Günahlarımızı affedecek toprak kalmadı şehirlerde
Ağacın olduğu yerde kımıldar, yeşerir hayat. Hayatın olmadığı yerde başkalarının acılarıyla bağ kuramaz insan. Solucanın, kurdun, kuşun, yaprağın nefes aldığını duyamaz. Günahlarımızı affedecek toprak parçası kalmadı şehirlerde.
Abbas Karakaya/abbaskarakaya2000@yahoo.com
Parkta, tanıdık en az bir ağacınız var mı? Yok; muhtemelen yoktur. Oturduğunuz apartmanda, sitede, sokağınızdan birileriyle selamlaşıp acı tatlı iki laf etmişliğiniz? O da yoktur. Zaten parklarla, ağaçlarla anılarınız, bağınız yoksa insanlarla ne gelişebilir aranızda?
Park, otopark için yok edildiğinde sustunuz. Ormanlara el attılar. Durmadılar. Suskunluğumuz cesaretlendirdi onları. Zeytinliklere dadandılar. Kestiler, kökünden söktüler ağaçları. Beton döktüler nehirlere, ovalara. Tüneller, anlamsız geçitler sıraladılar. Yol için. Siz o sıralar, kendinizden uzun, kendinizden ağır cipinizin taksitlerini ödüyordunuz. ‘Yol için yol’ yapıyorlardı onlar, kurutarak sulak alanları, bağları, bahçeleri, doğurgan Anadolu topraklarına zulüm ederek.
Dağa sorulmadı, dağ kustu yolları. Denize danışılmadı, deniz küstü, dalgalar yuttu yolları… Çığ düştü, kar yağdı, yollar yarıldı, parçalandı. Yağmur teslim aldı şehirleri.
Park yok edildi. Motorlu taşıtınıza yer açıldı. Cayır cayır yanıyor hava. Bu durumda siz nereye sığınacaksınız? Anneler küçük çocuklarını sıcaklarda evlerde nasıl zapt edecek? Yaşlınız, hastanız yok mu? Onlar nerede biraz nefes alacak bunaltıcı günlerde?
Okullarda, sokaklarda taciz, tecavüz, kadın cinayetleri, kışlalarda kuşkulu ölümler, açıkta işkence biraz da bu yüzden sürüp gitmiyor mu? Habitatına düşman olan, külliyen düşmandır yaşama. Düşmandır yaşama içgüdüsüne.
Ağacın olduğu yerde kımıldar, yeşerir hayat. Hayatın olmadığı yerde başkalarının acılarıyla bağ kuramaz insan. Solucanın, kurdun, kuşun, yaprağın nefes aldığını duyamaz. Günahlarımızı affedecek toprak parçası kalmadı şehirlerde.
Mızraklar saplanmış bir boğa gibiyiz. Diz boyu beton, yoksulluk ve kan içinde ülke.