Gültan Kışanak: Canan Kaftancıoğlu'nun yanındayım
Kobanê Davası’nda konuşan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, Canan Kaftancıoğlu'na verilen hapis cezasına tepki gösterdi. Kışanak, "Kaftancıoğlu'nun yanındayım" dedi.
DUVAR - IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te yapılan eylemler gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 108 isim hakkında açılan Kobanê Davası’nın 12’nci duruşması 8’inci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülüyor.
Duruşmaya HDP milletvekilleri Dersim Dağ, Ömer Faruk Gergerlioğlu, HDP Ankara il ve ilçe yöneticileri ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatlarının yanı sıra İstanbul’dan çok sayıda feminist kadın katıldı.
'MAHKEME BİZİMLE İNATLAŞMIŞ GİBİ'
Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada Kürt siyasetçi Aynur Aşan söz alarak Kürtçe savunma yaptı. Aşan, “Savcı Muş’taki iddianameden kopyala-yapıştır yaparak tutuk devam kararı yapmış. Bu yöntemden artık vazgeçilmesi gerekiyor. Tutuk devam gerekçemde, gizli ve açık tanıklar delil olarak gösteriliyor. Tüm tanıkları da dinledim ancak aleyhimize tek cümle kurmadılar. Hukuksuz ve adaletsiz bir şekilde yargılanıyorum. Tutuk devam kararlarından bu gerekçelerin çıkarılmasını istiyorum. Artık sağlığımız duruşma periyotlarını kaldırmıyor. Buraya gelip 2 hafta bekliyoruz. Bize savunmadan kaçtığımızı söylüyorlar ama savunmaya hazırlanmak için süre verilmiyor. Mahkeme bizimle inatlaşmış gibi. Duruşma periyotlarının yeniden gözden geçirilmesini talep ediyorum. 2 ayda bir duruşmanın görülmesini istiyorum” diye belirtti.
'TARİHİ SORUMLULUĞUMUZDUR'
Mezopotamya Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, Kürt, Süryani, Arap, Ermeni halkına karşı sorumlulukları olduğunu ifade eden Aşan, “Savunma yapmak sorumluluğumuzdur. Çünkü çok ciddi ithamlarla yargılanıyoruz. İddianamede cami yaktığımız söyleniyor, buna karşı tüm inançlar için savunma yapmam gerek. Yine kamu kurumlarına zarar verdiğimiz söyleniyor. Kamu benim, neden kendime zarar vereyim? 37 kişinin yaşamını yitirmesinin talimatını verdiğimiz söyleniyor. Bu insanlar bizim üyelerimiz, insanlarımız, halkımız. Ben nasıl böyle bir talimat verebilirim? Ben insanların katledilmesine karşıyım. Ömrünü insan yaşamına adayan biri nasıl insan katledebilir” diye sordu.
'SİYASİ BİR DAVA...'
Mahkeme heyetinin cesur davranması gerektiğinin altını çizen Aşan, “Eğer mahkeme cesur bir karar verirse 85 milyon onların arkasında duracak. İktidardan korkmasınlar. İktidar bugün var yarın yok. Esas olan adalettir. Arkanızda da ‘Adalet mülkün temelidir’ yazıyor. Mahkemeden sadece adil ve vicdanlı davranmasını istiyorum. Mahkemenin sorduğu bazı sorulara hayret ediyorum. Acaba mahkeme gerçekten inandığı için mi soruyor bu soruları yoksa birilerinin gönlünü hoş tutmak için mi soruyor? Lehimize olan her şey aleyhimize kullanılıyor. O nedenle başından beri bunun siyasi bir dava olduğunu söylüyoruz. Biz burada hakikatin açığa çıkması için konuşuyoruz. Maalesef mahkeme heyeti ve savcının sorumluluğu bizim omzumuzda kalmış. Delilleri biz topluyoruz. Bu dava tarihe mührünü vuracak. O nedenle buradaki duruşumuz, sözlerimiz tarihe geçecek. Bu siyasi bir davadır ve bu davanın cevabını layıkıyla vermek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDAR ÜLKEYİ UÇURUMUN EŞİĞİNE GETİRMİŞTİR’
HDP MYK üyesi İsmail Şengül ise, AYM ve AİHM kararlarına dikkati çekti. Şengül, “Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi (AK) kararlarının uygulanması gerektiğini ifade etmişti. Aynı siyasi iktidar bugün AK’yi ve kararlarını tanımıyor ve aksi davranışlarda bulunuyor. Demokrasinin, adaletin olmadığı, insan haklarının bu denli baskı altına alındığı ülkelerde ciddi makro ekonomik sorunlar da yaşanıyor. Bunlar da ülkeyi sosyal ve ekonomik açıdan çöküşe götürüyor. Açlık sınırın altında yaşayan yaklaşık 35 milyon insan var Türkiye’de. Bu insanlar temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiştir. Bu tablo ortadayken iktidar meseleye çok farklı açıdan yaklaşıyor. İktidar ülkeyi bir uçurumun eşiğine getirmiştir” şeklinde konuştu.
‘TANIK BEYANLARIYLA OYNANMIŞ’
HDP eski Sözcüsü Günay Kubilay da, sözlerine Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen kararı kınayarak başladı. Tanık beyanlarının kurgulanarak, çarpıtıldığını ifade eden Kubilay, “Hukuksal dayanak olmadığı için tanık beyanlarıyla oynanmış ve delil türetme durumuna gidilmiştir. Bu bir ceza yargılaması için dehşet bir durumdur. Acaba MYK üyelerine dair tutuk devam gerekçelerini heyet olarak siz mi yazıyorsunuz? Mahkemenin delil üretmek gibi bir yola başvurmasının nedeni, tanık beyanlarının olanaksız olduğunu görmüş olmasıdır. Gizli tanık Mahir, 4 Aralık 2019’daki ifadesinde ‘HDP MYK’sına KCK Türkiye Sözcüsü katıldı’ demiş ardından ise 2020’de bu ibarede geçen ‘sözcü’ yerine ‘temsilcilik’ kavramını kullanmıştır. Açık tanık Kerem Gökalp ise 5 Nisan 2022’de duruşmada dinlendiğinde MYK toplantısına kimin katıldığını bilmediğini söyledi” diye belirtti.
‘KORKMUYORUZ MÜCADELEYE DEVAM’
HDP eski MYK üyesi Pervin Oduncu, sözlerine salonda bulunan kadınları selamlayarak başladı. Tutuk devam gerekçelerine tepki gösteren Oduncu, “Ülke yanıyor. Biz benzin dökmedik, söndürmeye çalıştık. Halkların, kadınların özgürlüğü için, barış için mücadele ettik. Sırayla bütün ülkenin hızla bu yangının içine çekildiğini görüyoruz. Kürtlerin ateşinde tüm ülke yanıyor. Belediyelere kayyım atandığında, eşbaşkanlarımız gözaltına alındığında ses çıkarmayanlara yöneldiler. Bize dönük verilecek cezaların toplumun vereceği mesajla şimdiden hazırlanıyor. Biz bu suçu yapanların açığa çıkması için çalıştık. Sahte zaferlerle ülke yangın yerine çevriliyor. ‘Terör’ ve ‘terörist’ demek o kadar kolay ki artık. Ama asıl terörist ülkeyi yönetenlerdir. Irkçılık politikası, yoksulluk, kadın katliamları bir terördür. Biz korkmayacağız ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizi yargı sopasıyla burada tutmaya çalışıyorsunuz ama yılmayacağız. Sizden sadece adalet istiyoruz, adalet herkese lazım” diye aktardı.
Siyasetçilerin konuşmalarının ardından duruşmaya bir saat ara verildi.
KADINLAR ARADA AÇIKLAMA YAPTI
Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen Kobanê Davası’na katılan kadınlar, verilen arada açıklama yaptı. Açıklamada Bağımsız Feministler adına konuşan Özgül Saki, “Biz burada bir grup feminist olarak patriyarkaya karşı birlikte mücadele ettiğimiz, gece yürüyüşlerine, 8 Mart’ta birlikte olduğumuz kadın arkadaşlarımızla dayanışmak için buradayız. Son dönemlerde çok daha belirgin şekilde AKP ve MHP iktidarı tarafından HDP’ye, Kürt özgürlük hareketine, kadın hareketine yönelik saldırı cereyan ediyor. Bu saldırılardan en çok kadınların etkilendiğini görenleriz. Dayanışmanın öneminin farkında olan feministleriz biz. Ve yine diyoruz ki, susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” dedi.
Kadın hareketi olarak AK Parti'ye karşı birlikte mücadele etmenin önemini belirtmek üzere duruşmaya katıldıklarını belirten Saki, “Arkadaşlarımızın isyan dolu coşkusuyla buradayız. Bu yargılanmaların hukuken hiçbir karşılığı olmadığını biliyoruz. Siyasal bir özne olarak mücadelemize devam edeceğiz. Bir kere daha beyan etmek için buradayız” şeklinde konuştu.
Açıklama “Jin jiyan azadî” sloganıyla son buldu.
GÜLTAN KIŞANAK: KAFTANCIOĞLU'NUN YANINDAYIM
Aranın ardından Gültan Kışanak konuştu. Kışanak, "Bu dava siyasi bir kumpas davası. Yargının görevi de bu kumpasa bir kılıf uydurmak. Bir türlü minareye bir kılıf tutturamıyorsunuz. Biz eşitlik istediğimiz, özgürlükten yana olduğumuz, savaş bitsin dediğimiz için tutuklandık. Kadın kimliğimiz nedeniyle tutuklandık. Canan Kaftancıoğlu’na kadını görünür kıldığı için verilen cezayı kınıyor ve kendisine destek çıkıyorum. Her ne kadar onlar bize destek çıkmasa da ben bir kadın olarak hangi siyasi partide olursa olsun siyasette olmak isteyen kadınların yanındayım. Biz kadınlara dayatılan ikinci cins pozisyonu hepimizin kader ortaklığıdır. Biz kadınlar bütün farklılıklarımızla bir araya gelerek ülkeyi erkeklikten kurtarıp büyük bir kadın ittifakını kurabiliriz." (HABER MERKEZİ)