Gülfim Abla Köşesi: Yaz rehavetiyle başa çıkma taktikleri

Aşık olun ama böyle hiç olmayacak birine. O kadar ulaşılmaz biri olsun ki oturduğunuz yerden kalksanız bile zaten ona erişemeyecek olun ki boşu boşuna yorulmayın. Zaten yazın insanın oturduğu yerden kalkası gelmiyor. İyisi mi böyle oturduğunuz yerde, aşık olduğunuz kişiyi sosyal medyanın imkanları çerçevesinde dört bir yandan takip edin.

Meltem Parlak gulfimabla@gmail.com

Yaz geldi, sıcaklıyorsunuz, içiniz geçiyor, şekerleme yapasınız geliyor, gözleriniz kapanıyor mu? Eh, demek ki yaz rehaveti içine girdiniz. Hayırlı olsun. Peki ne yapmalı? Anlatıyorum:

1-Onun patron olduğunu kabul edin.

Bir defa onun patron olduğunu kabul edin. Koca mevsimle nasıl cenk edeceksiniz? Siz onunla mücadele etmeye çalışırsanız daha çok yorulursunuz ama yaz güçlenir, sizi sıcağıyla daha da mayıştırır, işlevsiv bırakır. Açın kollarınızı yaza ve kabullenin. Haykırın! “Sen mi büyüksün ben mi büyüğüm yaz? Sen büyüksün kuzum, cicim. Tabii ki sen büyüksün,” diyin. Sonra da kanepeye uzanın. Oh, şimdiden bir rahatlama geldi. Mücadele etmenin anlamı yok çünkü.

2-Konuşkan akraba ve arkadaşlarınızı arayın.

Konuşkan bir akraba veya arkadaşınızı telefonla arayın, konuşmayı hoparlöre alın, arkanıza yaslanın ve uyku moduna geçin. “N’aber canım?” diyin ve karşı tarafın konuşmayı tamamen ele geçirmesine izin verin. Uzun zamandır konuşmadığınız bir uzak akraba bu iki kısa sözcükle hemen dümeni eline alacak ve sizi hiç çaba sarf etmek zorunda bırakmadan, son aylarda sizi hiçbir şekilde ilgilendirmeyen ne olaylar olmuş akraba çevrenizde, bunları bir bir sayacaktır. İlgili görünmenize bile gerek yok, sadece aralarda rast gele “Aa, ee, yaa…” gibi bir takım nidalar salsanız yeterli. İşte ne harika, hiç yerinizden bile kalkmadan neredeyse bir tür sosyalleştiniz hem de gönül aldınız.

3-Duvara bakın.

Böyle bayağı dümdüz duvara bakın. Sadece yazları değil aslında bunu kışları da yapın. Yani en azından ben öyle yapıyorum. Benim günde yaklaşık iki saatim sadece duvara bakarak geçiyor; bunu da tüm okurlarıma ısrarla öneririm. Çünkü bir müddet sonra insan öyle bir alıklaşıyor ki ne gam ne kasvet ne rehavet hiçbir şeyi kalmıyor. Şiddetle tavsiye ediyorum.

4-Aşık olun.

Aşık olun ama böyle hiç olmayacak birine. O kadar ulaşılmaz biri olsun ki oturduğunuz yerden kalksanız bile zaten ona erişemeyecek olun ki boşu boşuna yorulmayın. Zaten yazın insanın oturduğu yerden kalkası gelmiyor. İyisi mi böyle oturduğunuz yerde, aşık olduğunuz kişiyi sosyal medyanın imkanları çerçevesinde dört bir yandan takip edin. Koyduğu fotoğrafı, hikayesini, şusunu busunu öğrenin durun. Böylece oturduğunuz yerde küçük küçük heyecanlar yaşamış olursunuz. Yaz rehaveti böyle ortadan kalkar mı, belki kalkmaz ama huyuna gidince en azından daha az efor sarf edersiniz. Hem aşkın tadına varmış olursunuz, hem de parmağınızı bile kaldırmadan.

5-Yıkanın.

Yıkanın. Yani bunu nasıl daha kibar söylemeli? Yıkanın. Yani bu hepimiz için geçerli. Arada bir de olsa bunu yapmak gerekiyor. Hiç olmadı yüzümüze bir su serpelim. Oh, ayıldık bile. Ama tabii yıkanılsa daha iyi.

Duyuru: Yaz rehavetinden kurtarır mı bilmem ama üç beş kahkaha attırır. Bu akşam benim gösterime gelin. 24 Haziran Cumartesi 21:00’de “Evlenecek miyiz?” isimli gösterimle BKM Mutfak Sahne’deyim. Gülüşmeye beklerim. Biletler biletixte ve kapıda.

Tüm yazılarını göster