'Güneş yanığına yoğurt ve diş macunu sürmeyin'
Dr. Esra Nur Kapukaya, "Güneş yanığı gelişmişse; soğuk su ile yıkamak, soğuk uygulama yapmak gerekir. Yoğurt ve diş macunu vb. maddeler kesinlikle güneş yanığına sürülmemeli" dedi.
DUVAR - Geçen yaz 4 Temmuz'da kırılan Türkiye'nin en sıcak gün rekoru, küresel ısınmanın artan etkilerini gözler önüne seriyor. 2024 yazının da yüzyılın en sıcak yazlarından biri olması bekleniyor. Bu durum, tarım, su, enerji gibi alanlarda sorunlara yol açarken; insan ve hayvan sağlığını önemli ölçüde tehdit ediyor. Peki bu sıcaklıklar ne kadar tehlikeli? Özellikle kimler risk altında? İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Bilim Komisyonu Üyesi Dr. Esra Nur Kapukaya, bu sorulara yanıtlar verdi.
Dr. Kapukaya, sıcak havaların her yaştan insanı etkilediğini, ancak bazı grupların daha hassas olduğunu belirtiyor. Bebekler, küçük çocuklar, hamileler ve emzirenler, 65 yaş ve üzeri bireyler, kronik hastalığı olanlar, ilaç kullananlar, fazla kilolular, zorlu koşullarda çalışanlar, alkol ve madde kullananlar, hava kirliliğine maruz kalanlar bu riskli gruplar arasında yer alıyor.
Yeterli su içilmemesi, havasız ortamlarda bulunulması, güneş ışınlarına maruz kalma, kalabalık ortamlarda bulunma ve uygun giyinmeme gibi durumlar, sıcak hava hastalıklarının tetikleyicileri arasında bulunduğunu belirten Dr. Esra Nur Kapukaya, bu hastalıkların baş ağrısı, halsizlik, baş dönmesi, kramplar, bulantı, kusma, ishal ve sıcak çarpması gibi ciddi semptomlara yol açabileceğini vurguluyor.
Dr. Kapukaya, aşırı sıcak havaların insan sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturabildiğini aktararak, “Gerekli önlemleri alarak kendimizi korumamız ve riskli gruplardaki yakınlarımızı da bilinçlendirmemiz gerekiyor. İnsan beyninde, hipotalamustaki ısı ayarlama merkezi vücut sıcaklığının artması ile devreye girer. Kalbin pompaladığı kan artar, damarlarda genişleme ve terleme uyarılır. Yüksek nem olduğunda terleme azalır ve terlemenin yetersiz kaldığı durumlarda vücut ısısı giderek artar. Bu durum beyindeki ısı ayarlama merkezinin bozulmasına ve birçok farklı sağlık problemlerinin oluşmasına neden olur.” dedi.
Güneş yanığı / sıcak döküntüleri, sıcak krampları, baş dönmesi ve bayılma, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpmasının öne çıkan hastalıklar olarak karşımıza çıktığını belirten Kapukaya, bu hastalıklarla ilgili detaylı değerlendirmelerde bulundu.
Sıcak ve nemli havalarda aşırı terlemeye bağlı gelişen; küçük kızarık kabarcıklar şeklinde olan kaşıntılı, makülopapüler tarzı cilt lezyonlar olarak tanımlandığını ifade eden Kapukaya, “Her yaşta görülebilse de genellikle bebeklerde ve çocuklarda, özellikle vücudun kıvrım yerlerinde görülür. Boyun, kasık, bacak arası, kadınlarda meme altları, dirsek iç kısımları sıklıkla etkilenen bölgelerdir. Sık banyo yapmak önerilir. Etkilenen cilt bölgeleri kuru tutulmalı, mümkünse daha serin ve daha az nemli ortamlarda bulunulmalıdır. Pudra kullanmanın herhangi bir yararı yoktur.” dedi.
'GÜNEŞ YANIĞI TEHLİKELİ OLABİLİR'
Uzun süre güneş ışığına maruz kalmakla güneş yanıklarının oluştuğunu belirten Dr. Esra Nur Kapukaya, şöyle devam etti:
“Cilt kızarık, ağrılı ve aşırı derecede sıcaktır. Şikayetler güneşe maruziyetten birkaç saat sonra başlar. Eğer ateş, bül (su toplanması) ve şiddetli ağrı varsa veya etkilenen kişi 1 yaşından küçükse en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir. Güneşe bağlı cilt tahrişlerinden korunmak için özellikle güneş ışınlarının daha dik geldiği öğlen saatlerinde güneşe maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Beyaz tenli kişiler ve cildi hassaslaştıran ilaç kullananlar risk altındadır. Güneş yanığı gelişmişse; soğuk su ile yıkamak, soğuk uygulama yapmak ve cildi nemlendirecek ürünler kullanmak gerekmektedir. Yağ, salça, yoğurt ve diş macunu vb. maddeler kesinlikle güneş yanığına sürülmemeli, büller patlatılmamalıdır.”
'SICAK KRAMPLARININ NEDENİ SU VE MİNERAL KAYBI'
Aşırı fiziksel aktivite sonucunda terlemeye bağlı olarak vücutta hızlı bir su ve mineral kaybı olduğunu ve kramp oluşabildiğini söyleyen Dr. Esra Nur Kapukaya. “Minerallerin azalması kaslarda ağrılı, istemsiz kasılmalara neden olabilir. Daha çok karın, bacak ve kol kaslarının ağrılı spazmları şeklindedir. Sıcak krampları için tıbbi tedaviye gerek yoktur, kişinin yaptığı aktivite durdurulmalı; sakin ve serin bir yerde dinlendirilmelidir. Ayran veya mineralli içecekler içirilmelidir. Kramp meydana geldikten sonra en az birkaç saat fiziksel aktivitede bulunulmamalı, bir saat içerisinde şikayetleri geçmezse en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.” diye belirtti.
Sıcak kaynaklı artmış terlemeye bağlı volüm açığı meydana geldiğini ifade eden Kapukaya, “Periferik vazodilatasyon (damar genişlemesi) ile deriye giden kan akımı artar ve kanın bacaklarda göllenmesi neticesinde beyine giden kan akımı azalır. Kişinin tansiyonu birden düşer, baş dönmesi ve takiben de bayılma olabilir. Genellikle yaşlılarda görülür. Bol sıvı alma ve serin yerde istirahat önerilir.” dedi.
Uzun süre aşırı sıcağa maruz kalma ve yeterli miktarda sıvı almamaya bağlı su ve mineral kaybıyla meydana geldiğini; daha sıklıkla yaşlılarda, yüksek tansiyonu olanlarda ve güneş altında çalışanlarda görüldüğüne dikkat çeken Kapukaya. şunları söyledi:
“Aşırı terleme, yorgunluk, halsizlik, bayılma hissi, nabız hızlanması, ateş yükselmesi, bulantı, kusma, baş ağrısı, kas ağrısı ve krampları belirtileriyle kendini gösterir. Deri soğuk, solgun ve nemlidir. Nabız hızlı ve zayıf; solunum ise hızlı ve yüzeyseldir. Bu kişilerde bilinç açıktır. Güneş çarpmasının daha hafif şekli olup hayati tehlike söz konusu değildir. Hemen müdahale edilirse genel durum hızla düzelir. Hasta serin bir yerde istirahate alınır, giysileri gevşetilip, sırt üstü yatırılarak bacakları yükseltilir. Islak havlu veya serin bezler yardımıyla vücudu serinletilmeye çalışılır ya da banyo yaptırılır. Bol miktarda sıvı verilir; özellikle de tuzlu ayran içirilir. Hasta kusuyorsa, genel durumu giderek kötüleşiyorsa ve şikayetleri 1 saatten uzun sürüyorsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir.”
'SICAK ÇARPMASI 'ACİL' BİR DURUMDUR'
Sıcak çarpmasının aşırı sıcağa maruz kalma sonucu vücut ısısını ayarlayan terleme mekanizmasının bozulmasına bağlı olarak; vücut ısısının düşürülememesi ile karakterize ACİL bir durum olduğunu vurgulayan Dr. Esra Nur Kapukaya, “Vücut ısısı birkaç dakika içerisinde 40-41°C üstüne çıkabilir. Birçok hastada şuur bozuklukları, irritabilite, konfüzyon, davranış bozuklukları, şaşkınlık, sersemlik, halüsinasyon, nöbetler ve koma tablosu görülmektedir. Ateş 39,4°C üzerindedir, cilt sıcak, kuru ve kırmızıdır. Cilt önce kızarır; sonra soluk ve morumsu bir renk alır. Terleme yoktur; terlemenin olmaması önemli bir bulgudur. Bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, hızlı soluk alıp verme, kalp çarpıntısı, göz bebeklerinin büyümesi, göz çukurlarının belirginleşmesi ve görme netliğinin bozulması ile komaya kadar gidebilen şuur bulanıklığı veya şuur kaybı vardır. Nörolojik hasar, ısının yüksekliği ve süresi ile ilişkilidir. Merkezi sinir sistemi dışında; kalp, böbrekler ve karaciğer gibi organlar da etkilenir. Sıcak çarpması acil olarak tedavi edilmezse kalıcı hasarlara ve ölüme neden olabilir. Bilinç kaybından önce tedaviye başlanması durumunda iyileşme şansı oldukça yüksektir. Böyle bir kişi görüldüğünde ilk önce 112 aranmalı ve hasta serin bir yere alınmalıdır. Bilinci kapalıysa hastaya bir şey içirilmeye çalışılmamalıdır. Koma pozisyonu verilmelidir. Tedavide hasta monitorize edilir. Vücut ısısının düşürülmesinde ateş düşürücü ilaçlar faydasızdır. Hasta hemen soğutulmaya çalışılır. Evaporatif ( Buharlaşma ) soğutma, en etkili yöntemdir. Buharlaşmanın artması için giysiler çıkarılmalı, hastanın üzerine spreyle su püskürtülmeli, soğutucularla (vantilatör, fanlar vb.) soğutulmaya çalışılmalıdır. Kolay, ucuz ve her yerde uygulanabilir bir yöntemdir. Hastanın durumuna göre başka soğutma yöntemleri ve gerekli tedavileri uygulanır.” diye belirtti.
SICAKLARDAN NASIL KORUNABİLİRİZ?
Dr. Esra Nur Kapukaya, İSTAHED Bilim Kurulu olarak sıcak havalarda dikkatli olunmasını ve gerekli önlemleri alınmasını tüm vatandaşlarımıza önemle tavsiye ettiklerini belirterek, son olarak şu önerilerde bulundu:
"Güneş ışınlarının daha dik geldiği günün en sıcak saatleri olan 10:00-16:00 arasında mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmamalı ve güneşlenilmemelidir.
Giysilerimizin açık renkli ve bol; kumaşlarının ise havayı geçiren, terlemeyi olumsuz etkilemeyecek şekilde olmasına dikkat edilmelidir.
Ağır fiziksel aktivitelerden kaçınılmalıdır.
Bol su tüketilmelidir. Susuzluk hissi olmasa bile bol sıvı alınmalıdır. Ancak çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir.
Çay, kahve, gazlı ve asitli içecekler mümkün oldukça tüketilmemelidir.
Yağlı, ağır yemeklerden ve aşırı yemek yemekten kaçınılmalıdır.
Güneşe bağlı gelişebilecek deri problemlerini önlemek için güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır.
Şapka, şemsiye, güneş gözlüğü kullanılmalıdır.
Sık duş alınmalı; gün içerisinde eller, ense ve yüz sıkça yıkanmalıdır.
Evler iyice havalandırılmalı ve pencerelerde güneşlik kullanılmalıdır.
Otomobil içerisinde kısa süreliğine bile olsa kesinlikle evcil hayvan, bebek ya da çocuk bırakılmamalıdır."