Global Kürt Film Festivali dosyası Temaşe'nin yeni sayısında: Kürt sineması güçlü filmleriyle geliyor

Kürtçe sinema dergisi Temaşe'nin yeni sayısı Global Kürt Film Festivali dosyasıyla yayımlandı. Derginin editörleri Armanc Dayan ve Fatoş Stêrk ile festivali ve Kürt sinemasını konuştuk.

Abone ol

DUVAR – Londra Kürt Film Festivali, bu yıl korona virüsü nedeniyle 10 Kürt film festivaliyle birlikte bir ilke imza atarak "Global Kürt Film Festivali" olarak tasarlandı. 16 ile 27 Nisan tarihleri arasında online olarak yapılan ve birçok ülkede onlarca filmin gösterildiği festivalin teması, 'Benim Kürdistan'ım' olarak belirlendi.

Dünyanın ilk ve en büyük sanal Kürt film festivallerinden biri olma özelliğini taşıyan festivalde 100'ün üzerinde film, ücretsiz olarak izleyicilerle buluştu. Böylece Kürt sineması ilk defa aynı anda dört parçada, 100 bini aşan geniş bir izleyici kitlesine ulaştı.

Kürtçe sinema dergisi Temaşe'nin editörleri Armanc Dayan ve Fatoş Stêrk, derginin son sayısını Global Kürt Film Festivali ve Kürt sinemasına ayırarak geniş bir dosya hazırladı. Dayan ve Stêrk ile Global Kürt Film Festivali'ni ve Kürt sinemasını konuştuk.

Armanc Dayan ve Fatoş Stêrk

'KÜRT SİNEMASININ VARLIĞI TARTIŞMALARINI GERİDE BIRAKTIĞIMIZ İLK BÜYÜK DİJİTAL İŞ'

‘Benim Kürdistan'ım’ temasıyla bir Global Kürt Film Festivali düzenlendi. Yaklaşık yüz bin kişi festival kapsamında yayınlanan filmleri izledi. 13 bin kişi ise üye oldu. Bu hayli yüksek bir rakam. Yüz bin insanı tek bir noktaya kilitleyen şey neydi? Bunu nasıl değerlendirebiliriz, bu Kürt sineması endüstrisinin oluşmasını tetikler mi?

Armanc Dayan: Bunca insanı bir araya getiren şeyin doğru adımlar olduğunu söyleyebiliriz. Festivalin hitap ettiği kitlenin geniş olması bu adımların ne kadar da iyi atıldığına işaret ediyor. Kapsayıcı bir slogan, doğru bir perspektif, profesyonel bir platform, güzel bir dizayn, iyi bir ekip ve sürdürülebilir bir tartışma ortamı. Bunların hepsi çok önemli ve değerliydi. Bunu da şöyle değerlendirmek mümkün: Kürt sinemasının varlığı ve yokluğu tartışmalarını geride bıraktığımız ilk büyük dijital iş oldu bu festival.

Başka birçok konunun da miladı oldu. Kürt sinemasına dahil olan konular ve türlerin neler olduğu, beslendiği noktanın değişebilir durumunun ne olduğu, Kürt yönetmenlerin yeni dünya sistemine nasıl entegre olabileceği yahut bu yolun açılması için bütçe sorunsalını nasıl çözeceği gibi konu başlıkları var. Öte taraftan işgal, parçalanmışlık ve göç ile imtihan olan Kürtlerin daha sinema salonlarına adaptasyonu olmamışken dijitale geçiyor olması beraberinde getireceği sorunların ne olacağına ve nasıl çözüleceğine dair yeni bir tartışma alanı da açılmış durumda. Bunların hepsini göz önüne aldığımızda dijitalleşen dünyaya ayak uyduran bir atılım olarak görülebilir. Eğer bu harmoni durumu bu festival gibi doğru temeller üzerine kurulursa Kürt sinemasının da bir endüstrisi olmuş olacak. Ya da en azından dijital platformlara dahil olan bir Kürt sineması olmuş olacak.

Fatoş Stêrk: Festivalin en anlamlı noktası kesinlikle dört parça Kürdistan ve diasporadaki Kürt film festivalleri ile ortak gerçekleşmesiydi. Global Kürt Film Festivali'nin öncülüğüyle böylesine büyük bir festivalin olması çok değerli. Pandeminin avantaja dönüşmesi olarak da görebiliriz bu durumu. Çünkü fiziksel olarak bu kadar büyük bir festival yapmak mümkün olmayabilir. Kürt sineması var mı yok mu tartışmalarının geride kalmasına seviniyorum. Bu tartışmanın bize çok katkısı olduğunu düşünmüyorum. Kürt sinemasının endüstrisinin oluşması için bu tür bir araya gelmeler çok kıymetli. Birlikte proje yapma ve üretme anlamında çok faydası olur ama bu tek başına yine yeterli değil. Kürtlerin bir devleti yok, endüstri veya sektör biraz da devletleşme ile gerçekleşiyor.

'DİJİTAL DÜNYANIN HAYATIMIZA GİRMESİYLE KÜRT FİLMLERİ DAHA ÇOK YAYILIYOR'

Kürt sinemasına baktığımızda, Kürtçe şiir ve şarkılarda olduğu gibi Kürtlerin maruz kaldığı baskılar, göç ve asimilasyon konuları işleniyor. Kürt sineması bunları dünyaya gösterme konusunda başarılı mı, bu gerçekliği olduğu gibi gösterebiliyor mu?

Armanc Dayan: Kürt sineması içinde göç, asimilasyon, baskı, sınır ve parçalanmışlık konularını sıklıkla görüyoruz. Bu konuların varlığı, Kürtlerin kendini ifade etme isteği ve bu gibi sorunları dünyaya gösterme çabası ön planda olsa da bunu net bir şekilde dile getirememe gibi bir döngü söz konusu. Bu bir başarısızlık değil fakat bir çıkmaz aynı zamanda. Bunun çözümü de yine Kürt’e kalmış. Kürt sineması çatısı altında olan her emekçi, yönetmeninden ışıkçısına, yapımcısından kostümcüsüne kadar herkes daha fazla çalışmalı ki bu başarı durumu gerçekleşebilsin. Elbette bu konuları işleme biçimi de önemli ancak sinemanın diğer tarafı da teknik bir alan.

Nihayetinde şu söylenebilir: Kürt belgesel ve kurgu yönetmenleri daha az ajite ve propagandist bir yol bulmalılar ki Kürt'ün gerçekliğini daha etkili bir şekilde perdeye aktarabilsinler. Örneğin, Rêber Doskî’nin belgesellerinde olduğu gibi observation bir yöntem olabilir ve kurgusal olan filmler için ise başka bir işleniş biçimi oluşturulabilir. Roboskî, Kobanê, Zîlan, Enfal, Sur, Dersîm, Şengal ve daha birçok kırılma hala Kürt yönetmenlerinin boynunda asılı durmakta. Her biri için onlarca kadraj kurulmalı. Çekilmeyi bekleyen yüzlerce hikâye...

Fatoş Stêrk: Kürt filmlerine baktığımız zaman çoğunluk olarak belli başlı konular görüyoruz yıllardır. Kürt sineması deyince de göç, sınır, asimilasyon, devlet baskısı vb. temalar canlanıyor kafamızda. Aşağı yukarı dört parça Kürdistan'daki sinemacıların ortaklaştığı temalar bunlar. Güney Kürdistan'da Enfal'i, Kuzey Kürdistan'da Roboski'yi, Rojava ve Doğu Kürdistan'ında yine sinemamız benzer temalar etrafında şekilleniyor. Siyasi ve daha başka fiziksel sorunlardan ötürü gösterim yapma, filmi dağıtma ve yayma eskiye nazaran çok daha iyi bir noktada. Özellikle dijital dünyanın hayatımıza girmesiyle Kürt filmleri daha çok yayılıyor ve daha çok izleyici ediniyor. Kürt film festivallerinin artmasıyla da hikâyelerimizin dünyanın farklı salonlarında gösterilmesi arttı ve artıyor.

'YÜZLERCE İNSAN İLK KEZ KÜRTÇE FİLM İZLEDİ'

Bu festivalde en çok puan toplayan ve yıldızı parlayan Kürt yönetmen hangisiydi? İzleyici tarafından nasıl karşılandı?

Armanc Dayan: Bu sorunun cevabı iki farklı şekilde verilebilir. İlki yönetmenin başarısı üzerinden bir cevap, diğeri festival koordinasyonu başarısı üzerinden bir cevap. İkincisinden başlamak gerekirse festivalin kendisi Kürt yönetmenlerine büyük puanlar kazandırdı. Online platform olması, herkese açık olması ve on partneriyle geniş bir kitle yaratan başarısı hasebiyle sadece Kürtler değil başka halklar tarafından da takip edildi ve müthiş dönüşler yapıldı. Örneğin Japonya’dan, Amerika’dan, Almanya’dan birçok kişinin beğenisini topladı. Festival sayesinde belki de ilk kez yüzlerce insan Kürtçe bir film izlemiş oldu. Bunların hepsi bu ortak işin sonucu olarak Kürt yönetmenlerine puan toplattı ve aynı zamanda Kürt yönetmenlerinin başarısını dünyaya tanıttı. Burada başta Londra Kürt Film Festivali ve diğer dokuz partnere teşekkür edilmesi gerek.

Öte yandan kendi başarısı olarak yıldızı parlayan birçok Kürt yönetmen oldu. Ancak isim vermeden bir şey söylemek gerek. Ajite olanın dışında bir şey demek gerek. Gerçek olan şeyi. Tüm sıkıntılara, yaptırım ve sansürlere, bütçesiz olma durumlarına rağmen Kürt yönetmeni başarılıdır. Çünkü koşulları elverişli hale getirip filmini tamamlayabilmiştir.

Sosyal medya ağlarında, festival platformunda ve bizim fasikülümüzde yıldızı daha da parlayan ya da ön plana çıkan birkaç ismi şöyle sıralayabilirim: Rêber Doskî, Kazim Öz, Şewket Emîn Korkî, Muhammadreza Erdelan, Şero Hindê, Mehmet Ali Konar, Emîr Xulamî, Rehîm Ahmedzade, Taha Karîmî ve Îbrahîm Selman.

Fatoş Stêrk: Biz fasikülde izleyiciye favoriniz hangi yönetmen diye bir soru sormuştuk. Rêber Doskî, Şewket Emîn Korkî, Mehmet Ali Konar, Kazım Öz, Muhammedreza Erdelan gibi isimler ön plana çıktı fakat birçok kişi de başka yönetmenlerin filmleri üzerine uzun uzun yazılar ve değerlendirmeler yazdı.

'KÜRDİSTAN'IN EN BÜYÜK FESTİVALİ ROJHILAT'TA YAPILABİLİRDİ'

Ödüllere baktığımızda, en fazla ödülü Doğu Kürdistan toplamış. Doğu Kürdistan'ın tiyatro alanında da ön planda olduğunu biliyoruz. 

Armanc Dayan: Kürdistan’ın Rojhilat bölgesinin kültürü yaşatma ve dile getirme konusundaki başarısı mütemadiyen iyidir. Aslında işgal edilmiş ve paylaştırılmış Kürdistan’ın her tarafında çok güçlü eserler var. Elbette bunun perdeye aktarılması gerek ve Rojhilat bu festivalde daha fazla ön plana çıkmış durumda. Bu alkışlanması gereken bir başarı ve pay edilmiş diğer bölgelerin de böylesi güçlü eserler vermesine ihtiyaç var.

Fatoş Stêrk: Dünya sineması, edebiyatı ve sanat alanında Rojhilat, Kürdistan'ın en önemli parçası. Animasyon alanında benim de çok sevdiğim birkaç yönetmen var ve onların tamamı Doğu Kürdistan'dan. Edebiyatlarının çok güçlü olmasının sinemaya etkisinin çok büyük olduğunu düşünüyorum. Hem hikâyeleri ele alma biçimleri hem de oyunculuk alanında çok başarılılar keza en iyi erkek oyuncu ödülünü de Rojhilatlı bir aktör aldı. Siyasi olarak daha rahat bir atmosferleri olsaydı eminim çok daha büyük işler yaparlardı. Belki Kürdistan'ın en büyük festivali bile orada yapılabilirdi.

'ZAMANLA, KRİTİK YAPMA KÜLTÜRÜMÜZ OTURACAK'

Biz Temaşe'nin dosya sayısında şunu gördük: Sinema ile uğraşanlar, yazıp çizenler neden kendi fikir ve düşüncelerini yazmak yerine izlediği filmi olduğu gibi okuyucuya aktarıyor? Film yazılarında filmin hikâyesini çok fazla açık etmeden orijinal bir fikir vermesi gerektiği vurgulanıyor. Ancak Kürtçe filmlerle ilgili yazılan yazıları okuyan okuyucu, fikir ve düşüncelerden ziyade filmlerin her karesinin yazıldığını görüyor.

Armanc Dayan: Kürt sinemasının ihtiyaç duyduğu en önemli şeylerinden birisi de sinema yazar ve çizerleridir. Nasıl ki Kürt sinemasında dert edilen şeyin sonucuna odaklanılıyorsa sinema yazılarında da bu bocalama devam etmekte. Kürt edebiyatı dahilinde eleştiri yazıları çok iken bunu sinema alanında görmüyor olmamızın da birtakım sebepleri var elbette. Kürtlerin kendini ifade etmek için kamerayı eline alması bile 30-35 yıl önceye dayanıyor. Bu durumun düzelmesi için zamana ihtiyaç var diye düşünüyorum. Tabii ayrıca Kürt sineması üzerine akademik çalışmalar yapan insanlar da var. Örneğin, Mardin/Artuklu’da böylesi bir alan sunuluyor. Çok yakında bol tartışmalı, çok sesli ve eleştirileri güçlü metinler önümüzde olacak. Kürt sineması emekleme dönemini tamamlamış bir çocuk misali güçlü filmleriyle geliyor. En azından ben böyle öngörüyorum.

Fatoş Stêrk: Çok önemli bir soru ve aynı zamanda bizim de ciddi bir sorunumuz. Ben bunu şu şekilde değerlendiriyorum: Henüz oturmuş bir eleştiri yazma, kritik yapma kültürümüz yok. Bunun yanı sıra sinema hayatımıza bu kadar yeni girmişken sinema alanında yazmak değerlendirmek, kritik yapmak zaman isteyen bir durum. Şu anda Kürt sineması alanında akademik anlamda çalışan ve ders veren sadece Yılmaz Özdil var. Elbette birçok isim daha Kürtçe sinema yazılar yazıyor ama eleştiri alanında şu kişiler var diyebileceğimiz bir noktada değiliz. Sinema alanında yazmak çok yeni olduğu için ben filmleri anlatmalarını olumlu buluyorum. Zamanla, yazma ve kritik yapma kültürümüz oturunca eminim çok iyi eleştirmenler de olacak