İlk günlerdeki basın toplantıları gösteriyordu ki FARC
liderleri, ülkedeki barış anlaşmasının oylanacağı referanduma
sadece 5-6 gün kala pek fazla konuşmama kararı almışlardı. Siz en
az 50 kamera karşısında, her soruya sadece iki cümle ile cevap
veren solcu gördünüz mü? Neredeyse hiç birine gerçekten cevap
vermedi Gomes. Zaten özellikle bazıları tarafından, FARC’ın yasal
kanadının dahil olduğu, Union Patriótica’nın liderinin öldürülmesi,
tam anlamıyla barış anlaşmasına karşı bir provokasyon için yapılmış
olan açık bir eylemdi.
***
Miguel ile barışı ve sonrasını konuşuyorduk…
- Sence nasıl olacak barış? Mesela 12 yıldır sürekli
silahla berabersin ve bir sabah kalktığında artık silahın
olmayacak.
- Hayatımın yarısı silahsız diğer yarısı sürekli silahla
birlikte geçti. Şimdi yeniden silahsız bir dönem başlıyor ama bunun
manası mücadele etmemek değil. Burada zaman sürekli uçakların
saldırısıyla, helikopterlerin saldırısıyla geçiyordu. Orada da
saldıracaklar, öldürecekler bunu biliyoruz ama silahsız da olsa
yine ölüm tehlikesiyle birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Nasıl
silahla birlikte yaşamaya alışmışsam, yeniden silahsız yaşamaya da
alışırım ama mücadeleye devam ederek.
- Guatemala’da URNG’li komutan Thomas bana "Biz savaştan
önce diyelim ki futbol oynuyorduk ama barıştan sonra basketbol
oynamak gerekiyordu ve her şey bize değişik geldi. Her şeye yeniden
başlamak gerekiyordu" diye anlatıyordu.
- Bence de tamamen öyle. Ancak bunu denemeliyiz. Bunu
örgütlenerek aşabileceğimizi düşünüyorum…
- Peki, 12 yıldır yine hiç para düşünmeden yaşıyorsun
yani hayatında hiç para yok…
- Evet, burada ne giyecek için ne de yemek için hiç paraya
ihtiyacım yok. Hepsini, hep birlikte, hareket çözüyor. Yani hasta
olduğumda burada bizim doktorlarımız var onlar bakar, bir şeye
ihtiyacım olduğunda hareket karşılar. Tamamen sosyal bir durumdur
bu. Barıştan sonra eğer hareketten ayrılırsam nasıl yaşayacağımı,
nereden para kazanacağımı düşünmeye başlayacağım. O zaman aile,
çocuk, ev sorunları başlayacak ama ben hareketle beraber barıştan
sonra yine bu şekilde, kolektif bir şekilde yaşamımı devam ettirmek
istiyorum.
-Sizin, FARC’ın içinde hiç bu barış sürecine karşı çıkan
var mı? Güney’de bir grubun çok kalabalık olmasa da silahlarını
vermeyeceklerini söylediklerini biliyorum; 300 kişiden biraz daha
fazla oldukları söyleniyordu.
- Yok, hiçbir arkadaşımız barış sürecine karşı çıkmıyor ama
birçok arkadaşın endişesi var. Paramiliter saldırılar karşısında,
sosyal dönüşümün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda. Kimse
barışa karşı çıkmıyor ama bu tür endişelerini dile getiren
arkadaşlar var.
Çok aniden dehşetli bir yağmur başladı. Yağmur ormanları böyle
zamanda, yeşilden daha fazla yeşil oluyordu. Miguel bir yandan
konuşurken bir yandan odunları yarmayı sürdürüyordu. Yerde
topraktan yapılmış fırınlar, herkesin yemeklerini pişirmek için
odun bekliyordu. ‘Aç çocuk gibi’ besliyorlardı fırınları. Yemekte
her zamanki gibi pilav vardı. Biraz önce bir dana kesmişlerdi.
Bacakları bir kazanda kaynıyordu. Pilavın üstüne mercimek, et
parçaları ve kızarmış muz konuyordu. Çok doyurucuydu.
Kolombiya’da FARC-EP örgütlenmesi, geniş anlamda, PCC-İsyancı
Komünist Parti, Bolivarcı Cephe, Bolivarcı Milisler ve FARC’tan
oluşur. Bana göre anlaşmadan sonra özellikle milisler çok rol
oynayacaktı. Bolivarcı Milisler de silahlıydı ve barış sürecinde,
eğer FARC bazı silahları teslim etmeyecekse, bunlar milislerdeki
silahlar olacaktı.
***
Sofi ve Jorge iki gerilla sevgili. Jorge gerillaya katılalı 10
yıl olmuştu, Sofi yeni sayılır, 4 yıl. Onları gördüğümde kampın
arka köşelerinde, birbirlerine sarılarak yatıyorlardı. – ‘Aşık
bu su kuşları’ diyordu Metin Altıok.– Sofi konuşurken de hiç
ayrılmıyordu Jorge’nin üstünden. İlginç bir röportaj oluyordu.
Konuşup konuşmamakta kararsızdım önce. İnsanlar öpüşmelerinin
bölünerek soru sorulmasını pek sevmezler. Fakat bir aşk hikayesini
de anlatmasam olmazdı. Eh ne yapayım, benim de elimde Romeo ile
Juliet yok. Gerilla aşkları var. İşgal fabrikası işçileri,
Topraksızlar filan… Jorge ile Sofi ise öpüşmelerine ara verip
konuştu benle.
- Barışa inanıyor musunuz?
- İyimser olmalı, dedi Jorge. O sırada Sofi ondan gözlerini
ayırmıyordu. Silahlı mücadele sadece araçlardan biridir. Politik
mücadelenin bir çok yolu vardır. Şimdi biz mücadeleden
vazgeçmiyoruz. Mücadeleye devam edeceğiz ama başka yöntemlerle.
Sofi ona bakmaya devam ediyordu. Şuraya yazıyorum. Silah
bıraktıktan en fazla 4-5 ay sonra Sofi ve Jorge’nin çocuklarına
altın takmaya gitmeli.
- Peki, hükümet sözünü tutmazsa?
- Hükümet çatışmayı sürdüremediği için barışı kabul etti.
Uymazsa kurallarına, biz de yeniden silaha sarılırız.
Biraz olanlardan söz etmek istedim.
- Ama Guatemala ve El Salvador’da durum öncekinden daha kötü ve
gerilla hiçbir zaman bir daha başlayamadı…
Şaşkın baktı Jorge. Sofi üstünden biraz daha kenara çekildi.
Bana baktı. Vazgeçtim;
-Fakat Kolombiya farklı, dedim.
'Evet' dediler birlikte. Bıraktığımda
öpüşüyorlardı. Aslında bunu sadece moralleri düzelsin diye
söylemedim. Kolombiya’da FARC üç kez neredeyse yok olma durumuna
geldi ve sonra yeniden başladı. Hatta neredeyse yok olacakları
süreç yine böyle bir barış süreci ile başlamıştı.
***
Martinez katılalı 13 yıl olmuştu.
- Gerillaya niye katıldın?
- Önce Milistim, sonra katıldım.
Çeşitli sayılar vardı FARC’a ilişkin. Her tarafın farklı verdiği
sayılar. Gerilla sayısı 4 bin ila 9 bin arasında değişiyordu.
Milislerle birlikte 20.000 kişiden 50.000 kişiye ulaşabildiği de
söylenebiliyordu.
- FARC'a katılmadan önce milis olursun, diyordu
Martinez.
Kampın içinde, onun yerinde konuşuyorduk. Kamptaki bütün yerler
gibi, dört direğin etrafına sarılmış, yaklaşık 3 metreye 3 metre,
genellikle naylon çuval bezi ve üstü cibinlikle kapalı bir yatak.
Tavan olarak kullanılan siyah naylon, hemen üstünden başlamıyor.
İki metre kadar daha yukarda. Bu, ‘oda’nın serin olabilmesi için
çok önemli. Benim de böyle bir yerim var. Beklerim…
- Gerillaya neden katıldın? Ailen koka çiftçisi
mi?
- Yok, Indian’ım ben.
Bunu öyle bir söyledi ki sanki Indianların normalde katılması
gerekiyor demek gibi bir şeydi. Gezi isyanı sırasında bir arkadaşım
anlatmıştı. 14-15 yaşında bir çocuk taş atarken ona sormuş,
‘Sen niye katılıyorsun?’ diye. Çocuk şaşırmış ‘Ben
Kürdüm’ demişti.
- Barıştan sonra dönecek misin ailenin
yanına?
- Bilmiyorum. 4-5 yıldır haber alamıyorum onlardan.
- Kardeşlerin var mı?
- Var var. Biri Kolombiya ordusunda asker. (Güldü) Gerillaya
değil, orduya katıldı.
- Bir gün karşı karşıya gelip, çatışabileceğinizi
düşündün mü?
Sesini çıkarmadı Martinez. Başka şeyler konuşmaya başladık.
FARC üyesi Martinez'in bir kardeşi
Kolombiya ordusuyla savaşmış.
- Kolombiya’da indianlar, 80 ayrı dil konuşur…
- Sizin konuştuğunuz dil hangisi?
- Kobeguaje…
- Barıştan sonra ne yapacaksın? Çalışacak
mısın?
- Yok, okumak istiyorum.
- Ne okumak istiyorsun?
- Fizik ya da Matematik.
Jaıbo Martinez. İndian. 28 yaşında. 13 yıl olmuş gerillada.
Barışta, fizik ya da matematik okuyacak…
***
Kampa geç dönmüştük. Uzaktan Barış’ı kutlama sesleri geliyordu.
Konferans olduğu yerde büyük bir konser vardı. Kamptaki gerillalar
girişin orada toplanmışlardı. Ay vardı her yeri aydınlatan.
Kumandan Carlos, koca bir fiber soğutucunun başında oturuyordu. İçi
bira doluydu. Tabii ki davet ettiler. Oturduk. Yarın ne olacağı
belli değildi ama bugün Barış vardı. Bugünü kaçırmamak gerekiyordu.
Kadın ve erkek gerillalardı. Kolombiya parçaları çalıyordu, uzaktan
cumbaria. Dans etmeye davet ettiler. Dans etmem için 10 kadar bira
içmem gerekiyordu. Söyledim. Güldüler.
Onlar dans etmeye başladı. Kadın ve erkek gerillalar. Hepsinin
askeri pantolonları vardı ve uzun lastik çizmeleri. Uzun çizmeler
onların dansını engelleyemiyordu. Hızlı, kısa adımlarla yapılan bir
Kolombiya salsasıydı bu. Birbirlerine sarılıp tekrar
ayrıldıklarında, dans eden çizmeler bile garip gelmiyordu. Kumandan
Carlos birası bitene, soğutucudan çıkartıp bir bira atıyordu. Dedim
ya büyük bir soğutucuydu. Komünün biralarıydı. Gülüyorlardı.
Şakalaşıyorlardı. Yanımdaki gerilla 14 yıldır FARC’taydı.
- Barıştan sonra ne yapacaksın?
- Mücadeleye devam, bu sefer silahsız...
- Normal bir günü anlatır mısın?
- Sabah kalktığımızda toplanır, günün programını konuşuruz.
İşler paylaşılır, onları yaparız. Eğitim çalışmalarına
katılırız.
-Bir yere saldırılacağı gün
farklı mı olur?
- Tabii o zaman beşe on kala kalkarız sabah. Herkes kendi
hazırlıklarını yapar…
- Çok arkadaşını kaybettin mi?
- Tabii, çok.
- Hiç hatırlıyor musunuz onları?
- Hatırlamaz olur muyuz... Onları fiziki olarak kaybettik ama
her zaman bizimle onlar. Bir sürü zaman anarız onları. İşte
hatırlıyor musun birlikte dans etmiştik orada. Ne güzel dans
ediyordu ya da ne kadar komikti filan. Onların hiçbirini unutamayız
ki.
- Barış unutmak demek değil ki. Sadece başka bir araçla yola
devam etmek.
Ay bulutların arasına girip girip çıkıyordu. Uzakta devrimci
sözlerle Kolombiya salsaları çalıyordu. Barış ne getirecek pek
kimse bilmiyordu ama bu akşam yemekte Barış vardı. Gerilla bu akşam
Barış’a dans ediyordu.
***
Nancy ile konuşuyorduk. 14 yıldır gerilladaydı. Videoda
seyrettiğiniz gerilla. Otomatik tüfeği dizlerinin üstüne uzanmıştı.
Arkamızda küçük bir dere akıyordu.
- Şimdi bir barış süreci var ve hükümet bazı sözler
verdi. Eğer hükümet bu sözleri tutmazsa ne
yapacaksınız?
- Hükümet bu sözleri tutmazsa mı? Bu durumda, yani hükümet
sözlerini tutmadığında, geleneksel olarak bir barış pratiği yok
zaten ama biz silahlı mücadeleyi bıraktıktan sonra, bunu yaparsa,
başka silahlar buluruz… Yani biz mesela her şeyi bırakıp evlerimize
dönmüyoruz. Biz 50 yıldan fazla silahlı mücadelede etmişiz, bunu
yok sayamaz… Eğer hükümet, legal harekete, mesela Union
Patriótica’ya saldırırsa, biz de silahlarımıza geri döneriz.
Kendimizi savunmak için...
'I love you' yazan t-shirtüyle Nancy.
- Peki, sen gelecek için ne istiyorsun?
- Gelecek için benim istediğim, politik mücadeleyi sürdürmek ve
sosyal değişimin sağlanması için mücadeleye devam etmek.
- Kolombiya’nın değişebileceğine inanıyor
musun?
- Umarım değişecek.
- Dünyanın değişebileceğine inanıyor musun?
- (Gülüyordu) Bunu ben tek başıma yapamam. Kolektif olarak,
hepimiz yapabiliriz ancak.
- Kazanacağız değil mi?
- Bence evet, kazanacağız…
Bir gün sonra yemek yapıyordu Nancy. Silahını kenara asmıştı.
Üstünde ise ‘I Love you’ yazan bir tişört vardı.
Yemekte de et parçalarıyla dolu pilav ve kızarmış muz...
YARIN
Gerilla Loranda: Gelecekte
sadece mücadelenin biçimi değişecek... Kumandan Carlos: Şu anda koşulların
ortaya çıkardığı durum bu anlaşma. Mümkün olan gerçeklik bu.
Diyalektik bir kuraldır bu. Mümkün olan gerçekliği
örgütleyebilirsin ancak.