Gregory Corso’nun Altın Vuruşu

Gregory Corso, hayatının son yirmi yılının kitabı olan ‘The Golden Dot’ı yazarken büyük zorluklar çekti. Kitap, hem metinsel hem de kavramsal olarak sayısız imgelem değişimi ve düzeltilerden geçti. Bu kitabın poetik son vasiyeti olacağını bildiğinden, hayatında onu meşgul eden birçok edebi ve felsefi temanın bir özeti olarak kesinlikle kusursuz olmasını istiyordu.

Öykü Tekten poetrydeal@gmail.com

Dövülmüş Kuşağın en dövülmüş, aynı zamanda en lirik şairlerinden biri olarak nitelendirdiğim ve yıllar önce girdiğim arşivlerinden henüz çıkamadığım Gregory Corso’nun ‘The Golden Dot: Last Poems 1997–2000’ (Altın Nokta: Son Şiirler 1997–2000) kitabının Raymond Foye editörlüğünde yayına hazırlandığını Foye’nin kaleme aldığı muhteşem bir yazı sayesinde öğrenince yaşadığım heyecanı ve sevinci anlatamam. Hem Corso’nun son şiirlerinin nihayet gün yüzüne çıkacağının müjdesini vermek hem de onu yakından tanımış, sadece onun değil kuşağın diğer birçok şair ve sanatçısının da arşivlerine canla başla sahip çıkmış, tanıdığım en nev-i şahsına münhasır insanlardan Foye’nin gözüyle ve ruhuyla Corso’nun dünyasına geniş bir kapı aralamak adına bu makaleyi çevirip iki bölüm halinde sizlerle paylaşmak istedim.

Gregory Corso’nun Altın Vuruşu

Şöyle oldu olan:
Nihayetinde
her şey ufalıp
dönüştü bir noktaya;
boşluğun içinde patladı nokta
ve başlangıç yeniden başladı—

Gregory Corso, ‘The Golden Dot’, 1998

Kozmik ve dünyevi zaman, Gregory Corso için en mühim konularından biriydi. On yılları ayrı, asırları ve bin yılları daha da geniş parseller olarak görürdü. 1990'lar boyunca, şiirlerinde mahşer ve kıyamet, ekolojik felaket, Vahiyler ve Yeni Çağ vaadi gibi temaları inceleyerek milenyumun gelişini bekliyordu hevesle. Fakat milenyum yaklaştıkça kişisel trajedileri de arttı: En yakın arkadaşı ve Amerikan edebiyatının önemli şairlerinden Allen Ginsberg'ün 1997 baharında ölümünden dört ay sonra, dürüstlüğüne sonuna kadar inandığı diğer yakın arkadaşı William Burroughs da hayata gözlerini yumdu. Ardından karaciğer, kalp ve akciğer hastalıkları, son olarak da tedavisi mümkün olmayan prostat kanserine yakalandığı haberi geldi. Yeni binyılı gördü görmesine ama çok kısa bir süreliğine. 2000 yılında gönülden bağlı olduğu Greenwich Village'dan ayrılıp onun bakımını üstlenen hemşire kızının Minnesota'daki evine taşındı ve kısa bir süre sonra, 17 Ocak 2001'de orada öldü.

Corso, hayatının son yirmi yılının kitabı olan ‘The Golden Dot’ı yazarken büyük zorluklar çekti. Kitap, hem metinsel hem de kavramsal olarak sayısız imgelem değişimi ve düzeltilerden geçti. Bu kitabın poetik son vasiyeti olacağını bildiğinden, hayatında onu meşgul eden birçok edebi ve felsefi temanın bir özeti olarak kesinlikle kusursuz olmasını istiyordu. Kişisel zorluklardan (zaten yeni bir şey değildi bu onun hayatında) daha da ürkütücü gelen bir şey yapıp şiire dair temel yaklaşımını değiştirmiş, artık amacına hizmet etmeyen ayrıntılı üslubunu ortadan kaldırmıştı. Şimdi mühim olan şiirin temelleriydi yani İlham Perisi ile doğrudan ve temel bir ilişki. Moral bozucu bir şekilde, 1990'lar boyunca bu kitap sürekli olarak kendi ağırlığı altında kaldı, ta ki...

Downtown Collection, Fales Library, New York Üniversitesi'nin izniyle.

Ginsberg'ün New York'taki Shambhala Meditasyon Merkezi'ndeki cenazesinin ardından, West Village'ın 26 Horatio sokağındaki küçük dairesine dönüp “Elegium Catullus/Corso, Allen Ginsberg için” şiirini yazana kadar. Bu şiir Latin şair Catullus'un kardeşinin naaşı başında onun “konuşmayan külleri”ne (alloquerer cinerem) hitap ettiği bir cenaze kasidesini örnek alır. Corso, Catullus'un o meşhur son dizesini (ave atque vale —merhaba ve elveda) Ginsberg'le aralarında sık sık kullandıkları ve 50'lerin kamp haytalarının selamlaşma ifadesiyle, yani "Tootel loo" ile hafifletir. Bu kısa ve yalın şiirle de kitabın önü açılır. Corso, Elegium'u yazdığı akşamı takip eden üç buçuk yıl boyunca ‘The Golden Dot’ın iki yüzden fazla sayfalık tüm metnini yeniden böylece yazar.

‘The Golden Dot’, Ginsberg'in ölümüyle başlayıp Corso'nun kendi ölümüyle biter. Diğer birçok şeyin yanı sıra, yirminci yüzyılın iki büyük şairinin bir ömür sürmüş dostluğunun hikâyesidir bu kitap. Corso, hem akıl hocası hem rakibiyle tartışırken ve kendi savunmasını ya da telafilerini yaparken artık tek başınadır. Duyduğu güvensizlikler onu, Allen’in ilk olarak Village’de bir barda onunla arkadaşlık kurmasının nedenlerini sorgulamasına kadar götürür: Sebep, sadece yakışıklılığı ve sokak zekası mıydı? Ancak Corso, Allen’in onun eserlerine verdiği değeri kabul edip bunun içtenliğine güvenecek hale nihayet gelir. Allen’in ‘Planet News’ (1968) kitabının, sonrasında da ‘Selected Poems 1947–1995'e eklediği ve Corso’nun yaşamı boyunca şiiriyle kazandığı en mühim takdirler arasında olan iki ithaf, bu değeri kısa ve öz bir şekilde gösterir: “Saf Düş Gücünün Şairine adanmıştır” ve “Gregorio Nunzio Corso'ya, Bilge Üstad, Antik ve Modern Dillerin Amerikan Dehası, Az ama Özün Babası Şaire.” Allen, herkese Gregory'nin kendinden daha büyük bir şair olduğunu söyler ve onun eserlerine ilişkin ciddi eleştirel değerlendirmelerin eksikliğinden de sık sık yakınırdı.

Gregory Corso otoportre, sulu boya, Zach Wollard koleksiyonundan.

Corso, fazla şiir yayımlamayı sevmiyordu. 1960'lardan itibaren, genellikle her on yılın başında bir kitap basmak onun genel kuralı haline gelmişti ve her kitap, o dönemin ruhu olarak hissettiği bir şeyi ifade ediyordu: ‘The Happy Birthday of Death’ 1960’ta, ‘Elegiac Feelings American’ 1970’te ve ‘Herald of the Autochthonic Spirit’ 1981'de basıldı. Diğer kuralı ise kitapların kısa ve öz olması gerektiğiydi: Bu bahsettiğim kitaplar sırasıyla 92, 120 ve 66 sayfaydı. Ancak 1990’a gelindiğinde Corso kitap yayımlamamayı tercih etti. O yıl altmış yaşına basmıştı ve kitap yayımlamama nedenlerini hiçbir zaman açıkça ifade etmemiş olsa da, 50 yaşına dair yazdığı bir şiirinde dediği gibi, o "Kallavi 5-0'a yaptığı vuruştan” sonra hayatında ve eserlerinde köklü değişiklikler meydana gelmeye başlamıştı. Corso'nun şiirle ilişkisi, son derece özelden şöhrete uzanan, bazen binlerce, hatta daha fazla izleyici karşısında şiir okumaları yapan bir yörüngede oldu. Bana sık sık ettiği şikayet şuydu: “Şiir yazmaya, gece yarısından sonra, tek başıma başladım. Sadece ben ve şiir. Mum ışığında. Sonra bir baktım, sahnede yüzlerce insana şiir okuyorum. Beni bu mahvetti.” Bu durum Corso'nun mizahi, kalabalıkları hoş tutacak şiirleri tercih etmesine yol açtı. Kendisini bir performans sanatçısı, kendi deyimiyle bir palyaço olarak görmeye başladı. Yirmi beş yıl boyunca genellikle Ginsberg ile şiir okuma turlarına katılıyordu —her ikisi de bugün neredeyse hayal bile edilemeyecek şekilde halk şairiydi ve bu rolü de çok ciddiye aldılar. Ancak Corso'nun arsız kişiliği ve etkinlikler sırasındaki sarhoş maskaralıkları ona acı veren bir utangaçlığı maskeliyordu ve bu eziyetten kurtulmak derdindeydi. Bir şiirinde hatırlanmaya değer bir şekilde ifade ettiği gibi, "Alkole batmış bir günün kırmızı paçavrasını delip geçen yaşlı, uyuz bir boğa gibi hissediyorum." Şiirin bu halka açık yüzünü bir rutin, bir iş, bir eylem olarak görmeye başladı. Ancak birçok kusuruna rağmen, kendine karşı dürüst olmamak bunlardan biri değildi. Yavaşça kendini bu çevreden geri çekti.

Ettore Sottsass ve Fernanda Pivano tarafından East 128, Milan’da 1966 yılında tasarlanıp basılan Gregory Corso’nun The Geometric Poem kitabından bir sayfa. Özgün, el boyaması kopya, 1993. Raymond Foye Koleksiyonundan.

Bu içe kapanma yılları hayli zordu. Corso’nun aşırı alkol tüketimi artık sürdürülebilir halde değildi ve bu da toplumdan kendini giderek daha fazla geri çekmesini gerektirdi. Daha da mühimi, yaşadığı yarım yüzyıl onda yetişkin hayatına musallat olan birçok travmayla yüzleşme ihtiyacını uyandırdı: Doğumundan kısa bir süre sonra babasının uyguladığı aile içi şiddet nedeniyle annesinin evi terk etmesi; sonrasında altı farklı Katolik ve zalim koruyucu aileyle yaşaması; sık sık girip çıktığı Tombs [Manhattan’ın şehir hapishanesinin halk arasındaki adı]. Yetimhaneler ve hapishaneler her zaman onun kişisel mitolojisinin bir parçası olmuştu. Ancak o ana kadar bu deneyimlerin acı veren ayrıntılarını hiçbir zaman açıkça irdeleyip gün yüzüne çıkarmamıştı. Şiirinde bu kapıyı bir kez açtıktan sonra kapının tekrar kapanması mümkün olmadı.

Gregory Corso ve Patti Smith, Allen Ginsberg'ün evinde. 5 Nisan 1997. Arka planda Corso'nun kendi eseri bir tablo. Fotoğraf: Greg Masters

Raymond Foye: Yazar, yayıncı ve küratör. Woodstock, New York’ta yaşıyor. City Lights’dan çıkan The Collected Poems of Bob Kaufman kitabının editörü olarak 2020 yılında American Book Award from the Before Columbus Foundation ödülüne layık görüldü. The Brooklyn Rail dergisinde danışman editör olarak çalışıyor.

Tüm yazılarını göster