Film festivallerinin seyirci ve sinema sektörü için faydaları saymakla bitmez. Bu yüzden programlarının kapsamı daraltıldığında, ulusal yarışmaları kaldırdıklarında, sansürle uğraşmak zorunda bırakıldıklarında, filmleri gösterecek salon bulamadıklarında sesimizi daha bir gür çıkarmaya çalışırız. Bir festival, bir kente çok iz bırakabilir çünkü. Bu yıl 23. kez yollara revan olacak Gezici Film Festivali bunlardan birisidir. Gezici, gittiği kentlere yalnızca film götürmez, bir kültürü taşır. Sineması olmayan kentlere sinema kurar, sinemacıları oralardaki seyirciyle buluşturur. Süresi birkaç gündür ama etkisi bütün bir yıl hissedilir. Gezici, artık Kars’a uğramasa da orada yarattığı seyirciler bir araya gelip özel gösterimler düzenlemeye devam ederler örneğin. Artvin’de sinema salonu kurulmasına vesile olur geçip giderken içinden…
Cuma günü yollara düşecek olan Gezici Film Festivali, 7 Aralık’a kadar Ankara’da ikamet ettikten sonra önce Sinop (8-11 Aralık) ardından da Kastamonu’ya (12-14 Aralık) taşıyacak bütün bir yılın birikimini.
Ankara Sinema Derneği’nin bir avuç çalışanı ve gönüllüsünün bir tür maraton şeklinde düzenlediği festivalin bohçasında bu yıl da özel filmler yer alıyor. Dünya festivallerinde önce çıkan filmlerden kurulu “Dünya Sineması” bölümünde Amerikalı aktivist yönetmenler Catherine Gund ve Daresha Kyi’nin filmi “Chavela”, Filistinli yönetmen Annemarie Jacir’in bu yıl Locarno Film Festivali’nde dört ödül kazanan son filmi “Düğün Davetiyesi” (Wajib), Bosna Hersek’in Oscar adayı, Alen Drljevic imzalı “Erkekler Ağlamaz” (Men Don’t Cry), Usta yönetmen Michael Haneke’nin son filmi “Mutlu Son” (Happy End), Venedik’te En İyi Yönetmen ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazanan İranlı yönetmen Vahid Jalilvand’dan “Tarihsiz, İmzasız” (No Date, No Signature) bir bakışta dikkati çeken yapımlar.
SİNEMADA ADALET VE VİCDAN
Festival her yıl bir sinemacı ya da edebiyatçıya tema belirletip, bu temaya uygun filmler seçmesini istiyor. Bu yılın konuğu Ercan Kesal’ın teması ise “Adalet ve Vicdan”. Kesal, üç farklı zamandan ve ülkeden üç filmden oluşturmuş seçkisini. Sydney Lumet’nin tek bir adamın vicdanının bir insanın hayatı üzerinde ne kadar büyük bir etkisi olabileceğini gösterdiği 1957 tarihli başyapıtı “12 Kızgın Adam”; büyük usta Krzysztof Kieslowski’nin öldürme eylemi üzerine seyirciyi düşünmeye zorlayan 1988 tarihli “Öldürme Üzerine Kısa Bir Film”i ve Asghar Farhadi’den suçlunun kurbana, kurbanın suçluya dönüşmesinin sınırlarını anlattığı “Satıcı”yı bir arada ve Ercan Kesal’ın yorumlarıyla izlemek bulunmaz bir deneyim olacaktır hiç kuşku yok ki.
YOL YENİDEN YENİ HALİYLE
Gezici Film Festivali her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye sinemasını ihmal etmiyor. Seçkide üçü ilk, toplam dört film yer alıyor. Onur Saylak’ın Hakan Günday’ın kitabından uyarladığı, bol ödüllü “Daha”; Emre Yeksan’ın İzmir’i bilinenin çok dışında çerçevelediği, karanlık atmosferi ve politik söylemiyle ilgiyi hak eden filmi “Körfez” ve İstanbul Film Festivali’nde en iyi film ödülünü kazanan Fikret Reyhan imzalı “Sarı Sıcak” listenin ilk filmlerini oluşturuyor. Pelin Esmer’in Barış Bıçakçı ile birlikte senaryosunu kaleme aldığı “İşe Yarar Bir Şey”, özellikle yıllar sonra sinemaya dönen Başak Köklükaya’nın performansıyla akıllarda kalıyor.
Festivalin en çok merak edilen filmi Yılmaz Güney’in çıkardığı altıncı karakterin eklenmesiyle yeniden kurgulanan “Yol” olacak şüphesiz. Bu yıl Cannes Film Festivali Klasikler Bölümü’nde gösterilen yapım nasıl bir tartışma yaratacak merak konusu.
VE DİĞERLERİ…
Festivalin zengin programında seyirciyi 60’lı yılların İtalyan sinemasına davet eden “İtalyan Usulü Komedi” başlığı altında üç film seyirciyle buluşacak. Sessiz sinemaya saygı duruşunu ihmal etmeyen festival bu yıl da 1923 Amerikan yapımı “İspanyol Dansçı” ve 1915 yapımı İtalyan macera filmi “Filibus: Göklerin Gizemli Korsanı”ı gösterecek. Sinema ile videoyu buluşturan özel bölümde İsrailli video sanatçısı Guy Ben-Ner’in beş videosunun gösterimi, yılın öne çıkan kısaları, Kanada’dan çocuk filmleri bu yılın zengin programının diğer içerikleri…