Göbekli Tepe'de gömme ayini bulunamadı

Göbekli Tepe'deki kazı çalışmaları devam ediyor. Bölgede 'gömme ayinleri'nin yapıldığı iddia edildi fakat çalışmalarla birlikte edinilen bilgilere göre böyle bir ayine rastlanmadı.

Abone ol

DUVAR - Şanlıurfa’da dünyanın en eski anıtsal tapınağı olarak kabul edilen ve 18 aydır ziyaretçilere kapalı olan Göbekli Tepe, üzerinin çatıyla kapatılmasının ardından yeniden ziyarete açıldı. Restorasyon çalışmalarında bölgeye 6 milyon 600 bin Avro’luk bedelle koruma amaçlı çatı yapıldı.

Cumhuriyet'ten Orhun Atmış'ın haberine göre, 12 bin yıllık geçmişi ile dünyanın en eski tapınağı olarak kabul edilen Göbekli Tepe’de bugün itibarıyla bir kazı başkanının bulunmaması eleştirilere neden oldu. Bölgedeki bir yetkili çalışmaların Müze Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü belirtti. Arkeologlar Derneği Başkanı Soner Ateşoğulları konuyla ilgili olarak “Tabii ki hoş bir durum değil... Geçiş aşamasında olabilir, ama daha sonra birisini atayacaklardır” dedi. “Çatıyla kapanmasa orası çok daha fazla zarar görecek” diyen Soner Ateşoğulları, çalışmanın olumsuz olmadığını dile getirdi.

'HİÇBİR GÖMÜLME KANITI YOK'

Habertürk'ten Nalan Koçak'a konuşan Göbekli Tepe’deki kazıların koordinatörü Dr. Lee Clare, "Biliyorsunuz dünyanın ilk tapınağı olarak görülüyor. Bildiğimiz anlamda tapınak, rahip, organize bir din, tapınak ekonomisi gerektirir. Tabii bu tür şeyler için çok erken bir çağdan bahsediyoruz. Bu nedenle o yapılardan “çok fonksiyonlu” olarak bahsedersek daha iyi olur. Ortada iki büyük sütun var, dış kısma doğru daha çok sütun... Aslında daha çok bir toplanma alanı olduğunu görüyorsunuz. Mesela ortadaki iki büyük sütun insan şeklinde. Başları, belleri, elleri yanda. Çok yakından baktığınızda bir toplantı gibi, sanki orada bir araya gelmişler, oturmuşlar ve fikir alışverişi yapıyorlarmış gibi. Sadece bu değil, evlenilecek eşlerin seçildiği bir yer bile olabilir. Sadece bir yoruma, yani tapınak konseptine sıkıştırmak doğru değil. Göbekli Tepe’yi bölgede yaşayan toplulukların yerel bir toplanma merkezi olarak da görmeliyiz. Sadece hac değil başka amaçlar nedeniyle de çevredeki insanları çekiyordu. Bu nedenle Göbekli Tepe çok özel. Bu tür aktiviteler tabii ki sadece Göbekli Tepe’de değil, çevredeki pek çok yerde yapılıyordu ama bu harika eserleri oraya yaptılar" dedi.

"Bölgede bazı insanların yaşadığını düşünüyoruz. Klaus da bazı insanların bölgede uzun süreli kaldığını söylüyordu. Emin olmak için yeni verilere bakmamız gerek" diyen Dr. Clare, ölüleri gömme geleneğiyle ilgili olarak, "Klaus hep Göbekli Tepe’yi “ölülerin yeri” olarak gördü, kazılar derinleştikçe gömülmüş cenazeler bulunacağını düşündü. Fakat maalesef kazıları yapma fırsatı olmadı. Ana yapılarda hiçbir gömülme kanıtı yok. Kazdığımız yerlerden şimdiye kadar parçalanmış insan kalıntıları çıktı. Yani ölülere nasıl muamele ettiklerine dair elimizde çok veri yok. Ancak kemikler üzerindeki bazı izlerden, eti kemiklerden ayırmış olabileceklerini anlıyoruz. Çok aşamalı bir gömme tekniği de olabilir. Mesela bir kişi gömülüyordu, sonra mezar yeniden açılıyordu, vücudundan bazı parçalar alınıyordu... Mesela kafatası çok önemli bu dönemde" ifadelerinde bulundu.

Dr. Lee Clare açıklamalarını, " Taşların üzerindeki resimlerin neredeyse tamamı vahşi hayvanlar. Yılanlar, böcekler, tilkiler, ördekler, kuşlar görüyorsunuz. Sadece çevrede gördüklerini resmetmiş olabilirler tabii ama sütunlara bakıldığında bence bundan daha fazlası var. O çizimlerde bir anlatım var. Toplum olarak içinden geçtikleri dönüşüm sürecini anlatmış olabilirler. Mesela o dönemde nüfus artıyor, toprağa sahip olma fikri gelişiyor hatta bunun sonucunda çatışmaların yaşanmış olması muhtemel. Bazılarının diğerlerinden daha çok mal ve mülk edinmesiyle toplumda hiyerarşiler meydana geliyor. Tüm bu nedenlerle Göbekli Tepedaha da önem kazanıyor. Burası sadece ritüel merkezi değil, az evvel anlattığım süreçlerin anlatılarını bulabileceğimiz bir yer. Çünkü bu anıtlar aynı zamanda bir topluluk kimliğini ortaya koyuyor. Mesela toplumda yaşanan tüm bu değişimler nedeniyle, birbirlerine tutunma ihtiyacı hissetmiş olabilirler" diyerek bitirdi.

UNESCO'DA ASIL LİSTEYE ALINMASI İÇİN ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR

Şanlıurfa Müzesi ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü işbirliğindeki kazı çalışmalarında şimdiye kadar Neolitik döneme ait yabani hayvan figürlü “T” biçimli dikili taşlar, 8-30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli dünyanın en eski tapınak kalıntıları ile çeşitli eserler bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı başta olmak üzere birçok uluslararası kurum ve kuruluş tarafından dünyanın en eski tapınak merkezi olarak kabul edilen ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan Göbekli Tepe’nin gelecek yılın başında asıl listeye girmesi için çalışma yürütülüyor.