Hacıbektaşoğlu: 'Tiyatro hiç sönmeyecek'

Oyuncu Bahar Hacıbektaşoğlu "Manukyan" oyununu anlattı. Hacıbektaşoğlu'na göre oyun "Matild Manukyan'ın kendisiyle, kadınlarıyla, bütün yaşadıklarıyla, en önemlisi Tanrı’yla yüzleşmesini" anlatıyor.

Abone ol

Altı kez vergi şampiyonu olan genelev partoniçesi Matild Manukyan’ın yaşamının son bir saatini yazan ve oynayan Bahar Hacıbektaşoğlu ile "Manukyan" isimli oyununu konuştuk. Oyuna iki buçuk yıldır hazırlanan ve sahnede tek başına oynayan Hacıbektaşoğlu, projenin ortaya nasıl çıktığını ve Manukyan’ı anlattı.

Bahar Hacıbektaşoğlu kimdir, neler yapar?

Eğitimim Bakırköy Belediye Tiyatrosu gibi değerli bir yerde geçti. Sonrasında Kenter Tiyatrosu Akademisi’nde devam ettim, arkadaşlarım konservatuar sınavlarına giriyordu sürekli, çok merak ettim, ben de 2007 yılında Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde Konservatuar sınavlarına girdim kimseye haber vermeden ve okula alındım.

Eğitim sürecim Mustafa Alabora, Müjdat Gezen, Sumru Dinçel, Kerem Nikerel, Çiçek Dilligil, Çetin Etili, Can Doğan ve sayamadığım çok değerli hocalarla geçti. Bir yıl da İstanbul Kültür Üniversitesi İletişim Tasarımı Tiyatro Bölümü’nde okudum ve ayrıldım. BBT’ye geri döndüm, oyunlara devam ettim. 2014’te ise, Manukyan'ı yapmaya karar verdik ve iki buçuk yılımı da bu oyuna adadım.

Ödeneksiz tiyatro yapmanın zorlukları nelerdir?

Bu ciddi bir süreç ve sponsor desteği olmadan tabii ki çok zor. Manukyan'ın sponsoru vardı ve bu benim için büyük bir şanstı. Eğer olmasaydı da yapmak için her şeyi yapardım çünkü tiyatro sizden en güçlü duyguları ister, sizi zorlar, zorlar, zorlar! Sahne herkesi kabul etmez ciddi bir sınav alanıdır.

Alternatif tiyatro yapan bir yazar ve oyuncu olarak gelecekle ilgili kaygılarınız nelerdir?

Tiyatroda 14 yıl geçirdim. Son zamanlarda kaygılarım artıyor ama buna rağmen bütün tiyatrolar inatla oyun çıkarmaya devam ediyor. Ne güzel bir güç olduğunu görüyorum. Önümüz kapatılmaya çalışılıyor, evde oturmak değil bizim işimiz. Kaygılarımızdan kurtulmak durumundayız. İnsan çok güçlü bir varlıktır.

İstanbul’da sergilenen oyun sayısı her geçen gün artarken, seyirci sayısı da artış göstermekte… Seyircinin ilgisinin alternatif tiyatroya doğru kaymasının nesnel sebepleri nelerdir?

Alternatif tiyatro müthiş bir ilgi görüyor seyirci tarafından çünkü çok zengin, bütün oyunların ayakları yere basıyor. Tiyatro hiç sönmüyor ve sönmeyecek.

.

"Manukyan" neyi anlatıyor? Neden böyle bir metni yazmayı ve oynamayı tercih ettiniz?

Manukyan’ın ölümüne bir saat kala; kendisiyle, kadınlarıyla, bütün yaşadıklarıyla, en önemlisi Tanrı’yla yüzleşmesini anlatıyor oyun. Manukyan’ın proje tasarımında gazeteci Oğuzhan Toracı ile otururken bana bir fikrinin olduğunu söyledi ve "Matild Manukyan"ı sahneye uyarlayalım’’ dedi. "Nasıl yani?!" dedim şaşkınlıkla ve çok heyecanlandım.

Hemen çalışmalara ve araştırmalara başladım. Oyunu yazarken müthiş durumlarla karşılaştım. 1 sene sürdü bu süreç, çok zorluk çektim ama hep üstesinden geldim. Manukyan'ı oynamak benim için ağır bir yüktü ama bana nasip oldu, üstesinden gelerek layıkıyla yaptığımı düşünüyorum. Bu da değerli seyircinin takdirine kalıyor. Çok değerli insanlarla çalıştım. Bu oyun tiyatro hayatıma gelen en büyük hediye.

Son olarak bu yıl oyunda Manukyan’ın kariyeri boyunca oturduğu sandalye genelevin sahibi tarafından oyuna hediye edildi. Oyunda o sandalyede ben oturuyorum. İşte bu da benim yaptığım işe olan inancımın hediyesi.

Oyunda, sık sık  "size doğruyu değil, gerçeği söylüyorum." derken ahlakın önemsizliğinden dem vurup hakikati vurguluyorsunuz. Sizi "Manukyan"a bağlayan, onu yazma ve oynama duygunuzu tetikleyen şey tam olarak hakikat mi?

Evet tabii ki hakikat. Matild Manukyan’ın yaptığı işe bakacak olursak, Türkiye’de altı kez vergi rekortmeni olmuş. Bir röportajında diyor ki sevgili Manukyan: ‘’Ben namusumla kadın satıyorum.’’ İşte bu hakikatin ta kendisi.

Oyunda ciddi bir ışık mühendisliği de yapılıyor. Işık, "Manukyan"ın yer yer şaşaalı, yer yer yalnız ve acılı ruh halini sahici bir şekilde yansıtıyor. Hatta ışık yer yer de seyirciye dönüyor ve oyun bir noktadan sonra "in your face" bir yola doğru akıyor. Işık konusunda bu biçime yazarken mi karar verdiniz, yoksa provalarla mı ortaya çıktı?

Oyunu yazarken daha dedim ki; bu oyun kesinlikle ‘in your face’ yoluna doğru akmalı, bunu özellikle istedim. Manukyan kendisiyle yüzleşirken, gelen seyirciyi de kendiyle yüzleşmesini sağlıyor. Gözlerinin içine bakıyor ki, biraz o kadınların ve erkeklerin ne hissedebildiklerini alabilsinler diye. Işık tasarımı provalar sırasında oyunla bütünleşerek ortaya çıktı, çünkü metin de, oyunculuğu da çok zordu.

Oyunda dekor olarak kullandığınız "Manukyan"a ait olan sandalye, bir noktada elektrikli sandalye işlevi görüyor diye hissettim. Sizce "Manukyan"ı elektrik sandalyeye oturtan şey, bu toplumun yargıları ve cezalandırma anlayışı mı?

Hissiniz bu doğrultuda güzel. Matild Manukyan o sandalyeye oturduğunda yaptığı işin içindeki kadınlar, toplumun yargıları yüzünden belki de cezalandırıldılar. Sevgili Matild Manukyan onların çektiklerini oyunda yine o sandalye ile yansıtıyor.

Nerde, hangi günlerde oynuyorsunuz?

Oyun tarihleri henüz belli değil. Şubat programı belli olmadı henüz olduğunda sevgili seyircisine duyurulacaktır.