Güneş Sistemi’nde yeni bir yapı keşfedildi
NASA’nın New Horizons (Yeni Ufuklar) adlı araştırma uydusu Güneş Sistemi'yle yıldızlar arası boşlukta ‘hidrojen duvarı’ olduğunun dair ipuçlarına ulaştı. New Horizons uydusu aracılığıyla daha fazla gözlem yapılması planlanıyor.
Michelle Starr*
NASA’nın New Horizons (Yeni Ufuklar) adlı araştırma uydusu, Plüton’un yakınından geçip Kuiper Kuşağı adıyla anılan asteroid dolu alana girişinin ardından, dış Güneş Sistemi’nde uzun süredir aranan bir yapıya ilişkin heyecan verici ipuçları elde etti.
Araştırma uydusunun ‘Alice UV’ adlı spektrometresi* tarafından yakalanan bir ultraviyole (morötesi/UV) ışıması, Güneş Sistemiyle yıldızlar arası boşluk arasındaki sınırda bulunan ve yoğun bir hidrojen alanı oluşturan ‘hidrojen duvarı’ hakkındaki ilk kanıt olabilir.
Southwest Research Institute ve Yeni Ufuklar ekibinden astronom Leslie Young, Science News’a “Güneş’in muhitinde olmakla galakside olmak arasındaki eşiği görüyoruz,” dedi.
Alan aşırı derecede düşük basınca sahip olmasına karşın yine de (basınç) var ve güneş rüzgârları dışarı doğru bir basınç uyguluyor. Buna karşın, belirli bir sınırdan itibaren, bu rüzgâr yıldızlar arası uzayı dışarı doğru itmeye yetecek oranda güçlü değil.
GİZEMLİ BİR SINIR YAPISI
Bu sınır, Güneş Sistemi’nin resmî sınırını çizen ‘heliopause’ (helyopoz okunur) adıyla anılıyor.
Heliopause’un diğer tarafında bulunan yıldızlararası uzayda hareket eden nötr hidrojen atomları, kuramsal olarak, bu engele ulaştıklarında yavaşlarlar; heliopause önünde yığılmaya yol açan bir tür nötr hidrojen 'trafik sıkışıklığı' yaşarlar.
New Horizons uydusu, 2007 ve 2017 yılları arasında, Güneş’ten yayılan fotonların** hidrojen atomlarına çarparak saçılmalarına yol açan ve ‘Lyman-alfa hattı’ diye adlandırılan belirgin bir ultraviyole ışıması algılamıştı.
Bu durum, bir yıldızın (uzaya saçılan) ışığı Güneş Sistemi’nden geçerken meydana gelir. Öte yandan, New Horizons tarafından algılanan sinyalde, çok daha uzaklarda bulunan esrarengiz bir arka plan kaynağı mevcut.
Bu kaynak ise 30 yıl önce, Voyager uydusu tarafından tespit edilmişti. New Horizons, bütün bu zaman zarfında, bu olguyu ölçmek için gereken beceriye sahip olan ilk araştırma uydusu ve bu olgu hakkındaki en muhtemel açıklamaysa, bir hidrojen duvarının varlığı.
HİDROJENDEN OLUŞUYOR
Araştırmacılar makalelerinde şöyle yazıyorlar; “Her iki veri kümesi hakkındaki en olası açıklama, gözlemlenen mor-ötesi ışımanın, yalnızca Güneş Sistemi içinde bulunan hidrojen atomlarının Güneş’in ışığı tarafından saçılmasının bir neticesi olmasından öte, aynı zamanda uzak bir kaynaktan gelen büyük bir katkıyı da barındırması olabilir.”
“Bu uzak kaynak, yıldızlararası rüzgârın Güneş rüzgârıyla karşılaştığı bölgede meydana gelen bir hidrojen duvarının işareti olabilir.”
Arka plan ışıması, daha başka bir şey olabilir ve uzayda daha uzak bir yerde bulunabilir; emin olmak için elimizdeki tek seçenek daha fazla araştırma yapmaktır. Araştırmanın aktardığı kadarıyla, öngörülebilir gelecekte yılda en az iki kez, New Horizons uydusu aracılığıyla daha fazla Alice (spektrometre) gözlemi yapılması planlanıyor.
Voyager 1 adlı uydu uzun süre önce yıldızlararası uzaya geçti. 2013 yılında Heliopause’u aştı ve şu anda daha uzaklara, sonsuz evrene doğru hareket ederken, Dünya’ya sinyaller gönderiyor.
Voyager 2, Güneş rüzgârının yıldızlararası gazla karşılaşarak yavaşladığı ve Güneş Sistemi’nin dış kısmını oluşturan heliosheath bölgesinde bulunuyor. 2030 yılından önce, bir süreliğine heliopause’a geçmesi bekleniyor.
DAHA FAZLA GÖZLEM YAPILACAK
New Horizons, o noktaya dek gitmeyecek; fakat hâlâ çalışır haldeyse, bölgenin içinden süzülürken daha fazla gözlem yapması mümkün olabilir. Şu, gerçekten de rahatlatıcı bir düşünce: İnsanlar gelir gider ama bilimsel çabalarımız sürer.
Bu arada, New Horizons’ın yapacağı başka işler de var. Daha uçuşa geçtiği 2015’te bile, Plüton’un görüntüsündeki bulanıklığı ortadan kaldırmıştı.
Uydunun bir sonraki karşılaşması, 1 Ocak 2019’da keşfe başlayacağı küçük bir gezegenimsi olan ‘Ultima Thule’ adlı bir Kuiper Kuşağı cismiyle gerçekleşecek.
Araştırma grubunun çalışması Geophysical Research Letters adlı dergide yayınlandı.
*Spektrometre ya da tayfölçer; elektromanyetik yelpazenin belirli bir bölümündeki ışığın özelliklerini ölçerek, belirli analiz yöntemleriyle maddeleri tanımlamak amacıyla kullanılan bir araç.
**Foton, fizik biliminde elektromanyetik alanın kuantumu, ışığın temel birimi ve tüm elektromanyetik ışınların kalıbı olan temel parçacıktır.
(Çeviren: Tarkan Tufan)