Grip aşısı belki, Covid-19 aşısı zor gibi
Tüm dünya umutla Covid-19 aşısı ile ilgili çalışmaların bir an önce sonuçlanmasını bekliyor. Uzmanlar önümüzdeki kış aylarının kritik olduğuna, grip salgınları ile beraber tehlikenin büyüyebileceğine dikkat çekiyor. Korunmak isteyenler bir yandan e-Nabız'dan adını kontrol ediyor, listede yer almayanlar ise grip aşısını nasıl bulacağını araştırıyor.
DUVAR - Covid-19'un küresel çapta yarattığı tahribatın hangi aşamasındayız bilmiyoruz. Bir dönem tepe noktaya ulaşmıştık, ama gördük ki aslında sadece yamaçtaymışız, o nedenle 'ulusal çıkarlar' elverdiğince bize ulaşan bilgilere göre tepeye doğru tırmanmaya devam ediyoruz.
Bakanlık tarafından açıklanan 'vaka' sayıları, aynı doğalgaz fiyatları gibi yaz aylarında düşüşe geçti, turizm mevsiminin sona ermesi ile birlikte yeniden yükselmeye başladı. Ve hepimiz umutlar bizi kurtaracak aşıyı bekliyoruz. Covid-19 aşısı bulunana kadar kendimizi korumak adına bir süredir gözler, grip aşısında. Aşı mevsiminin gelmesine karşın hâlâ eskiden eczane vitrinlerinde görmeye alışkın olduğumuz "Grip aşısı gelmiştir" duyuruları görünmüyor. Geçen sene de fiyatta anlaşılamadığı için grip aşısı gecikmeli olarak ve kısıtlı miktarda Türkiye'ye gelmişti.
KİMİN AŞI OLACAĞI E-NABIZ'DAN ÖĞRENİLECEK
Pandemi nedeniyle grip aşısına olan talep de arttı. Ancak Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre aşı olması için 1'inci risk grubunda olanların isimleri e-Nabız sistemine yüklendi. İsmi listede yer alanlar aile hekimlerinden alacakları reçete ile eczaneye gidecek, 72.5 lira ödeyerek aşısını alacak. Aşı almayı başaran talihliler daha sonra bir sağlık kurumuna gidip aşısını olabilecek. Bakanlık eldeki aşı miktarına göre daha sonra yeni isimleri sisteme girecek ve herkes e-nabız sisteminden yeni listede yer alıp almadığını öğrenebilecek.
Sağlık Bakanlığı'nın 1. derece öncelikli isimleri nasıl belirlediği konusunda ise tartışma var. Prof. Dr. Bengi Başer, yaptığı sosyal medya paylaşımında tepkisini, "Hastam erkek, kalp yetersizliği, kalp damar hastalığı, kronik akciğer hastalığı, inme öyküsü var ve 77 yaşında. Ama influenza açısından 1. öncelikli risk gurubunda değilmiş yani grip aşısı yapılamıyor. Bu durumda öncelikli olanlar kim?? Merak etmekteyim..!" sözleri ile dile getirdi.
E-Nabız sistemine erişimi olmayanlar, öncelikle aile hekimlerine ara ara uğrayıp listeye adının girip girmediğini öğrenecek. Daha sonra ise eczaneleri dolaşıp aşı bulmaya çalışacak. Zira Sağlık Bakanlığı'nın ilk etapta 1.5 milyon ünite aşı getireceği bilgisi var. Oysa ülkemizde 2018 yılı rakamlarına göre sadece 11 milyon diyabet hastası var. İlk aşamada aşılanması gerekenler arasında sağlık çalışanları yer almasa dahi, aşı sayısı ihtiyacın oldukça altına kalacak.
1893'TE AŞI ÜRETMEYE BAŞLAYAN FABRİKA 2011'DE KAPATILDI
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada tüm dünyada aşıya olan yoğun talep nedeniyle yeterli aşı bulmanın zor olduğuna değiniliyor. Evet, maalesef son yıllarda silah sanayi alanında büyük çıkış yapan Türkiye aşı üretemiyor.
Oysa tüm dünyada bulaşıcı hastalıkların yaygınlaştığı 19'uncu yüzyıla dair, TTB tarafından hazırlanan raporda, "Abdülhamit döneminde Osmanlı topraklarında, sağlık koşullarının düzeltilmesine yönelik çalışmalarda, bakteriyoloji koruyucu hekimliğin temeli olarak görülmektedir. Bu nedenle Avrupa'daki pek çok gelişme çok kısa zaman aralıklarıyla izlenmeye başlanmıştır ve özüyle Avrupalı, biçimiyle Osmanlı olan tıp kurumlarının kurulmaları da bu yıllara rastlamaktadır. 1887'de Dersaadet Daü'l Kelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi yani kuduz enstitüsü kurulmuştur. Bu kurum dünyanın üçüncü, doğunun ilk kuduz enstitüsüdür. Kuduz aşısı, bulunduktan sadece üç yıl sonra bu kurumda üretilebilmiştir. 1889'da Telkihhane yani çiçek aşısı üretim merkezi, 1893'de ise Bakteriyolojihane-i Şahane kurulmuştur. Bakteriyolojihane-i Şahane'de başlatılan çalışmalar sayesinde bulunduktan bir yıl sonra difteri serumu bu topraklarda üretilmiştir." bilgisi veriliyor.
Aşı üretimi, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda da önemli bir konu olmuştu. Raporda bu konu "Çanakkale Savaşı sırasında İstanbul'un işgali tehlikesi belirince Bakteriyolojihane-i Baytari'nin Müdürü Ahmet Şefik Bey ve yardımcısı Nikolaki Mavriadis Bey aşıhaneyi Anadolu'ya taşımaya karar verirler, Eskişehir Sıcaksular yöresinde bir handa bir süre hayvan aşı ve serumları üretirler. Yunan işgali Eskişehir'in kapısına dayandığında, aşıhaneyi sırtlarına vurup Kırşehir'e taşırlar. Aynı dönemde Şerefeddin Mustafa Afyon'da çiçek aşısı üretmektedir” şeklinde ifade ediliyor.
Sonradan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü adını alacak Türkiye'nin ilk halk sağlığı laboratuarı 2011 yılında kapatıldı. Tüm malvarlığı Halk Sağlığı Kurumu'na devredildi. Bugüne kadar, tifo, Cox tipi tifüs, tifo-tifüs karma, tifo-difteri karma, intradermal BCG, veba-kolera karma, veba-kolera-tifüs karma, difteri-tetanoz karma, boğmaca-difteri karma, influenza tifo-difteri-tetanoz aşıları üreten kurum artık yok.
Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nün yanı sıra SSK için ilaç üreten İstanbul Bomonti'deki fabrika da AK Parti iktidarı döneminde, "Böyle bir fabrikaya ihtiyacımız yok" denilerek kapatıldı. Kapatılan fabrika SSK’nin ilaç ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini karşılıyordu ve ülkenin ISO 9002 kalite belgesine sahip tek ilaç fabrikasıydı. Üretilen ilaçlar piyasadaki muadillerinden çok daha ucuza satılıyordu.
COVID-19 AŞISI TÜRKİYE'YE GELECEK Mİ?
Sağlık Bakanlığı'nın grip aşısı temin etmekte zorlanması elbette akıllara, "Covid-19 aşısı bulunursa ülkeye gelecek mi?" sorusunu getiriyor. Avrupa Birliği desteği ile aşı çalışmasını sürdüren Astra Zeneca firması daha aşı bulunmadan talepleri topladı. Örneğin 10 milyon nüfusa sahip olan İsveç 6 milyon doz aşı için anlaşma yaptı.
Çin tarafından geliştirilen aşının insan üzerinde denemeleri için gönüllü olan Türkiye, Rusya tarafından üretilen aşıya da sıcak bakıyor. Hatta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Rusya ile karşılıklı aşı denemeleri yapacaklarını açıklamıştı. Ancak hangi aşının daha etkili olacağı halen belirsiz.