Govend berxwedan e, berxwedan jiyan e

Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun “Berxwedan jiyan e” (Direnmek yaşamdır) sloganı yeniden popüler oldu ve dönemin ruhuna uygun olarak, Diyarbakır Newroz alanında en çok atılan sloganlardan biri oldu.

Abone ol

DUVAR - Bir gün önce bindiğim taksinin şoförüne, “Bu yıl Diyarbakır Newroz’u nasıl geçer? Kalabalık olur mu yine?” diye sormuştum. “Kêfsiz (keyifsiz) geçer” diye cevap vermişti.

Newroz’un neden kêfsiz geçeceğine dair açıklaması da vardı elbette: "Partimizi kapatacaklar, vekilimiz Meclis odasında adalet nöbeti tutuyor, nasıl kêfli olalım?”

Bir de korona virüsü belası vardı. “İnsanlar gelir ama her zamanki gibi kalabalık olmaz herhalde. Eskiden dışarıdan da gelen çok oluyordu” dedi taksi şoförü.

Doğru söylüyordu, önceki Newroz’larda günler önceden otellerde boş yer kalmazdı. Neredeyse her evde bir iki Newroz misafiri olurdu. Tarihi Sur ilçesi dışarıdan gelenlerin istilasına uğrardı adeta. Bu yıl öyle bir şey olmadı.

Bu yıl protokol de çok zayıftı. Protokolde yer almak için yarışanlar, kim bilir belki kêfsiz oldukları için belki de korona virüsü nedeniyle kendilerine ayrılan sandalyeleri boş bıraktılar.

Basın için de aynı şeyi söylemek mümkün. Basın için ayrılan yer hiçbir Newroz’da iyi olmadı ve dışarıdan gelen gazetecilerle burada çalışmak imkansız olurdu. Bu yıl dışarıdan gelen çok az sayıda muhabir vardı. Basına ayrılan yer yine iyi değildi ama bu kez yer kapma yarışı yaşanmadı.

Bu yıl Diyarbakır’da Newroz biz bize kutlandı.

ALAN LEBALEP DOLUYDU

Yukarıdan, gazeteciler için ayrılan yerden bakınca kutlama için ayrılan alanın lebalep dolduğunu görmek mümkün oluyordu.

Oysa hiç kolay olmamıştı alana girmek. Günler önceden billboardlara astığı afişlerle “Nevruz”u kutlayan kayyım, Newroz kutlamalarına katılacakları uzun süre duraklarda bekletti. Otobüslerin geleceğinden umudu kesenler yürüyerek alana gelmek zorunda kaldı. Alana girmek de öyle kolay olmadı elbette. Binlerce polis devasa alanın etrafını kuşatmıştı. Alana girmek için belirlenen noktalarda üst aramasının yanı sıra HES kodu istendi. Böyle olunca alana girmek için kilometrelerce yol yürümek ve arama noktalarında kuyrukta beklemek zorunda kalınmıştı.

Keyifler yoktu, alana girmek kolay değildi, korona virüsü tehlikesi vardı ama Diyarbakırlılar üşenmemiş alanı doldurmuştu. Kalabalığı yukarıdan görebilen gazeteciler de olumsuz koşullara rağmen alanın dolmuş olmasından dolayı şaşkındılar.

HALAY DA ÇEKİLDİ, SLOGAN DA ATILDI

Kürt kıyafetleriyle Newroz’a katılan kadınlar ve çocuklar, her yıl olduğu gibi bir renk cümbüşü yarattılar alanda.

Kadınlar halaylarıyla, zılgıtlarıyla, sloganlarıyla ve bir gün önceden hazırladıkları yemekleriyle alandaydı. Kadınların öncelikli gündemleri İstanbul Sözleşmesi’ydi elbette. Döviz taşıyan kadınları meydanda gören erkekler de “Jin, Jiyan, Azadî” şeklinde sloganlar attı.

Doğrusu Türkiye’nin siyasi gündemini düşününce bu yıl halay çekilmez, çekilse de keyifle çekilmez diye düşünüyordum. Ama hiç öyle olmadı. İnsanlar sanatçılara eşlik ettiler, Lazca şarkılarda bile halay çektiler. Sahnede sanatçı yoksa alanda yerlerini almış davul zurnacılar devreye girdi ve halay hiç bitmedi.

“Govend berxwedan e, berxwedan jiyan e” (Halay direniştir, direnmek yaşamdır) sözü, Diyarbakır Newroz alanında hayat buldu.

‘HALKI SUR’DA, SURUÇ’TA KORUSAYDINIZ’

Gazetecilere ayrılan yerden ayrılıp alana girmek için birkaç kilometre yol yürümek zorunda kaldım. Bu arada Newroz’a çoluk çocuk gelmişken güzel havada piknik yapanlarla da karşılaştım, özellikle yaşlı insanların güç bela yürüyüşüne de tanıklık ettim.

Mangal yapan gençler yemek yedikten sonra konsere katılacaklarını söylediler ama yaşlılar onlar kadar sabırlı değildi. Otların yeşerdiği boş arsada ağır aksak da olsa alana girebilmek için kontrol noktasına doğru ilerliyorlardı.

Alana giriş noktalarında çok sayıda satıcı vardı. Dönerciler, ciğerciler, simitçiler, oyuncak, şekerleme, su satıcıları ve diğerleri, giriş kapısının önünü bir panayır alanına çevirmişlerdi.

Dönercinin bir dükkanı vardı ve Newroz için girişe yakın bir yerde kurmuştu tezgahı. Dediğine göre salgın nedeniyle işleri iyi gitmiyordu dükkanda. 30 kiloluk tavuk dönerle açmıştı tezgahı. “Bir saatte 10 kilo kadar sattım, kutlama bitinceye kadar hepsini satarım” dedi.

Diyarbakır çöreği ve simit satan delikanlının da simit fırını varmış. Alana satıcı alınmadığı için şikayetçiydi: “Halkı koruyacaksan Sur’da, Suruç’ta korusaydın. Simit satan çocuktan ne istiyorsun?”

KÜRTÇE İÇİN İMZA KAMPANYASI

Kürtçenin eğitim dili olarak kabul edilmesi için bir süredir devam eden kampanya çalışması Newroz alanına da taşınmıştı. Alana giriş noktalarında kurulan stantlarda imza toplanıyordu.

Stantlar kalabalıktı doğrusu. Stant görevlilerinden biri, “100 bine yakın imza topladık” dedi. 100 bin fena bir rakam değildi. Okuma yazması olmadığını söyleyerek yardım isteyen adama yardımcı oldum. Çiftçiymiş adam. İmzasını atarken, “Çocuklarımız kendi dilleriyle büyüsün” dedi.

‘MİLLETVEKİLLERİMİZİ HAPSE ATIYORLAR’

Newroz kalabalığı için, “Çok iyiydi” dedi adam. Sesinde neşe yoktu. “Nasıl olsun?” diye sordu ve devam etti: “Milletvekillerimizi alıp hapse atıyorlar. Onlar bizim irademizdir. Barış istemiyorlar. Bize her gün hakaret ediyorlar. Nasıl neşeli olalım? Newroz’a geldik ama yüreğimiz buruk.”

Yaşlı karı koca alandan çıkmıştı. Evlerine doğru muhtemelen uzun bir yürüyüş yapacaklardı ağır adımlarla. Adamın üstünde açık mavi, şık bir takım elbise vardı. Kadın ise Kürt kıyafetlerinden giymişti. Yaşından, bu elbiselerden her gün giydiğini tahmin etmek zor değildi. Ama bugün Newroz’du ve o da en şık elbisesini giymişti.

GERGERLİOĞLU'NUN MECLİS'TEKİ SLOGANI

Diyarbakır Newroz’u nasıl kutladı bu yıl? Bu soruyu sanırım herkes önce kendisine sonra yanındakine sordu. Ne korona virüsü ne de siyaset meydanındaki karamsarlık Diyarbakırlıların Newroz alanına gelmesine engel olamadı. Diyarbakırlılar taleplerini bir kez daha Newroz alanına gelerek göstermiş oldu. Kim dikkate alır diye düşünmeden mesajlarını verdiler. Vekilliği düşürüldüğünde Meclis’te yaptığı konuşmayı “Berxwedan jiyan e” (Direnmek yaşamdır) diye bitirmişti Gergerlioğlu. Bu slogan bu sayede yeniden popüler oldu ve dönemin ruhuna da uygun olarak, alanda en çok atılan sloganlardan biri oldu.

Kısacası umut vardı, direniş vardı, mesaj vardı Diyarbakır Newroz alanında. Ama Diyarbakırlıların yüreğinde belli belirsiz de olsa bir burukluk da vardı. Çok sayıda Diyarbakır Newroz’una katıldım ve bu yıl kutlanan Newroz’a damgasını vuran bu belli belirsiz burukluk oldu.