İki gündür sohbetler dönüyor dolaşıyor Melih Gökçek’in “görevden alınma” ihtimaline geliyor. Gökçek’li “Güle güle sana, güle güle” video klipleri, “fışkiye”li mesajlar… Sosyal medyada Gökçek esprileri gırla. Bir sosyolog sadece bu paylaşımlara bakarak makale kaleme alsa başlık herhalde “Bir nefret objesi olarak Gökçek” olabilir.
Gökçek’in gidişine dair iddianın ortaya atıldığı andan itibaren olanlara bir göz atalım.
Haberi, Kanal D yayınladı. 2 Ekim 2017 tarihli ana haber bülteninde Ankara’ya bağlanan Ahmet Hakan, Ankara Bürosu’ndan Seçil Özer’e sordu, “Kimler istifa edebilir Seçil, sen araştırdın, hangi şehirlerin belediye başkanları?..” Seçil Özer birer birer saydı: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur, Uşak Belediye Başkanı Nurullah Şahan, Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan ve Nevşehir Belediye Başkanı Hasan Ünver…
6 belediye başkanı içinde en çok konuşulan isim ise elbette Melih Gökçek. Dile kolay, 1994 Yerel Seçimi’nden bu yana Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı. Ondan önce Keçiören Belediye Başkanlığı da var. 23 yıl bir başkentin belediye başkanı olmak gerçekten özel bir durum. Soruyorum, Ankaralılar kendisiyle Katolik nikâhı kıymış gibi hissetmekte haksız mı?
Haberin sahibi Kanal D olunca doğruluğundan şüphe etmemek lazım; zira ana akım medya televizyonlarında şu konjonktürde siyasi iktidarı rahatsız edecek bir haberin yayınlanması neredeyse imkânsız. Melih Gökçek’le fırtınalı arkadaşlık ilişkilerini sık sık sosyal medya ortamına taşıyan Ahmet Hakan da yaş tahtaya basmaz. Yani bu habere “adrese teslim” demek, yanlış olmaz.
Nitekim Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ aynı akşam, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamada iddiayı reddetmedi. Gazetecilere Mahir Ünal’ı adres göstererek “Şu anda bu konuda bir bilgim yok. Parti sözcümüze sorarsanız onlardan daha iyi bilgiler alırsınız” dedi. Ertesi gün yani 3 Ekim Salı günü öğle saatlerinde AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal da Bozdağ gibi iddiayı yalanlamayan şu açıklamayı yaptı, “Medyada istifası istendiği söylenen belediye başkanlarımızdan herhangi bir şekilde istifa istenmesi söz konusu değildir ama bu, şu da demek değildir, bu yönde partimizin yürüttüğü yerel yönetimler başkanlığımızın kendi içimizde performans kriterleri çerçevesinde yürüttüğü çalışmaların olmadığı anlamına da gelmiyor. Biz bütün belediyelerimizle ilgili değerlendirmelerimizi yapıyoruz.” Bunun anlamı, ‘Gökçek gidecek ama zamanlaması belli değil’dir.
Gelelim Cumhurbaşkanı’na… “Karar merci” o ve bu acayiplik sorgulan(a)mıyor. Recep Tayyip Erdoğan Meclis’te konuştu, “Şu anda böyle bir şey yok. Olmayacağı anlamına gelmez” dedi.
Bu noktadan sonra Gökçek’in yakın çevresinin bu işin uzamamasını dilediğini tahmin etmek zor değil. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınan Kadir Topbaş’ın aylar süren tartışmalar boyunca belediye çalışanlarının gözünde saygınlığını yitirdiği, İstanbul gibi dev bir metropolde işlerin durma noktasına geldiği epeydir konuşuluyordu. 15 Temmuz Darbe Girişiminden bir süre sonra fısıltı gazetesiyle yayılan bir iddia da İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin “gayriresmî kayyum”la yönetildiğiydi. İstanbul’da Topbaş’ın görevden alınma süreci bu iddiayı doğruladı. Melih Gökçek ise bugüne kadar renk vermeyerek vaziyeti idare etti.
Melih Gökçek’in son büyük yanlışı Ankara Ticaret Odası (ATO) seçiminde oldu. Aralık 2016’da yapılan ATO seçiminde Gökçek’in oğlu Osman Gökçek (kendisini Beyaz TV ekranlarından tanıyorsunuz) başkanlık yarışına girdi. Karşısına, Emine Erdoğan’ın kuzeni Gürsel Baran çıkarıldı. Seçimi tabii ki Baran kazandı. Gökçek’in başkanlık sevdasından vazgeçmediği, yüzlerce şirket kurdurttuğu, o şirketlerin oyuyla başkanlığı alabileceği bilgisi bizzat ATO yöneticileri tarafından Erdoğan’a iletilince ATO’nun bu ay başlaması gereken organ seçimleri Bakanlar Kurulu kararıyla Nisan 2018’e ertelendi.
Barış imzacısı akademisyen dostuma “ihraç edilirsen ne yapacaksın?” diye sorduğumda gülerek “Başbakanın bile görevden alındığı bir ülkede benim işsiz kalmamın haber değeri yok” demişti. Şimdi de Melih Gökçek’in “görevden alınmasının” bu anlamda bir haber değeri yok. Bu kararın, halkın iradesiyle o koltuğa oturmuş birinin bu şekilde görevden alınamayacağı yönünde bir itirazla karşılaşmayacağı çok açık. Çünkü bu konunun muhatapları, DBP (Demokratik Bölgeler Partisi)’li 84 belediyeye kayyum aracılığıyla el konulmasının bizzat karar vericileri veya alkışçıları. Burada haber değeri olan, bunun öncü bir sarsıntı olduğu ve artçıların da beklenmesi gerektiği. Bir deprem meydana gelir mi? Yaşayıp göreceğiz. Şimdi ister misiniz HDP’liler çıkıp “Seçilmiş bir belediye başkanını gerekçe göstermeden bu şekilde görevden alamazsınız!” desin(!)
Ankaralı gazeteciler için Melih Gökçek ile Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin birbirlerini sevmedikleri sır değil. Eski bir mülkî amir olan Tiryaki’nin imza attığı projeler arasında müzeye dönüştürülen Ulucanlar Cezaevi de var, kentsel dönüşüm alanı Hamamönü de… Cumhurbaşkanı’nın Veysel Tiryaki’ye birçok ortamda iltifat ettiği biliniyor; aynı şekilde Emine Erdoğan’ın da kendisini takdir ettiği konuşuluyor. Gökçek’ten boşalacak koltuğun en güçlü adayının Tiryaki olduğu bir gerçek.
Duyduğumuza göre Veysel Tiryaki, 16-19 Eylül’de Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin “Uluslararası Kentsel Politikalar Konferansı”nın konuşmacıları arasındaymış. Muhalif kesimde ‘başkanlık sisteminin ön adımı’ olarak değerlendirilen ‘Büyükşehir Yasası’nı o konferansta kıyasıya eleştiren Tiryaki, ‘O yasa kalkmalı!” demiş. Bakalım AK Parti iktidarının elini güçlendirmek için çıkarılan yasayı eleştiren Tiryaki, Gökçek’ten boşalacak koltuğa oturtulacak mı? Bundan daha önemli bir soru ise Gökçek’in hangi gerekçelerle görevine son verileceği…