Hablemitoğlu ailesi: Şüpheliyi iade edin
Evinin önünde uğradığı saldırı sonucu öldürülen bilim insanı Necip Hablemitoğlu’nun ailesi ve avukatları yaptıkları açıklamada, cinayete ilişkin Ukrayna’da yakalanan şüphelinin Türkiye’ye iade edilmesini talep etti. Aile şüphelinin 10 Ocak 2020’de serbest bırakılma endişesini de paylaştı.
ANKARA - Evinin önünde 18 Aralık 2002 tarihinde uğradığı silahlı saldırıda öldürülen Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun katil zanlılarından birinin Ukrayna'da yakalanmasının ardından eşi Şengül Hablemitoğlu ve avukatları Ankara’da basın açıklaması yaptı.
Hablemitoğlu cinayetine ilişkin yakalanan kişiye dair Adalet ve Dışişleri Bakanlığı tarafından resmi açıklama yapılmadığı ifade edilen açıklamada, şüphelinin Türkiye’ye iadesinin bir an önce yapılması talep edildi.
FETÖ Çatı Davası iddianamesi eklerinde Hablemitoğlu suikastının failine dair yer alan bir ifadeden yola çıkarak yürütülen soruşturmanın hatırlatıldığı açıklamada, “Soruşturmanın 3 yıldan bu yana, Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından derinleştirildiği, bu kapsamda adı geçen kişi ya da kamuoyunda ismi bilinen başkaca şüpheli şahısların HTS analizlerinin,baz istasyonu sinyallerinin incelendiği, olaya dair görgü tanıkları ve bilgi sahiplerinin anlatımlarıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği konusunda bilgi sahibiydik” ifadelerine yer verildi.
Dosya üzerindeki gizlilik kararına duydukları “sadakat” nedeniyle soruşturma sürecinde saygıyla beklenildiği ifade edilen Hablemitoğlu ailesinin açıklamasını Avukat Ersen Barkın okudu. Açıklamanın satır başları şu şekilde:
AİLEMİZİ ENDİŞEYE SEVK ETTİ: Gerçekten failin ve ardındaki gücün aydınlanmasıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağını zaman gösterecektir. Ancak, bu sürecin görülebilmesi öncelikle adı geçen kişinin yakalandığı Ukrayna’dan ülkemize iadesiyle mümkün olabilecektir. Her ne kadar ülkemizin Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları eliyle iade dosyasının Ukrayna Devleti’ne sunulduğu ifade edilmiş olsa da, aynı ülkede başka dosyalardan daha sonra yakalan kişilerin ülkemize iade edilmesine karşın, dosyamız şüphelisi şahsın tutukluluk halinin ev hapsine dönüşmesi, siyasi sığınma talebinin değerlendirilmesinin 5 ayı aşkın süredir sonuçlandırılmaması ailemizi endişeye sevk etmektedir.
10 OCAK 2020’DE SALIVERİLECEK İDDİASI: Şüphelinin yakalandığı bilgisi kamuoyuyla paylaşılmasına rağmen, hala gerek Türkiye Cumhuriyeti Adalet ve Dışişleri Bakanlıkları, gerekse Ukrayna Devleti yetkili organları tarafından herhangi bir açıklama yapılmamış olması, belli çevrelerce şüphelinin, Ukrayna merkezli uluslararası faaliyetlerin içinde olduğu, Ukraynalı bazı devlet görevlileriyle akrabalık ilişkileri bulunduğu iddiası 10 Ocak 2020 tarihinde salıverileceğine ilişkin fısıltıların gerçek olabileceğine dair endişelerimizi artırmaktadır.
DEVLETİN İADE DOSYASINA SAHİP ÇIKMASI ZORUNLU: Zira, suikasta dair ilgisi/bilgisi olup olmadığı, henüz ifadesi alınamadığı için tespit edilememesine rağmen, şüphelinin ülkemizde adı geçen birçok karanlık dosya nedeniyle ölüm tehlikesi içinde olduğuna dair açıklamalarının Ukrayna devleti tarafından sığınma talebinin kabulüne neden olmaması ya da konuşmasının başka yollarla engellenmemesi için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iade dosyasına sahip çıkması zorunludur. Kaldı ki, şu an soruşturma dosyasında yapılan birçok tespitin ve ulaşılan sonuçların ancak şüphelinin ülkemize iadesiyle anlam kazanabileceği açıktır.
ARKASINDAKİ GÜÇ NEYDİ? Suikastı kim işledi? Arkasındaki güç neydi? Necip Hablemitoğlu niçin hedef alındı? Bu soruların tamamı, adı geçen şüphelinin ülkemize iadesini de içeren etkili bir soruşturma sonucunda ortaya çıkacaktır. O zaman, hazırlık soruşturmasında görev yapan ve neredeyse tamamı FETÖ nedeniyle ihraç edilen/mahkum edilen emniyet görevlilerinin, Savcılık çalışanlarının varlık ve görevleri de anlaşılabilir olacaktır.
PAYLAŞMA HAKKIMIZ YOK: Bu nedenle, dosyaya dair sahip olduğumuz bilgilerin birçoğunu, iadesi ve ifadesinin alınması olanaklı olsa dahi, soruşturmanın yakalanan kişiden ibaret olmadığı ve paylaşılacak her bilginin, ilerleyen zamanda soruşturmaya zarar verebileceği düşüncesiyle paylaşma hakkımızın olmadığını ifade etmek isteriz. Bu anlamda soruşturmada yer alan birçok bilginin gizliğine saygı göstermek yalnızca aile olarak bizim değil, başta basın organları olmak üzere tüm toplumun sorumluluğudur.