Gordion’dan Frig kraliyet mobilyaları

Gordion’da ortaya çıkarılan krali ahşap eserler, günümüze kadar ulaşmalarını, Gordion’un kazıcılarına, konservatörlere, bilim insanlarına, sanatçılara ve arkeologların titiz çalışmalarına borçludur.

Abone ol

Prof. Dr. Rodney S. Young yönetiminde, Pensilvanya Üniversitesi tarafından 1956 ile 1959 yılları arasında, Frigya’daki Gordion yerleşiminde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda yaklaşık elli parça nadir ahşap mobilya ve yetmişin üzerinde ahşap objenin kalıntıları bulundu. Bu eserler üç erken tarihli tümülüsten, Tümülüs MM, Tümülüs P ve Tümülüs W ve kale höyüğündeki görkemli bir bina olan Megaron 3’ten ele geçti. Bu olağanüstü koleksiyonun restorasyon ve konservasyonu tamamlanıp, çizimleri yapılıp, bir kısmı Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenirken diğer bir kısmı da müzenin depolarında korunuyor. Bu çalışmalar Pensilvanya Üniversitesi Müzesi himayesinde ‘Gordion Mobilya Projesi’ kapsamında gerçekleştirildi.

TÜMÜLÜS MM

Gordion’daki en büyük tümülüs olan Tümülüs MM (Büyük Tümülüs), 1957 yılında kazıldı. Devasa toprak yığını bir Frig kralının ahşap mezar odasını örter. Gömü eşyaları arasında on beş parça iyi durumda ahşap mobilya kalıntısının yanı sıra bronz fibulalar, bronz ve deri kemerler, çanak çömlekler ve bronz kaplar yer alır. Bu kapların içlerinde yiyecek ve içecek kalıntıları da korunmuş halde bulundu.

Tepsi biçimli üst kısımları olan dokuz adet üç ayaklı masa mezarın zeminine çökmüştü. Mezar odasının doğu duvarına yaslanmış,Young’ın bir hükümdarın oturduğu tahtın arkalıkları olabileceğini düşündüğü, iki adet kakmalı “paravan” vardı. Odanın kuzey duvarı önünde ise, Young’ın bir “yatak” olarak tanımladığı, üstünde ölünün kemikleri ve kemikleri destekleyen tekstil parçalarının olduğu, bozulmuş ahşap parçalar yer alıyordu.

Tümülüs MM’in kazısı sırasında mezar odasının içi, 1957. Gordion Projesi Arşivi, Pennsylvania Üniversitesi Müzesi’nin izniyle.

MÖ 8’inci yüzyılın ortalarına tarihlenen Tümülüs MM, Gordion’daki en büyük tümülüs olduğundan, ‘Midas Tümülüsü/Midas Mound’ anlamına gelen ‘MM’ adını aldı ancak Young daha sonra bu mezarın Midas’tan daha çok babasının mezarı olduğuna inanmaya başladı. Her iki durumda da içindekiler ister selefinin mezarına ister kendi mezarına yerleştirilmiş olsun, Kral Midas ile ilişkilendirilir.

BEZEMESİZ SADE MASALAR

Ahşap masalardan sekiz tanesi özenli ve kaliteli yapılmış ancak süslemesizdir. Bu sade masaların ayakları şimşir ağacının kavisli dallarından oyularak yapılmıştı ve masa tablalarının çoğu ceviz ağacındandı. Ayaklar, masa tablasının alt tarafından aşağı doğru uzanan yakalara sığan ayakların üst kısmındaki zıvanalar vasıtasıyla, her biri masanın üst kısmına tutturulmuştur. Bronz kaseler masaların üzerine yerleştirilmişti ve masa çöktüğü için onlar da yere düşmüştü.

KAKMALI MASA

Dokuzuncu masa da yere çöktüğü için kırk altı ayrı parçaya ayrılmış ve değişik, hayalci bir şekilde oyularak kakma tekniği ile işlenmiştir. Çerçeve, ayaklar ve destekler şimşir ağacından, kakma işi ardıç ağacından ve masa tablası ceviz ağacından yapılmıştır. Young buna ‘Pagoda Masası’ adını verdi ve masayı garip ve dengesiz gösteren ilk tasvirini yayınladı. Uzun yıllar süren çalışmalardan sonra, kakmalı masayı bir çizimde yeniden yapıp doğru bir şekilde gösterebilmeyi başardım.

Kakmalı masa (W80), Tümülüs MM, rekonstrüksiyon çizimi, E. Simpson.

Masanın üçayağı, altta stilize aslan pençesine ve oymalı üst kısma sahiptir. Sade masalarda olduğu gibi, ayaklar masa tablasına, tablanın altından uzanan yakalar vasıtasıyla tutturulmuştur. Ahşap dübeller, ayakları birbirlerine ve kare çerçeveye bağlar. Çerçeve, ayaklardan yükselen oyma payandalarla aşağıdan desteklenmiştir. Ön ayak desteği, altta ön ayağın içine yerleştirilmiş ve iki ön köşeye kadar yükselmiştir. Bu, kare çerçevenin üç ayaktan yükselen payandalarla desteklenmesini sağlar.

Çerçevenin kare panelleri, kakma tekniği ile çeşitli motiflerle bezenmiştir. Her panelden yukarıya doğru uzanan, dört köşede kulp şeklini alan kakmalı bir dikme vardır. Kakmalı masa, yemek sırasında misafirlere yiyecek ve içecek taşımak için kullanılan portatif bir ziyafet masasıdır. Yeni çizim, antik çağlardan kalan hiçbir şeye benzemeyen, labirentler ve koruyucu semboller içeren kakma desenlere sahip muhteşem bir mobilya parçasını ortaya çıkarmıştır.

1957’deki kazıdan sonra kakmalı masa, ahşabı etkili bir şekilde sağlamlaştırmayan ancak yüzeyde toz ve kiri çeken bir balmumu tabakası bırakan bir parafin çözeltisiyle işlemden geçirildi. Masa, 1982–1983 yıllarında Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi konservatörlerinin yardımıyla ekibimiz tarafından yeniden ayağa kaldırıldı. Şimşir ağacından olan parçalar, bir polivinil bütiral reçine olan Butvar B-98 çözeltisiyle sağlamlaştırıldı. Masanın ceviz ağacından olan tablası ciddi şekilde bozulmuştu ve farklı bir koruma yöntemi gerektiriyordu. Tüm bu kullanılan restorasyon ve konservasyon tekniklerine dair ayrıntılar, proje yayınlarında detaylı bir şekilde anlatılır. Kakmalı masa, konservasyonunun ardından pleksiglas üzerine monte edildi ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Frig seksiyonunda sergileniyor.

KAKMALI SERVİS MASALARI

Young’ın iki ‘paravanı’ aslında, mezarın yakınında on tane bulunan küçük bronz kazanların konulduğu, ön yüzeyi kakmalı ve üst kısmı açık servis masalarıydı. Masalar birbirlerine çok benziyordu ve bir çift olarak yapıldığı açıktı. Bunların ilk başta ‘taht arkalıkları’ olarak yorumlanmasının nedeni Herodot’un, Kral Midas’ın Delphi’deki Apollon Tapınağı’na adadığı tahtından söz eden ünlü pasajından kaynaklandı. Midas’ın tahtı hiçbir zaman bulunamadı ve şekli gizemini koruyor ancak değerli ağaçlardan yapılmış ve Tümülüs MM ahşap masa ve servis masalarında olduğu gibi kakmalı olması muhtemeldir. Her iki masa da ele geçtiğinde iyi korunmuş durumdaydı ve çizimlerde yeniden yapılabildi.

Servis masalarının ön yüzü, binlerce küçük ardıç parçasıyla kakmalı ve şimşir ağacından yapılmış olup, düz yüzeyli masa yüzüne kavisli ceviz ağacından ayaklar yerleştirilmiştir. Bu ayaklar stilize edilmiş aslan pençesine sahiptir ve yükseltilmiş, dairesel kenarlıklı, büyük bir rozet madalyonunu desteklemek için yukarı doğru yükselir. Her madalyonun tepesinde kakmalı bir yarım daire ya da ay şekli bulunur. Merkezi rozet kompleksi, kakma eşkenar dörtgen ve üçgenlerden oluşan bir ızgara içine yerleştirilmiş, kakma kare tasarımlardan oluşan bir desenle çevrelenmişti. Bu kare tasarımlar özel bir tür dönme simetrisine sahiptir ve altta yatan deseni gizlemek için döndürülüp çevrilerek bir tür bulmaca oluşturulmuştu. Servis masalarının üst parçaları, iki kısa yan parça ve uzun bir arka parça ile çevrili olup, yüzeyde üç adet halka şeklinde açıklığa sahipti, alttan bir arka ayak ve çapraz payandalarla desteklenmişti.

Araştırmalar, dini sembolizmin masaların dekorasyonuna dahil edildiğini gösterir. Büyük rozet madalyonlar Frigya tanrıçası Matar’ı (Kybele) temsil eder, tıpkı rozet ya da yıldızların antik Yakın Doğu’nun başka yerlerindeki tanrıçaları sembolize ettiği gibi… Stilize aslan pençeli iki kavisli ayak da tanrıçaya eşlik eden aslanları temsil eder.

Bu durum, Matar’ın bir niş içinde ayakta dururken her iki yanında aslanlarla göründüğü Arslan Kaya anıtıgibi Frigya yaylalarındaki birkaç kaya anıtıyla karşılaştırılarak açıklanmaya çalışıldı. Tanrıçanın başındaki başlık, masalarda merkezi madalyonun üzerindeki yarım ay ile sembolize edilirdi. Masaların üzerindeki rozet komplekslerini çevreleyen kakma desenler, kaya anıtlarının ön yüzeyini kaplayan ve niş içindeki tanrıçayı çevreleyen kabartma olarak oyulmuş geometrik desenli alanları hatırlatır.

Servis masası A’nın ön yüzünün ortasındaki kakma rozet, Tümülüs MM.

Bu karşılaştırma, Tümülüs MM servis masalarının Tanrıça Matar’a ait portatif tapınakları, cenaze töreninde kullanılan kült mobilya parçaları olduğunu düşündürür. Analizler, iki masanın üzerindeki kakma desenlerin, Frigya tanrıçası tarafından denetlenen tarımsal yılın ekinokslarla bölünen iki yarısına işaret etmiş olabileceğini gösterir.

Kakmalı masada olduğu gibi servis masaları da projemiz tarafından korunarak sergilenmek üzere yeniden ayağa kaldırıldı. Masa gibi servis masaları da kazı sonrasında bir parafin çözeltisiyle işlemden geçirildi, bu da parçaların eğrilmesine, büzülmesine ve yüzeyde koyu bir mum tabakası kalmasına neden oldu. 1983 yılında Butvar B-98 solüsyonu ile ahşabı vakum altında sağlamlaştırdık. İşlemden sonra ahşabın rengi daha açık hale geldi ve şimşir ile ardıç kakması arasındaki kontrastın büyük kısmı yeniden kazanıldı. Servis masaları, konservasyonlarının ardından pleksiglas üzerine monte edildi. Şu anda Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergileniyor. Bu çalışmanın her aşamasında müzenin yetenekli personeli bize yardımcı oldu.

KRALIN CENAZE TÖRENİ İÇİN MOBİLYALAR

Ahşap mezar odasının kuzeydoğu köşesinde iki tabure ve bir sandalyeye ait parçalar ile kuzey duvarı boyunca, Young’ın dört direkli bir yatak olduğunu düşündüğü, parçalanmış ahşap üzerinde yatan kralın kalıntıları bulundu. 1981 yılında Gordion’da yaptığım araştırmalar, bulduğum kalıntıların bir ‘yatağa’ ait olmadığını, devasa büyüklükteki bir sedir kütüğünden yapılmış, uçlarından dışarı doğru uzanan çıkıntıları olan, üstü açık bir kütük tabuta ait olduğunu gösterdi. Dört çam köşe bloğu tabutun gövdesini sabitlemiş ve tabutun yanlarına raylar yerleştirilmişti.

Tabutla ilişkili tekstil ürünleri arasında kök boya ile boyanmış kırmızımsı-mor renkli bir şiltenin yanı sıra mineral goetit ile kaplanmış liflerden yapılmış, altın renkli dokuma kumaş parçaları da bulunmaktaydı.

Mezar odasında bulunan tabutun parçaları orijinal yerlerine yerleştirilmemişti. Birleştirilmiş tabut parçalara ayrılmış ve gömülmek üzere parça parça mezar odasının zeminine yerleştirilmişti. Bu da tabut düzeneğinin ilk olarak tümülüsün dışında kurulduğunu ve kralın devlet töreniyle defnedildiği bir cenaze töreninin olduğuna dair bir kanıt oldu.

Kralın, arka planda inşaat halinde gösterilen Tümülüs MM’e gömülmeden önce düzenlenen cenaze töreni. Greg Harlin tarafından yapılan resim. © Greg Harlin ve Elizabeth Simpson.

Odanın içindeki buluntular, cenaze töreninin bir ziyafet ile gerçekleştiğini ve mobilyaların kralla birlikte gömüldüğünü gösterir. Çanak çömlekler ve bronz kaplar içinde korunmuş olan yiyecek ve içecek kalıntılarının analizleri ziyafet menüsü hakkında bilgi edinmemizi sağladı. Bronz kaseler, situlalar ve küçük kazanlar üzüm şarabı, arpa birası ve bal liköründen oluşan karışık bir fermente içecek içermekteydi. Kurumuş yiyecek kalıntıları ise koyun ya da keçi etinden yapılmış baharatlı bir yahniydi. Cenaze töreni, kralın onuruna verilen ritüel ziyafete katılan konukları gösteren bir tabloda yeniden canlandırılabilir. Mezardaki mobilyalar burada cenaze töreni bağlamında gösterilmiştir.

TÜMÜLÜS P

Tümülüs MM’in bitişiğinde, büyük bir tümülüs olan Tümülüs P, 1956 yılında kazıldı. Tümülüs, MÖ 8’inci yüzyılın ilk yarısına tarihlenen, içinde küçük bir çocuğun gömüldüğü ahşap bir mezar odasını örtmekteydi. Gömü eşyaları arasında, çoğu mezarın çatısı çöktüğü için ezilmiş olan, pişmiş toprak çanak çömlek ve cam kaplar, çok sayıda bronz ve seçkin ahşap objelerden oluşan geniş bir koleksiyon yer almaktaydı.

En az yirmi bir parça kaliteli mobilyanın ve kırk dokuz ahşap eşyanın kalıntıları, bağlı oldukları çatı kirişlerine veya döşeme tahtalarına göre kaydedildi. Buna göre bir mezar planı oluşturuldu ancak daha sonra bazı ahşap buluntuların yerleştirilmesinde hata olduğu anlaşıldı. Çocuğun kalıntıları, Young’ın yatak olduğunu düşündüğü alandan çıkarılan 5 dişten oluşuyordu. Bu mobilya parçası gerçekten de bir yataktı ve şüphesiz Young’ın ertesi yıl kazılan Tümülüs MM tabutunu yanlış yorumlamasına neden oldu.

SERVİS MASASI VE ÜÇAYAKLI TEPSİLİ MASA

Mezarın güneybatı köşesinde, sarkan kirişler tarafından korunan kakmalı bir servis masasının kalıntıları bulundu. Tümülüs MM’deki servis masaları gibi, Tümülüs P’deki masanın da bir zamanlar bronz kapların konulduğu dairesel boşlukları olan bir üst parçası vardı. Bu boşlukların içine oturtulmuş iki küçük bronz kazan mezarın yakınlarında bulundu. Servis masası, şimşir ağacından yapılmış ve masanın ön yüzü, ardıç ve porsuk ağacından geometrik desenlerle işlenmişti.

Servis masası, Tümülüs P, ön yüz (W 60), 1985.

Servis masasının ahşabı, yine aynı işlemler uygulanarak sağlamlaştırıldı ancak sergilenmek üzere monte edilemeyecek kadar kırılgan oldukları için depoya kaldırıldı. Ahşabın konservasyonundan sonra, ön yüzü yeni bir çizimle, doğru bir şekilde yeniden yapılandırılabildi.

Servis masası, Tümülüs P, ön yüz (W 60), rekonstrüksiyon çizimi, E. Simpson.

Kakma desenleri, Tümülüs MM servis masalarındaki desenlerden biraz farklı olsa da bezeme elemanlarının merkezi gruplaması aynıdır. Tümülüs P servis masasının ön yüzünü büyük bir rozet madalyonu kaplar. Rozet, stilize aslan ayakları tarafından desteklenmekte ve Tümülüs MM masalarında olduğu gibi üzerine özenli stilize edilmiş bir başlık yerleştirilmişti. Tümülüs P servis masasının da Tanrıça Matar’ın tapınağını çağrıştıran bir kült mobilyası olduğu açıktır.

Masanın şimşir ağacından yapılmış arka ayağı geriye doğru kıvrılmış ve stilize edilmiş bir aslan pençesiyle bitiyordu. Mezar planındaki bir hata nedeniyle, arka ayağın yakınında dairesel bir ahşap halka bulunduğu düşünüldü. Bu da bacağın olmayacak bir şekilde yorumlanmasına yol açtı, halka ayağın altına takılarak bacağı dengesiz ve masa için çok uzun hale getirdi. Araştırmalarımız bu halkanın aslında mezarın kuzeyinde bulunan ayrı bir mobilya parçası olan üçayaklı tepsili masanın bir parçası olduğunu gösterdi.

Tamamen şimşir ağacından yapılmış olan üçayaklı tepsili masanın, kenardan kenara birleştirilmiş tahtalardan yapılmış, tepsi şeklinde masif bir tablası ve aslan pençeleriyle biten üç adet kavisli ayağı vardı. Her bir ayağın tepesinde, bir tanesi yanlışlıkla Tümülüs P servis masasına tahsis edilmiş olan, büyük bir ahşap halka bulunuyordu. Üçayaklı tepsili masa, yapıştırılmış doğramaların bir şaheseriydi ve mezardaki en etkileyici buluntulardan biriydi. Masanın ahşap parçaları sağlamlaştırılarak onarıldı ve müzedeki depoya yerleştirildi.

KAKMALI TABURE

Servis masasının yanında, parçalara ayrılmış, oymalı, kakmalı bir taburenin kalıntıları bulundu. Taburenin üst kısmı, uçları yukarı kalkık yedi ahşap çıtadan yapılmış ve uç uca birbirine eklenmişti. Taburenin ön ve arka yüzleri de yine ahşap çıtalar kullanılarak yapılmış, geometrik desenler oyulmuş, kakma süslemeler yapılmış ve ön tarafta bronz küçük çiviler, raptiyeler kullanılmıştı. Tabure, başlangıçta anlaşılamayan dahiyane bir tasarıma sahipti. Ahşabın konservasyonu yapıldıktan sonra, tabure çizimlerde yeniden yapılabildi ve müzede sergilenmek üzere pleksiglas üzerine monte edildi.

Yeni çizimlerde de görüldüğü gibi, taburenin tasarımı Tümülüs MM’deki kakma masaya referansla yorumlanabilir. Taburenin her bir yüzünde, iki ayak merkeze ve yanlara doğru kıvrılır, ortada kakma bir bantla birleşir ve altta stilize pençelerle sonlanır. Bu pençelerin her birinden, taburenin üst kısmını köşelerde desteklemek için dikey bir payanda yükselir. Bir başka payanda, merkezde yere oturan stilize bir pençeden yukarı doğru kıvrılır. Bunlar, Tümülüs MM kakmalı masası gibi bir masanın üç ayağı ile çerçeveyi destekleyen payandalarını temsil eder.

Böyle üç boyutlu bir masa, kakmalı taburenin iki yüzü için iki boyuta indirgenmişti. Zeki zanaatkar daha sonra bir adım daha ileri gitmiş ve renkli ahşaplar kullanarak üç boyut izlenimini ortadan kaldırmıştı. Taburenin yüzleri şimşir ve porsuk ağaçlarından dönüşümlü olarak çıtalardan yapılmış, böylece asıl amaç gizlenmiş ve masa renkli bir dizi şerite indirgenmişti.

TABURE AYAKLARI, YATAK, MOZAİK MASA VE DİĞER MOBİLYA PARÇALARI

Tümülüs P’de kakmalı taburenin yanı sıra bir oymalı tabure, iki ayak taburesi ve yükseklikleri 13 cm ile 50 cm arasında değişen altı veya daha fazla dört ayaklı tabure bulundu. Bu taburelerden dördünün şimşir ağacından oyulmuş ayakları vardı ve bunlar, oturma yerini oluşturmak için kordonla gerilmiş gergilerle birleştirilmişti. Benzer ayak ve ayak parçaları, mezarın kuzeybatısındaki diğer birçok parça ile birlikte Tümülüs P yatağıyla da ilişkilidir. Yatak, platformun kenarlarını oluşturan raylarla birbirine bağlanan, şimşir ağacından kakma bir başucuna ve oyma bir ayakucuna sahipti. Yatakla bağlantılı olarak burada mezarın genç sakinine ait kalıntılar bulundu.

Yatağın doğusunda, üçayaklı tepsili masanın yanında, alışılmadık türde büyük bir masanın kalıntıları vardı. Bu masa, bloklu kakma karelerinden dolayı ‘Mozaik Masa’ adını aldı. Masa, 1991-1992 yıllarında konservasyona alındı ve daha sonra uzun yıllar boyunca araştırılmaya devam edildi. Masa tablası, yedi adet şimşir ağacından levhadan yapılmış, kenardan kenara birleştirilmiş ve porsuk ağacı ile kareler ve haçlardan oluşan bir desenle kakma tekniği ile işlenmişti. Tablanın kenarları bir tepsi oluşturacak şekilde yukarı kalkık değildi ve üçayağı kısa ve kare kesitliydi. Bu, Gordion’daki diğer masalar gibi taşınabilir bir ziyafet masası değildi: Yerden 25 cm’den daha az yükseklikte duran büyük, düz, kakmalı bir panoydu. 2008 yılında masanın yapısı anlaşıldıktan sonra çizimleri yapıldı ve parçalar müzede saklanmak üzere özel etafoam desteğine yerleştirildi.

 Mozaik Masa parçaları (W 41), Tümülüs P, depolama yuvasında, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 2008.

Ayrıca Tümülüs P’de, Tümülüs MM’dekine benzer iki adet, üçayaklı ziyafet masası ve şimşir ağacından küçük bir sandalye ya da taht bulundu. Çok sayıda hassas, kırılgan ahşap parçasından oluşan sandalyenin tek parça bir arkalığı ve iki yan parçası, dışarı ve yukarı doğru sallanan kolları, tahtadan bir oturağı ve bronz kaplamalı dört ayağı vardı. Çocuk sandalyesi, 1989 yılından itibaren konservasyona alındı ve 2008 yılında depoya yerleştirildi. Muhtemelen bu küçük sandalyeyi kullanan mezar sakini, antik Yakın Doğu’da krallara özgü bir özellik olan ahşap şemsiyesinin kalıntılarından da anlaşılacağı üzere, genç bir prens idi.

TÜMÜLÜS W

1959’da kazılan Tümülüs W, Gordion’daki üç büyük tümülüsten en erken tarihli olanıdır ve MÖ 9 ve 8’inci yüzyılın başlarına tarihlenir. Tümülüs P’de olduğu
gibi, ahşap mezar odasının çatısı çökmüş ve içindeki mezar eşyaları ezilmişti. Bunlar arasında bronz ve pişmiş toprak çanak çömleklerin yanı sıra şimşir ağacından bir servis masasının kırılmış parçaları ve birkaç ahşap tabak parçaları da bulundu. Tümülüs W tabakları, bir torna tezgahında yapılmıştı ve kesin olarak tarihlenen arkeolojik bağlamda bulunan en erken torna tezgahında yapılan objeler olduğu bilinir. Servis masası kazı ekibi tarafından bulunduğunda çok kötü korunmuş durumdaydı.

Servis masanın ön yüzünün yalnızca üst kısmı, ön yüze ait iki aslan pençesi parçası günümüze ulaştı; bu da bu pençelerle sonlanan iki kavisli ayağın varlığına işaret eder. Rozet madalyonuna dair herhangi bir kanıt bulunamamış olsa da bezeme sistemi Tümülüs P ve Tümülüs MM’dekilere benziyor olmalı fakat Tümülüs W servis masasının ön yüzü, kakma işçiliğinde olmayıp, kafes işiyle oyulmuş ve bronz raptiyelerle süslenmişti. Masanın kalıntıları koruma altına alındı ve daha sonra çizilebildi. Çizimin üzerine yerleştirilen pleksiglas bir levhadan koruma altlığı oluşturuldu. Buna monte edilen parçalar yine müzede sergileniyor.

MEGARON 3

Gordion kale höyüğü üzerindeki büyük ve etkileyici bir yapı olan Megaron 3, Young ve ekibi tarafından 1957, 1959 ve 1961 sezonlarında ortaya çıkarıldı. Yapı, erken Frig kentini saran yangında yok olmuştu. Yeni kazı ve araştırmalar, kaledeki tahrip tabakasının tarihini yaklaşık MÖ 800’lere çekti. Yanmış enkaz yığınları, mobilyalara ait bir dizi karbonlaşmış ahşap ve diğer obje kalıntılarını ortaya çıkardı. Bunlar arasında bronz raptiyeler ve diğer bronz mobilya aksesuarlarının yanı sıra Tümülüs P’deki mozaik masa tarzında porsuk ağacı kakmalı şimşir ağacından bir masa tablasının parçaları da bulunuyor.

Bronz mobilya aksesuarların yakınında, geyikli paneller, balık yiyen bir griffon ve at sırtında bir savaşçı da dahil olmak üzere konsantrik kareler ve figürlü sahnelerle oyulmuş on üç büyüleyici fildişi süs plakası bulundu. Bunlar Frig tarzındadır ve Gordion’daki boyalı çanak çömlekler üzerindeki figürlerin yanı sıra Tümülüs P’deki bir grup küçük ahşap hayvan heykelciğini hatırlatır. Megaron 3’teki değerli buluntular, bir erken Frig sarayından ele geçen lüks mobilyalardan geriye kalan tek kalıntılardır.

Gordion’da gün yüzüne çıkarılan krali ahşap eserler, günümüze kadar ulaşmalarını, Gordion’un kazıcılarına, buluntuların konservasyon ve restorasyonunu yapan konservatörlere, ahşap eserler üzerinde çalışan bilim insanlarına, sanatçılara ve arkeologların titiz çalışmalarına borçludur. Araştırmalar, ahşap türleri ve ahşap patolojisi çalışması, ahşap işleme tekniklerinin incelenmesi ve mobilyalarla ilişkili tekstillerin analizini de içerir. Eserlerin fotoğraflanması ve çizilmesi için birçok sanatçı istihdam edildi. Bu, birleşen parçaların bulunmasını ve parçalar halindeki buluntuların kağıt üzerinde yeniden yapılmasını sağladı. Mobilyaların sergilenmek üzere montajı sırasında, yapım teknikleri hakkında çok şey öğrenildi. Çalışmalar, ekibimiz tarafından, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeki konservatörler ve arkeologlarla birlikte yürütüldü. Gordion Mobilyaları Projesi’ni finanse eden kurumların cömertliğine ve burada anlatılan hikayeye katkıda bulunan tüm katılımcılara teşekkür ederim.

*Bard Graduate Center, New York Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi, Philadelphia, Prof. Dr.